Yangın bölgelerine hangi ağaçlar dikilmeli? Uzmanlar "Bu evin sahibi kızılçam" diyor
Abone olOrman yangınları sonrası yanan bölgelere meyve ağaçları dikilmesine tepkiler gelmesine devam ediyor. Prof. Dr. Kavgacı "Bu evin sahibi Kızılçam. Kızılçam ve maki bu bölgede milyonlarca yıl var." dedi
Karabük Üniversitesi (KBÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği
Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Kavgacı TGRT Haber kanalı canlı yayına
katılarak son günlerde meydana gelen yangınları değerlendirdi.
Prof. Dr. Kavgası, "Buna yangın demek hafif kalıyor. Bu yaşadığımız olan “mega yangın”. Bu yangın bu kadar büyüyorsa, insan hayatını ve yerleşim yerlerini tehdit ediyorsa, kontrol altına alınamaz bir ölçüye ulaşıyorsa biz bundan sonra yangınla olan mücadelemizi en üst eşikten almamız lazım" dedi.
KBÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Kavgacı, yanan sahaların Akdeniz ve Ege civarında denize yakın alanlarda, Kızılçam ormanlarıyla, maki sahaları ve onun türlerinin egemen olduğu sert yapraklı ormanların olduğunu söyledi.
Kavgacı, “Bu ekosistemler yangına uyumlu ekosistemlerdir.
Yangınla evrimleşmiş ekosistemlerdir. Akdeniz ikliminin hâkim
olduğu ekosistemlerde bu durum mevcuttur. Kaliforniya,
Avustralya’nın güney batısı, Afrika’nın KAP bölgesi ve bizim
Akdeniz havzamız. Bunlar benzer iklim özelliklerine sahip. Aylarca
yanan sahalar buralar. Kızılçam ormanları ve makiler yangına uyum
özellikleri başlıca iki tanedir. Yangın sonrası bize restorasyon
açısından yol gösterecek. Birincisi yangının ardından tohumdan
gençleşme, diğeri de sürgünden gençleşme. Yangının ardından
gençleşen en tipik ağaç türü Kızılçamdır. Yaşlı kızılçam ormanları
yoğun bir tepe tohum bankasına sahip oluyor. Gençleşme yoğunluğu
farklı olsa bile bu ormanlar gençleşiyor.” dedi.
“Bu evin sahibi Kızılçam. Orman bir ekosistemdir, yapısı
değişmemelidir.”
Yangından sonra durumu özetleyen güzel bir fotoğraf çekeceklerini de ifade eden Prof. Dr. Kavgacı, “Hangi ormanlarımız yandı? Bunların gelişim çağı nelerdir gibi. 30 yılın altındaysa gençleşme özelliği olmaz. Önemli olan budur. Bu evin sahibi Kızılçam. Kızılçam ve maki bu bölgede milyonlarca yıl var. Biz insanlar olarak kızılçamdan sonra geldik. Doğayı değiştirmek değil, insanın doğayla ilişkisini değiştirmek gerekiyor. Zeytin ve meyve ağaçları dikmek gibi bu sahaları başka türle değiştirmek mümkün değil. Bunlar doğru ifadeler değil. Orman ekolojik bir sistemdir. Bu sistemde parçalar vardır ve birbiriyle etkileşim halindedir. Bu vesileyle biz dünya üzerinde yaşayabiliyoruz. Siz ormandan toprağı alırsanız üzerinde bitki örtüsü olmaz. Siz orayı meyve bahçesi yaparsanız orası orman ekosisteminin size vermiş olduğu ürün ve hizmetlere sahip olmaz. Makiler yangının ardından hızlıca sürgünden gençleşebilen örtüler. Yangından sonra ağaçlandırma faaliyetiyle büyüme sezonundan önce bu süreci bitirmiş olacağız. Bu kadar büyük sahada çalışmak kolay olmayacak. Yanan ağaçlar çıkarılacak ve endüstriye kazandırılacak. Ondan sonra biz ağaçlandırma faaliyeti yapacağız ki. Büyüme sezonundan önce bu çalışmaları bitirmiş olacağız.” diye konuştu.
“Çıkan yangınların yüzde 90 - 95’i insan eli”
“Akdeniz havzası ve ülkede çıkan yangınların yüzde 90 - 95’i
insan elinden çıktığını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ali Kavgac,
şunları söyledi:
“Yangınların nedeni insan kaynaklı. İhmal ve başka nedenler
diyebiliriz. Buna yangın demek hafif kalıyor. Bu yaşadığımız olan
“mega yangın”. Biz böyle bir tecrübeyi Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde yaşamadık. İlk kez böyle bir tecrübe yaşıyoruz. Bu yangın
bu kadar büyüyorsa, insan hayatını ve yerleşim yerlerini tehdit
ediyorsa, kontrol altına alınamaz bir ölçüye ulaşıyorsa biz bundan
sonra yangınla olan mücadelemizi en üst eşikten almamız lazım.
Bizim çıtamız orası. Bu mega yangınlar her yıl olacak anlamına
geliyor. Aynı deprem gibi düşünün. Büyük depremleri her yıl
yaşamıyoruz ama bekliyoruz. Bu yangınlarda bu mantığa sahip.
İnsanımız ormanla çok iç içe. Bundan sonra da maalesef böyle mega
yangınlar olacaktır. Kentlerin ve yerleşim yerlerinin yangın
yönetim planı da yok bunu bu yangınla gördük. İnşallah bunlarda
olacak. Bu yangının üstesinden geleceğiz, masanın etrafında
oturacağız ve ortak bir sonuca varacağız.”
Orman Genel Müdürlüğünün izni dışında kimsenin dikim yapamayacağını söyleyen Kavgacı sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ağaçlandırma faaliyeti OGM sorumluluğundadır. 30’lu yaşların üstündeki Kızılçam ormanları gençleşecek. Toprak çimlenme açısından zengin hale geldi. Tohumlar toprağa düşecek ve sonbaharla birlikte Kızılçam ormanlarının Kasım ayı gibi yağmurlarla çimlendiğini göreceğiz. Üst yükselti kuşaklarında da ilkbahar çimlenmelerini göreceğiz. Bilgi kirliliğini önlemek için Orman fakültelerinin birimlerinde çalışan hocalarımıza ulaşalım ve temiz bilgi sahibi olalım.”