Yeni Başbakanı işaret etti

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hiçbir şekilde Başbakan olma niyetinin olmadığını, bu işi için en uygun ismin Abdullah Gül olduğunu söyled...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hiçbir şekilde Başbakan olma niyetinin olmadığını, bu işi için en uygun ismin Abdullah Gül olduğunu söyledi.
Arınç, "Ara dönemde, şu dönemde bu dönemde bunun hesabını yapmam. Kulis yapmak isteyenlere izin vermem. ’Görev düştü diyelim’ o başka birşey. Bol bol gıybet yapan insanlardan olmam, izin vermem. Herkes rahat olsun. Birileri benim varlığımdan rahatsız olmasın. Hesabi bir adam değilim" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, TRT’de düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. Musul’da yaşanan gelişmeleri değerlendiren Arınç, "Musul’da yaşanan olaylar burada önemli olan Türkiye konsolosluğunun boşaltılması ve içinde 49 vatandaşımızın kısmen güvenlik güçleri olmak üzere evlatlarımızın bulunduğu bir grup, konsolosluğumuzda bulunan güvenlik güçlerimizin, Türkiye’ye sağ salim ulaştırılmasıdır. Memnuniyet verici olan böyle bir olay karşısında Türkiye’ye milli bir refleks oluştu. Bu olaylar üzerinden bazen siyasi çıkar ileri gitmek için ileri de gidebiliyoruz. Bir memnuniyettir, Musul konsolosluğumuzun işgal edilmesi konusunda anamuhalefet, HDP de sorumlu açıklamalarda bulundular. Bu, memnuniyet vericidir. CHP, Soruşturma önergesini de uygun olmaz düşüncesiyle bu önergelerini geri çektiler. Sabah itibarıyla sizlere müjdeli bir haberim yok. böyle bir örgütle yurttaşlarımızı kurtarma noktasında gayret gösteren Türkiye’nin çabalarını sekteye uğratmamak gerektiğini düşünüyoruz. Bugün hayırlı bir haberi alabilecek noktadayız ama kırılganlık devam edebilir. Hükümetimizin, gereken her çabayı gösterdiğini biliyoruz. İnşallah Berat Kandili’ni hep beraber kutladık, herkes dua etti. Hükümet ne yapması gerekiyorsa, fazlasını yapıyor şu anda. Ümit ediyorum ki bugün cumanın güzelliğinde bu kardeşlerimizin kurtulduğunu, Türkiye’ye doğru yola çıktıklarını duyabiliriz" dedi.
Sayısı 30 civarında olan şoförlerin de o bölgede ellerindeki gücü kullanmak isteyen örgütsel yönetimin elinde bulunduğunu anlatan Arınç, "Bunlarla ilgili fidye konusu son olaylarla bağlantı ayrıdır. Serbest bırakıldıkları noktasında bazı açıklamalar var. Bir yerden kendi araçlarını alıp Türkiye’ye dönecek noktada değiller. Onar ve konsolosluk görevlileri can emniyetleri bakımından güvenli bir yerdeler. Kendileriyle zaman zaman telefon bağlantısı sağlanabiliyor. En azından nerede, içlerinde bulundukları durumu bilebilecek durumdayız. Tabii Ortadoğu coğrafyasında, Suriye’de 4 yıldan beri yaşananları, onun öncesini tahmin etmek mümkün. Bazı örgütler üzerinde fikir söylemek de mümkün. Bir tek endişem var, yapacağımız konuşmaların söyleyecek sözlerimizin çok büyük hassasiyet gerektiren bir çabanın içinde bulunduğumuzu düşündüğümüzde genel değerlendirmeler yapmakta veya daha ileri bir tarihe ertelemekte fayda var diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Türk bayrağının indirilmesi olayını değerlendiren Arınç, "Bu konuda da Türkiye’de çok büyük bir konsensus, uzlaşma oldu. Barağı yapılan saygısızlığı herkes reddetti. Olayların gelişmesine uygun söz söyleyenler de odu. Benim konuşmamı Kılıçdaroğlu’nun çarpıttığını söylemiştim. Dışarıda yaşadığımız olaylarla içeride yaşadığımız olayların doğrudan veya dolaylı ilgisi vra mı derseniz, elde somut, birbiriyle uyumlu bağlantılı olayların yaşanması lazım" diye konuştu.
