Yıldırım beni mal gibi sattı
Abone olŞimşek, Yıldırımın kendisini habersiz satmasından ötürü İnşallah Fener elime düşer diye dua etmiş.
Fener elime düşsün diye dua ettim
Denizli-Fener maçına damga vuran Yusuf Şimşek, Aziz Yıldırım"ın
kendisini habersiz satmasından ötürü "İnşallah Fener elime düşer"
diye dua etmiş.
Oyundaki ilk ciddi atağı o başlattı. 41. dakikaydı. Arka direkteki
Selahattin"e öyle bir pas çıkarttı ki herkesin gol diye ayağa
kalktığı anda bu oyuncu topu üstten auta attı. Bunun dışında maç
dengede gidiyordu. Ne onun eski takımı F.Bahçe ne de o gün
formasını terlettiği Denizli bir varlık gösteriyordu sahada. Ama bu
maç onun maçıydı. Bir hesap görme maçı. Ta fikstür çekilip de son
maç Denizli-Fener olduğunda duasını etmişti. “İnşallah” demişti,
“F.Bahçe son maçta benim elime düşer.” Ama o bile böylesine anlamlı
buluşmayı beklemiyordu. Yenilseler küme düşeceklerdi, puan alsalar
F.Bahçe"yi şampiyonluktan edeceklerdi. Hiç olmadığı kadar
hırslıydı. Lakin Aziz Yıldırım ona yanlış yapmıştı. Bu hırsla vurdu
65. dakikada topa. Öyle bir şut ki bugüne kadar kimse ondan
böylesini görmemişti. Ama Rüştü bu, yemedi golü.
Artık başroldeydi sahada. Sezon başından beri hazırlandığı rolünü
icra edeceği dakikalar yavaş yavaş yaklaşıyordu. Sahaya sık sık
konfetiler atıldığı için duran oyunun normal kronometresi 89.
dakikayı gösteriyordu. Yine top onun ayağındaydı. Bir yandan rakip
defansı diğer yandan solundan hızla F.Bahçe ceza sahasına doğru
atağa kalkan arkadaşı Mustafa Keçeli"yi gözlüyordu. Ve o an
gelmişti. F.Bahçe"nin içine günlerce bomba düşürecek, adeta
Sarı-Lacivertli camiayı yasa boğacak, yıllar geçse de unutulmayacak
golün fitilini ateşledi. M.Keçeli tam olması gereken yerde olunca
bıraktı önüne meşin yuvarlağı. O da öyle bir şut çıkardı ki 450
gram ağırlığındaki meşin yuvarlak bir top mermisini andırırcasına
yerleşti F.Bahçe kalesine. Stadyum yıkılmıştı. Aynı saatlerde
İstanbul Ali Sami Yen"de de yer yerinden oynuyordu. Ama Yusuf
çılgına dönmedi. O başı dik bir şekilde kendisini habersiz
A.Sebat"a satanlara sahada cevap vermenin gururunu yaşıyordu.
TELEVİZYONUN İÇİNE GİRECEĞİM
Çoğu futbolcu gibi Yusuf da sokakta başlar futbola. Allah vergisi
çalım yeteneği bu yıllarda da vardır. Kendi kalecisinden topu alıp
tüm rakip oyuncuları çalımlayarak gol attığı çok olur. Diğer
arkadaşlarının çoğundan farklı olarak ailesi ona destek verir hep.
Babası zor günler geçirdikleri günlerde bile oğluna futbol
ayakkabısı almayı ihmal etmez. Yusuf"un da hedefinde futbolcu olmak
vardır. Hatta babaannesine “Ben bir gün şu televizyonun içine
gireceğim. Sen de beni buradan seyredeceksin.” dediği çok olur.
Futbola Antalya Demrespor"da başlar. 17 yaşında Kemerspor"a geçer.
Burada 2 yıl kaldıktan sonra yeni durağı Denizlispor"dur.
Spor otoritelerinin bu çocuk da kim dediği gün G.Saray ile 1996-97
sezonunda İstanbul"da oynadıkları ve 2-2 biten maçta harika bir
oyun ortaya çıkardığı gündür. O yıl takımı Denizlispor küme düşer.
