ONLAR DA TRAJEDİ YAŞAR Kimi Hollywood'un kimi Türkiye'nin en ünlüleri. Dışarıdan bakıldığında hayatları da pek çok kişiyi özendirecek türden. Ama bazıları geçmişte öyle trajediler yaşadı ki. İşte ünlülerin aile trajedileri.. KAYNARCA'NIN FİLM GİBİ ÖYKÜSÜ Şu sıralar Nuri adlı diziyle ekrana gelmeye hazırlanan Oktay Kaynarca'nın hayatındaki dram babasını kaybettiği sırada söylediği "hem babamı hem amcamı kaybettim" sözleriyle ortaya çıktı. Kaynarca’nın annesi Nursel Hanım ile evli olan Adil Kaynarca kısa bir süre önce kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Adil Kaynarca’nın ölüm haberi birçok internet sitesinde ’Oktay Kaynarca’nın babası öldü’şeklinde verildi. Çünkü herkes Adil Kaynarca’yı ünlü oyuncunun babası olarak biliyordu. Halbuki gerçek dizi senaryolarına konu olacak kadar dramatik ve farklıydı. Oktay Kaynarca’nın 39 yıldır bir sır gibi sakladığı hikayesi: Oktay Kaynarca 5 yaşındaydı ve o yıllarda anne ve babasıyla Berlin’de yaşıyordu. Kaynarca’nın İstanbul’da yaşayan amcası Adil Kaynarca karısını tatil yapması için Almanya’ya kardeşinin yanına göndermeye karar verdi. Eşini İstanbul’dan uçağa bindiren Adil Kaynarca, Oktay’ın babasını arayarak eşini havaalanından karşılamasını istedi. Kardeşinin isteği üzerine alanda yengesini karşılayan Özkan Kaynarca dönüş yolunda trafik kazası geçirdi. Kazada Oktay Kaynarca’nın hem babası hem yengesi yaşamını yitirdi. Oktay Kaynarca 5 yaşındaydı ve o yıllarda anne ve babasıyla Berlin’de yaşıyordu. Kaynarca’nın İstanbul’da yaşayan amcası Adil Kaynarca karısını tatil yapması için Almanya’ya kardeşinin yanına göndermeye karar verdi. Eşini İstanbul’dan uçağa bindiren Adil Kaynarca, Oktay’ın babasını arayarak eşini havaalanından karşılamasını istedi. Kardeşinin isteği üzerine alanda yengesini karşılayan Özkan Kaynarca dönüş yolunda trafik kazası geçirdi. Kazada Oktay Kaynarca’nın hem babası hem yengesi yaşamını yitirdi. O yıllarda 5 yaşında olan Oktay Kaynarca’ya ise durum daha sonra anlatıldı. Oktay Kaynarca, amcası Adil Kaynarca’yı yıllarca gerçek babası gibi bildi. Sırrı öğrenince de gerçeği kabullendi. Ünlü aktör, Adil Kaynarca’nın ölümü üzerine “Hem babamı, hem amcamı kaybettim” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. GÜLEN GÖZLERİNİN ARDINDA BİR TRAJEDİ SAKLI O bugün Türkiye'nin adından en çok söz edilen ünlüsü... Önce podyumlarda zirveye çıktı, sonra çok büyük bir aşk acısı yaşadı. Ama kısa sürede toparlandı ve ayağa kalktı. Şimdi ise hem müzik çalışmalarıyla hem de hızlı özel hayatıyla gündemde. Ama onun yaşamında öyle büyük bir trajedi var ki... 1975'in yılbaşı gecesiydi... Bugünün ünlü şarkıcısı henüz 2 yaşındaydı. Annesi, babası ve teyzesi onu anneannesine bırakıp yeni yılı karşılamak için eğlenceye gitmişlerdi. Sonra evlerine dönmek üzere arabalarına bindiler... Tam Çayırova'ya gelmişlerdi ki, hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek o trajik kazası yaşandı. Babası ve teyzesi öldü... Annesi ise ağır yaralandı. O sırada henüz 24 yaşındaydı genç kadın. Ondan sonra da kızına hem anne hem baba oldu... İşte dünün mankeni bugünün şarkıcısı Demet Akalın'ın hayatındaki çok fazla bilinmeyen trajedi... Bu korkunç olay meydana geldiğinde annesi henüz 24 yaşındaymış. Kelebek'e verdiği röportajda "Benim eşim Ali ile çok güzel bir evliliğim vardı" diye anlatmıştı Akalın'ın annesi Şenay Akalın erken yaşta yitirdiği eşini.. Demet Akalın ise bu olayın ardından annesinin kendisine hem annelik hem babalık yaptığını söyleyerek "Hep dimdik ayakta kalmış. Onun hakkını ödeyemem" diye konuşmuştu. Kaza olduktan sonra olay yerine gelen ambulanstaki görevliler otomobildeki üç kişinin de öldüğünü düşünüp hepsini birden morga koymuşlar. O sırada annesi Şenay Akalın'ın