Arınç, 1 Temmuz’da TBMM’nin anayasa gereğince tatile gireceğini anlatan Arınç, "1 Temmuz Cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvuru tarihi. Gündemde çok maddeli bazı kanun tasarıları var. Dün akşam eldeki kanun tasarısının bitmesi düşünülüyordu, bugün devam edeceğini düşünüyorum. Soma’da yaşanan maden kazası ile ilgili de Kanun Tasarısı var. 1 Temmuz’u bulacak gibiyiz. O tarihte de Cumhurbaşkanlığı adaylığı başlamış, ilk günden adaylar çıkmış olacak. AK Parti’nin adayı kim olabilir noktasında, süreç içerisinde AK Parti adayını açıklama noktasında acele etmedi. 29 Haziran’a doğru bir süreç içerisinde adaylık açıklaması yapılabilecek. Biz istişare sürecimizi neredeyse tamamladık, bu noktada arar vermiş gibiyiz. önemli olan muhalefetin adayının kimin olacağıdır. Çatıda bir aday arayışını sürdürüyorlar. Oy potansiyeline sahip partilerin başkanlarıyla da görüşülüyor. Görülüyor ki her partinin oy vereceği aday prototifini oluşturulmadı. AK Parti gündemde bu konunun çok fazla yer almamasını düşünüyor gibi" dedi.
Irak’tan Türk vatandaşlarının ülkeyi terk etmesi noktasında Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın hatırlatılması üzerine Arınç, "Bir panik doğurmaması açısında Dışişleri Bakanlığımız ikinci bir tedbir olarak dünkü duyuruları internet sitesinden kaldırmış olabilir. Kürt bölgesinde 110 bin 20 bin de diğer bölgelerde olmak üzere toplamda 120 bin civarında Türk yurttaşımızın meskun olduğunu biliyoruz. Yurttaşlarımızn güvenli tahliyesi açısından dün açıklamalar yapıldı. THY bakımından diğer hava yolları bakından yeterli ölçüde kapasiteye sahip olmadığı görüldü. İlave uçak seferleri yapılacaktır. Bunlardan bir kısmına Irak hükümeti tarafından izin verilmesi gerekiyor. Erbil Havaalanı’ndan yapılacakları için sorun yok. Karayolundan güvenli seyahat açısından verilen istikametlerin takip edilmesi gerekiyor. Bu tahliyeler konusunda ek tedbirler gündeme gelecektir. Bunun takibini yapıyoruz" şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, "IŞİD’in buradaki hapishanedeki bazı isimler için pazarlık yaptığı iddiaları var. IŞİD’i kim kuvvetlendirdi’ yönünde muhalefetin de eleştirileri var. Dünkü görüşmede Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na istifa çağrısında bulundu" sorusuna Arınç, "Dünkü açıklamayı Loğoğlu yaptı. Loğoğlu’nun beyanları var. ’Kılıçdaroğlu’nun Bakanın istifasını istedim’ diye açıklaması yok. İçeride ne konuşulduysa onu Loğoğlu söyledi ama Kılıçdaroğlu’nun kendi ağzından ben kendisine şunu söyledim diye bir söz duymadık. Her olayın arkasından bir siyasi sorumluluk söz konusu olabilir .Maden faciasının arkasından bir siyasi sorumluluk olduğu gibi. Sayın Kılıçdaroğlu, edebe aykırı bir şeklide ’Türkiye’nin gelmiş geçmiş en çapsız Bakanı’ demişti. Böyle bir konuyu söylemişse karşılığında Bakanın ne söylediği önemlidir. Kılıçdaroğlu’nun bu sözü söylemesi de önemli değil, bunu Meclis kürsülerinde her zaman söylüyorlar. CHP, kurumsal olarak hükümetin çabalarını destekleyeceğidir. Sayın Bakana karşı en çapsız ifadesini herkesin içinde defalarca kullanan Kılıçdaroğlu’nu dün sadece bunu söylemesine teşekkür etmek gerek" cevabını verdi.

