Yeni Şafak'ta Yeni Şafak'a sitem
Abone olBasın tarafından gündeme getirilmeyen Mardin'deki vahşet, Kronik Medya köşesinde eleştirildi. Yeni Şafak'ta yayınlanan eleştirilerden Yeni Şafak gazetesi de nasibini aldı.
Yeni Şafak gazetesinin Kronik Medya köşesinde gazetelerde yer
almayan bir haber irdelendi. Habere yer vermeyen gazeteler, sert
bir dille eleştirildi. Bahse konu haber, Yeni Şafak'ta da yer
almayınca, gazete maaşlı çalışanları tarafından eleştiri yağmuruna
tutuldu. İşte Yeni Şafak'ta yayınlanan Kronik Medya eleştirisi...
Hadise mi yoksa havadis mi problemli, nedir bu suskunluk? Mardin'de
11 yaşındaki bir çocuğun evinin önünde jandarma tarafından "delik
deşik" edilmesi "büyük basın"da suskunlukla karşılandı. Yanlış
anlaşılmasın; medyanın büyük bir bölümünün medyanın küçük bir
bölümünün Uğur Kaymaz'ın ölümü üzerine ortaya attığı iddiaları
olduğu gibi aktarmasını beklediğimiz yok. Onlardan tek beklentimiz,
bu son derece ciddi iddiaları ciddiye almaları ve bu olayı haber
yapmaları. Önceki gün açtık "Google"u ve saymaya başladık. Bakalım
o güne kadar Uğur Kaymaz adı hangi gazetelerde geçmiş...
Araştırmamız fazla vakit almadı, çünkü bir iki sayfa sonra içinde
Uğur Kaymaz adının geçtiği metinler tükendi... Hangi yayın
organları ile mi karşılaştık? Özgür Gündem, Özgür Politika,
Evrensel, Milliyet, Radikal'di gözümüze çarpan... Hepsi bu kadar.
Önceki gün (25 Kasım) aynı işlemi önümüze gazeteleri alarak da
yaptık. Bakalım Uğur Kaymaz adı hangi gazetelerde geçiyordu. Durum
şu merkezdeydi: Özgür Gündem, Uğur Kaymaz adını "Ne farkı var?"
manşetiyle hatırlatıyordu. Şu spotu kullanmıştı: "13 yaşındaki
Filistinli kızın üzerine şarjör boşaltan İsrailli subay
soruşturulabiliyorken, Kızıltepeli 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'a 13
kurşun sıkanlar için kılını kıpırdatan yok..." Radikal gazetesinde
(o gün için) Uğur Kaymaz'dan söz eden köşe yazarı Murat
Çelikkan'dı. Çelikkan, "İki Mardinli çocuk" başlıklı yazısında
şöyle diyordu: "Öteki Mardinli çocuk 11 yaşında. Adı Uğur Kaymaz.
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde güvenlik güçlerinin bir eve
düzenlediği baskında, babası Ahmet Kaymaz ile birlikte öldürüldü."
YAKIN MESAFEDEN... Cumhuriyet'in Uğur Kaymaz'dan söz eden haberi
şöyle başlıyordu: "IHD Mardin Şube Başkanı Cangir: 'Yakın mesafeden
ateş edilmiş'." Milliyet gazetesi (bir kez daha) Uğur Kaymaz'ın
adını şu çerçevede kullanıyordu: "Savcı uyardı ama yetmedi /
Kızıltepe'de savcılığın 'çocuklar zarar görebilir' endişesiyle evde
arama izni vermemesine rağmen polis ateş açtı, 11 yaşındaki Uğur ve
babası öldü. Savcılık soruşturma başlattı." Birgün'de (o gün için)
Uğur Kaymaz adı Fikri Sağlar'ın köşe yazısında geçiyordu. Sağlar, o
günkü yazısının "Ya Mardin'deki infaz?" başlıklı bölümünde şöyle
soruyordu: "Mardin'de öldürülen 11 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın dramı
hakkında neden bir şey söylemiyorlar?" Peki başka, başka
gazetelerde durum nasıldı? Bizim görebildiğimiz kadarıyla, başka
gazetelerde Uğur Kaymaz'dan bahis yoktu... (Sabah'tan Umur Talu'nun
iki gün peşpeşe Uğur Kaymaz'ı konu eden yazısını unutmuş değiliz.
Gördüğünüz gibi (bkz. bugünkü sayfamız) ona ayrı bir yer ayırdık.
Şimdi; gördüğünüz gibi ortada hakkında çok ciddi iddialarda
bulunulan bir hadise var: 11 yaşındaki Uğur Kaymaz babası ile
birlikte evlerinin önünde kurşuna dizildi. ("Kurşuna dizildi"
diyoruz, çünkü Özgür Gündem'in haberine göre Uğur'un üzerine 13
kurşun sıkılmış.) Uğur'un ölümü üzerine söylenenler şöyle böyle
değil; annesinin ifadesiyle "el kadar çocuk" evinin önünde polis
kurşunlarıyla öldürülmüş bulunuyor. NE MALUM? Olabilir, belki
içinizden bazıları "O haberlerin gerçeği yansıttığı ne malum?" diye
sorabilir. Peki durum öyleyse bu yolda yapılması gereken inandırıcı
bir açıklama nerede? Bu durumda Uğur Kaymaz'ın adını gazetelerine
almayan gazetelerin hiç değilse olayı kendi kaynaklarından
araştırıp "Hayır arkadaş, olay sizin dediğiniz gibi gerçekleşmemiş"
demeleri gerekmez mi? Ama hayır, ortada böyle bir yayın da yok...
Peki öyle ise bu "suskunluğun" nedeni ne? Ülkenin bazı gazeteleri
"el kadar" bir çocuğun polis kurşunlarıyla (13 kurşun)
öldürülmesinin hesabını soruyor, ama basının büyük bölümünün ağzını
bıçak açmıyor... Hayır, hiçbir demokraside böyle bir manzara ortaya
çıkamaz. Toplumun bir bölümü "el kadar" bir çocuğun vahşice
öldürülmesinin yasını tutarken, ülke medyasının büyük bölümü bu
manzara karşısında suskun kalamaz... Yanlış anlaşılmasın; medyanın
büyük bölümünün medyanın küçük bir bölümünün Uğur Kaymaz'ın ölümü
üzerine ortaya attığı iddiaları olduğu gibi aktarmasını
beklediğimiz yok. Onlardan tek beklentimiz, bu son derece ciddi
iddiaları ciddiye almaları ve bu olayı haber yapmaları. Onlardan bu
konuda "köşe yazıları" filan beklediğimiz de yok. Sorumuz çok açık:
Nedir bu suskunluğun nedeni? (K.B)