Vesayetçi odaklarla mücadelede...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Medyanın varlığı demokrasinin garantisidir. Vesayetçi odaklarla mücadelede demokrasi ve hukuk adına he...
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Medyanın varlığı
demokrasinin garantisidir. Vesayetçi odaklarla mücadelede demokrasi
ve hukuk adına her türlü desteği vereceğinize yürekten inanıyorum"
dedi.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, medya sektörü temsilcileri ile
Başbakanlık Merkez Bina’da ilk kez bir araya geldi. Toplantıya
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) Genel Müdürü Murat
Karakaya, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, RTÜK
Başkanvekili Hasan Tahsin Fendoğlu, Başbakanlık Kamu Diplomasisi
Koordinatörü Cemalettin Haşimi, Türkiye Spor Yazarları Derneği
(TSYD) Başkanı Naci Arkan, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD)
Başkanı Rıza Özel, Türkiye Haber Kameramanları Derneği Başkanı
Aytekin Polatel ile medya temsilcileri katıldı. Akdoğan,
konuşmasında internet medyası için önemli mesajlar verdi. Akdoğan
sözlerine, "Basın ve medya dünyamızın değerli temsilcileri,
kıymetli meslektaşlarım, değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyor, toplantımıza hoş geldiniz diyorum" diyerek başladı.
Toplantıya katılan ve tüm dernek, vakıf veya sendika başkanlarına
teşekkür eden Akdoğan, "Basın ve medya alanında kamu, özel sektör
ve sivil toplum üçlü bir sac ayağı oluşturur. 62’inci Hükümetin
iletişim kurumlarının bağlı olduğu başbakan yardımcısı olarak ilk
toplantımı sektörün paydaşları olan sivil toplum kuruluşlarıyla
yapmak istedim. Kamu tarafından ayrıntılı brifing almadan, devlet
tarafının görüşleriyle fikrimi şekillendirmeden, öncelikle sivil
toplumun görüşünü öğrenmek, konuya muhataplarımız gözüyle bakmak
istedim. Bugünkü toplantımız belki bir tanışma ve tebrikat anlamı
taşıyor ama ben bu toplantıyı bir istişare sürecinin ilk halkası
olarak görüyorum. Bundan sonra belki sizlerle farklı konularda
birçok görüşmemiz ve toplantımız olacak" ifadelerini kullandı.
"BEN DE GAZETECİLİK MESLEĞİNİN BİR FERDİYİM"
"Sizlere meslektaşım dememin sebebi benim de gazetecilik mesleğinin
bir ferdi olmamdır" diyen Akdoğan, "Ben basın-yayın mensubuyum,
daha sonra iletişim masterı yaptım. Öğrenciyken Milliyet ve
Cumhuriyet gazetelerinde 1988’de stajyer olarak çalıştım, daha
sonra bir bölge gazetesi çıkardım. Ondan sonra birçok fikir
dergisinin yayın kurullarında bulundum ve uzun zamandır köşe
yazarlığı yapıyorum" dedi.
Kamuda danışmanlık görevi ile gazetecilik hayatının fikir, bilgi ve
iletişimden beslendiğini belirten Akdoğan, "62. Hükümet’te benimle
ilgili olan kurumlar TRT, AA, BYEGM, Basın İlan Kurumu, RTÜK ve
Kamu Diplomasisi Kurumu. Açıkçası ben bu bakanlığı iletişim ve kamu
diplomasisi olarak görüyorum. Birbiriyle ilişkili olan bu
birimlerin ortak bir iletişim stratejisiyle ve azami işbirliğiyle
çalışmasını önemsiyorum" diye konuştu.