"BİZ KESİNLİKLE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BU ÖRGÜTLERLE İLİŞKİ İÇİNDE DEĞİLİZ"
Türkiye’de aşırı radikal örgütlerin isimlerin şu veya bu şekilde taban bulmadıklarının bilindiğini anlatan Arınç, "Suriye’deki olaylar söz konusu olduğunda, Suriye’de iki üç yıl sonra Esad rejimine karşı mücadele etmek için genel 5-6 isimde örgüt var. Bu örgütlerin Türkiye’den yardım aldıkları ifade edilmiştir. Elimizdeki kayıtlar şunu göstermektedir, kesinlikle hiçbir şeklide buradan bilinçli olarak Suriye ve Irak’ta çarpışmak üzere gidenlere izin verilmemiştir. Bu kişiler derdest edilmiş, kendi geldikleri tarafa gönderilmiştir. Hiçbirinin geçişlerine izin verilmemiştir. Pek çok örgütün elinde silah var, kasabalarda güç gösterisinde bulunmaktadır. Türkiye’den insani yardım dışında Özgür Suriye Ordusu da dahil olmak üzeri hiçbir silah yardımına izin verilmemiştir. Bilinçli olarak Türkiye’de bir yardım gitmiş midir, buna kesinlikle hayır diyebiliriz. Türkiye’den gidenler var mıdır yok mudur? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından da bir, iki, üç, dört bu kadar kişinin zaman zaman katıldığı söz konusudur. Nereden gitmişlerdir, bunları tespit edemediğimiz anlarda çok kısıtlı sayıda kişilerin gitmiş olması muhtemeldir. Ağır eleştiriler var diyorsunuz, bazı CHP vekilleri de bugün sözlü ve yazılı soru önergesi vermişler. Ancak soru önergesi böyle olmaz. Arkadaşlarımız, kafalarındaki yoruma müsait herşeyi cevabı bile beklemeden sordukları soruları bir elekten geçirmenin faydası var. Bu doğrudan hükümeti suçlamak için hazırlanmış sorulardır. Biz kesinlikle herhangi bir şekilde bu örgütlerle ilişki içinde değiliz" ifadelerini kullandı.

"HEDEF TÜRKİYE Mİ?"
Bir gazetecinin, "Türkiye bu örgütün hedefi mi" sorusuna Arınç, Yurttaşlarımızın can güvenliğinin birinci öncelik olduğu yerde, örgütün hedeflerini, varacağı noktaları açık biçimde ortaya koymak noktasında değilim. Şu andaki gayretlerinden, faaliyetlerinden, çatışmalarından Türkiye’nin hedef haline gelmediği açık ve ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti şu anda hedef noktasında değildir" cevabını verdi.
Musul konusunda özel harekat polislerine talimat gittiği iddialarına ilişkin, "Bu konuda TBMM’de MHP’li bir milletvekili bir gün önce bunların olacağı biliniyordu da’ konuşması bu konuşmaya atfen bazı AK Partili milletvekillerinin de ne alakası var’ diye laf attıklarını biliyoruz. Biz Bakanlığımızın elde ettiği bütün bilgileri kamuoyuyla anında paylaşma noktasında değil. Sinan Oğan kadar rahat değiliz, Sinan Oğan Dışişleri Bakanlığından elde ettiği bilgiyi Meclis kürsüsüne götürerek şov yapmasını yurtseverlik olarak görmüyorum. Bununla ilgili olarak Konsolosluğun içinde yapılması gereken neyse yapılmıştır. Orada bayrağımız dalgalanmaya, güvenlik güçlerimiz elleri tetikte beklemeye başlamıştır. Çatışma olması halinde hepsinin can güvenliğinin ne kadar tehlikeye düşeceğini bilmiyor muyuz, biliyoruz. Bunu bir cesaretsizlik olarak, karar olarak görmeyin, birilerinin kahramanlık taslamasına somun pehlivanlığı yapmasına gerek görmüyoruz. Doğru olan yapılmıştır" dedi.
