Bazen söylenecek sözlerimden utanır oldum.
İnsanlığın ne hale geldiğini gördükçe; içimdeki öfkeyi kendimden
saklamak için.
Sevgisizliğin ve hoşgörünün azalıp, duyarsızlığın, kötülüğün ve
menfaat duygularının çoğaldığını gördüğüm için.
Görüp kahrolduğum için…
Yaşam denilen yolculuğun ne kadar kısa olduğunu herkesin
söylemesine rağmen, bu kısa yolculuğun duraklarında sonsuza kadar
kalacağını zanneden insanların; arsızlaşmış
yüzsüzlüklerinden bıktığım için.
Bıkıp usandığım için…
Kendi rezaletlerini görmezden gelmeyi becerenlerin, başkalarının
ne yaptığı ile ilgilenmeyi marifet saymalarının takdir edilmesine
şaştığım için.
Şaşırıp, güldüğüm ama gülmekten rahatsız olduğum için…
Her zaman, her fırsatta “Tanrının insandaki
evi” dediğim vicdanın artık sadece lafta kaldığını;
öğrendiğim için.
Yaşayarak öğrendiğim için…
İnsanlık için umutlarımı yitirmektense; kendi dünyama saklanmayı
seçtiğim için.
Ve oradan bir daha hiç çıkarmayacağımı bildiğim için…
Yalnızlığıma sığındığım için…
Elimden bir şey gelmezleri yaşadığım, o yüzden de çaresizliğimi
insanlığımdan saklamak zorunda kaldığım için.
Mecburiyetleri sevmediğim için.
Ve ne yazık ki sevmediğime mahkûm olduğum için.
Evet, utanır oldum.
Ya siz?
İnsanlıktan çıkmış, duygusuzluğunu kötülüğüne malzeme yapmışlar
tarafından etrafınızın sarıldığını gördünüz mü?
Görüp; nerede yanlış var dediniz mi?
Ya da sizde benim gibi rahatsız olup, insanlığa neler oluyor
diye sorguladınız mı?
Peki, siz hiç utandınız mı?