2 sezon sonra Ersun Yanal"ın çalıştırıcılığında yeniden o zamanki
adıyla 1.Lig"e çıkarlar. Yine bir G.Saray maçında oynadığı futbolla
dikkat çeker. Maç içerde oynanır. G.Saray 4-2 kazanır ama soyunma
odasında Fatih Terim, Ersun Yanal"a Yusuf ve bugünlerde
Konyaspor"da oynayan Ümit"i ver İstanbul"a götüreyim der. Tabii
Yanal bu isteğe olumlu yanaşmaz. Sezon sonu Yusuf 5 milyon dolarlık
bonservis bedeliyle F.Bahçe"ye gider. Üstelik Beşiktaş 200 milyar
lira daha fazla para verdiği halde. Sarı-Lacivertli formayı
seçmesindeki en önemli sebep yönetici Şadan Kalkavan"a verdiği
sözdür. Mustafa Denizli"nin çalıştırdığı F.Bahçe"de ilk sezonunda
30 maçta oynar. Bu maçların 9"u ilk onbirdir. Ama bu dönemde
Yusuf"un adı gece hayatıyla anılmaya başlar. “Denizli"de de gece
hayatı olan bir oyuncuydum. Ama orada pek duyulmuyordu. F.Bahçe"de
aza indirmeme rağmen bu çok büyütüldü. Kabul ediyorum, o günlerde
hatalı davrandım.”
Artık Yusuf bir vardır, bir yoktur. Çoğu maçta yedek soyunuyordur.
Sanki canı oynamak istemiyordur. Bu sıralar takımı çalıştıran Alman
Werner Lorant"la da anlaşamaz. Mart 2003"e kadar bu böyle sürer.
Yönetim onu ve 4 arkadaşını süresiz kadro dışı bırakır. Dönemin
hocası Oğuz Çetin"e sebep sorar. Oğuz hoca "yönetimin kararı" der.
Bu olay olmadan birkaç hafta önce F.Bahçe"yle 3 yıllık anlaşma
imzalaması ise manidardır. Sezon sonu takımın başına Daum gelir.
Daum onu Beşiktaş"ı çalıştırdığı dönemden isteyen bir hocadır.
Yusuf"u karşısına alır ve ona "Bu takımda seni oynatacağım. Ona
göre hazırlan" der. Kampa giderler. Ama o Daum"un kendisini
oynatmayacağını hisseder. Aslında Alman hoca bunu ona da
söylemiştir. Daum"un "Sen 4 ay takımdan ayrı kaldın. Tam hazır
değilsin. Sakın pes etme" uyarılarına rağmen o illa da F.Bahçe"den
ayrılmak istediğini Alman hocaya söyler. "Hayır" der Daum. "Seni
göndermiyorum. Sezon sonu şampiyonluk kupasını beraber
kaldıracağız."
Derken sezon başlar. İlk hafta yedek kulübesindedir. İkinci üçüncü
hafta ilk onbirde. Sonra yine yedeklik başlar. Devrenin son maçı
Malatya"dadır. Yusuf iyice ayrılmayı kafaya koyduğu için sakatım
der ve Malatya deplasmanına gitmez. Ama Daum hâlâ takımda kalması
için ona ısrar eder. Yusuf ise gitmek için... Yine kampa çağırır
onu Alman hoca. Ama Yusuf kabul etmez. Ve sonunda Daum pes eder.
Pekala git der. Yusuf"u yönetici Mahmut Uslu arar ve kiralık olarak
gidebileceğini söyler. Yusuf bonservisini istiyordur ama bu isteği
kulüp tarafından kabul edilmez. O da kiralık olarak G.Antep"in
yolunu tutar.
"AZİZ YILDIRIM BENİ MAL GİBİ SATTI"
Giderken Daum"un aleyhine konuşur. Bugün pişman bu konuşmalarından
dolayı. “Onun için çalışılmayacak hoca dedim. Ona haksızlık
yaptım.” Sezon sonu G.Antep"ten tekrar F.Bahçe"ye gelmek ister.
