Türkiye'nin dört bir yanına gidiyorum gençlerle buluşmaya..
Bazen bir üniversitenin iletişim kulübüne misafir oluyoruz
bazen salonlarda konferanslar veriyoruz, seminerler yapıyoruz
gençler gelip buluyor bizi.. Belki böyle yüzlerce kez
buluşmuşuzdur gençlerle.. Hatta kim bilir belki o arkadaşlarımdan
bazıları bugün keyifle okuduğunuz yazarlar izlgiyle izlediğiniz
televizyoncular olmuştur... Her birinin bana kattığı o kadar çok
şey var ki!.. Umarım bu buluşmalar devam eder...
**
Önceki gün işte yine böyle bir organizasyon için
Van-Edremit'teydim.. Edremit Belediyesi'nin Sürekli Eğitim
Merkezi'nde, üniversiteye hazırlanan genç arkadaşlarımla
buluştum.. Bu buluşmanın benim için anlamı çok büyük.. Bir
paragraf aşağıda bunun ne anlama geldiğini izah edeceğim. Ama önce
bu ESEM nasıl bir yer onu anlatmam lazım size..
**
Bir fakülte binası gelsin gözünüzün önüne.. Derslikleriyle,
kantiniyle, yemek salonuyla, kütüphanesiyle hatta ve hatta deneme
stüdyolarıyla eşine az rastlanır bir binadan söz ediyorum..
İçeri girdiğinizde kitap okuma odalarında sessizce
kitaplara gömülmüş çocuklar karşılıyor sizi.. Hemen yanında etüt
ünitelerinde bir öğretmen-bir öğrenci birebir ders
yapıyor.. Az ileride, fotoğrafta da gördüğünüz yer aslında
kantin.. Ama bazen bir müzisyen gelir, gitar çalar şarkı söyler
diye bazen bir yazar gelir kitaplarını imzalar diye bir de sahne
yapmışlar..
İşte ben de o sahneye çıktım..
Cıvıl cıvıl çocuklarımızla sohbet ettik, şakalaştık,
güldük-eğlendik..
1.250 metrekare alana kurulu 500 öğrenci kapasiteli bu merkezde
öğrenciler, bildiğimiz anlamda üniversite sınavlarına hazırlık
dershaneleri kalitesinde bir eğitim alıyor.. Sabah ve öğleden sonra
iki ayrı grup ders görüyor.. Öğle arasında ücretsiz yemek çıkıyor..
Gün boyunca çay, kahve kek vesaire zaten var.. Hemen hemen her gün
bir sosyal etkinlik tertipleniyor.. Ve çocuklar burada keyifle
sınavlara hazırlanıyor... Bu yıl, özel kurslara gitme imkanı
olmayan 153 öğrenci bu merkezde derslerine çalışarak seçkin
üniversitelerin tercih ettikleri bölümlerine yerleşmeyi başarmış...
Edremit'in genç ve eğitime önem veren Belediye Başkanı
İsmail Say'la konuştum.. "...yeter ki bu çocuklar ders
çalışsınlar.. Ben ne isterlerse yapmaya hazırım.."
diyor...
**
"Bu buluşmanın benim için anlamı çok büyük" dedim ya.. Neden öyle
gelin izah edeyim.. PKK terör örgütünün insan kaynağına ilişkin
verileri topluca bulabileceğiniz, bu alanda yapılmış sanıyorum en
kıymetli saha araştırması, TEPAV'ın, yaklaşık 10
yıl önce tamamladığı ve 40 yılın röntgenini çektiği çalışmadır..
Orada araştırmacı Nihat Ali Özcan, terör örgütüne en fazla
katılımın olduğu illeri sıralarken ilk 5'te Van'ı da
saymıştı.. Söz konusu raporda örgüttekilerin yüzde 88'inin
erkek, yüzde 12'sinin kadın olduğu yazıyordu. Şimdi dikkat örgüte
katılım yaşının 9'a kadar düştüğü ifade ediliyordu..
(rapordan) "...Örgüte en genç katılım yaşı 9, en
yaşlı katılım yaşı 42. En genç ölen 14, en yaşlı ölen 48. En fazla
örgütte bulunma süresi 28 yıl. PKK'lıların örgütte ortalama ömrü
6-7 yıl...."
Evet ortalama ömrü 6-7 yıl.. Yani bir genç ömrünün ilkbaharında bu
aşağılık terör örgütünün tuzağına düşüyor. Ya örgüte katılır
katılmaz ya da en geç 7 sene sonra hayatını kaybediyordu..
12 yaşında katılmışsa terör örgütüne, 20'yi göremiyordu
yani...
Bu sinir bozucu verileri şunun için paylaştım..
Önceki gün Van'da; vatana, millete, memlekete hizmet aşkıyla yanıp
tutuşan, iyi okullar okuyup büyük adam olmak için emek veren
çocuklarla bir aradaydım.. Hani vaktin hazine bakanı
demişti ya, 'bakın gözlerimdeki ışıltıya' diye.. İşte ben de
anlatırken tek tek o çocuklarımın gözlerindeki ışıltıya
baktım.. Artık o günler çok gerilerde
kalmıştı.. Artık çocuklarımız kitap okuyor, bir araya gelip
şarkılar söylüyor, okudukları kitapların yazarlarıyla buluşup
hikayeleri tartışıyordu.. Ne ailelerde PKK terör örgütüne
kaptıracak çocuk vardı ne de o aşağılık örgüte kanıp da hayatını
yakacak gençler.. Bizim gençlerimiz.. Bizim çocuklarımız..
Bizim geleceğimiz.. Kim bir taşın üstüne bir taş daha
koyarsa Allah ondan razı olsun... Kalın sağlıcakla...