Ceplerinde çaldıkları haklar, vicdanları zaten yok.
Ne kadar “adilim,” derlerse desinler; bazı hakemler adil falan
değiller, tam aksi taraflılar.
Milyonların televizyon yayını sırasında gördüğünü, stadın en uç
köşesindeki herhangi birisinin gördüğünü, gözünün önünde görmemesi
imkânsız olanlar eğer görmüyorlarsa ve onlara görmedikleri
pozisyonlarda yardımcı olacaklar da görmüyorlarsa; orada kasıt
vardır.
Orada taraflılık vardır.
Orada hak yeme vardır.
Orada yalancılık vardır.
Ve yine orada o maçın hakemleri olarak alacakları ücreti hak
etmeme vardır.
Kimse bana bunun ötesinde kalan masumiyet ve hatadan
bahsetmesin.
Elbette yorum farkı olan pozisyonlar olacaktır.
Elbette hatalı kararlar olacaktır.
Onlara kimsenin bir sözünün olmayacağı da malumdur ama bazı
maçlarda hakemlerin tüm ülkenin gördüğünü hep beraber görmedikleri
pozisyonlar; o hatalı kararlar sınıfına kanımca alınamazlar.
Hatanın böylesi insanı değil, milyonları rahatsız ediyor çünkü.
Onlara rağmen kazanılan maçlar oluyor da milyonların tek bir ağız
beddualarından yırtıyorlar.
Velhasıl herkese göre yanlış olan kararları doğru kabul edenler
varsa; bence onlarda objektiflikten uzak ciddi bir fanatik
taraftarlık, ciddi bir körlük vardır.
Vicdan körlüğü…
Tıpkı ismi lazım olmayan bir yönetici bozuntusunun kendi
pisliklerini görmeyip, başkalarına bulaşmak, başkalarını lekelemek
maksadı ile attığı ve yöneticisi olduğu kulübe yakışmayan çirkin
‘YAT’ mesajı gibi…