Pişman olmuştur gittiğine. Ama bu sefer Daum ona kapıyı açmaz. “Sen
beni bıraktın gittin. Şimdi gelemezsin.” der. Üstelik F.Bahçe
şampiyon da olmuştur. Ankaraspor ile 4 yıllık iyi bir anlaşma yapar
ama yönetim ona bonservisini vermez. Sadece bu takımda kiralık
oynamasına izin verilir. Ankaraspor"u Samet Aybaba çalıştırıyordur.
Samet hoca ona “Seni ben istemedim. Onun için oynatmam.” der. Adeta
Türk futbolunun çoğu kulübünde yaşanan yönetim hoca arasındaki
diyalogsuzluğun bir örneğidir bu. A.Sebat"a gider. Sezon sonu Sebat
küme düşer. Başkan Veli Sezgin"e “Sözleşmemi verin ben gitmek
istiyorum.” der. Veli Sezgin ona, “Sen kiralık değilsin. Seni biz
F.Bahçe"den bonservisinle aldık.” der. O an şoke olur. A.Sebat"ta
bir devre boyunca kiralık oynadığını zannetmektedir: “Aziz Yıldırım
haberim olmadan beni mal gibi sattı.” Alacaklarına karşılık
bonservisi eline verilir. Doğruca Denizli"nin yolunu tutar.
“F.Bahçe"nin beni habersiz satmasına çok üzülmüştüm. Üç buçuk yıl
hizmet ettiğim takımdı F.Bahçe. Kendi kendime dedim ki bir gün
bunun açısını çıkartacağım.”
İşte bu yüzden sezon başı çekilen fikstürde son maç
Denizli-Fenerbahçe olunca en çok Yusuf sevinir. “İnşallah onlar
şampiyonluk için Denizli"ye gelirler dedim. Allah kalbimize göre
verdi. Denk geldi. Çok güzel denk geldi. İnsanlar eski takımımıza
karşı nasıl mücadele ettiğimizi, nasıl onurlu, şerefli adam
olduğumuzu gördü.” Yusuf"un ya Denizli-F.Bahçe maçından önce ve
sonra yaşadıkları; “Ben Ç.Rize deplasmanından geldikten sonra
telefonumu kapattım. Dedikodulara vesile olmamak için. F.Bahçeli
dostlarım arar, bize karşı oynama der. Laf arasında onları kırmamak
için yanlışlıkla "abi oynamam" dersin. Sonra telefonunun
dinlendiğini düşün. Ben ne yapacağım o zaman? Kapattım telefonu.
Evin telefonunun fişini de çektim. Eşimin telefonunu da
kapattırdım. Başka bir hat aldık.”
Yusuf her ne kadar kendini hırsla müsabakaya hazırlasa da ya kötü
oynarsam korkusuna da kapılır. “En büyük korkum oydu. Allah korusun
kötü oynasaydım, herkes ne derdi. Eski takımına karşı oynamadı.
Maçı sattı. Gerçekten çok riskli bir maçtı benim için.” Perşembe
kampa girerler. “Ne yaparız. Nasıl oynarız. Hoca anlattı. Biz kendi
aramızda konuştuk. Birbirimizi destekledik. Hoca iyi taktik verdi.
"Alex, Aurelio, Appiah"la adam adama oynayacaksınız" dedi. Ben ve
Selahattin"e kanatları kapatacaksınız, yani Serkan ve Ümit"in
önünü. Mehmet"e de "iki stoperden sen sorumlusun" dedi.”
Yusuf maç günü yine hiçbir dedikoduya mahal vermemek için stadyumda
müsabaka öncesi iki takımın sahayı gezmeye çıktığı anda bile sahada
yoktur. F.Bahçeli oyuncularla arasında hiçbir konuşma olmasın diye
böyle yapar. Soyunma odasında arkadaşlarına sorar, dışarıda hava
nasıl diye. Tüm takım "abi bunlar şampiyon olmuşlar gibi havalı
geldiler buraya" der. “Biraz da bizi motive eden F.Bahçeli
futbolcular oldu. Çocuklar onların bu halleri karşısında daha da
hırslandı. Gördünüz açık ve net pozisyonları yoktu. Eğer Selahattin
o golü atsaydı, maçı o an koparırdık. Tarihte böyle maç olmaz
herhalde. Hepimiz başı dik şekilde ayrıldık.”
