Eskiden “ekmeğini taştan çıkarır” diye
insanların çalışkanlığı dillendirilirdi. Şimdi öyle bir iş kalmadı
ki vatandaş kabiliyetini o alanda kullansın, gerçi Erzurum’da
Taşhan diye bir pazar yeri var, orada vatandaşlarımız gerçekten
ekmeğini taştan çıkarıyorlar, ama o alan özveri isteyen, lokal ve
ender bir iştir.
Tahsil gören gençlerimizin mezuniyet alanı ne olursa olsun,
*Araba sürebilecek kadar şoförlüğünüz ve ehliyeti olmalı,
*Bilgisayarı pratik bir tarzda kullanabilmeleri lazım,
*İngilizceyi konuşabilmeleri gerekiyor, ya da başka bir yabancı
dili bilmeleri lazımdır diye düşünüyorum.
Bu saydıklarımız hayatınız üzerinde %51 etki yapar bence %49 da
mesleğinize kalıyor. Yetmiyor çalışma alanımızda yönetici
olabilmeniz için de “yöneticilik akademisi” gibi
bir eğitimden geçmek lazımdır diye düşünüyorum.
Diyeceksiniz ki çok şey istiyorsunuz şu kısacık ömre nasıl
sığdırılabilir, inanın çok değil, benim yakından tanıdığım ve model
aldığım Eğitimci-Yazar Ali Erkan Kavaklı kendi ifadesine göre günde
3.5 saat düzenli çalışarak 50’den fazla kitap yazmış, geçende
2049’uncu konferansını Diyarbakır’ın Lice ilçesinde üniversiteye
hazırlık öğrencilerine verdi. Almancayı da 30’undan sonra öğrenmiş
anadili gibi konuşuyor.
Ah şu aldatıcı sertifikalar, onlarca sertifikası olup, işe
yaramayan nice insanlar gördüm. Bilgiden çok belge peşine düşen
vatandaşlarımız kendini aldatmaktan başka bir iş yaptıkları
yok.
Ayrıca toplumuzun bir hastalığı da kamuda çalışma talebi. Şu
bakanın, bu vekilin peşine düşmek, birilerine para pul yedirerek
bordro esiri olmak için başına dert açmaz.
Üstat Bediüzzaman memuriyete modern dilencilik diyor. Üstelik
memur olsanız memuriyetin disiplin yasası gereği düşünce
özgürlüğünüz de kısıtlanıyor.
Malum Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam buyuruyor ki rızık 10
parçadır; 9 ticaret ve cesarettedir, 1’i ise diğer işlerdedir.
O zaman gençlerimizin hür teşebbüs kabiliyetlerinin gelişmesi
için çalışmalıyız, kedilerine proje hazırlama bilgisini vermeliyiz,
kazançlı bir hayatın serbest piyasada çalışmakta olduğunu anlatıp
inandırmalıyız.
Umutsuz ve mutsuz bir şekilde ismini dile getirmek durumunda
olduğum İŞKUR şehrin muhtelif semtlerinde ve kalabalık
ilçelerde büro açacaklar ve müracaat eden gençlerimize tahsil ve
yeteneğine göre onları yönlendirecekler.
Yapabileceği bir iş varsa finansal destek talep edecekler,
Bir konuda meslek erbabı olmaları gerekiyorsa kurs açılması için
müracaat edecekler,
Kabiliyetine uygun bir iş varsa işe yerleştirecekler..vb.
Eğer gençliğimize yönelik bu şekilde elle tutulur hizmet
üretmezsek işimiz zor gözüküyor bence ne dersiniz?
An itibariyle Kamuda çalışan bir mühendisin alacağı maaş 3.000TL
ise 10 yıl sonra bu günün parasıyla 3.500TL civarında bir aylık
alır. Özel sektörde çalışıyorsanız başarısına göre zaman içinde
5.000-7.000-10.000TL de alabilirsiniz gençlerimize bunu anlatmakta
zorlanıyoruz. Ne diyor Kayserili vatandaşlarımız ticarete
yarayanları tüccar, yaramayanları okula gönderiyoruz, artık nasıl
anlatayım.
Olması gereken şu ki 657 sayılı yasayı da değiştirmek lazım,
kamu çalışanları adı altında işçi memur demeden iki tarafında
çalışma hukukunu düzenleyecek yeni bir yasaya ihtiyaç vardır, o
istikamete doğru bir çalışma da var gibi.
Ben ülkemizin bu konuda başarılı olacağına inanıyorum, yeter ki
kirli politik meselelerden kurtulalım.
Haydi ya Allah diyelim, devamı gelir bence.