Basındaki haber şöyle: “ABD merkezli küresel danışmanlık şirketi
Boston Consulting, ülkelerin milyoner ve milyarderlerini de
açıkladığı "2014 Küresel Varlık Raporu" isimli rapor yayımladı.
Rapora göre, dünya genelinde serveti 100 milyon doların üzerinde
olan ultra zenginler sıralamasında ilk sırayı 4 bin 754 zenginle
ABD aldı.
Bu ülkeyi bin 44 ultra zenginle İngiltere izledi. İngiltere'nin
ardından 983 ultra zenginle Çin gelirken, 881 ultra zenginle
Avrupa'nın lokomotifi Almanya listede 4. sıraya yerleşti.
Söz konusu sıralamada Türkiye ise 288 ultra zengin sayısıyla
Avusturya'nın ardından 12. sırada yer aldı. Türkiye kendisi gibi
gelişmekte olan ülkelerden Hindistan ve Brezilya'yı geride bıraktı.
Söz konusu sıralamada Hindistan 284 milyonerle 13'üncü, Avusturalya
236 milyonerle 14'üncü, Brezilya ise 227 milyoner sayısıyla 15'inci
ülke oldu.”
Son zamanlarda en çok konuşulan konu şu;
Her yerde inşaatlar yükseliyor, rant aldı başını gidiyor,
yeşilliğe muhtaç hale geliyoruz…Otopark sorunu halledilmiyor…
Ayrıca, bu evleri kimler alıyor…
1+1 lerin 150.000 Tl den başladığı yüksek binalara, normal maaş
alan bir kişinin yaklaşması mümkün değil…
Yazlıklar/kışlıklar da peynir gibi satılıyor…
Peki kim bunlar?
Vergi dilimine bakıyoruz, farklı isimler yok…
288 ultra zengin mi bunları alıp, depoluyor?…
288 de normal zengin olsun…
288 de sıradan zengin olsun…
Sadece Ağaoğlu’nun inşaatları bile fazla gelir…
Yabancılar (özellikle Araplar deniyor) mı alıyor?
Pek zannetmiyoruz…
Kara para aklanıyor, diyorlar, o zaman bazı kurumlara vergi
borcu nedeniyle kök söktüren maliye nerede?
Pahalı arabalara binenlerin arttığı,
giyim-kuşamın-gözlüklerin değiştiği yeni bir zengin sınıftan
bahsediliyor?
Peki, vergi sıralamasında neden yoklar?
Bir gariplik var bu işte, ama…
Acaba, bu binalardan kimlerin satın aldığı, kimin nerde evi
olduğu açıklanamaz mı?!..
Kim bunlar?….
Kim, kim,kim?!...
Güncel: 24 TV ekranlarında gazetecilerin
sorularını yanıtladı. Davutoğlu, konuşmasının bir bölümünde de
akademisyenlere müjdeli haberi verdi. Davutoğlu yaptığı açıklamada,
"Çok daha nitelikli insan kaynağına ulaşmamız lazım. En iyi
beyinler üniversitede kalsın istiyorum. Hissedilir bir iyileştirme
planlıyoruz. Ekim ayı ortalarında nihai noktaya geliriz. Ekim ayı
içinde, ekonomik şartlarımızın el verdiği ölçüde hissedilir bir
iyileştirme yapmayı planlıyoruz” dedi.
G. Çetinsaya; “olmazsa olmazlarımızdan biri özlük haklarımız
meselesi. Bu konuda ne mutlu ki yeni hükümetimiz döneminde hem
Sayın Cumhurbaşkanımız hem Sayın Başbakanımız bu konudaki
iradelerini beyan ettiler, teyit ettiler beklentimiz gerçekten
büyüktür. 1 Ekim'in gelmesini, yeni yasama döneminin açılmasını
umutla bekliyoruz ama bizler çalışmaya devam edeceğiz. Bu konuda
ısrarlarımıza devam edeceğiz. Beklentimiz asistan arkadaşlarımızın
en azından uzman yardımcısı düzeyinde, doktorasını bitiren
arkadaşlarımızın da uzman düzeyinde ve buna ilişkin olarak doçent
ve profesörlerimizin de hak ettikleri statülere, maaşlara
kavuşabilmeleridir" diye konuştu.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Eğitim-Bir Sen ile
Memur-Sen'in emeğin, insanın, insan haklarının ve eğitimin
demokratikleşmesi için birlikte çalıştıklarını söyledi.
Akademisyenlerden bilim üretilmesi bekleniliyorsa maaşlarında
iyileştirme yapılması gerektiğine dikkati çeken Gündoğdu, "Hiç
değilse profesörün maaşını genel müdüre, doçentin maaşını genel
müdür yardımcısına, yardımcı doçentin maaşını daire başkanına,
asistanın ve okutmanın maaşını uzman, uzman yardımcısı maaşına
getirmeliyiz ki üniversiteler insana, geleceğimize hizmet etsin"
dedi. ()
Not:Mecidiyeköy’de yaşanan elim olayla ilgili
olarak daha önce yazdığım bir yazıyı hatırlatmak istiyorum:
Ülkemizdeki “ihmaller” bizim “makus talihimiz mi!?..
inter,07.08.2014