ağabeyi cesetleri teşhis etmek için morga gitmiş. Önce eniştesini sonra diğer kız kardeşini teşhis etmiş. Sıra Şenay Akalın'a gelince ağabeyi öldüğünü sandığı kız kardeşinin hareket ettiğini fark etmiş. Hemen çığlık atıp morg görevlisini çağırmış. Kötü bir tesadüf eseri o gece nöbetçi olan doktor alkollüymüş. Başka bir doktor gelip Demet Akalın'ın annesini yoğun bakım ünitesine kaldırmış. O sırada olup bitenlerden habersiz olan Demet Akalın'ın annesi başından ciddi bir darbe almış. Akalın Kelebek'e verdiği röportajda bu durumu şöyle anlatmıştı: "Kafatasım ciddi şekilde zarar görmüş. 27 dikiş atılmış. Beyin de ödem yapmış. O yüzden bana Gölcük'te 'deli Şenay' derler." "Yedi kaburgam da kırılmış. Kırık olan kaburgalar iç organlarıma batmış. Dolayısıyla iç kanama var. Başka bir hastaneye sevk etmişler beni." Sonra sıra Akalın'ın annesi için en kötü ayrıntıya gelmiş. Ona eşinin ve kız kardeşinin öldüğünü söylediklerinde dünya başına yıkılmış. Sonra biricik kızı Demet'i getirmişler ona... Akalın "Anneciğim beni bırakma, ben seninle yatmak istiyorum" diyerek ağlayınca annesi yeniden hayata bağlanmış. Tam üç ay hastanede kalmış Şenay Akalın. Zor günler geçirmiş ama kızı için hayata tutunmaya karar vermiş. O anı şu sözlerle anlatmıştı Şenay Akalın "Yaşamam gerek ve kızıma bakmalıyım, kızım için güçlü olmalıyım" dedim. "Taburcu olup eve çıktığımda, kızımı kokladığımda, kendi kendime "Kızımı hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım" dedim. Kendi kendimi motive ederek ayakta kalmayı başardım. İki yıl anne-babamın yanında kaldım. Onların manevi desteğiyle daha da güçlendim". "Tabii ilk bir yıl çok zor geçti. Bazen eşimin resimlerini dizer, onlara baka baka saatlerce ağlardım. Gözyaşlarımı ne kadar kızımdan gizlesem de bazı şeyleri hissederdi. Bir bebeği vardı, onun saçını tararken hem şarkı söyler, hem de ağlardı. Babasını özlerdi." Annesi yaşadığı bütün zorluklara rağmen kızını prensesler gibi yetiştirmeye çalışmış hep. Akalın da büyürken annesine çok yardımcı olmuş. O günleri şöyle anlatıyor Akalın'ın annesi "Demet çok olgun bir çocuktu. Bir şey alacağımız zaman, "Anne paramız var mı?" diye sorardı, ısrar etmezdi. Alamadığımız bir şey oldu mu suratını asmaz, tutturmazdı. Tutumluydu evladım. Akalın'a göre ise annesi kelimenin tam anlamıyla "müthiş" bir anneydi. "Yeni bir şey çıktığında annem hemen gider satın alırdı. Okulda, moda olan o şeyi ilk edinen ben olurdum. Bütün mahalle, ardaşlarım anneme hayrandı. Onu hakkını asla ödeyemem." Akalın için annesinin yeri ayrı. Bakın bunu nasıl anlatıyor: " Küçükken birbirimize sevgimizi çok gösterirdik. Büyüyünce bu kalmadı. Hayatın temposunda birbirimize sevgimizi gösteremez olduk. Amerika’ya gittiğimde uykumun arasında sayıklamışım "Ben annemi özledim, Türkiye’ye gideceğim ve onu yanıma alacağım" diye... Birbirimizi daha çok görmemiz gerek. Çünkü en büyük korkum, ailemi kaybetme korkusu... O yüzden doya doya onlarla bir arada olmalıyım." ANNESİ ONU BÖYLE GÖREMEDİ Saba Tümer ekranlarda yaptığı programların başarısı kadar eşsiz kahkahasıyla da tanınıyor. Ama onun hayatı da dışarıdan göründüğü gibi değil... Onun da büyük bir trajedisi var. Tümer, bunu bir TV programında içtenlikle anlatmış ve anlatırken de gözyaşlarına boğulmuştu. Tümer bugün Türkiye'nin en ünlü programcılarından biri ama içinde büyük bir ukte var: Annesi onun bugünlere geldiğini göremedi. Çünkü bugün 30'lu yaşlarının sonunu süren Tümer annesini henüz 25 yaşındayken yitirdi. Katıldığı bir programda annesiyle ölmeden önce yaptıkları son konuşmayı şöyle anlatmıştı Tümer: "Bir anda 'Annemi aramam lazım' diye devamlı içimden bir ses annemi aramam gerektiğini söylüyor ama ne mana verebiliyorum ne birşey... En sonunda bir arkadaşımdan