Yargıda İlhan Cihaner kapışması
Abone olİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Dursun Çiçek ile Başsavcı İlhan Cihaner dosyalarını birleştirdi.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in de
sanıkları arasında bulunduğu Erzurum'daki Ergenekon davası ile
Albay Dursun Çiçek'in yargılandığı Islak imza davası
birleşti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında, Erzurum 2.
Ağır Ceza Mahkemesinin, mahkemenin muvafakatını almadan resen
birleştirme kararı vermesinin usule ve Yargıtay yerleşik
içtihatlarına uygun olmadığı vurgulanarak, dosyaların Yargıtay 5.
Ceza Dairesine gönderilebileceği ve Yargıtay'ın bu konuda
birleştirme yönünde görevli ve yetkili mahkemeyi belirleyebileceği
kaydedildi.
11. CEZA DAİRESİ'NE TEPKİ
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
''birleştirme'' yönündeki kararını, İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesinin muvafakatının alınmaması nedeniyle yok saymasının
usulde yeri olmadığı ifade edilen kararda, ''Birleştirme
konusuyla ilgili karar vermesi gereken ilk merci, öncelikle ilk
derece mahkeme sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi
değil, bizzat İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesidir''
denildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılama devam ederken, ''davaların birleştirilmesinin
düşünüldüğüne'' ilişkin herhangi bir yazılı irade ortaya koymadığı
ve yazılarda dosyanın ısrarla incelenmek için istendiğinin
belirtildiği anlatılan kararda, Yargıtay'ın ilk birleştirme
iradesinin duruşma günü olan 18 Haziran'da ortaya çıktığı ve 10
Haziran'da birleştirme kararı veren Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi
dosyadan elini çektiği için dosyayla ilgili bir işlem yapmasının
söz konusu olmadığı ifade edildi.
ERZURUM 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN BİRLEŞTİRME KARARI HALEN
YÜRÜRLÜKTE
Birleştirme konusunda çıkacak uyuşmazlıkların tek çözüm yolunun
CMK'nın 17. maddesi olduğu ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
verdiği birleştirme kararının bu maddeye göre kaldırılmaması
durumunda, bu kararın yürürlükte olduğu konusunda hiçbir şüphe
bulunmadığı belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
FOTOKOPİLERDEN İBARET DAVA ROSYASINA
DAYANARAK
''Hukuken yürürlükte olan bir birleştirme kararı varken ilk derece
mahkemesi olarak yargılama yapan, Anayasa ve yasalar tarafından
gerek mahkememiz, gerekse Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine
göre yüksek görevli mahkeme unvanına sahip olmayan Yargıtay 11.
Ceza Dairesinin resen birleştirme kararı vermesi ve üstelik onaysız
fotokopilerden ibaret dava dosyasına dayanarak delil
değerlendirmesi yapması hukuka uygun değildir.
Kaldı ki, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin birleştirme kararını aslı
elde olmayan onaysız fotokopi belgeler üzerinden verdiği ve hatta
hukuken onaysız olmaları nedeniyle güvenilirliği bulunmayan bu
evrakın incelenip delil değerlendirmesi yapılarak tutuklu
sanıkların tahliyelerine karar verilmesi, hukuka ve Yargıtay'ın
kökleşmiş uygulamalarına aykırıdır. Yargıtay uygulamasında,
dosyanın tamamının değil de sadece bir tek evrakın bile onaysız
fotokopi olması bozma nedeni yapılmaktadır.''
''YARGI MAKAMLARI, BELGELERİN GÜVENİLİRLİĞİNİ
DENETLEMELİ''
Fotokopi belgelerle ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14 Ekim
2008'de verdiği bir karara atıf yapılan kararda, yargılama
makamlarının suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken
ele geçirilen, iddia veya savunma doğrultusunda sunulan belgelerin
güvenilirliğini de denetlemek durumunda olduğu ve bunun için
belgelerin aslının veya onaylı örneklerinin dosyaya konulması
gerektiği dile getirildi.
