Vakit davasının gerekçeli kararı
Abone olVakit Gazetesi ile RTÜK üyesi Mehmet Doğan'ın, 312 Generale karşı 624 milyar ödemeye mahkum olduğu tazminat davasının gerekçeli kararı açıklandı.
Vakit Gazetesi ile RTÜK üyesi Mehmet Doğan'ın, 312 generale
toplam 624 milyar lira manevi tazminata mahkum olmasının
gerekçesinde, yayının toplum çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar ve
gerçeklerin yanlış sunulmasına neden olmaması gerektiği
belirtilerek, en üst rütbeye ulaşan general ve amirallerin
onaylanmayacak ölçüde ağır sözcüklerle küçültücü hakarete maruz
bırakılmalarının doğru görülmediği bildirildi. Edinilen bilgiye
göre Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, 312 generalin, ''Onbaşı
bile olamayacakların general olduğu ülke'' başlıklı yazısından
dolayı Vakit Gazetesi ile yazıyı kaleme alan ve RTÜK üyesi olduğu
belirlenen Mehmet Doğan'ı toplam 624 milyar lira manevi tazminata
mahkum etme gerekçesini açıkladı. Kararda, Asım Yenihaber adı
altında yazıyı yazan ve elektronik ortamda gazeteye gönderen
kişinin, RTÜK üyesi Mehmet Doğan olduğuna ilişkin ihbar yazısı
üzerine Türk Telekom ile yapılan yazışmalar sonucunda internet
protokol numarası ve elektronik posta adreslerinin araştırılması
sonucu Türk Telekom'un da söz konusu kişinin Mehmet Doğan olduğunu
bildirdiği ifade edildi. Talep edilen tazminata karşı yargılamanın
sonucunda karşılıklı dengenin gözetilmesi amacıyla gazetenin mali
durumuyla ilgili araştırma yapılmasına gerek duyulduğu anlatılan
kararda, gazete ve çalışanlarından yanıt alınamadığı belirtildi.
''TEMEL ÖLÇÜ KAMU YARARI'' Kararda, basın özgürlüğünün tüm
özgürlükler gibi sınırsız olamayacağı belirtilerek, kişilik
haklarına saygı gösterilmesinin yasalarla güvence altına alındığı
kaydedildi. Basın özgürlüğünde temel ölçünün kamu yararı olduğu
anlatılan kararda, yayının toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel
çıkar ve gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmaması
gerektiği vurgulandı. Basının objektif sınırlar içinde yayın
yapması, eleştiri hakkının yasa ve ahlak kuralları içinde
kamuoyunun olumlu yönde oluşması ve toplumun daha ileriye
götürülmesi amacıyla kullanılması gerektiğine işaret edilen
kararda, şu görüşlere yer verildi: ''Hiç kuşku yoktur ki insan
topluluklarının doğal özelliği gelişmeye, ilerlemeye ve gerçeği
aramaya zorunlu olmalarıdır. Bu gelişim, düşünce ürününün herkesin
önüne serilebilmesi olanağının bir hak olarak kendilerine
tanınabilmesine ve dolayısıyla bu olanağın kullanılabilmesine
bağlıdır. O halde insan ister kişisel, ister toplumsal planda
alınsın, diğer hak ve özgürlükleri yanında serbestçe düşünme ve
düşüncesini serbestçe ifade etme olanağına sahiptir. Çünkü kişiyi
ve toplumu aydınlığa kavuşturacak, daha mutlu yaşantı düzeyine
ulaştıracak olan gerçek; farklı inançların serbestçe tartışılması,
herşeyin günışığına kavuşturulması sayesinde ortaya çıkar. Bunun
için de kitlelerin, kitle iletişim haberleşme araçlarıyla
etkilenmesi, fikir alışverişine ilişkin yayının herşeyden önce
ideal bir amaç, diğer bir deyimle kamu yararı gütmesi gerekir. Yani
düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi özgürlüğü, kişisel hak ve
özgürlüğü ihlal etmemeli ve özellikle kişiye ya da kişi gruplarına
toplum içinde layık olduğu yeri veren kişilerin yasalarca tanınmış
olan özgürlüklerine, inançlarına, değerlerine saygılı bir düzenin
kurulmasına yardımda bulunan bir amaç gütmelidir. Bir fikre karşı
yöneltilen eleştirinin normal sınırlar içinde kalıp kalmadığı,
ancak ileri sürülen fikirle eleştirinin, kınama yazısının birlikte
değerlendirilmesinden anlaşılabilecektir. Çünkü sağlam sonuca
varmak, ancak böyle mümkün olacaktır. Davacı general ve amirallerin
Türkiye Cumhuriyeti Ordusunda başarılı hizmetleri sayesinde en üst
rütbeye ulaşmalarına rağmen, onaylanmayacak ölçüde ağır sözcüklerle
küçültücü hakarete maruz bırakılmaları doğru görülmemiştir.''
''RAKAM, TOPLU DAVA AÇILDIĞI İÇİN YÜKSEK'' Kararda, iç hukukun yanı
sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğünü
düzenleyen 10. maddesinin 2. fıkrasında da bu özgürlüğün
başkalarının şöhret ve haklarının korunması, kamu düzeninin
sağlanması gibi belirli sebeplerle sınırlanabileceği ve bunların
yaptırımlara bağlanabileceğine yer verildiği anımsatıldı. Onurları
ve saygınlıkları zedelenen, toplum önünde yeterlilikleri konusunda
ciddi kuşkuya yol açacak yazıdan dolayı davacıların, aylık
maaşlarının çok daha alt seviyesinde manevi tazminat talebinde
bulundukları belirtilen kararda, davacıların bu yoldan zenginleşme
amacı gütmedikleri, bir ibret ve karşılıkta bulunma hedefi
taşıdıkları izlenimi edinildiği kaydedildi. Kararda, toplu dava
açılması sonucunda rakamın yüksek olmasının doğal olduğu ifade
edildi. Kararda, söz konusu gerekçelerle, gazete sahibi Nuri Aykon,
Sorumlu Yazıişleri Müdürü Harun Aksoy ve yazıyı yazan Mehmet
Doğan'ın her davacı için 2 milyar lira manevi tazminatı,
dayanışmalı olarak ve yayın tarihi olan 25 Ağustos 2003'ten
itibaren işleyecek yasal faizi de eklenerek ödemesine karar
verildiği belirtildi.