Yabancı bankalar yakından izleniyor
Abone olYabancı bankaların Türk bankalarına olan ilgisi artıyor. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin bu ilgiyi yakın takibe aldı. Bilgin, yabancı bankaların muhtemel sakıncalarını da sıraladı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik
Bilgin, yabancı bankaların Türk bankacılık sisteminin aktifleri
içindeki payının yılbaşından bu yana yüzde 3.4'den yüzde 10.6'ya
yükseldiğini belirterek, yabancı bankalarla ilgili bir limitlerinin
bulunmadığını, ancak çok yakından izlediklerini bildirdi. Tevfik
Bilgin, Ekonomi Muhabirleri Derneği İstanbul Şubesi tarafından
düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, yılın ilk yarısında
sektördeki gelişmeleri değerlendirdi. Bilgin, son dönemlerde,
bölgesinden parlayan bir yıldız olan Türk bankacılık sektörüne
yabancı ilgisinin arttığına dikkati çekti. Bu ilginin artışında
makroekonomik ortamdaki iyileşme ve istikrar, dezenflasyon süreci
gibi etkenlere işaret eden Bilgin, Koçbank-UniCredito ortaklığından
dolayı yüzde 50, TEB'in BNP Paribas tarafından alımı dolayısıyla
yüzde 50, Yapı Kredi'nin Koç-UniCredito tarafından alımı
dolayısıyla yüzde 57.4'ünün yüzde 50'si, Dışbank'ın Fortis Grubu
tarafından satın alınmasıyla yüzde 89.3'ü ve Şekerbank'ın yüzde
36.5'ine Rabobank'ın talip olmasıyla, ilgili bankaların aktif
büyülüklerinin de söz konusu oranlarda yabancılara geçtiği
varsayımları ile yapılan hesaplamaya göre, bugün itibariyle yabancı
sermayenin payının yüzde 10.6 olduğunu, aslında bu satın almaların
bir anlamda bankaların yüzde 100'ünün alımı olduğu görüşüyle de
yabancı payının yüzde 13.49'a yükseldiğini söyledi. Literatüre göre
yabancı banka girişlerinin muhtemel avantajları ve sakıncaları
bulunduğunu ifade eden Bilgin, muhtemel avantajları, yeni
teknolojilerin ve bankacılık ürünlerinin sektöre girmesi, yabancı
sermaye girişi, rekabetin artması, sektörün güçlenmesi, kriz
zamanlarında fonların yurt dışına kaçışının önlenmesi, uluslararası
finans çevrelerinden fon bulma imkanlarının genişlemesi olarak
sıraladı. -YABANCI BANKALARIN MUHTEMEL SAKINCALARI- Tevfik Bilgin,
muhtemel sakıncaları ise şöyle açıkladı: ''Yabancı bankalar
finansal kriz dönemlerinde işlerini bırakıp gidiyorlar. Dünyada
bunun örnekleri var. Ölçek avantajlarını kullanarak daha kaliteli
müşterilere yöneliyorlar. Ulusal ekonominin küçük ölçekli
işletmelerine kredi açmakta isteksiz davranıyorlar. Kriz
dönemlerinde kredi arzını sınırlıyorlar.'' Bilgin, yabancı banka
girişleri için herhangi bir limitleri bulunmadığını, ancak çok
yakından izlediklerini belirtti. Konuşmasında, sektörde yapılması
gerekenler konusuna da değinen Bilgin, risk yönetiminin karar alma
sürecindeki etkinliğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Tevfik
Bilgin, ''Risk yönetimi bazı bankalarımız tarafından maalesef hala
entelektüel uğraş olarak görülmekte. Yani bankaların bir kısmı bazı
hesaplamalar yapmakta ama karar alma sürecinde örneğin hazine
bonosu alırken, örneğin 25 yıl vadeli konut kredisi verirken,
örneğin faizleri düşürürken bu hesaplamalar ne kadar dikkate alınır
yönetim kurulu toplantılarında, bunları bundan sonra çok daha kesin
görmek istiyoruz. Risk yönetim kültürünün BDDK kadar bankalarımız
tarafından da en tepesinden en alttakine kadar yerleşmesini ve
uygulanmasını istiyoruz'' dedi. Özellikle yabancı ağırlığının
artışa geçmesi ile paralel olarak rekabetin eşit koşullarda
sürdürülmesi amacıyla bankaların aracılık maliyetlerinin
azaltılması gerektiğini dile getiren BDDK Başkanı Bilgin, bu konuda
şu ana kadar önemli mesafe kat edilmekle birlikte alınacak çok
mesafe bulunduğunu söyledi. -''MİLLİ BANKALAR BİRLEŞME SEÇENEĞİNİ
DE DENEMELİ''- Tevfik Bilgin, milli bankalara, banka birleşmeleri
seçeneğini de denemelerini önerdi. 2 özel finans kurumunun birleşme
isteğiyle BDDK'ya başvurduğunu, bunun önemli bir gelişme olduğunu
kaydeden Bilgin, ''Bunu bankalarımız da denemeli. Küçük olsun benim
olsun değil, büyük olsun bizim olsun mantığı ile yola çıkarak kendi
güçlerini daha da artırmaları gerekir. Bunun hem küçük ve orta
ölçekli bankaların geleceği daha net görmelerianlamında yararlı
olacağını hem de rekabeti daha da artıracağını düşünüyoruz. Olumlu
bir gelişme olarak görüyoruz. Bunun için üzerimize düşen teşvik
mekanizmaları varsa bunları uygulamaya, gerekli girişimlerde
bulunmaya hazırız'' diye konuştu. Bilgin, Yapı ve Kredi
Bankası'ndaki sahiplik sorununun çözümüyle ilgili bir soru üzerine,
gerçekten uzun bir sürecin yaşandığını bildirdi. Bilgin, devamla
şunları söyledi: ''Bir ara Yapı Kredi Bankası'nda mihmandarlık
yaptık, yol gösterdik. Çünkü buna hakkımız vardı. Sektörün yüzde
10'nunu kapsayan,büyük bir banka. Sahiplik sorunun çözülmesini
istedik. Şu anda herhangi bir başvuru olmadı bize Çukurova Grubu ve
Koç tarafından. Başvuru olduktan sonra hızlıca değerlendirilip son
kararı BDDK verecektir. Ama bunun çok yakın olduğuna inanıyorum.
Çok fazla süreceğini zannetmiyorum.'' Bilgin, süreç içinde hem
Çukurova Grubu, hem potansiyel alıcının hem de banka yönetiminin
iyi niyetli yaklaşımları bulunduğunu, geçiş döneminde bankanın
emanet edildiği yöneticilerin de işlerini büyük başarıyla
yaptıkları görüşünü dile getirdi.