YARGITAY'IN BELGELERİNDE KANIT DEĞERİ YOK
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 22 Şubat 2010 tarihli bir kararında,
''Soruşturma evraklarının onaylanmış örnekleri getirtilmeden,
onaysız fotokopileri ile yetinilerek ve belgelerin istenmesine
ilişkin onaylı yazı örneği istenip suç tarihi de belirlenmeden
yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı
gerektirmiştir'' ifadesinin kullanıldığı hatırlatılan kararda,
bütün ceza dairelerinin onaysız fotokopi evraklar konusundaki
istikrarlı uygulamalarının, bu belgelerin kanıt değeri olmadığını
açıkça vurguladığı anlatıldı.
Benzer kararlarla ilgili bilgilerin verildiği kararda, ''Silahlı
terör örgütü kurmak ve üye olmak gibi ciddi ağırlıktaki suçların
işlendiği iddia edilen bir dosyada, onaysız fotokopi belgelere
dayanılarak delil değerlendirmesi yapılması da en başta Yargıtay
11. Ceza Dairesinin kendi uygulamalarına da aykırıdır'' ifadesi
kullanıldı.
''GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU DOĞURABİLİR''
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, birleştirme konusunda bir karar
verilmeden Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının
gönderilmesini istemesinin Anayasa'nın 138. maddesi başta olmak
üzere yürürlükteki mevzuata uygun bir talep olmadığı belirtilen
kararda, şu ifadeler yer aldı:
''Mahkememizin birleştirme kararı verilerek gönderilmiş bir
dava dosyası hakkında hiçbir karar vermeden esası kapatarak
göndermesi, hem 'görevi ihmal etme' veya 'kötüye kullanma' suçu
olasılığını doğurabilir hem de usul hükümleri gereği de
olanaksızdır. Böyle bir yetkinin bulunduğunun kabulü, mahkemelerin
diğer bir mahkemenin görmekte olduğu dava dosyasını tek taraflı
birleştirme kararı vererek getirtmesi sonucunu doğurur ki, bu
mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine bir müdahale olacağı anlamına
gelecektir.''
Kararda, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesine gönderdiği bir yazıda, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi
dosyası ile ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' dava dosyasının
birleştirilmesine yönelik karar verilmeden, ''İrtica ile Mücadele
Eylem Planı'' dava dosyasının gönderilmesini istediği belirtilerek,
ilk derece mahkemeleri olan Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile İstanbul
13. Ağır Ceza Mahkemesi arasında bir alt-üst ilişkisi bulunmadığı,
Yargıtay ceza dairesinin ağır ceza mahkemelerine göre yüksek
görevli mahkeme olduğu yönünde Anayasa ve yasalarda bir hüküm
olmadığı ve aralarında çıkan anlaşmazlıkların da Yargıtay Ceza
Genel Kurulunca çözümlendiği vurgulandı.
''YARGITAY CEZA DAİRELERİNİN YEREL MAHKEMEYE BİLE TALİMAT
VERME YETKİSİ YOK''
Bu konuyla ilgili örnekler verilen kararda, Yargıtay 11. Ceza
Dairesinin yerel mahkemelerin üst mahkemesi olduğundan şüphe
duyulamayacağı ve bu durumda bile Yargıtay ceza dairelerinin
yargılama yetkisinin kullanılmasına ilişkin yerel mahkemeye talimat
verme hak ve yetkisinin bulunmadığının yadsınamaz hukuki bir
gerekçe olduğu kaydedildi.
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
''Bir hakimin kararını verirken özgür olabilmesi için yasama ve
yürütme organlarına karşı bağımsız olması yetmez. Aynı zamanda
kendi içinde bulunduğu yargı sisteminde diğer yargı organlarına
karşı da bağımsız olması gerekir. Yargı organı, birçok
yargılama makamından oluşur. Bu yargılama organları arasında bir
alt-üst ilişkisi ancak muhakeme usulünün itiraz ve temyiz gibi
durumların gerektirdiği ölçüde vardır. Buna göre temyiz yolunda,
üst yargılama makamı, alt yargılama makamının kararını bozabilir
veya onu bağlayacak şekilde bir karar verebilir.
