YILMAZ ERDOĞAN ÖĞRENCİLERE SÜRECİ ANLATTI
Abone olAkil İnsanlar Heyeti’nde yer alan sanatçı Yılmaz Erdoğan, Deyrulzafaran Manastırı ziyareti ardından Halk Eğitim Merkez’inde lise öğrencileri...
Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan sanatçı Yılmaz Erdoğan,
Deyrulzafaran Manastırı ziyareti ardından Halk Eğitim Merkez’inde
lise öğrencileri ile bir araya gelerek hem barış süreci, hem de
öğrencilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.
Halk Eğitim Merkezi’nde öğrencilerle bir araya gelen Yılmaz
Erdoğan, önce öğrencilere, ’Akil insan nedir?" diye soru yöneltti.
Öğrencilerin cevapları üzerine Erdoğan, "Akıllı adam durup dururken
bin ton küfür ve hakaret yer mi?" dedi. Aile olarak Hakkari’nin
Ankara’ya gidişlerini ve Türkiye’nin 1970 ve 1980’lerde yaşadığı
çatışma ve kavgaları anlatan Erdoğan, "Bu ülke 3 kuşaktır bir
çatışma ortamı yaşıyor. Ben de 16 yaşında iken sizin bütün
çocukluğunuzu hatta ağabeyleriniz ve hatta bazılarının babasının
çocukluğunu her türlü tatsız şartlara sokan süreç başladı. Yani
aslında süreç şu. Bizim çocukluğumuz çatışma şartlarında geçti,
sizin çocukluğunuz çatışma şartlarında geçti. Şimdiki çocuklarımızı
hangi koşullarda büyüyeceğini konuşmaya geldik. Umuyorum
çocuklarımız şiirlerde şarkılarda barışı görürler. Ve o ortamda
büyürler. Parlak zihinlerin başka şeyler yapmasına ihtiyacımız var.
Çünkü sizin Türkiye’nin batısındaki, kuzeyindeki ve güneyindeki
yaşıtlarımız doğduklarından beri içinde acı olmayan haber bülteni
izlemediler. Artık yeter öyle değil mi çocuklar. Yeter artık" dedi.
Herkes bulunduğu pozisyonda ne görüyorsa orada nasıl
bilgilendiriliyorsa onun düşüncesini de onun belirlediğini belirten
Erdoğan, "Şimdi biz burada toplantı yapıyoruz, yan binadaki
insanlar bizim burada ne yaptığımızı tam bilmiyor, bilemezler.
Belki en ön yargılı insanların gelip burada sizinle tanışmaları
gerek. Çünkü sen eğer bir ülkeyi haberlerden öğreniyorsan, tam
gerçeği öğrenmiyorsun demektir. Bu biraz nerelisin demek diye soru
sormaya benziyor. Ben artık yarından geliyorum demeye başladım.
Dolayısıyla oradaki insanların kaygılarını, korkularını iyi anlamak
gerekir. Çünkü bu kimsenin tek taraflı bir derdi değil, herkesin
ortak derdi. Bugün en büyük derdimiz bazı insanların sizin
sokağınızda olan olay ile ilgili sizin kadar bilgilendirilmemiş
olmasıdır. Ama bu süreçten umutluyuz, ama herkesin kaygılarını iyi
anlamak, güzel bir dille gidermek gerekiyor" şeklinde konuştu.
"ÖFKEMİZİ KONTROL ETMELİYİZ"
Öğrencilerin soruları karşısında barış sürecini anlatmaya devam
eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bütün mesele öfke kontrolü ile ilgilidir. Zaten o anlamıyla akil
insanlık sınavını geçemeyiz. Ben akil insanlar toplantısına
gitmeden 3 saat önce 3 yaşındaki oğlum ile bayağı tartıştık. Biz
genel bir öfke kontrolü yaşıyoruz. Kimse öfkelenmediği sürece
problem yok. Birbirimizi ikna etmemize gerek yok, birbirimize
sükûnete davet etmek gerekir. Mesela şu anda tartışan kesimlerin
dışında olayı mutlu bir sükûnet ile izleyen bir çoğunluk olduğunu
düşünüyorum. Dolayısıyla burada bu süreçte bütün yaralarına rağmen
sesiz bir mutluluk içinde süreci izleyen çoğunlukla ilgilidir
sürecin başarısı. Aradılar çalışmadan söz ettiler, ne yapacağız
dedim bana orada tartışacaklarını söylediler. Aslında bir çeşit
vatani vazifedir diye düşünüyorum. Öyle bir telefon aldığınızda
hayır bir çekimim var diyemezsiniz. Dolayısıyla neden bu kadar
eleştiri var, onu anlamış değilim. İnsanın nesine ağır gelen
hakkında hayırlıdır diye bir söz duydum. Bana göre işin çerçevesi
budur. İki aylık geçici bir şeydir, dolayısıyla bir iş değildir.
Gönüllü, vicdanı ve insani bir iştir. Bazılarının söz ettiği gibi
para pul ile işimiz yoktur. Bir şeyi kirletmek istiyorsanız tabi ki
yalan söyleyeceksiniz. Şimdi artık şarkı söyleme, şiir okuma,
zeybek oynama vaktidir. Biz barış nedir bilmiyoruz. Ülkenin tamamı
için olmayan bir şey istiyoruz. Süreç ile birlikte barış ile
tanışacağız. Barış zor bir iştir. Barış akıl işi değil, gönül
işidir. Keşke heyetin adı değişseydi ama artık işe başladık.”
(İHA)