"BU BAKANLIĞI İLETİŞİM VE KAMU DİPLOMASİSİ OLARAK GÖRÜYORUM"
Kamu diplomasisinin dış politikada kullanılan bir kavram olduğunu
dile getiren Akdoğan, ülkenin tezlerinin dışarıda anlatılması,
uluslararası kamuoyu oluşturma, algı yönetimi ve doğru
bilgilendirme olduğunu söyledi. Son dönemde iç ve dış politikanın
iç içe geçtiğini belirten Akdoğan, şunları kaydetti:
"Artık dünyada yaşanan her hadise Türkiye’yi etkileyebiliyor veya
Türkiye’nin iç meselesi olarak görülen konular uluslararası toplum
tarafından çok yakın takip altında. Avrupa Birliği’nden (AB) çözüm
sürecine küresel ve bölgesel terörden çevre sorunlarına kadar
birçok konu artık ulusal sınırları aşmış durumda. Bizim de
uluslararası yayıncılık yapan kuruluşlarımız var. Kamu tarafından
özellikle TRT ve AA’nın uluslararası etkinlikleri de var. Bunlar da
aslında kamu diplomasisi faaliyeti yürütüyorlar. Türkiye’nin
tezlerini dışarıya anlatmak, kara propagandayı ve manipülasyonları
önleyecek şekilde doğru bilgilendirme yapmak, ülkemizin ve
bölgemizin menfaatlerini yansıtmak gibi bir takım fonksiyonlar da
üstlenmiş durumdalar. Medya kuruluşlarımız da insan hakları,
hukukun evrensel ilkeleri, demokrasinin temel ilkeleri,
hükümetimizin ve devletimizin temel çıkarları konusunda benzer bir
duyarlılığa sahipler. Yaşanan birçok sıcak hadisede medyamızın çok
sorumlu tavır takındığını gördük. Bir takım dezavantajlı grupların
yaşadıkları sorunlarda, ulusal güvenlik meselelerinde benzer
duyarlılığı sergilediğini memnuniyetle izledik."
Sektör temsilcileriyle yakından tanışıp sektörün sorunlarını
birinci ağızdan dinlemek istediğini vurgulayan Akdoğan, "Sizlerle
oluşturacağımız doğru iletişim sayesinde diyalog ve iletişim
eksikliğinden kaynaklanan sorunların giderileceğine inanıyorum. Ben
konuşmamın ardından sizleri dinleyip not almayı düşünüyorum.
Söyleyeceğiniz her söz bizim için çok değerli. Sektörde varlık
gösteren, katkı sunan sizlerin görüş ve önerileri bundan sonra
atacağımız adımların istikametini belirleyecek, daha doğru ve etkin
işler yapmamızı sağlayacak" şeklinde konuştu.
"MEDYA SEKTÖRÜ 100 BİN ÇALIŞANA SAHİP BÜYÜYEN BİR SEKTÖR"
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin büyük bir demokratik olgunlukla
tamamlandığını hatırlatan Akdoğan, "Şimdi seçilmiş bir
cumhurbaşkanı ve onunla uyum içerisinde çalışan bir hükümet ile
yeni bir yolun başındayız. Başbakanımızın ’yeni Türkiye’nin inşası’
dediği bu süreç ülkemizin geleceği, insanımızın huzur ve mutluluğu
açısından büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye son dönemde çok hızlı
büyürken bundan elbette medya sektörü de etkilendi. Bugün ülkemizde
ulusal ve yerel bazda yayın yapan gazete, dergi, radyo ve
televizyon sayısı 8 binin üzerinde, dizilerimiz dünyanın dört bir
yanında takip ediliyor. Ajanslarımızın geçtiği haberler ünlü yayın
organlarına servis ediliyor. Çalışan sayısının 100 binin üzerine
çıktığı, her geçen gün gelişen büyük bir sektör medya sektörü"
ifadelerini kullandı.
Son 10 yılda kendisinden önceki bakanların medya sektörüyle yakın
ilişki kurduklarını ve bir takım sorunların çözülmesi için çaba
sarf ettiklerini belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hukuki mevzuatta değişiklikler oldu, yönetmelikler değişti,
kanunlar değişti. Basın Kanunu yenilendi, Radyo Televizyon Kanunu
değişti, Basın İş Kanunu’nda bir takım iyileştirmeler yapıldı,
Basın Kartları Yönetmeliği değiştirildi. Şimdi önümüzde internet
yayıncılığıyla ilgili bir kanuni düzenleme var. Sektör
temsilcileriyle de birlikte çalışılarak bir taslak oluşturuldu, bu
Genel Kurul’a da indi. Komisyondan geçerek, Meclis açıldıktan sonra
bunun yasalaştırılması konusunda gayretlerimizi sürdüreceğiz.
Bununla birlikte internet medyasında yaşanan sıkıntı kısmen de olsa
hafifletilmiş olacak ve internet haber portallarında resmi
ilanların yayınlanması mümkün olacak. Bugüne kadar çok adım atılmış
olabilir ama daha yapacak çok işimiz olduğunu biliyorum. Medya her
gün bir yeniliğin geldiği dinamik bir sektör. Yeni medya ortamı hem
araç bolluğuyla, üretilen bilginin çokluğuyla, bilginin hızlı
iletimiyle bireyleri ve kurumları zorlamaya başladı. Yani baş
döndürücü bir değişim var. Bu değişimin hızını yakalamak her
açıdan, mevzuat, zihniyet ve araç açısından, bu bombardımanın
altında ezilmemek gerekiyor."
