Yunan basını 'ihlal'i abarttı
Abone olÖnceki günlerde Yunanistan tarafından dile getirilen "ihlal" olayı, 17 Aralık'tan önce Türkiye'nin önüne engeller koyabilmek amacıyla Yunan basını yoluyla abartılıyor...
Radikal yazarı Haluk Şahin, önceki günlerde sık sık Yunanistan
tarafından dile getirilen 'Ege'de ihlal' sorununun Yunan Basını
tarafından nasıl ve neden şişirildiğini derin irdelemeleriyle
ortaya koyuyor...
17 Aralık'ı bekleyen Türkiye, sünnet olmaya giderken her geçenin
yanağından makas aldığı bir çocuğa benziyor. Ya da, gerdeğe
giderken her geçenin yanağından bir öpücük aldığı gelin
adayına.
Yunan basınında son günlerde çoğalan 'Türkiye gene yoldan çıktı,
Ege'de durmadan egemenliğimizi ihlal ediyor' haberlerini, Yunan
Cumhurbaşkanı Stephanapoulos'un aynı yöndeki sözlerini, Yunan
politikacılarının eski kırık plağın yapıştırılarak yeniden
döndürülmeye başlandığı izlenimini veren cümlelerini bu çerçevede
değerlendirmek gerekiyor.
Sanırsınız ki, Ege'de büyük bir gerginlik ve kriz var. Aslında öyle
bir şey yok. Yaz başındaki durum ne idiyse şimdi de üç aşağı beş
yukarı aynı. Olimpiyatlardan önceki statükoya dönüldü.
Belli ki, taraflardan biri kriz varmış izlenimi yaratarak 17 Aralık
öncesi mevziler edinmek istiyor.
Olaylara nesnel olarak baktığımızda bu tarafın Yunanistan olduğunu
görüyoruz.
17 Aralık öncesi Türkiye'nin Ege'de kriz çıkarmasında ne çıkarı
olabilir? Avrupa kamuoyunda, özellikle Fransa'da bu kadar sorunu
varken bir de Yunanistan sorunu çıksın ister mi? Bence istemez, bu,
mantığa aykırı olur.
Gerçi Yunan gazeteleri bu krizde Erdoğan hükümetinin masum olduğunu
belirtip suçu 'askerler arasındaki şahinler'e yıkıyorlar, ama bu da
oyunun bir parçası. Hem 17 Aralık öncesi Ege'de mevzilerini
güçlendireceksin, hem de Türk hükümetini askerlere sözünü
geçiremeyen, bu nedenle Avrupa'ya yakışmayan bir kukla olarak
resmedeceksin!
Dostlar, kurnazlığın bu kadarı biraz fazla kaçıyor!
Cem-Papandreu ve Erdoğan-Karamanlis diyalogları sayesinde bu türden
ucuz oyun dönemlerini geçtiğimizi sanıyorduk. Karşılıklı olarak
medyalarımız bu türden beylik manipülasyonlara maydanoz olmamaya
karar vermemişler miydi?
Ne yazık ki, eski hastalıklar kolay depreşiyor. Ama galiba kolay da
geçiyor. Çünkü ortam farklı. Eski rutubetli odanın yerinde şimdi
güneşli, havadar bir salon var.
1999 depreminden bu yana halklar dostluğun kendi yararlarına
olduğunu anladılar. Ege'nin bir barış denizi olmasında iki yanın da
çıkarı olduğunu eskisinden çok daha iyi biliyorlar.
Tüm bu Ege'de kriz haberleri sırasında çıkan bir başka haber, bu
durumu çok iyi ortaya koyuyor. Ege'deki Yunan adalarının valileri
Türk turistlerin 48 saatliğine vizesiz gelebilmeleri için Yunan
hükümetine başvurmuşlar. Ayrıca, Türkiye'nin de 50 dolar seyahat
ödentisini kaldırmasını istiyorlarmış. 'Çok kötü bir turizm sezonu
geçirdik, tüm ümidimiz Türklerde' diyorlarmış.
Taşos ve Semadirek adalarının Türk turist çekmek için Türkçe özel
broşürler bastırdığını yaz aylarında yazmıştım. Diğerleri de
onlardan geri kalmama çabasında.
Bu arada bazı 'şahin' Yunan gazeteleri çığlıklar atıyor: 'Bir Türk
teknesi İmia (Kardak) yakınlarında yarım saat oyalandı!'
Ve ardından, '17 Aralık'ta veto ederiz ha!' tehditleri.
Etmeyin, eylemeyin. O sayfayı geçmemiş miydik?
YAZI:RADİKAL