Yeni yargı reformunda Süleyman Soylu'nun isyan ettiği madde
Abone olHürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, ''Sürekli devrim ve yeni yargı reformu'' başlıklı yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun isyan ettiği maddeye dikkat çekerken birçok detaydan bahsetti.
Sosyalist liderlerden Troçki, “sürekli devrim” teorisini
ortaya atmıştı.
AK Parti’nin yeni reform paketiyle ilgili çalışması da bu
perspektifi anımsatıyor. Buna reform sürekliliği demek de mümkün.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubunda, “Türkiye’yi
temel hak ve özgürlüklerden ekonomide güven ikliminin
güçlendirilmesine kadar geniş bir alanda geleceğe hazırlayacak bu
reform sürecine hep birlikte destek vereceğiz” demişti. AK
Parti MYK toplantısında ise reform paketi masaya yatırıldı. Adalet
Bakanı Abdulhamit Gül’ün kapsamlı sunumundan sonra reform
paketi üzerinde uzun süreli müzakereler yaşandı.
Manifesto gibi konuşmalar
Toplantıda söz alan MYK üyeleri, istisnasız olarak reform sürecine
güçlü bir şekilde destek veriyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan
reformların öneminin altını çizen konuşmaları onaylıyor, zaman
zaman notlar alıyor. Bir MYK üyesi, “Yapılan değerlendirmeler
toplanıp bir kitap haline getirilse, siyasi manifesto
olur” dedi.
Sessiz devrimden sürekli devrime
AK Parti döneminde yapılan reform niteliğindeki
değişiklikler, “sessiz devrim” adı altında bir kitapta
toplanmıştı. Reformların görüşüldüğü toplantıda, AK Parti’nin
geçmişte yaptığı, “sessiz
devrimler” vurgulanarak, “Biz AK Parti olarak devrimci
bir partiyiz. Muhafazakârlığımız kültürel alanla ilgilidir. Ama
siyasi anlamda hep devrimci olduk. Biz devrimi AK Parti iktidara
geldiğinde bir defalığına yapılmış bir şey olarak görmedik. O
nedenle sürekli devrim vurgusunu yapıyoruz. Türk toplumu dinamik
bir toplum. Adaletle ilgili terazi ise hassastır. O nedenle
yasaların yeniden gözden geçirilip güncellenmesini ve adalet
reformunun sürekli olmasını gerektirir. Bu çalışmayı yeni bir
güncelleme olarak düşünebiliriz” deniliyor.
Troçki benzetmesinin nedeni
Yazının girişinde Troçki’nin sürekli devrim tezine vurgu
yapmamın nedeni o. Keşke bu süreç, “sessiz devrimden sürekli
devrime” geçiş süreci olabilse, buna hem AK Parti’nin hem de
Türkiye’nin çok ihtiyacı var. Hele siyasetin kutuplaşmaya döndüğü,
hakaretlerin havada uçuştuğu şu dönemde.
Süleyman Soylu'nun isyan ettiği madde
Reformlarla ilgili toplantıda ağırlıklı tartışma konularından
birini 2 yılın altındaki hapis cezalarına tutuklama konusu
oluşturuyor. AK Parti, tutuklamayı esas olmaktan çıkarmak için
sınırı 2 yıla çekmişti. Ancak geçen hafta İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu’nun da hasta yatağındaki annesine
hakaret eden kişinin bırakılmasına yönelik isyanında olduğu gibi,
sosyal medyada şu suçu işledi ama tutuklanmadı diye kampanyalar
düzenleniyor. Bir kısmı çok haklı olan tepkiler bunlar. Adalet
Bakanı Abdulhamit Gül, bu konuyu tartışmaya açıyor.
Önerilerden biri de tutuklamayı 2 yılın altına çekmek. Ancak MYK
üyeleri, bu değişikliği AK Parti’nin getirdiğini, bunun bir geriye
dönüş olacağını ifade ediyor. Hâkimlere takdir hakkı verilmesi
üzerinde de değerlendirmeler yapılıyor. 2 yıl sınırının korunması
ancak infiale yol açan bazı suçlarda cezaların 2 yılın üstüne
çıkarılması gibi seçenekler de konuşuluyor. Bir karara varılmıyor,
bu maddenin üzerinde yeniden çalışılması kararı alınıyor.