"Türkiye’de 3 bin IŞİD militanının olduğu iddiaları var. Böyle bir istihbari bilgi var mı" şeklindeki soruya Arınç, "Eğer Türkiye’de 3 bine yakın IŞİD mensubu var derseniz, bu hakikat dışı birşeydir. Varsa nerede var. Nerede toplanıyor, hangi amaca hizmet ediyor. Irak, Musul bölgesinde şu kadar vra derseniz onların sayıları zaten yazılıyor, çiziliyor. Bölgemizdeki olaylar da görüşüldü. ABD’de de biliyor ki, Türkiye’de bir taban bulabilmiş değiller. Türkiye’de de buna ilgi duyan insanlar olabilir ama bu ismi geçen örgütleri benimseyen, işbirliği yapmaya azmetmiş, bunların emir ve komutası altında olan bir topluluktan bahsedemezsiniz. Öyle bir iddia ortaya koyuyorsunuz, kesinlikle böyle birşey yok. ABD’de biliyor ki, batılı ülkelerde biliyor ki Türkiye aşırı radikallere karşı tavizkar davranmamıştır" karşılığını verdi.

BAYRAK HADİSESİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ’Türk bayrağının indirilmesi’ konusunda yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Arınç, "Bayrağı indiren kişinin eylemine ben şöyle bakıyorum, bu suçtur. Bu suç olmanın ötesinde fevkalede yakışıksız, saygısızlıktır. Bunun sivil bir alanda, başı boş bir yerde, bayrak direğinden indirilmesinden farkı şudur, olay askeri bölgede cereyan etmektedir. Girilmesi yasak olan bölgeye nasıl girileceği veya girilmeyeceği bellidir. Şudur buraya bir defa dışarıdan bir insanın girmesi doğru değildir, almış bayrağı indirmiş, koşacak yakalayacaksınız adalete teslim edeceksiniz. O bölgede güvenliği sağlamakla ilgili, içeride polis, asker ne varsa onların yapacağı sorumluluğun içindedir. Sorumluları o sırada görevliler kimlerse onlardan. Onlardan kasıt varsa hesabı sorulacak. Sayın Bahçeli, ’O adamı alnının çatısından vurup indirmek haktır, hukuktur’ diyor. Helalini bilmem, hukuk dersen yanlış olur. Hukuk devletiyse Türkiye, hukuk devletinde her suç işleyenin karşılığı bağımsız mahkemelerdir. Türk Ceza Kanunu’nda böylesi bir hareketi yapmak 1 yıldan 3 yıla kadardır. Bayrak indirmenin cezası da alnını çatından vurmak değildir" diye konuştu.
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kılıçdaroğlu ne diyor, terbiyesizce şunu söylüyor, "Kılıçdaroğlu burada diyor ki, askere talimat verdik, kurşun atmayacak’. Bozkurt işareti verip seçim öncesi gezmenin olumlu hareketleri bunlar. Hangi ülkede yaşıyoruz. Her halk ilişkilerini alnının çatısından vurmaya kalksak cesetlerden geçilmez. Adam öldürenin cezası bile müebbet hapis veya ağırlaştırılmış müebbet. Toplumsal tüm olaylarda, asker, polis, güvenlik güçleri silahı en son kullanacak, polis orantısız güç diyen siz değil misiniz. Şimdi vurmaktan bahsediyorsunuz. Artık bu mesele bitmesi gereken meseledir. Bayrak konusu, çözüm süreciyle ilgili bir konudur. Terörü önlemenin yolu, her olayda silah kullanmak değildir. Biz, çözüm süreci önündeki engellerin kaldırılması bu işin silahların durduğu bir ortama evrilmesi gerektiğin düşünüyorum. Başbakan indirmekten bahsediyor, indirmek fiili onu bayrak direğinden indirmek eylemidir.Son noktasına kadar olayları takip edip, en doğru kararı zamanında verdiğimizi düşünüyorum."

