Aslında yazacak çok şey var ama ben yaşananlara farklı bir
açıdan yaklaşıp, özellikle polisimizle halkımızın arasında ortaya
çıkan kopukluğu analiz etmek istedim.
Buyurun bakalım.
Ülkemiz birkaç gündür kimsenin asla tahmin bile edemeyeceği
büyüklük ve şiddetteki olaylar zincirini, eş zamanlı olarak halkın
her kesiminin tepkisini; ülke bazında, üstelik gece gündüz demeden
durmaksızın yaşıyor.
Bu yaşananların birkaç ağacı ya da bir parkın geleceğini korumak
için olmadığı artık herkesçe malumdur.
Bu bir bakıma görünmez bir çuvalın delinmesidir.
Bu yaşananlar; kitlesel tepkinin aslında ne kadar güçlü olduğunu
bilmenin ötesinde insanların tepki verdiklerinde artık yalnız
olmayacaklarını da anladıkları ama yaşayarak anladıkları bir tepki
olmuştur.
Yaşananların bu açıdan çok iyi analiz edilmesi gerekiyor.
Ülkenin dört bir yanında çığ gibi büyüyen olaylar; medyanın
desteği ya da daha açıkçası medyanın herhangi bir katkısı olmadan
yaşanan olaylardır. Bu bile yaşananların artık durulmayacağını ya
da bundan sonra her fırsatta buna benzer kitlesel tepkilerin çok
daha kolay olacağını anlamak için yeterlidir.
Sadece sosyal medyadaki paylaşımlarla organize olunması ve
insanların bu sosyal ağlarla bilfiil olaylara katılmasa bile
yaşanan kitlesel tepkiye destek olması çok önemlidir.
Ancak bence burada atlanmaması gereken tehlikeli ve ince nokta;
bazı polislerin duyarsız olmasına, orantısız güçten ziyade bireysel
bir şekilde vatandaşa karşı kindar davranmasına izin verilerek ya
da en azından görmezden gelinerek; polis ile halkın birbirlerinden
ayrıştırılacak şekilde karşı karşıya getirilmesidir.
Yani bir anlamda polisimizin halkını kaybetmesidir yaşanan…
Tehlikeli ve yanlış olan budur.
Çünkü polisimizin bir kısmının sağduyusunu kaybetmiş bir şekilde
davranması; hem polis teşkilatını halkın gözünde zedelemiştir.
Yaşananlarla koskoca teşkilatın halk desteğini kaybetmesi;
bilerek ya da bilmeyerek biri veya birileri tarafından
sağlanmıştır.
Tehlikeli ve üzücü olan budur.
Güvenliğimizden sorumlu olan polis teşkilatımız; ne yazık ki
bünyesindeki bazılarının sağduyudan uzak yaklaşımları ile halkın
gözünde ciddi yara almıştır.
Ve bu yaranın iyileşmesi zaman alacaktır.
Çünkü yaşananların; emir ile yapılmış olsa bile özünde bireysel
olarak karşısındakine zarar verircesine davranmak güdüsüyle ilgisi
var.
Çünkü eğer polis; tazyikli suyu genç, yaşlı demeden insanların
ayaklarına, kafalarına doğru o insanın yaralanacağını bilerek
sıkıyorsa; burada ciddi bir insani yaklaşım sorunu vardır.
Eğer polis; yanlarında gezen elleri sopalı ve kim oldukları
belli olmayan sivillerin kıyıda köşede yakaladıkları vatandaşları
tarifi imkânsız bir kinle toplu olarak dövmelerine önce göz yumup
sonra dayak yemiş insanları gözaltına alıyorlarsa; burada, bu
yaklaşımda ciddi bir yönetim sorunu vardır.
Ne yazık ki bu ve benzeri sorunlar; polisin halk ile arasının
açılmasına neden olan davranışlardır.
Ve bilinmeli ki bu ve benzeri sorunlar; polisin ve temsil
ettiklerinin halka karşı olduğu gibi bir algının yerleşmesini
sağlayacaktır. Ki her şeye rağmen günlerce polise direnilmesi; bu
anlayışın ne yazık ki halkta yerleştiğinin de göstergesidir.
O yüzden polisin acil olarak; halk ile barışması
gerekmektedir.
O yüzden polisin acil olarak; aslında demokratik hak ve
özgürlükler bazında toplumdan çok da uzak olmadığını göstermesi
gerekmektedir.
O yüzden polisin acil olarak; toplumsal olaylardan ziyade
bireysel suçlardaki başarıları ile de gündeme gelerek rahat
uyumamızı sağladığını vatandaşa göstermesi gerekmektedir.
Ve yine polisimizin acil olarak; son günlerde karşı karşıya
kaldığı halkın çocukları, kardeşleri, yeğenleri ve yakınları
olduğunu göstermesi gerekmektedir.
Yani olması gerekeni herkese göstermesi gerekmektedir.