Üsküp'ün ‘Sınırdaki Ev’i İstanbu
Abone olÜsküp Türk Tiyatrosu, Makedonya’daki çalkantıları anlatan “Sınırdaki Ev” oyununu İstanbul’da sahneleyecek.
Üsküp Türk Tiyatrosu, günümüz Makedonya’sında yaşanan
çalkantıların anlatıldığı “Sınırdaki Ev” oyununu önce İstanbul’da,
sonra İzmit’te sahneleyecek. Tiyatronun çiçeği burnunda müdürü
Atilla Klinçe, Türkiyeli tiyatroseverlerle bu tür buluşmaların daha
sık yaşanmasını istiyor. Bir gün, bir şehri ‘gördüm’ diyebilmek
için orada bir tiyatro oyunu izlemiş olma şartı getirilecekse bu
şehir Üsküp olmalı. Türklerin, Arnavutların ve Makedonların aynı
caddelerde omuz omuza yürüyüp, aynı kafelerde maküyato
yudumladıkları bu şehirde, tiyatro binaları da beraberce
kullanılır. Öğlen vakti, kendi sorunlarını kendi dillerinde dile
getiren Arnavutlar, tiyatro binasının aynalarla kaplı koridorlarını
terk edince sahne Türklere kalır. Seyircilerin neredeyse oyuna
dahil olduğu küçük odada daha üç–beş saat önce konuşulan Arnavutça
sözcükler kıyıya köşeye sinmeye vakit bulamamışken Türkçe sözcükler
yetişiverir peşlerinden; soluk soluğa, karmaşık, dostluğun ve
düşmanlığın kol kola dolaştığı bir hayattır onların payına düşen...
Gün boyu Osmanlı’dan yadigâr camilerini gezdiğimiz, çarşısını,
şimdi çoğu resim galerisi olan hamamlarını dolaştığımız Üsküp’te,
Türk Tiyatrosu’nun sahnelediği bir oyunu izlemek, günümüz
Makedonya’sının etnik renkliliğini ve bu renkliliğin kimi zaman
hayatı nasıl da zorlaştırdığını anlamamızı da kolaylaştırıyor.
Sahnede seyrettiğimiz insanlar da, Osmanlı yadigârı köprüler,
camiler ve çarşılarla birlikte ayakta kalma mücadelesi veriyor.
Üstelik sahnelenen oyun çok manidâr; ‘Sınırdaki Ev’, Makedonya’da
reddedilmeye çalışılan Osmanlı etkisinin hiç silinemeyeceğine
atıfta bulunuyor ve Türklerin uzlaşmacılığı tercih eden yanlarıyla
nasıl iki arada bir derede kaldığını biraz mizahî, biraz dramatik
anlatıveriyor seyircisine. Polonyalı yazar Slavomir Mrozek’e ait
kısacık bir hikaye olan ‘Sınırdaki Ev’i, Makedonya şartlarını göz
önünde bulundurarak oyunlaştıran ve yöneten ise Yücel Erten. Oyunda
başrolleri paylaşan Bediya Begovska ve Atilla Klinçe ile, hem
seyircilerin hem de oyuncuların bir türlü ayrılmak istemediği, geç
saatlere kadar çayların içildiği, sohbetlerin koyulaştığı aynalı
salonda görüşüyoruz. Begovska oyunda, iki ülkeyi ayıran sınır
çizgisi evlerinin ortasından geçtikten sonra, durumu idare etmeye
çalışan hazırcevap bir kaynanayı oynuyor. “Özel durumu olan bir
memlekette yaşıyoruz ve oyun çok uygun bir zamanda sahneleniyor.
Doğrudan bir mesaj vermeye çalışmıyoruz; ama aslında her şey çok
açık. Biz, siyasete de sanat penceresinden bakmak zorundayız
zaten.” diyor Begovska. Kaynanadan sonra, damat rolünü oynayan
Atilla Klinçe ile konuşuyoruz. 24 yıldır tiyatro sanatıyla
ilgilenen Klinçe, Üsküp Türk Tiyatrosu’nun çiçeği burnunda müdürü
aynı zamanda. “Nasıl buldunuz oyunu, beğendiniz mi?’ diye soruyor;
belli ki Türkiyeli soydaşlarının düşüncesini önemsiyor. Eski
Yugoslavya’dan günümüz Makedonya’sına gelinceye değin epey
çalkantılı dönemler atlattıklarını söyleyen Klinçe için, evin
ortasından geçen sınırın başka bir anlamı daha var: “Makedonya
Türklerinin tek desteği Türkiye. Burada bir sorun olursa memlekete
gideceğiz diyoruz. Orada akrabalarımız var, orası bizim vatanımız;
ama aslında burası da bizim vatanımız. Biz Üsküp ile Edirne
arasında kararsız kalmış insanlarız. Neresi bizim memleketimiz?”
Atilla Klinçe, televizyon dizilerinde oynasa da tiyatroda
seyirciyle kurduğu birebir ilişkiyi hiçbir şeye değişmeyeceğini
söylüyor. Türkiye’de sanatseverlerin ‘tiyatro ve sinema salonları
bomboş’ yakınması Üsküplüler için de geçerli. Klinçe, halkın
tiyatroya ilgisizliğini, şehirde hemen her evde bulunan çanak
antenlere bağlıyor. Üsküplü Türkler çanak antenlerinden Türk
televizyonlarını izliyorlar; en beğenilen programlar ise, yerli
diziler... Çanak antenler tiyatro oyuncularının Türkiye’deki
sanatsal etkinlikleri takip etmesini de kolaylaştırıyor.
Ödüllerinden söz etmek istemeyen Klinçe; Üsküp Birlik Gazetesi’nde
çalışan Leyla’nın ısrarıyla 1982 ve 1992 yıllarında Makedonya’da en
iyi oyuncu seçildiğini söylüyor gönülsüzce... Atilla Klinçe’nin
İstanbul ve İzmitli tiyatroseverlere bir de müjdesi var: İstanbul
Şehir Tiyatroları’nın davetlisi olarak 3 Haziran’da Türkiye’ye
gelecek olan Üsküp Türk Tiyatrosu ‘Sınırdaki Ev’i önce İstanbul’da,
sonra da İzmit’te sahneleyecek. KAYNAK: ZAMAN