Sahaya konfetilerin atılması onları etkilemiş miydi? “Aslında
konfetilerin atılması hem bize hem de F.Bahçe"ye yarıyordu. Oyun
duruyor. Rakiplerin maçları bizden önce bitecekti. Belki de yapılan
en doğru şeydi. Ama uzatma olmasına rağmen bizim çocukların nasıl
oynadığını tüm Türkiye gördü.” Yusuf verdiği gol pası ve atılan
golden sonraki an için şöyle konuşuyor: “İnan ki anlatılmaz.
Yaşanması gereken bir olay. Allah"ıma şükürler olsun yaşadım da.
Vicdanım rahat. Bir tane şut attım. Hayatım boyunca attığım iki üç
şuttan bir tanesidir. Ben bile inanamadım. O kadar hırslanmışım ki.
O kadar dolmuşum ki.”
Aynı anda oynanan G.Antep-Malatya maçının skorunu saha içinde
öğrenip öğrenmediklerine dair soruya ise Yusuf, “Oyundan çıkana
kadar hiçbir şeyden haberim yoktu. Birkaç defa kulübeye gittik.
Sorduk. Ama kulübedekiler Malatya geride olduğu halde bize her
defasında maç 0-0 devam ediyor dediler.” Yusuf 16 dakika uzayan
maçın son bölümünde artık yedek kulübesindedir. Ve bu anlarda
sahadaki oyuncular da Malatya maçının bittiğinden haberdardır. Bu
dönemde de Denizlili oyuncuların maçı bırakmamaları karşısında
Yusuf, “Allah korusun Appiah"ın attığı şut gol olsaydı, Burak"ın
durumu ne olacaktı? O indirdi topu istemeden Appiah"ın önüne. Burak
sattı diyeceklerdi. Her şeyi derlerdi. Bizim başkan bir hafta önce
açıklama yaptı ben F.Bahçeliyim diye. Burak maçtan sonra "Abi Allah
yüzüme baktı." dedi. Çocuğu görseniz nasıl sevindi o şut gol
olmadığında.”
G.SARAYLILAR TEŞEKKÜR ETMEDİ
Yusuf haksız sayılmaz. Zira Beşiktaş kalecisi Cordoba"ya
yapılanlara bakıldığında bu söyledikleri hafif bile kalır:
“Cordoba"ya yapılan ne kadar ayıp. Sana yıllarca hizmet etmiş.
Madem maçı satacak, son 17 saniyeye kadar bekler mi? O saatten
sonra istesen de maçı veremezsin. Allah"ın takdiri, ben öyle
düşünüyorum. O gol oldu ben G.Saray şampiyon oldu dedim. Berabere
bitseydi şampiyon olma şansları sıfırdı.”
Yusuf Şimşek maçtan bir hafta önce kapattığı telefonlarını maç
bittikten sonra açtı. Gelen mesajların çoğu “F.Bahçe"den yediğin
para sana haram zıkkım olsun gibi mesajlardı. “Satsa mıydım? Haram
para mı yeseydim? Ben anlamıyorum insanları. Bugüne kadar çocuğuma
haram para yedirmedim. Yedirmem de.” G.Saraylı futbolcu arkadaşları
aramış mıydı? “G.Saraylı taraftarlar aradı ama futbolcular aramadı.
Ama bence aramaları gerekiyordu. Biz olmasaydık şampiyon
olamıyorlardı. Son on dakika bıraksaydık şampiyon olamıyorlardı.
Hasan Şaş"ı maçtan sonra gördüm. Onlara piyango vurdu bence. Çoğu
inanmıyordu, bu şekilde mücadele edeceğimize.”
