Yargıtay Baykal'ı şaşkına çevirdi
Abone olTürkiye'yi sarsan Yargıtay-MİT-mafya ilişkileri CHP lideri Deniz Baykal'ı üzdü. Anayasal kurumların tahribata uğradığını belirten Baykal, olayın aydınlatılmasını istedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Son günlerde basında ısrarla
dile getirilen Yargıtay-MİT-mafya ilişkileriyle ilgili haberler,
Türkiye'de anayasal kurumlarımızın ne ölçüde bir tahribata
uğradıklarını bir kez daha ortaya koymuştur'' dedi. Baykal,
Balıkesir'e bağlı Ayvalık ve Burhaniye ilçeleri ile bazı beldelerin
belediye başkanlarını ziyaret etmek ve çeşitli açılışlarda bulunmak
üzere uçakla Burhaniye'ye geldi. Buradan Ayvalık'a geçen Baykal,
belediye tarafından yaptırılan amfitiyatronun açılışını
gerçekleştirdi. Belediye Başkanı Bülent Hasan Türközen'i ziyaret
eden Baykal, daha sonra Burhaniye'ye bağlı Karaağaç Beldesi'ne
gitti. Belediye Başkanı Şenol Halkalı'yı ziyaret ederek, beldenin
sorunları hakkında bilgi alan Baykal, ''Karaağaç Belediyesi Kültür
ve Sanat Merkezi''nin açılışını yaptı. Beldedeki pazar yerini
dolaşarak, esnaf ve vatandaşlarla sohbet eden Baykal, buradan
Burhaniye'nin Pelitköy Beldesi'ne geçti. Baykal, Belediye Başkanı
Hüseyin Kayacık'ı ziyaretinin ardından mola verdiği Burhaniye
İskele Mahallesi'ndeki bir çay bahçesinde, gazetecilere yaptığı
açıklamada, ''Ülkenin en temel anayasal kurumlarının, ne yazık ki,
yeraltı dünyasının şöhretli kanun kaçaklarıyla değişik biçimlerde
ilişki içinde görüntü vermek durumunda bırakıldıklarını'' söyledi.
''HEPİMİZ İÇİN BÜYÜK ÜZÜNTÜ KAYNAĞI'' Bu durumun, bütün ülkeyi ve
herkesi derinden üzdüğünü vurgulayan Baykal, şöyle konuştu:
''Ülkemizin yüksek anayasal kuruluşlarının yeraltı dünyasıyla
etkileşim içinde bulunduğuna tanık olmak, hepimiz için çok büyük
bir üzüntü kaynağıdır. Bu konuda ortaya atılan iddiaların,
yayınlanan telefon konuşmalarının hukuki değerlendirmesinin en kısa
zamanda sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Bu konunun aydınlığa
kavuşturulmasını, bütün yönlerinin ortaya çıkarılmasını bekliyoruz.
Bu konunun birden bire böyle iddialı bir biçimde gündeme gelmiş
olmasının altında neler yatıyor konusu da, bizi ayrıca
düşündürüyor. Yani bu konunun, böyle iddialı bir şekilde
yansıtılmasının arkasında hangi hesaplar vardır, bunun da aydınlığa
kavuşturulması gerekir. MİT, ülkemizin önemli bir güvenlik
kuruluşudur. Onun anayasal düzen ve hukuk içinde görevini yasalara
saygılı biçimde yerine getirmesi, etkili ve başarılı istihbarat
kuruluşu olarak devletimizin işleyişine katkı yapması, geçmişte de
günümüzde de büyük temel ihtiyaçtır. Yüksek yargı organlarımız,
ülkemizin toplumsal barışının, huzurunun ve geleceğe yönelik
umutları ayakta tutabilmenin en temel dayanağıdır. Yargıtayımız,
adalet duygusunun son sığınağıdır. Bu büyük devlet kuruluşlarının,
her türlü kuşkudan, söylentiden, her türlü hukuk dışı etkilerden
arındırılmış bir şekilde tutulması, toplumumuzun en temel
ihtiyacıdır.'' Baykal, içinde bulunulan tablonun maalesef bu temel
kuruluşların beklenen, özlenen bir konumda bulunmadığını
gösterdiğini ifade ederek, bunun derin üzüntüsü içinde olduklarını
kaydetti. ''TABLOYU FIRSAT OLARAK DEĞERLENDİRMEK GEREKİR'' Bu
tabloyu bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiğini anlatan
Baykal, ''Öyle anlaşılıyor ki, geçmişin siyaset, ticaret ve mafya
ilişkileri, hala günümüzde de yer yer etkinliğini sürdürmektedir.
