Yüksek yargıda söz düellosu
Abone olYeni adli yıl sancılı başladı. Açılış töreni yüksek yargının birbiriyleriyle olan kavgasına sahne oldu. Yargıtay Başkanı Anayasa Mahkemesi'ni eleştirince kıyamet koptu.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı
Osman Arslan'ın Anayasa Mahkemesi'ne yönelik sözlerini ''Anayasa
Mahkemesi'ne yapılmış bir saldırı'' olarak nitelediğini söyledi.
Kılıç, Arslan'ın Yüce Divan'da yargılama sürerken yaptığı
açıklamaları ''talihsizlik'' olarak niteledi. Adli yılın başlaması
dolayısıyla Yargıtay'da düzenlenen törenin ardından çıkışta,
Yargıtay Başkanı Osman Arslan'ın Anayasa Mahkemesi'ne yönelik
eleştirileri hakkında Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya soru
yöneltildi. Tuğcu, bu soruya, ''Doğal bir şey. Zamanı gelince
yanıtlayacağız. Şimdi söyleyecek bir şey yok'' yanıtını verdi. Aynı
yöndeki sorular üzerine Haşim Kılıç ise şöyle konuştu: ''Herkesin
olduğu gibi sayın başkanın da düşüncelerini açıklama ve ifade etme
özgürlüğü vardır. Ben bu konuyu bu çerçevede değerlendiriyorum.
Ancak öncelikle sayın baro başkanının çok sorumlu konuşmasından
dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Yüce Divan konusunun çok yoğun
bir şekilde devam ettiği bir süreçte Sayın Yargıtay Başkanı'nın,
sanıkların belki de güvenini, olası bir ihtimalle güvenini sarsıcı
birtakım açıklamalarda bulunmalarını çok talihsiz ve sorumsuz bir
konuşma olarak niteliyorum. Bu konuşmayı Anayasa Mahkemesi'ne
yapılmış bir saldırı olarak niteliyorum ve bunun cevabı da
kurumumuz tarafından verilecektir.'' YARGITAY BAŞKANI NE DEMİŞTİ?
Yargıtay Birinci Başkanı Osman Arslan, ''Yüce Divan'' görevi ile
siyasi partilerin kapatılması ve siyasi partilere yaptırım
uygulanmasına ilişkin görevin, Yargıtay'a verilmesini istedi.
Yargıtay'daki törende konuşan Arslan, Anayasa'nın 154. ve 69.
maddelerinin yeniden düzenlenerek, ''Yüce Divan'' görevi ile
''siyasi partilerin kapatılması ve yaptırımlar uygulanmasına''
ilişkin görevin,Yargıtay'a verilmesini ve Anayasa'nın 148.
maddesinin 3 ve 5. fıkralarının yürürlükten kaldırılmasının zorunlu
görüldüğünü bildirdi. Yüce Divan'da yapılan yargılamanın, bir ceza
yargılaması olduğunu belirten Arslan, uluslararası sözleşmelerin
ceza yargılamasına ilişkin hükümleri ile insan hakları konusundaki
düzenlemelere değindi. Türkiye'de, ''Yüce Divan''ın kurumsallaşma
sürecini anlatan Arslan, uluslararası sözleşmelerde ve öğretide
adil yargılanma hakkının temel koşulu olarak, hakimin bağımsızlığı,
tarafsız, teminatlı ve hukukçu olması, yargılamanın açık olması ve
makul sürede sonuçlandırılması, ceza davalarının en az iki kademeli
olmasının öngörüldüğünü anlattı. Yargıtay Başkanı Arslan, şöyle
konuştu: ''Anayasa Mahkemesi'nde görev yapan başkan ve üyelerin
bağımsız, tarafsız ve teminatlı oldukları ve yargılamanın açık
yapıldığı tartışmasızdır. Ancak, ceza yargılaması ve adil yargılama
için öngörülen temel koşullar, Anayasa Mahkemesi'nde
bulunmamaktadır. Yüce Divan, ceza yargılaması yapan bir mahkemedir.
Anayasa Mahkemesi'nin üyelerinin tamamı hukukçu olmadığı gibi
hukukçu olanların tamamı da cezacı değildir. Hukukçu olmayan
üyelerin ceza yargılaması yapması, adil yargılanma hakkına açıkça
aykırıdır. Yüce Divan da Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre yargılama
yapacak, ceza hukuku uyarınca sübut, niteleme, değerlendirme ve
ferdileştirme yapacaktır. Ceza hakimliği bir meslek olup, bilgi
birikimi ve deneyim gerektirir. Bu bir uzmanlık işidir.
Yargıtay'dan seçilen üyelerin hukukçu olması halinde, Askeri
Yargıtay'dan seçilen üye dışında, Anayasa Mahkemesi'nde cezacı üye
olmayabilir. Ceza usulü ve ceza öğrenimi ve eğitimi görmeyen, ceza
uygulaması yapmayan ve bu konuda deneyimi bulunmayan kişilerin,
ceza yargılaması yapması hukukun evrensel kurallarına aykırı olduğu
gibi insan haklarına da aykırıdır.'' Anayasa Mahkemesi tarafından
yapılan ceza yargılamasının tek dereceli olduğuna ve mahkemece
kesin karar verildiğine dikkati çeken Osman Arslan, ''Adil
yargılanma hakkı için ceza yargılamasının en az 2 kademeli olması
gerekir'' dedi. Yargılama sürecinde verilebilecek tutuklama ve el
koyma gibi kararlara karşı başvurulacak kanun yolu bulunmadığına
işaret eden Arslan, nihai kararlara karşı da temyiz yolu olmadığını
kaydetti.