Ve Rıdvan Dilmen konuştu!
Abone olTürk futbolununun gelmiş geçmiş en büyük yıldızları arasında yeralan Rıdvan, Fatih Terim'in ekibi içinde yeralmadı. Sessizliğini bozan Rıdvan tartışmalara noktayı koydu.
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, kendisiyle
çalışacak ekipte Rıdvan Dilmen'e yer vermedi. Bunun üzerine herkes
konuştu bir Rıdvan konuşmadı. Ve Rıdvan sessizliğini bozarak dediği
yazısında tartışmalara noktayı koydu:
Yazı: Rıdvan Dilmen
Kaynak:
- Tüm futbol camiası ismim gündemdeyken niçin Olimpiyat
Evi'nde basın toplantısında ekip içinde olmadığımı merak
etmiştir.
Bu sizlerde olduğu kadar bende de bir soru işareti. İnanın, ben de
gelişmeler karşısında şaşkınlığa düştüm. Fatih Terim'in devrim
niteliğindeki beş yıllık projesi için hazırladığı kurmaylar
arasında benim de bulunmama, hatta çalışacak yerimin bile belli
olmasına rağmen, Olimpiyat Evi'nde yoksam, bu aradaki boşluğu
birileri doldurmak zorunda. Ben dolduramıyorum. Tabii ki, bir
şeyler söylenecek ve yazılacak. Bin türlü komplo teorisi kulağıma
geliyor. Ama temiz futbola inancım yüzünden, bu komplo teorilerinin
hiçbirine inanmak istemiyorum. Ancak kısa sürede yaşanan bunca
değişikliği görünce, acaba demekten de kendimi alamıyorum.
Her insan geçmişinde, özelinde problemler yaşamış olabilir. Ama
ben, ne olduğumu biliyorum. Kendime olan inancım ve güvenim
yüzünden de, bu satırlarda asla savunma yapmayacağım.
Size birkaç örnek vermek istiyorum; ismim Fatih hocanın kurmayları
arasında Ümit Milli Takım için geçince bakın neler oldu. Geçmişte
yaşanan bir davam Ankara'dan bir kulüp tarafından Fatih Terim'e
fakslanıyor. Hem de konunun bu kulüp ile hiçbir ilgisi yok. Ben de
o kulüpte hiç çalışmadım. Tamamen özelim ve yüz kızartıcı bir olay
değil. Herkesin başına gelebilecek türden. Böyle bir anda, bu nasıl
tesadüf ki, bu dosya birdenbire ortaya çıkıyor. Kimler, hangi
amaçla gönderiyor ?
Bir diğer konu Aykut Kocaman'a, Fatih Terim ile çalışmaması için
telkinde bulunmuşum. "Ümit Milli Takım'a gitme" demişim. Aykut
kardeşim Konya'da. Sorun bakın ne diyecek. Ne demişim? Aslında
benim ne dediğim önemli değil. Önemlisi bu nasıl saptırılıp, tam
tersi görüşle hocanın kulağına gidiyor. Yetmedi. Şansal Büyüka
babam gibi sevdiğim insandır. Güya sayın Hasan Doğan'a "Rıdvan'ı
almayın" demiş. Komik. Beni en çok isteyenlerin başında gelir. En
son bomba da çok para istemişim federasyondan. Şu anda bile,
çalışsaydım kaç para alacaktım bilmiyorum. Hoca ile de kesinlikle
hiçbir arkadaşım para konuşmaz.
Haa ayrıca da eften püften konularla karşıma kimse gelmesin.
Dedikodulardaki mazEretler dikkate alınacak cinsten değil. Bana
şeytan derler (hoş benim şeytanlığım yeşil sahalardan çıkmaz). Bu
lakabı taşımayacağım. Bu birkaç günde yaşadıklarımı yaratan
silüetlerin yanında ben yaya kalırım.
Benim hayatım futbol. Bunun her alanı. Saha içi, saha dışı.
İkisinde de ekmeğimi yerim, kazanırım. Ama asıl üzüntüm, futbol
adına bir şeyler yapabilme arzumun, isteğimin bu tür olaylarla
engellenmesi ve kırılması.
Bu size anlattıklarım üç günde yaşadıklarımın binde biri. Diyeceğim
ve üzüldüğüm tek şey var; birikimlerime ve yeteneklerime inanan,
bana kucak açan Fatih hocam, ağabeyimle arzumu paylaşmak isterdim.
Bu sadece benim için değil Türk Futbolu için de önemliydi.
Ben antrenörlüğün, yöneticiliğin futbolun sadece taç çizgileri
içinde olduğuna inanırdım, ama artık İNANMIYORUM.