Yalnız maddî varlığımızın değil, kültür ve mana varlığımızın gelişip kökleşmesi de önemli!

Sevgili dostlar; güven duygusu, İbni Haldun’un belirlemesi ile, aralarında Naseb Asabiyeti ( kan bağı) olan toplumların fedakarlık duygusu içerisinde adeta imkanlarını bölüşerek,hatta karşı tarafı kendisine tercih edercesine birlik ve dirlik içinde yaşamalarını temin eden en önemli unsurdur.

Prof. Dr. Celal Erbay celalerbay@internethaber.com

Bu birliktelik ve fedakarlık harsına dayalı pratik hayat, onları birbirlerine karşı olabildiğince cömert davranmaya ve karşı tarafın taleplerinin karşılanmasını öncelemeye teşvik eder. Bunlar kendine güveni olan, mahrumiyete karşı mütehammil ve sabırlı, birbirine sıkı sıkıya bağlı, yürekli ve cesur insanlardır.

Gelişmişlik özlemi içinde, yabancı kültürlere kontrolsüz bir şekilde yelken açan toplumlar, zamanla yerleşik hayatta hakim ve etkin olan yabancı kültürlerin kamufle ettiği taktik ve yöntemleriyle yavaş yavaş rehavete kapılarak temel özellikleri olan diğergamlık vasfının zıddı bir pratik sergileyerek gittikçe özüne yabancı alışkanlıklar edinmiş haliyle, tam da millî hars ve kabullenişlerine ters bir şekilde yalnız şahsını ve başkaları adına üstlenmiş oldukları gündemi düşünen bir tutum sergilerler.
Sonuçta; adeta kuruluş öncesinde topluma hakim olan etkin karakterin bayraklaştırdığı bağımsızlık, şecaat ve cesaret duyguları sanki yerlerini, kendine güveni olmayan, korkak, sinsi ve iki yüzlü karakterlere bırakmış gibi olur. İşte o zaman kökü mazide olan ve temelinin ecdadın şecaat, cesaret ve kahramanlıklarında bulan duygular depreşir ve komple bir öze dönüş seferberliği başlamış olur.


Etnospor Kültür Festivali öze dönüşün en etkin örneklerinden biridir!
Bu yıl Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından 5. si düzenlenecek ve dört gün boyunca devam edecek olan Etnospor Kültür Festivali ile birlikte Ulu Atababalarımızın at sırtında kopup geldiği diyarların, ata yurdumuzun, arkamızda bıraktığımız gangardaşlarımızın ses ve sedalarıyla, spor ve oyun tarzlarıyla bir kere daha tanış olup hasret gidereceğiz.

Festivalde atlı cirit, atlı okçuluk, kök börü, yağlı güreş gibi geleneksel oyunlar, bilhassa gelecek nesillerin kaynaşmasına zemin hazırlayacak olan çocuk oyunları, bölgesel olarak da Kazakistan’dan atlı güreş sporları sergilenecek. Ayrıca Azerbaycan Türkü’nün iman ve azmiyle bütünleşen İHA, SİHA ve TİHA’ların VURUCU etkisiyle ermeni işgalinden kurtarılan Karabağ’ın Cıdır düzünde, şehit kanıyla sulanan çayırlarda maharetlerini sergileyen Karabağ Atlası, İstanbul’da seyircilere selam duracaklar.
Bununla birlikte bu buluşma ve birlikteliğin hasretini çeken 20 ülkenin mutfağını tanıtacak olan evrensel lezzetler de ziyaretçilere tattırılacak. Ayrıca ziyaretçiler 60’a yakın geleneksel sanat atölyelerinin sergilemiş olduğu ürünlerini görebilecek, dilerse kendi maharetini de atölyede sergileyebilecekler.

Böylece emperyalist güçlerin bölüp parçaladığı, inançlarına, dillerine, alfabelerine vaki müdahale ve yönlendirmelerle yıllarca birbirinden uzak koydukları, bu sebeple birbirine yabancılaşan dildaşlar, gandaşlar ve dindaş topluluklar bir kültür demeti mahiyetindeki festivalle bir araya gelip ortaya koymuş oldukları etkinlikler, bizim birbirimizle kaynaşmamıza katkı sunmakla birlikte, bütün kainatın gözlediği ve özlediği o öze dönüşü de hızlandırmış oluyordu. Emeği geçenlere, başı çekenlere teşekkür ve dualar ederiz.


Hem madde hem de mana varlığımızın teminatı!
Sevgili dostlar, yalnız maddî varlığımızın değil, kültür ve mana varlığımızın müdahalelerden uzak bir şekilde gelişip kökleşmesi, ancak millî güvenliğimizin temin ve devamlılığına yönelik, bizzat kendi plan-proje, gayret ve alın terimizle üretip devreye sokabildiğimiz mühimmatın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.

Nitekim bu gün Türkiye’nin savunma sanayiinde elde etmiş olduğu yerlilik oranı 2002’lerde yüzde yirmi iken bu gün yüzde 80’leri aşmış durumdadır. Yalnız hava savunmasında değil, Kara Kuvvetlerinin, Deniz Kuvvetlerinin envanterine girecek şekilde üretilen, gerek insansız silahlı-silahsız araçlar ve gerekse Ordunun emrine verilen diğer mühimmat dosta gurur bahşettiği gibi düşmana da korku salıyor.

O kadar ki, vaktiyle dost belledikleri terör örgütlerinin hoşnutluğunu elde edebilmek için bize ambargo uygulayan ve bu sebeple taleplerimizi geri çeviren Batı’ya bu gün mühimmat ihraç eder hale geldik. Hele İHA’lar, SİHA’lar ve TİHA’lar, dünyada bu güne kadar uygulana gelen en etkin savaş taktik ve stratejilerini bile devre dışı bıraktı. Artık itibarlı ülkeler savaş halindeki dost ülkelerine savaş hediyesi olarak SİHA satın alıp hediye ediyorlar.


İnsansız Deniz Aracı’da devreye girdi!

Evet, Dearsan Tersanesi ev sahipliği ve ASELSAN, ROKETSAN ve YALTES işbirliği ile gerçekleşen atış törenine birçok ülkenin büyükelçileri, askerî ateşeleri, yerli ve yabancı birçok diplomat, misafir basın mensubu davetli iştirak etti. İlk atışlı test faaliyetini başarıyla tamamlayan SALVO isimli Silahlı İnsansız Deniz Aracı Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredildi.
Böylece devletimizin bekası, milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğünün devamlılığı yolundaki güven duygumuz daha da pekişti. Dualarımız; Şerefli ordumuzun ihtiyaç duyduğu mühimmatın tamamının Savunma Sanayimizin yerli ve millî emek, gayret ve üretimiyle karşılanmasına yöneliktir.
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.