Ancak üst yargılama makamlarının önceden genel nitelikte emir ve
talimat vermeleri, belli bir davada serbestçe karar vermesi
anlamına gelen hakimlerin bağımsızlığı ilkesine ters düşer. Yüksek
hakimlerin önceden bağlayıcı ve genel emir verebilmeleri yargı
bağımsızlığı ile uzlaşmaz olarak kabul edilmektedir.
Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanmakta olan İstanbul
13. Ağır Ceza Mahkemesine 'belirli bir kararın verilmesi veya
verilmemesi' şeklinde bir talepte bulunulmasının, Anayasamızın 138.
maddesindeki düzenlemeye, yani mahkemelerin bağımsızlığına ve
yargıç teminatına açıkça aykırılık oluşturacağı ortadadır. Bu
nedenle mahkememiz, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin bu konudaki
tavsiyesini yerinde bulmamıştır.''
''İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM PLANI'' DAVASI İLE
BAĞLANTI
Mahkemenin, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davası dosyasındaki
suçlar ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ''Ergenekon'' dava
dosyasındaki suçlar arasında bağlantı bulunduğu sonucuna vardığı
belirtilen kararda, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasında
sanık olarak yer alan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in, ''eylem
planı hazırlamak, ülke genelinde uygulamaya koymak,
Erzincan'daki bazı kamu kuruluşlarında görev yapan örgüt üyeleriyle
çalışmalar başlatmak ve ülkede kaos ortamı oluşturmak''
iddialarıyla yargılandığı ifade edildi.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın dayanağı olan
iddianamede Çiçek'in adının geçtiği ve ''İrtica ile Mücadele Eylem
Planı''nın Erzincan'da hayata geçirilmek istendiğinin iddia
edildiği anlatılan kararda, her iki iddianamede Çiçek ile ilgili
benzer iddialar bulunması nedeniyle iki dosya arasında şahsi ve
fiili irtibat bulunduğu sonucuna varıldığı aktarıldı.
Kararda, bu nedenle Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumlu birleştirme uyuşmazlığının
giderilmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna
gönderilmesine karar verildiği ifade edildi.
MAHKEME BAŞKANI ŞENGÜN'DEN MUHALEFET ŞERHİ
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ''Ergenekon'' dava dosyası ile
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' dava dosyasının
birleştirilmesine karar verilerek, uyuşmazlığın çözümü için
dosyanın kuryeyle Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine oy
çokluğuyla hükmedildi.
Bu karara, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün
tarafından muhalefet şerhi konuldu.
Şengün, muhalefet şerhi yazısında, Erzurum 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin, birleştirme kararı verdiği 10 Mayıs 2010'dan sonra
bile dosyadan el çekmediğini, dosyayı Diyarbakır Ağır Ceza
Mahkemesine gönderdiğini, tekrar kendisine gelen dosyanın tutuklu
sanıklarıyla ilgili tutukluluk durumlarının sürüdürülmesi yönünde
yine oy çokluğuyla karar verdiğini ve daha sonra dosyayı Yargıtay
11. Ceza Dairesinin istemesine rağmen göndermeyip, mahkemelerine
gönderdiğini ifade etti.
''BİRLEŞTİRME KARARI KEYFİLİĞE YOL AÇACAK BİR
UYGULAMADIR''
Bu mahkemenin verdiği birleştirme kararının usul ve yasaya uygun
olmadığını belirten Şengün, ''Bu şekilde verilecek
birleştirme kararları, mahkemelerin keyfi olarak dosyaları
ellerinden çıkarmak, en azından zaman kazanmak ve de bu şekilde
keyfiliği doğuracak bir uygulamaya, o dosya sanıklarının
mağduriyetlerine sebep olabilecek ve giderek keyfiliğe yol açacak
bir uygulama olarak değerlendirilmektedir'' ifadesini
kullandı.
''İddia olunan örgüt adı belirtilerek tüm dosyaların bir mahkemede
birleştirilmesi de mümkün değildir'' görüşünü aktaran Şengün,
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının bu aşamada
başkaca bir incelemeye gerek kalmaksızın Yargıtay 11. Ceza
Dairesine gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğunu ve çoğunluğun
verdiği karara katılmadığını kaydetti.