2 bin saati aşan görüşmeler
Reform paketini Adalet
Bakanı Abdulhamit Gül ile Hazine ve Maliye
Bakanı Lütfi Elvan birlikte hazırlamışlardı. Yani reform
paketinin bir ayağı insan haklarıysa, diğeri ekonomiye ilişkin
düzenlemelerdi. Süreç içerisinde iki bakanın dahil olduğu iş
dünyası, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarıyla 2 bin saatten
fazla süren görüşmeler yapıldı.
Yabancı sermayeye yönelik düzenlemeler
Reform paketinin ekonomi ayağında ise iş dünyasına dokunan
düzenlemeler yer alıyor. Yerli sermayeye yatırıma teşvik, yabancı
sermayenin ülkemizde yatırım yapmasını ise özendirici düzenlemeler
diyebiliriz. Yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmasını
kolaylaştıracak adımlar atılıyor. Bunların başında da ihtisas
mahkemeleri getiriliyor. Bizim sistemimizde bir süredir zaten
ihtisas mahkemeleri var. Ancak yeni düzenlemede finans, imar ve
kamulaştırma ile ilgili ihtisas mahkemelerinin kurulması ve burada
görev yapacak hâkim ve savcıların yetiştirilmesi getiriliyor.
Yabancı sermaye
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yabancı sermayenin teşvik
edilmesi ve yerli sermayenin yatırımlara yöneltilmesi için
varlıklarının güçlü hukuki güvencelere kavuşturulmasının önemini
vurgulamıştı. Yeni düzenleme ile yerli ve yabancı yatırımcıyı
teşvik etmek için yargı süreçlerinin hızlanmasını sağlayacak
adımlar atılıyor. Ben bunu bir madde olarak özetledim. Ama reform
paketi içinde iş dünyasına dönük bir paketçik yer alıyor.
Hakimlere coğrafi teminat
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün bir süredir üzerinde
durduğu hâkimlere “coğrafi teminat” da reform paketinde
yer alıyor. Adalet Bakanı Gül, “Hâkim bir karar verdi
diye İstanbul’daysa alıp onu Kars’a gönderemeyeceksiniz. Hâkim ve
savcılarımız kararlarını verirken onları bir gün alıp filan
adliyeye göndermeme hususunda teminat getiriyor” demişti.
Hâkim ve savcı yardımcılıkları da yine düzenlemede yer alıyor.
Hâkim ve savcı adayları bir süre yardımcılık yaptıktan sonra
pişerek kürsüye oturacaklar.
İnsana dokunan reformlar
Reform diye ağzımızı açtığımızda
hemen Demirtaş ve Kavala olayı gündeme
getiriliyor. Sanki 80 milyonun hiç sorunu yok. Oysa yeni reform
paketinde boşanma, boşanan eşlerin arasındaki mal paylaşımından
icra-iflas işlemlerine kadar günlük hayata ilişkin düzenlemeler
getiriliyor. Sıradan insan hayatını kolaylaştıran hükümler
planlanıyor. Mahkemelerin karar alma süreçleri hızlandırılıyor.
Evlenmek kolay, boşanmak zor anlayışı terk ediliyor.
Takvim nasıl işleyecek?
Kabinede ve AK Parti MYK’da yapılan değerlendirmelerden sonra
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile
Cumhurbaşkanı Erdoğan baş başa bir çalışma yapacak. Bu
aşamada 128 düzenlemenin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi veya kanun
yoluyla, kalan kısmının ise yönetmelik ve idari düzenlemelerle
hayata geçirilmesi bekleniyor.
MHP ile ortak çalışma olacak mı?
MHP ile ortak bir çalışma yapılması gündemde değil. İki parti
arasında seçim ve siyasi partiler kanunuyla ilgili ortak çalışma
yapılacak. O ayrı. Ama mutlaka MHP de bilgilendirilir. Ondan sonra
ver elini reformlar...
Reformun adı bile güzel ama sadece isim ve resimden ibaret bir reform olmayacak. Sıradan insana dokunan reformlar geliyor.