Ünilever çevre raporunu yayımladı
Abone olUnilever daha yaşanılabilir bir dünya için hazırladığı ‘Sürdürülebilirlik Raporu 2009’u yayımladı.
Daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışmalarını sürdüren
Unilever, üretimden tüketime her aşamada çevresel etkileri en aza
indirerek, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak amacıyla
gerçekleştirdiği çalışmalarını derlediği ‘Sürdürülebilirlik Raporu
2009’u yayımladı.
2007 yılından bu yana, sürdürülebilirlik ve kurumsal sorumluluk
alanlarındaki çalışmalarını tüketicileri ve tüm paydaşları ile
paylaşan Unilever Türkiye’nin yayımladığı Sürdürülebilirlik Raporu
2009, şirketin sürdürülebilirliği işine ve markalarına nasıl
entegre ettiğini; beslenme, sağlık ve hijyen alışkanlıklarına nasıl
daha iyi katkıda bulunduğu açıklıyor.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin 10 temel ilkesi
çerçevesinde şekillendirilen rapora göre Unilever Türkiye, en başta
kirliliği üretmemek, daha sonra kaynağında ayırıp geri kazanmak
felsefesiyle çalışıyor. Bu faaliyetler neticesinde 2000–2009
yılları arasında, Unilever’in Türkiye’deki 7 fabrikasında, üretilen
ton başına kükürtdioksit emisyonunda %93, katı atık miktarında %62,
karbondioksit salımında %59, enerji tüketiminde %50, su tüketiminde
ise %48 azalma sağlandı.
Karaca: Her gün daha iyi bir gelecek için
çalışıyoruz
Unilever Türkiye CEO’su ve Unilever Asya, Afrika, Orta ve Doğu
Avrupa Başkan Yardımcısı İzzet Karaca, “Unilever Türkiye olarak,
bugün yapacağımız küçük dokunuşların gelecekte büyük farklar
yaratacağına inanıyor; çalışanlarımız ve tüketicilerimizle birlikte
ortak değerlere imza atıyoruz. ‘Her gün daha iyi bir gelecek
yaratmak için çalışmak’ şeklinde belirlenen yeni vizyonumuz
doğrultusunda bir yandan şirketimizi iki kat büyütürken, diğer
yandan çevre üzerindeki toplam etkimizi azaltmayı hedefliyoruz”
dedi.
Unilever Türkiye Sürdürülebilirlik Raporu 2009’dan
satırbaşları:
Sürdürülebilir bir gelecek için tasarlanan Unilever Türkiye
Merkez Binası, ‘Türkiye’nin ilk yeşil ofisi’ olarak LEED
sertifikasını almaya hak kazandı. ‘Yeşil ofis’te standart bir ofise
oranla yıllık ortalama %30 daha az elektrik ve %40 daha az su
harcanıyor.
OMO, ‘Sudaki ayak izim’ projesi ile bireyleri bilinçli su
kullanımına yönlendiriyor. Buna göre çamaşır sırasında ön yıkama
yapanlar, bir yıl boyunca ön yıkama yapmadığı takdirde sudaki ayak
izimizi yaklaşık bir Uluabat Gölü kadar azaltmak mümkün.
’Yarının İzleri Projesi’ ile Türkiye genelinde 2008-2009
eğitim ve öğretim yılında 11 bini aşkın ilköğretim öğrencisi,
küresel ısınma konusunda eğitildi.
Becel ve Türk Kardiyoloji Derneği işbirliği ile hayata geçen
‘Kalbini Sev Değerini Bil’ kampanyası ile kalp sağlığı konusunda
bilgilendirme ve kardiyovasküler risk ölçümü yapılırken, kolesterol
konusundaki bilinç iki katına çıkarıldı.