Türkiye'nin bunlardan kurtarılması, en önemli işimizdir. Hukuk,
anayasa ve devlet düzeni bağımsız bir biçimde işleyebilmelidir.
Kimsenin, Türkiye'de yargının ve hukukun işleyişini çarpıtma,
yönlendirme ve saptırma etkisi ve yetkisi olamamalıdır. Bu konuda
hepimiz güvence içinde bulunmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu, bir an önce
sağlanmalıdır' dedi. Bu konuyu konuşurken, tartışırken bütün
yanlışları ortaya koyacaklarına değinen Baykal, bütün yanlışlıkları
sonuna kadar izleyeceklerini ve soruşturacaklarını bildirdi.
Bunları yaparken, kurumları sakınmayı, korumayı, Türkiye'nin bu
kurumlara daima ihtiyacı olacağını hiç unutmamayı da öncelikli bir
görev olarak bir yanda tutacaklarını belirten Baykal, kurumların
tahrip edilmesi, çürütülmesi için bir vesile olarak kullanmak
isteyenler varsa, bunların oyunlarına alet olmayacaklarını söyledi.
''Hesaplaşmayı yapacağız, yanlışları düzelteceğiz. Kurumlarımızı da
korumaya özen göstereceğiz'' diyen Baykal, şöyle devam etti:
''Ayrıca, bu olayların dikkati çeken bir yönü de şu olmuştur.
Maalesef, Türkiye'de kurumlar arasında belki makul karşılanabilecek
bir iş rekabeti anlayışının ötesinde, bir sürtüşmenin, çekişmenin
bulunduğu da bir kez daha ortaya çıkmıştır. Demokratik bir
toplumda, kurumlar kendi yetki alanları içinde görevlerini
yaparlar. Bu görevlerini yaparlarken, belki yer yer başka devlet
kurumlarıyla yarışırlar, rekabet içinde olabilirler. Ama, devlet
kurumlarının birbirine karşı bir husumet içinde bulundukları
izlenimini verecek bir durum kesinlikle olmamalıdır. Türkiye'de,
kurumlar arasında sakıncalı bir çekişmenin ve sürtüşmenin bulunduğu
da ortaya çıkmıştır. Tabi sorulması gereken bir soru, bu
çekişmenin, bu sürtüşmenin sadece kurumların kendileriyle ilgili
çekişme düzeyinde olup olmadığıdır. (Türkiye'de, birbirleriyle
çekişir gibi görünün devlet kurumlarının arkasında acaba bunların
ötesinde iç ve dış güçler var mıdır?) sorusu akla gelmektedir.
Belki Türkiye'de, belli iç ve dış güçlerin bu kurumların etrafında
bir mücadele arenası oluşturdukları ihtimalini de gözden uzak
tutmamaya ihtiyaç vardır.'' Türkiye'nin, bu bölgenin en önemli
ülkesi olduğunu ve içinde bulunulan bölgenin olağanüstü günler
yaşadığını ifade eden Baykal, ''Böyle bir ortamda, Türkiye'nin en
temel kuruluşları birbirlerine böyle bir çatışma içine
sürüklenmişlerse, bunları kendi amaçları için kullanmak isteyen
çeşitli güç mihraklarının, güç odaklarının bulunduğunu da gözden
uzak tutmamaya özen göstermek gerekir. Bu tuzaklara düşmemek
gerekir. Bunları sakınmak lazımdır'' diye konuştu. Türkiye'nin,
büyük güçlerin bir çekişme alanı, bir arenası haline dönüşmesine ve
bu çekişmenin temel anayasal devlet kuruluşlarının birbirleriyle
çatışır hale sürüklemesine de izin vermemek gerektiğini dile
getiren Baykal, başlamış olan soruşturma süreçlerinin, etkin ve
güvenilir bir biçimde işlemesi ve sonuçların hızla kamuoyuna
yansıtılması gerektiğini bildirdi. Baykal, bu konuda devletin
kuruluşlarının elbette görevlerini yapacaklarını, ama öncelikli
görevin hükümete düştüğünü anlatarak, hükümetin, bu konuda şu ana
kadar, topluma ihtiyaç duyulan bu yansıtmayı başardığını söylemenin
imkanı olmadığını savundu.