Pazar günü ÖNDER'e bağlı Pendik PİHMED derneği tarafından Liseli
gençler ile hasbihal etmek üzere davet edildim.
Geleceğimizin teminatı olacak gençlere boyutlar üzerinden bir
tespit çalışması ile seslenmeye kanat getirdim.
Söyleşideki kelamın özetinin de özetini burada paylaşmayı
arzuladım.
Kâinattaki canlı-cansız her şey üç boyut olarak yaratılmış
durumda.
İnsanda üç boyutlu bir varlık.
En-boy-derinlik üçgeninde bir varlık.
Bizi aile tablosu içerisinde şekillendiren boyut “en”.
Mesleklerimiz, hayallerimiz ve olmak istediklerimizi oluşturan
boyut “boy”.
Aklımız, becerilerimiz, düşüncelerimiz, istidatlarımızın boyutu
“derinlik”.
Üç boyutun dışında görünmeyen ve yapılandırmamız gereken
boyutlar da var.
Bunların idrakinde değiliz!
İnsanın insan olabilmesi, kul olabilmesi için görünmeyen
boyutları inşa etmesi gerekiyor.
Üç boyutun dışında bizden istenenler var!
Çevremizdekilere faydalı olma noktasında çabalarımız var mı?
Bizim dışımızda ki insanlara faydalı ve verimli olabileceğimiz
haller var mı?
21.Yüzyılda küresel anlamda egoist bir insanlık var!
New York’lu bir kişinin 24 saati ile bizim 24 saatimiz son
zamanlarda benzeşmeye mi başladı?
Aynı sosyal medya üyesi olarak aynı kareye bakıyor, aynı eğlence
anlayışına mı sahip oluyoruz?
Üç boyutun dışına çıkamamış sıradan insanlarız demektir!
Yaratılışın vücut bulduğu boyutların dışına çıkamamışız
demektir!
Bizim diğer boyutları keşfetmemiz ve hedefler belirlememiz
gerekir!
İnsanların şu anda dünyada en çok peşinde koştuğu şey para ve
itibar!
Küresel dünya düzeninde baktığımızda para olmadan itibar elde
edilmiyor!
Bu ikisi için Allah; De ki: "Ey mülkün sahibi
Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker
alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır
Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her şeye
kâdirsin." (Ali İmran/26)
diyor!
O zaman bu ayeti düşündüğümüzde rahat
olmalıyız.
Karanlık tünele girmiş bir şeyler ararken tünelin
ucundan bize ayet ışık tutuyor!
Bunun karşılığında Allah bizden ölçülü bir şekilde çalışmamızı
istiyor sadece.
Biçim olarak ortaya koyduğumuz üç boyut dünyada herkesin
koştuğu Allah’ın elinde olduğu boyutlar.
Allah üç boyutun elinde olduğunu ve bizden diğer
boyutları yapılandırmamızı istiyor.
Yüzyıllar öncesinde Gazali’den, İbni Sina’dan, Farabi’den söz
edebiliyor iken şu anda söz edebileceğimiz insanlarımız yok!
Çünkü üç boyuta hapsolmuş bir insan yaşantısı var ve insanlar
olarak da birbirimize bunu öğretiyoruz!
Kitap okuyor muyuz?
Ecdadımız ilim ile vaktini kütüphanelerde geçirirken biz
lüks kafelerde üç boyutun içine hapsolmuş kalmış
durumdayız!
Akrabaya, arkadaşlara dokunabiliyor muyuz?
Çevremizde bizden imdat bekleyen fark etmediğimiz insanlarımız
var!
İnsan olabilmenin boyutlarını inşa ettiğimizde fazlasını
verecektir zaten O.
Ne demek insan olmak?
Yakınlarımıza ve akrabalarımıza sahip olduğumuz mesleklerle
tepeden mi bakıyoruz?
Biz büyüdükçe onlar küçülecekse bir kez daha üç boyuta
hapsolduğumuzu düşünelim!
İnsanlaşmak sürecinde farklı boyutları yakalamamız gerekmiyor
mu?
Sahip oluklarımızın O’ndan olduğunu, canımızın sahibinin
olduğunu ve küçük çıkarlar doğrultusunda tevhit inancımızı
bozduğumuzu düşünelim!
Kabaca üç boyutta kalmış oluruz!
Ümmet için ne yapıyoruz sorgulamalıyız?
Mağdur olan çevremizdeki insanlar için ne yapıyoruz?
Tevhit inancımızda, davamız için neler yapıyoruz?
Modern dünyanın icatları, akıllı cihazları, teknolojileri
gözümüzü kamaştırıyor!
Bizim onların görünen boyutları yüzünden gözümüz
kamaşırken onlar bizdeki görünmeyen boyutların avcılığını yapmaya
çalışıyorlar!
Taşıdığımız inançlı ruhun, şecaatin, erdemin, eminliğin,
güvenilirliğin ve dinamizmin avcılığına soyunmuş durumdalar.
Görünmeyen boyutların pratikleri üzerinde durmamız gerektiğini
ve kendimizi silkelememiz gerektiğini düşünüyorum!