Sunucu: Hilal Hanım takip mesafesi nedir? Hilal Cebeci: Takip mesafesi, mesela ben şu anda 40 km hızla gidiyorum ya, önümdeki araçla aramdaki mesafe de 40 kilometre olmalıdır. Sunucu: Ama Hilal Hanım, bu durumda İstanbul-Ankara yolunda sadece 13 araç olabilir. DENİZ AKKAYA: “Birçok arkadaşımın içime girmesine izin verdim ve ben öyle her arkadaşımı içime alan biri değilimdir!” EMRAH İPEK: “Mozart dinlemiyorum ama Türkiye’ye gelirse konserine mutlaka giderim.” REHA MUHTAR: “Bütün bunları nasıl yaptın ha? Cevap ver!” TELEFONDAKİ KİŞİ: “Bakın efendim izah edeyim...” REHA MUHTAR: “Sus, konuşma! Hâlâ utanmadan izah ediyorsun! Cevap versene...” METİN UCA: “Akdeniz’de yaşayan saldırgan bir köpekbalığı türü, ‘C’ harfi?” YARIŞMACI: “Caws!..” SEREN SERENGİL: Telefonla bağlanan seyirciye soruyor: “Sevgilin nereli?” KARŞIDAKİ SES: “Kars” SEREN SERENGİL: “Doğu tarafı oluyor değil mi?” ŞENAY AKAY: “Beni kötü aletlerine emel etmek istiyorlar.” HÜLYA AVŞAR: “Teniste en iyi hareketlerden biri, topu fileyi yalayarak atmaktır. Ben yaptığım işlerde bu atış felsefesini benimsedim.” ERMAN TOROĞLU: “Bakirelik yalnız bayanda mı olur? Mesela hakemin bakiresi olmaz mı? Yani bozulmamış bir hakem!” WIMBLEDON ERKEKLER FİNAL MAÇINI ANLATAN TRT SPİKERİ: “Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. İlk iki seti kaybetti. Şimdi kaybedecek daha çok hiçbir şeyi yok!” TÜRKİYE-BREZİLYA MAÇINDA: “Alpay arka ayağını burktu!” HANDE ATAİZİ: “Bu tokat olayından sonra hayata bakış açım değişti, artık her şeye daha pozitif bakıyorum...” (Sevda Demirel’in canlı yayında tokadını yedikten sonra...) GAZETECİ SORUSU: “Türkan Hanım, gözlerinizi bağışlamayı düşünür müsünüz?” TÜRKAN ŞORAY: “Bugün mü?” CÜNEYT ARKIN: “İstanbul’un 5’te yarısını gezdim.” ASENA: “Elimde olmayaraktan silim sürtmüş olabilir.” EBRU GÜNDEŞ: “Sade sadelikten gelir. O yüzden sadeyi tercih ettim!” ÖYKÜ SERTER: “Evet, tüm bölgelerimizden puanları aldık. Sadece dış bölgelerimiz kaldı.” DOĞUŞ: “Müzikte tek eksiğim opera.”