YÖK Başkanı üniversite geçiş tartışması için uyardı: Bilgi kirliliği var
Abone olYükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Ukrayna’da okuyan Türk vatandaşı öğrencilere şunu söylemek lazım. Bu konu hakkında maalesef bir bilgi kirliliği var. Bunlara kulak asmamaları lazım. Yükseköğretim Kurulu’ndan resmi bir açıklama gelmediği müddetçe her türlü spekülasyonlara kulaklarını kapatmaları gerekiyor” dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, basın
mensupları ile bir araya gelerek gündeme dair soruları yanıtladı.
Ukrayna’da yükseköğrenimine devam eden ve savaş nedeniyle
Türkiye’ye dönmek zorunda kalan öğrencilerin durumunun sorulması
üzerine cevap vererek konuşmasına başlayan Özvar, “Ukrayna’da
okuyan Türk vatandaşı öğrencilere şunu söylemek lazım. Burada bu
konu hakkında maalesef bir bilgi kirliliği de var. Bunlara kulak
asmamaları lazım. Yükseköğretim Kurulu’ndan resmi bir açıklama
gelmediği müddetçe her türlü spekülasyonlara kulaklarını
kapatmaları gerekiyor. Birkaç gün içerisinde nereye nasıl ve hangi
şartlarla başvurabileceklerini ilan edeceğiz. Yurtdışından yatay
geçiş ile alakalı yönetmelikte var olan tüm hükümler burada da
geçerlidir” ifadelerini kullandı. YÖK Başkanı Özvar, yurtdışında
yer alan yükseköğretim programında okuyan öğrencilerin, Türkiye’ye
yatay geçiş yapabilmeleri konusundaki yönetmeliğin belli olduğunu
söyledi. Özvar, Ukrayna’da okuyan Türk öğrencilerin yatay geçişleri
konusunda da aynı mevzuatın uygulanacağını kaydetti.
“Özel öğrenci statüsünde gelecek öğrenciler, ilan
edeceğimiz koşullarda başvurabilecekler”
Yatay geçiş şartlarını karşılamayan, Türkiye’de herhangi bir
yükseköğretime geçiş sınavına girmemiş ve puanı olmayan öğrenciler
için de “özel öğrenci” statüsünün uygulanacağını belirten Özvar,
“YKS’ye girmemiş, puanı olmayan, Ukrayna’da olduğu gibi doğrudan
yurtdışında okuyan öğrencilerimiz de var. Bunu YKS puanı olmayanlar
için söylüyorum, yükseköğretim alanında onları da ihmal etmedik.
Eğer yurtdışında bir üniversitede okuyorlar ise burada onlara özel
öğrenci statüsü tanıyoruz. Yani özel öğrenci statüsünde gelecek
öğrenciler, ilan edeceğimiz koşullarda başvurabilecekler ve
Türkiye’deki üniversitelerden ders alabilecekler. Dersin
gerektirdiği başarı şartlarını sağlayan öğrencilere de o dersleri
aldığına, başardığına dair resmi evrak verilecek. Ondan sonra da
sınava girmemiş öğrenciler, bunları kendi üniversitelerinde
değerlendirebilirler” açıklamasında bulundu. Başkan Özvar ayrıca,
başarı sıralamasına giren üniversitelerde okuyan öğrenciler için
yatay geçişte, YKS puanı şartının aranmayacağını da söyledi. Özvar
ayrıca, akademik takvim kapsamında yükseköğretim kurumlarında
sınavların başlamadan Ukrayna’dan gelen öğrenciler ile ilgili
durumun tamamlanacağını açıkladı.
“Üniversiteler kontenjanlar dahilinde başvuruları
alacak”
Özvar, ayrıca Ukrayna’da okuyan öğrencilerin Türkiye’deki
yükseköğretim programlarına dahil edilmesi konusunda aranacak
şartlara ek olarak bir de ‘kontenjan’ olacağını, her üniversitenin
kendi belirlediği kontenjan dahilinde alım yapacağını vurguladı.
Hakkaniyet ve adalet parametreleri ile çalışmaların
tamamlanacağının altını çizen Özvar, “Üniversiteler kontenjanlar
dahilinde başvuruları alacak. Kontenjan mutlaka olacak.
Üniversitelerin kontenjanı ve öğrencilerin ikametgahı ve diğer bazı
parametreler dikkate alınmak suretiyle başvurulur üniversitelere
yapılacak. Üniversiteler değerlendirecek yatay geçiş başvurularını,
bizler de takip edeceğiz” diye konuştu.
“Tıp eğitiminde kaliteden ödün veremeyiz”
Tıp alanının yükseköğretim programları içerisinde en çok tercih
edilen alanların başında geldiğini vurgulayan Başkan Özvar,
kontenjanlar konusunda bir değişiklik olup olmayacağının sorulması
üzerine, “Tıp eğitiminde biz kaliteden ödün veremeyiz.