"GAZETECİ ARKADAŞLARIMIN ÇALIŞMA KOŞULLARINI İLGİLENDİREN 3
ÇALIŞTAY YAPILACAK"
Gazetecilerin çalışma koşullarını ilgilendiren bir duyuruda bulunan
Akdoğan, "Ülkemizde uygulanmakta olan uygulanan iş mevzuatı
gazeteciye özel bir önem veriyor. Yani İş Kanunu’na ek olarak 5153
Sayılı Basın Kanunu da ilişkilendirilmiş durumda. Yani iki kanunun
aslında koruması altında. 1952 yılında çıkarılan İş Kanunu zaman
geçmesine rağmen, şartlar değişmesine rağmen çok boyutlu olarak
taraflarca tartışılmış değil. Yani ilgili kanunun sektörün
ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalabildiği, bir takım
sıkıntıların, sorunların gündeme geldiğini de görüyoruz. Bu yüzden
BYEGM, Basın İş Kanunu’nun sizlerin ihtiyaçlarını giderecek şekilde
düzenlenmesi için İstanbul, Erzurum ve Ankara’da 3 çalıştay
düzenleyecek. Bundan sonra sizlerin de sektör temsilcilerinin,
akademisyenlerin, tüm tarafların görüşleri alınarak bir taslak
hazırlanacak ve daha sonra Meclis’in gündemine sunulacak" dedi.
"Basın ve medya sektöründe teknoloji değişebilir, mevzuat
değişebilir, araçlar değişebilir ama gazetecilik ruhu değişmez"
diye konuşan Akdoğan, şunları kaydetti:
"Fikir emekçisi olan gazeteci kardeşlerimi toplum doğru
bilgilendirilmesi hizmet ederken belki bizden daha fazla kamu
görevi ifa ediyorlar. Medya da siyaset kurumu kadar siyasetin bir
bileşenidir ve vazgeçilmez unsurudur. Ne siyasetçi fikir hürriyeti
olmadan yaşayabilir ne de medya mensubu düşünce özgürlüğü olmadan
ayakta kalabilir. Siyaset-medya, iktidar-medya, sermaye-medya
ilişkisinin dünyanın her yerinde çeşitli sorunlarla malul olduğunu
biliyorum. Bu aktörüne ve öznesine bakmadan doğası gereği oluşan
bir sorunsal. Bize düşen temel özgürlükler bağlamında bunu en aza
indirmektir. Editoryal bağımsızlık üzerindeki tabii ve irade
sınırlılıklarının aşılması elbette önem taşımaktadır. Sizlerin
varlığı demokrasinin garantisidir, özgür, hür ve bağımsız çalışan
medya her türlü vesayete karşı sivil siyasetin yoldaşıdır.
Vesayetçi odaklarla mücadelede demokrasi ve hukuk adına her türlü
desteği vereceğinize yürekten inanıyorum. Biz demokratik hukuk
devletinin en güçlü ayaklarından birisinin medya olduğuna
inanıyoruz. Basın özgürlüğü ve basın ahlakı, bunlar birbirinin
mütemmim cüzüdür. Basın etik kurallarının eşzamanlı olarak
geliştirilmesi de yadsınmaması gereken bir gerçektir. Siyasetçi
medyanın eleştirilerine kimi zaman üzülebilir, kimi zaman gerçeği
yansıtmadığını düşündüğü haberlerine, siyasi yorumlarına,
mahremiyet sınırlarını zorlayan yayınlarına üzülebilir, kızabilir
ama medyadan vazgeçemez. Çünkü siyasetin halkla buluşma aracı
medyadır. Hepimiz aynı gemide yol aldığımıza göre belli ilkeler,
evrensel kurallar çerçevesinde sağlıklı bir ilişkiyi geliştirmeyi
başarmak durumundayız. Biz güçlü, bağımsız ve tarafsız medyanın
varlığından korku ve endişe duymuyoruz. Bundan ancak mutluluk
duyarız. Umarım bu toplantı sağlıklı bir diyalog ortamının ilk
adımı olur. Samimi bir diyalog ortamı oluşturabilirsek sizlerin
yaşayıp yakından şahitlik ettiği birçok sorunu kolaylıkla
çözebiliriz. Başta medya emekçilerinin çalışma koşullarını,
ekonomik ve sosyal durumlarını daha iyi noktalara çıkarmanın
adımlarını atabiliriz."
Akdoğan, sözlerini "Deklanşörleriniz güzellikler için çaksın,
flaşlarınız karanlığa ışık tutsun, sorularınız ve yorumlarınız daha
müreffeh, daha demokrat, daha kardeşçe bir gelecek için umut olsun"
diyerek tamamladı.
(İHA)