Yusuf"a bugünlerde aralarında Trabzonspor"un da bulunduğu birçok
kulüpten teklif var. Gönlü şimdilik Bordo-Mavili takımdan yana.
Ancak bonservisi bedava değil. Devre arasında Antalyaspor"a gitmek
istediğini anlatıyor. Kulüp bonservisi için 1 milyon dolar istemiş
o günler. Bugün "ben olsam Yusuf için 1 milyon dolar veririm"
diyor. 31 yaşındaki oyuncu 5 yıl daha futbol oynamak istiyor. “24
yaşlarındayken 3-4 sene daha oynar bırakırdım diye düşünüyordum.
Aklım başıma yeni geldi benim. Futbolcu olmak bir nimet, yeni
anladım. Onun için kolay kolay bırakmam.”
Yusuf"la röportaj yapmak için Fethiye"ye giderken uçakta bir
gazeteci arkadaşım, “Biliyor musun Yusuf namaza başladı?” dedi. Bu
konuyu kendisine soruyoruz son bölümde. “Hayatım çok değişti. 180
derece değişti diyebilirim. Özellikle eşimin çok büyük emeği var
bunda. Ama namaza başlamadım. Başlamayacağım diye bir şey de yok.
Allah"a inanan bir insanım. Namaza başlamayı düşünüyorum. Olmayacak
diye bir şey yok. Allah"ın emrettiği bir görev, bunu yapmamız
gerekiyor. İnşallah yaparız.”
A.SEBAT"TAKİ BAHİS OLAYI
Türk futbolunu günlerce meşgul eden A.Sebat-Kayseri maçında bahis
oynanması olayının bir tanığı da Yusuf Şimşek"ti. O olayı bir de
ondan dinliyoruz: “A.Sebat"taki olayda ben vardım. Sakattım. Arka
adalem atmıştı. İstanbul"da tedavi oluyorum. Maç cumartesiydi. Cuma
sabahı Güvenç Kurtar hocam beni aradı. Durumun nedir dedi. Tedavi
oluyorum dedim. Uçağa atlayıp Trabzon"a gelmemi istedi. Hayırdır
dedim. Gel ben sana anlatırım dedi. Tamam hocam dedim. Ondan sonra
ismini vermeyeceğim bir kulüp başkanı beni aradı. Yusuf böyle böyle
bir olay var, sen neredesin? İstanbul"da tedavi oluyorum dedim. O
da adın karışmasın bu olaya, atla Trabzon"a git dedi. Neyse son
uçakla Trabzon"a gittik. Kampa gece yarısı katıldık. Sonra hoca
anlattı. Sakatım ama oynarım dedim. Maç sabahı ben, Güvenç hoca,
Veli başkan, başkan yardımcısı ve savcı toplantı yaptık. Orada maça
çıkmamayı dahi konuştuk. Ama neticede çıkmamız gerekiyordu. Allah
yüzümüze güldü. Maç 0-0 berabere bitti. O olay beni etkilemedi. Ama
o olaya adı karışan arkadaşlarımız etkilendi. Kaleci Hakan bence
yapması gerekeni yaptı.
YUSUF"UN F.BAHÇE MAÇI PERFORMANSI
Gol 0
Gol Pozisyonu 1
Asist 1
Şut 2
İsabetli Şut 2
İsabetli Şut %100
Pas 26
İsabetli Pas 14
İsabetsiz Pas 12
İsabetli Pas % 53
Top Çalma 2
Top Kaybetme 9
Ofsayt 0
Yapılan Faul 4
Yaptığı Faul 2
T.Oyn. Süresi 2 dk 14 sn
Topla Oynama % 13
Oynadığı Dakika 89
YUSUF"UN SON 5 SEZONU
SEZON TAKIM MAÇ
2000-2001 F.Bahçe 30
2001-2002 F.Bahçe 23
2002-2003 F.Bahçe 12
2003-2004 F.Bahçe 12
2003-2004 G.Antep 13
2004-2005 B.Ankara 10
2004-2005 A.Sebat 13
2005-2006 Denizli 32
Kaynak:Aksiyon