Yükseköğretim Kurulu olarak bilhassa sağlık alanında kalite bizim
birinci önceliğimizdir. Ama şu olabilir; belki uzmanlık yani Tıp
Uzmanlık Sınavlarında (TUS) imkânlar ölçüsünde bazı kontenjanların
sayıları, üniversitelerin eğitim öğretimini bozmayacak,
aksatmayacak şekilde artırılabilir. Bunun dışında tıpta hızlı bir
eğitim yoluyla hekimlik yapabilmek mümkün değil. Tıp eğitimi sabır
istiyor. Tıp eğitiminin yarısı temel bilim ağırlıklı ise diğer
yarısı da hastanede uygulama ile geçiyor. Bu açıdan uygulamada
gerekli tecrübeye sahip olmadan hekim adaylarının mezun edilmeye
kalkışılması bizim sağlık sistemimizi fevkalade yaralar. Tıp ve
sağlık kontenjanlarımızın gerçekten yeterli düzeyde olduğunu ifade
edebilirim” dedi.
“Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en seçkin, en güzide
üniversitelerinden biridir”
Bir yükseköğretim kurumunda, rektörün, dekanın veya bölüm
başkanının nasıl atanacağının belli olduğunu ve bu kaideler
doğrultusunda hareket edildiğini vurgulayan YÖK Başkanı Özvar
şunları kaydetti:
“Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en seçkin, en güzide
üniversitelerinden biridir. Tabi, sadece Türkiye’de değil dünyada
da tanınan bir üniversitemiz. Ben Yükseköğretim Kurulu Başkanı
olarak Boğaziçi Üniversitesi’nin gerek ülkemizde gerekse
yurtdışında daha büyük başarılara imza atması için elimden gelen
tüm gayreti sarf ettiğimi ve edeceğimi de bilmenizi isterim. Bu
aslında diğer tüm üniversiteler için de geçerlidir. Yani herhangi
bir üniversiteyi diğerlerinden ayırarak konuşmak istemem. Ama
Boğaziçi Üniversitesi hakikaten Türkiye’nin sınavda en başarılı
olmuş öğrencilerini çeken üniversitelerden bir tanesi. Süreci
sizler de bizler de yakından takip etmeye çalıştık. Türkiye’de bir
üniversiteye bir rektörün nasıl atanacağı konusu Anayasa ve
kanunlarca çok açık, net ortadadır. Bütün öğretim elemanlarının ve
hocaların buna saygı göstermesi gerekir. Bu bir mecburiyettir.
Elbette bir rektör nasıl seçilmeli? Tartışması yapılabilir. Siz
bunu teorik olarak değerlendirebilirsiniz. Dünyadaki rektörlük
atamalarına bakabilirsiniz. Bunlar teorik olarak konuşulur ve
tartışılır. Ama şu anda rektör nasıl seçilir bu belli. Şimdi burada
Cumhurbaşkanımızın atadığı bir rektör arkadaşımız görev yapıyor.
Dolayısıyla benim ilk beklentim, göreve atanmış rektöre öncelikle
yardım etmek lazım. Ben şahsen Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün bu
üniversite için fevkalade gayret içerisinde olduğunu, bu
üniversiteyi daha ileri taşımak için mücadele ettiğini
biliyorum.”
“(50/d’li araştırma görevlileri) Bir müddettir mevzuat
çalışması yaptığımızı ifade edebilirim”
Devlet üniversitelerinde 50/d statüsüne doktora yapan araştırma
görevlilerinin durumu hakkındaki son gelişmelerin sorulması üzerine
de cevap veren Özvar, “50/d'li arkadaşlarımızın doktoraları
bittiğinde araştırma görevliliği de bitiyor. Bu asistanlıktan kendi
üniversitesine doktora öğretim üyeliği için gerekli başvuru
koşullarını sağlayan ve bu sınavı geçen doktoralı araştırmacılar
için üniversiteler kendi iç kadrolarından atamaları sayılmamış
olacak. Kadro kaybı yaşamadan üniversite, buralara doktora öğretim
üyesi olarak atanmış, 50/d’liler veya dışardan müracaat edenler
kadrodan sayılmamış olacak. Burada 50/d statüsünde araştırma
görevlisi genç arkadaşlarımızın doktoralarını tamamladıktan sonra
üniversitelerde bir müddet daha yer bulmalarını sağlayacak,
sıkıntılarına bir nebze çare olacak bir düzenleme yaptığımızı, bir
müddettir mevzuat çalışması yaptığımızı ifade edebilirim. Ama
içeriğin ne olacağı konusu düzenleme yaptıktan sonra sizlerle
paylaşılacak” dedi.