Türkiye si yazarı Yıldıray Oğur, Aksaray’daki Ciğeristan
kebapçısının uzun sakallı tarikat ehli sahiplerini IŞİD’çi zanneden
kesimlere yüklendi.
Musul konsolosluğu baskınında sonra bazı kesimler hükümeti hedef
aldı. Işid'i Türkiye'nin kurduğunu iddia edenler bile oldu.
Ulusalcı kesimin hedef tahtasında hükümetin dış politikası
var.
Tartışmalara Taraf'tan Türkiye gazetesine geçen isimlerden
Yıldıray Oğur da katıldı. “Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı
kaçmasın”ın sonu…" başlıklı köşesinde yazar, içe kapanmacı
politikaya tepki gösteriyor.
HER ŞEYİN LAİKLİKTEN UZAKLAŞMAKLA BAŞLADIĞINI DÜŞÜNEN
ESKİ KİRLİ AKIL
Türkiye'nin leb-i derya “bataklık” manzaralı bir yerde
oturduğunu yazan Oğur, bugünkü köşesinde ülkenin önündeki iki
seçeneği yazdı.
(...)Ya daha önce olduğu gibi balkonu, camı kapattırıp,
salonun duvarındaki Paris manzarasına bakacağız. Cumhuriyet
öyle yapmayı tercih etti uzun yıllar. Haklı nedenleri yok değildi.
Epey maceralara girmiş zayıf bir imparatorluğun kursakta kalmış
emperyal heveslerinin bastırılması gerekiyordu.
Dış politikamızın şiarı olan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”un esas
tarifini Yaprak Dökümü’ndeki Hayriye Hanım meşhur repliğiyle
yapmıştı: Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın!
Aksaray'da bulunan Ciğeristan'da kebap yemeye giden
ve sahipleriyle hatıra fotoğrafı çektiren Bilal Erdoğan, sosyal
medyada farklı bir şekilde tanıtılmıştı. Twitter'da
"Suriye'de kürtlerin ve alevilerin kanını döken Işid
çetesinin lideri ve Bilal Erdoğan" yazılı mesaj
paylaşılmıştı. |
Kafalarına varil bombaları düşen ama çocuk felci mikrobu
taşıyan Suriyeli mülteciler gelmesin, Kürtlere fazla yüz ve taviz
vermeyelim. Araplar etrafta dolaşmasın, Musul’daki tek konsolosluğu
açmayalım ve ağzımızın tadı kaçmasın.
Ya Aksaray’daki Ciğeristan kebapçısının uzun sakallı tarikat
ehli sahiplerini IŞİD’çi zanneden, IŞİD’i Türkiye’nin kurduğunu ve
her şeyin aslında laiklikten uzaklaşmakla başladığını düşünen eski,
kirli, içe kapanmacı, mülteci düşmanı bir akıl ya da bölgedeki
altüst oluş sırasında ağzımızın tadının bazen kaçması riskini de
alan stratejik derinliği olan bir akıl.
DAMAK TADIMIZ DEĞİŞTİ
O akıl sayesinde ağzımızın tadı bazen kaçıyor ama bazen de
geri geliyor. Hatta damak tadımız değişiyor.
İçeride ve dışarıdaki Kürtlerle barışmanın, Kürdistan kırmızı
çizgilerini pembeleştirmenin bugün ne kadar kıymetli bir stratejik
adım olduğu daha net görülüyor. Arap ve Fars komşularımızla
yakınlaşmanın pratik faydalarını görmek isteyenlerin ise bir akşam
İstiklal Caddesi’ne çıkması yeterli. Ya da bir finansçı veya
emlakçıyla konuşması...
Neyse ki Sykes Picot düzeninin çırpındığını söyleyen
Brzezinski için Enverist ya da Neo-Osmanlıcı demek zor.
Ve neyse ki o Sykes Picot düzeninin yıkılmakta olduğunu yıllar
önceden görmüş biri Türkiye’nin dış politikasını yönetiyor.
Ahmet Davutoğlu değil, Demet Sağıroğlu da yönetebilirdi…