cep telefonu buldum. Annemi aradım, 'Anne ben akşam gelmeyeceğim. Ya evde kalırım ya da bir arkadaşımda kalırım. Beni merak etme' dedim" diyerek annesiyle konuştuktan kısa bir süre sonra eve gittiğini ve sabah 6'da eniştesinin geldiğini ve 'Çeşme'ye gidiyoruz' dediğini anlattı. Saba Tümer, Çeşme'ye gittiğinde annesinin vefat ettiğini öğrenmiş. Genç yaşında başına gelen bu olaylar da ona hayatla ilgili bir şey öğretmiş: "Hayatta her an böyle saçma sapan şeylerle, sürprizlerle karşılaşabiliyorsun. Erken yaştayken hiç tahmin etmemiştim, annemi, teyzemi kaybedeceğimi, bir sürü dramlar yaşayacağımı." GÜZELLİK YARIŞMASI TRAJEDİ YARATTI 1983 yılının Türkiye İkinci Güzeli seçildiğinde sadece 16 yaşındaydı Sema Yunak. Podyumda gurur ve mutluluk karışımı bir duyguyla objektiflere poz verirken başına geleceklerden de habersizdi. Gülen mavi gözlerini çerçeveleyen koyu renk saçlarının üzerine kondurulan taçın ailesini dağıtacağı aklına bile gelmemişti kuşkusuz. Semanın erkek kardeşi Tunç genç kızın bu yarışmaya katılmasına karşı çıkıyordu. Ancak Sema Yunak katılmakta ısrarlıydı. Zaten alkol problemi olan babası Tulu ile erkek kardeşi Tunç, Sema Yunak yüzünden tartışmaya başladılar. Baba Yunak, bir anlık öfkesine yenilerek oğlunu öldürdü. Bunun ardından cezaevine girdi. Eşi Nadire Hanım da Tulu Bey'i terk etti. Tulu Yunak 8 yıl cezaevinde yattıktan sonra 1991 yılında aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuştu. Yıllar sonra da bir şeker firmasının reklam filminde kamera karşısına geçti. BABASI, ANNESİNİ ÖLDÜRDÜ Arabesk müziğin Müslüm Baba'sı Müslüm Gürses'in geçmişinde de büyük bir aile trajedisi var. Onun da babasıyla arası açık. Bunun sebebi ise benzerine gerçek hayattan çok filmlerde rastlanabilecek korkunç bir olay. Daha önce ağabeyi öldürülen Müslüm Gürses, o olayın ardından ailesinden ayrılıp İstanbul'a geliyor. Ailesi de memleketi olan Şanlıurfa'dan Adana'ya göç etti. Ancak Adana'da başlarına beklenmedik bir trajedi geldi. Müslüm Gürses'in babası Mehmet Aktaş, Adana'da eşini yani Müslüm Gürses'in annesini öldürdü. Ancak Adana'da başlarına beklenmedik bir trajedi geldi. Müslüm Gürses'in babası Mehmet Aktaş, Adana'da eşini yani Müslüm Gürses'in annesini öldürdü. Gürses, babası tarafından öldürülen annesi ve kardeşleriyle. AYSUN KAYACI BABASI YÜZÜNDEN ÜLKEYİ TERK ETMEYE KALKIŞTI Yıllardır balıkçı babası Selahattin Kayacı ile arası bozuk olan Aysun Kayacı'nın aile kavgalarına Seda Sayan da karıştı. Hatta ünlü manken Sayan'la mahkemelik bile oldu. Kayacı, küçük yaşlarda babasından şiddet gördüğünü de ileri sürmüştü. Kayacı, "O adam alkolik ve ağır şizofren hastası. Kan bağı yüzünden onun gibi delirmekten çok korkuyorum. Sürekli taciz ediliyorum" demişti. Babası Selahattin Kayacı ise kızının yalan söylediğini belirterek, "Maldivler'deki tsunami dalgası kafasında arıza bırakmış" açıklaması yapmıştı. Baba kız hâlâ küs. Kayacı'nın babası kızının anlattıklarını doğrulamadı. Kayacı ise babasını bir türlü affetmiyor. Bir dönem ABD'de misafif öğrenci olarak üniversiteye giden Kayacı, şu sıralar bir TV dizisinde oynuyor. BABASI YAŞIYOR, AMA ONUN İÇİN ÇOKTAN ÖLDÜ Babasıyla geçinemeyen ünlülerden biri Ebru Gündeş. 4 yaşındayken evi terk eden alkolik babasını yıllarca, 'öldü' yalanıyla basından sakladı. Hatta şöhrete ilk ulaştığı sene, bir mezarın başında dua edip, "Babam burada yatıyor" diyerek poz verdi. Yıllar sonra sefil bir halde ortaya çıkan ve eskicilikle uğraşan Remzi Gündeş, "Benim Ebru Gündeş diye bir evladım yok" diyerek dert yandı. Gündeş, 27 yaşında Vedat adında bir kardeşi olduğunu da öğrendi. Anne bu konuda hep sessiz kaldı. Ebru Gündeş'in kariyerinin ilk yıllarında "öldü" dediği babası hala hayatta ama kızıyla hiç görüşmüyor.