Türkiye günlerdir 2 aylık bebeğini evde
bırakarak 9 gün bayram tatiline giden ve bebeğin ölümüne neden olan
"cani anne"yi konuşuyor.
Kadının verdiği ifadeler bir bir sızıyor
medyaya. Artık ağzından çıkacak her yeni cümleyle, olayla ilgili en
ufak bir gelişmeyle manşetlerde olacak.
Verdiği ifadeyi okuyunca normal bir ruh hali
içerisinde olmadığı ayan beyan ortaya çıkıyor. "Ağlar ağlar
susar sandım" demesi bile bir bebeğin 9 gün boyunca
açlıktan/susuzluktan ölebileceğini idrak edemeyen bir insan
modelini yansıtıyor bize.
Bu dramatik olayın hukuksal sonuçları ne olur
bunu hep birlikte göreceğiz. Adli tıp raporu henüz açıklanmadı.
Olayla ilgi soruşturmayı yürüten Başsavcı da dün konuyla ilgili
gizlilik kararı aldı.
Olayın ilk patlak verdiği güne dönecek
olursak "cani anne" sıfatını kullanmak medya dili
açısından hiç de zor olmadı.
Öyle ya bir bebeği tek başına bırakıp 9
gün tatile gidebilen bir anne "cani" değil de
nedir?
Sorasında ise olayla ilgili detaylar ortaya
çıkmaya başladı ama o sıfat hiç değişmedi. Bundan sonra da
değişmeyecek!
Hukuk açısından ne karar alınırsa alınsın, olayla
ilgili başka gelişmeler ortaya çıksın,
farketmeyecek.
Medyanın biçtiği bu "cani anne"
sıfatı, o kadının üstüne yapışıp kalacak.
Bazı haberlerde kadının adının açık açık
yazılması, fotoğraflarının sansürsüzce kullanılması ise ayrı bir
vehamet. Medya etiği açısından bu durumun elle tutulur yanı
yok.
Ama asıl vurgulamak istediğim konu
başka.
Kadın üzerine "cani" sıfatını
kullanmakta bu kadar bonkör olan medyanın "baba" için herhangi bir
sıfat kullandığını gördük mü?
Durumun gayrimeşru bir ilişki sonucu
istenmeyen bir bebeğin dünyaya gelmesi, babanın kimliğinin henüz
tespit edilememiş olması gibi perdelerini aralarsak hiç bir haberde
de "cani baba ortada yok!" gibi bir cümle
göremedik.
Bugün baba ortaya çıktı. Sıfatı en
fazla " ölen bebeğin babası" oldu.
Öznesi kadın olduğu için bu kadar hoyratça
kullanılabilen dil, iş dolaylı özneye geldiğinde mümkün mertebe
sadeleşti. Karşımıza "polis memuru T.A" olarak
çıktı.
Oysa dolaylı gibi de dursa ölen
bebeğin gayrimeşru dünyaya gelmesinin bizzat faili değil midir bu
adam?
Sonrasında ise hiç bir fiile karışmamış
olması ve peşi sıra gelen gayrimeşru ne varsa (bebeğin doğumu ve
ölümü de dahil) elini eteğini çekerek sırra kadem basması onu ne
kadar dolaylayabilir?
Bu olay bir kadın için tam da "linç"
edilmelikti, edildi.
Büyük bir şehvetle "cani anne"ye saydırırken
bu bebeğin bir de "baba"sı olduğu kimsenin aklına gelmedi.
Ya da şöyle mi demeliydim; kimsenin işine
gelmedi!
Şimdi babanın ortaya çıkmasıyla olay daha da
aydınlanacaktır mutlaka.
Baba her şeyden habersiz olsa ve anne gerçekten "cani" olsa bile,
hem medyanın hem de toplumun "kadın" üzerine kötüleyici bir dil
kullanıldığı gerçeğini değiştirmeyecek.