"BÖLGEDE BİR BAŞI BOŞLUK SÖZ KONUSU"
Arınç, Musul’daki TIR şoförleri ile ilgili yaptığı açıklamalara ilişkin, "Bölgede bir başı boşluk söz konusu. Bazen aşiretler, bazen silahlı güçler veya başkaları da bu tür eylemler yapıp, bazen siyasi güç bazen de maddi güç sağlam için birşeyler yapmaya çalışıyorlar. Suriye içinde de geçmişte yaşanmıştır. Önemli olan bizim bunlarla irtibatımızın olması. ’Türkiye olarak bunu takip ediyoruz’ dememizdir" dedi.
Başka bir gazetecinin, "Son PKK eylemleri noktasında örgütün içinde farklı görüşlerin olduğunu anlıyoruz. Acaba, bu eylemlerin nasıl izah edilmesi gerekir? PKK içinde İmralı ve Kandil’i dinlemeyen gruplar mı var. Acaba bu eylemler BDP seçmen tabanını yönlendirmek için mi yapılıyor? Bağdat yönetimi askerlerini niye çekiyor" sorusuna Arınç, "Bu tür örgütlerin Ortadoğu’da, Suriye, Irak ve çevresindeki bazı ülkelerde yaygın olarak bulunmaları bir olaya dayanıyor. Irak’ta Saddam rejim vardı. Saddam’ı devirdiniz, rejimine son verdiniz ama burada kurulu bir ordu, bürokrasi var. Bunları bir kenara atıp yeni bir şey kurmaya kalkarsanız bu yeni bir çatışmaya yol açacaktır. Mevcutları değerlendirerek yeni bir güç kurmanız faydalı olur. Bir başkası halkla yakınlaşmanız lazım. Bu bölgede mezhep farklılığı içinde çok farklı insan yaşıyor. Irak’ın toprak bütünlüğü esas olmalı’. ’Irak’ın bütünlüğü sağlanabilirse, bu güçlü bir Irak’ı meydana getirebilir’, ’Irak’ın çok zengin kaynakları var, bu kaynaklar Irak halkına ait olmalı’ demiştik. Maliki başarılı bir insan değil. Mezhepçi tutumuyla, ülkeyi yönetemez hale geldi. Biz ümit ediyorduk ki ılımlı ve herkesin temsil edildiği bir hükümet kurabilecekti’. Hükümet bile kurmaya zaman kalmadan gördüğünüz hadiseler yaşanır hale geldi" ifadelerine yer verdi.

HSYK’NIN YAZ KARARNAMESİ
Arınç, HSYK’nın Yaz Kararnamesi’ne ilişkin, "Buna kıyım kararnamesi demek için kıyılmak lazım. Bunu söyleyenler bir siyasi amaç taşıyor olabilirler. Burada yanlış bir karar verilmişse itiraz hakkı bulunulabiliyor. İtirazın olduğu yerde bundan bahsedilemez. Adalet Bakanlığı’nda bu konular üzerinden, kararnamede kimin nereye gideceği konusunda herhangi bir tasarı söz konusu değildir. Belli bir yerdeki insanların nasıl istifa edeceği kanuna uygun olmalıdır. Sabahat Akkiraz’ın istifa ettiği söylendi, Genel Kurul’un gündeme getirmeyeceğini bile bile istifa etmek başka anlam taşır. Rutin bir kararname olduğunu biliyorum. İtirazlar olduğu takdirde Genel Kurul’un kararını beklemek gerekir" diye konuştu.

"YENİ BİR DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ SOMUT OLARAK GÜNDEMİMİZDE YOK"
Çözüm süreci konusunda gelinen bir noktanının olduğunu söyleyen Arınç, "Hiçbir Bakan arkadaşımızın İmralı ile konuşması, görüşmesi olmamıştır. Süreç ilerledikçe yeni bazı gelişmeler de yaşanabilir. ’Yasal bir düzenleme yapılacak mı’ diye sorulmuştur. ’Şu an için Bakanlar Kurulu’na gelmiş yargı paketi yoktur’ diye söylemiştim. Çözüm süreci üzerinden başından beri engeller vardır. ’Öcalan ile İmralı arasında çekişme var mıdır, yok mudur’ bunları tartışmanın yeri burası değil. Adımlar atıyoruz, bu adımları atmaya devam edeceğiz. Bu noktada çocuklar kaçırılmamalı, çalışanlar kaçırılıp fidye de istenmemeli. Bunlar çözüm sürecini tamamen bitirecek olaylar değildir, rahatsız edecek olaylardır. Yeni bir Demokratikleşme Paketi somut olarak gündemimizde yok" dedi.

"BENİM VARLIĞIM SİZİ RAHATSIZ ETMESİN"
"Hiçbir şekilde Başbakan olma niyetim yok" diyen Arınç, "Ara dönemde, şu dönemde bu dönemde bunun hesabını yapmam. Kulis yapmak isteyenlere izin vermem. ’Görev düştü diyelim’ o başka bir şey. Bol bol gıybet yapan insanlardan olmam, izin vermem. Herkes rahat olsun. Birileri benim varlığımdan rahatsız olmasın. Hesabi bir adam değilim. ’Meclis Başkanlığına talibim’ dedim. 40 senelik siyasi hayatımda bir tek talebim budur. Benim ismimin üzerinde dedikodu yapan, gıybet yapan, bunlar lütfen bu mübarek gün hatırına bu işlerden vazgeçsinler. 20 sene daha siyaset yapar mısınız’ derseniz yaparım. Yeter çektiğimiz çile. Kahvaltı yapmaya geliyorum, kafamda bir sürü soru. Allah Tayyip Bey’e yardım etsin, çekilecek çile değil bu. Bizim işimiz çok zor. Türkiye yönetilmesi en zor ülkelerden birisidir. Çelik gibi sinirleri var, iradesi güçlü. Böyle insanlar gelmeli Türkiye’ye. Aklıyla hareket eden, ülkeye iyi bir yönetim getirecek bir insan. ’Filan olmalı, olmamalı’ bunlar ayıp şeyler. Benim varlığım sizi rahatsız etmesin, ben bu işte yokum. AK Parti karar verecekse, bunun çoluk çocuk işine bırakmayız" şeklinde konuştu.
Arınç, "Bu iş için en iyi isimlerden birisi Sayın Abdullah Gül’dür. 2015 sonrasına dair hesabım yoktur’ demek zorunda kaldı. Biz, CHP, kimin ne söylediği belli olmayan bir parti değiliz. Kimin Başbakan olacağını iki ay sonra herkes görecek" dedi.
Kimin Başbakan olacağı konusunda sadece basının içinde değil, partinin ve grubun içinde de bu tür çabalar gösterenlerin olduğunu anlatan Arınç, "Bazı yerlere yakınlıklarını fırsat bilerek buradan bir şeyler üretmeye çalışıyorlar. Bugün onların bir kısmının yaptığına bakıyorum, çok tecrübesiz buluyorum. Çok gıybet yapıyorlar. Kimsenin ismi üzerinden siyaset yürütmeyin, kulis yapmayın. Fikrinizi söyleyin Başbakanımız en doğru kararı verir. Çekinmeden, korkmadan, sağa sola bakmadan karar verme merciinde kim varsa ona bakacaksın.Herkes mutlak doğruyu bilemez, Allah bilir. Biz, kendi doğrumuzu biliriz. Doğru bildiklerimizi söylersek karar vermemiz kolaylaşabilir. Şimdilik ikili görüşmeler yapıyoruz" ifadelerine yer verdi.
(İHA)

Günün Önemli Haberleri