Ümit Özdağ yalana inandırma stratejisini mi devre soktu?

Abone ol

Sığınmacılar üzerinden yaptığı provokatif çıkışlarla gündeme gelen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın kitleleri bir yalana inandırmak üzerine yaptığı sunum dikkat çekiyor. Özdağ, kitleleri gerçek olması mümkün olmayan konulara bile inandırmanın mümkün olduğunu ve doğruların savunulamaz hale getirilebileceğini belirtiyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, sığınmacılar üzerinden yaptığı provokatif paylaşımlarla kaos çıkartacak adımlar atıyor. Özdağ, birçok yanıltıcı görüntü ve veriyi bugüne kadar paylaşırken, bunları da kitlelere empoze etmek için dikkat çeken adımlar attı. Özdağ'ın gerçek olmayan konularda bile kitleleri harekete geçirmek için izlediği strateji daha önce yaptığı bir sunumla ortaya çıktı. Özdağ, 'Ay'da petrol var' tezi üzerinden insanların bir yalanın peşinden nasıl sürükleneceğinin detaylarını anlatan Özdağ, bunun bir istihbarat teorisi olduğunu vurguluyor.

Özdağ'ın yalana inandırma stratejisi
Ümit Özdağ, inandırılmak istenen bir şeyin gerçek olmasına gerek olmadığını vurguladığı sunumunda, 'Ayda petrol var' tezi üzerinden adım adım yapılması gerekenleri anlatıyor. Özdağ, istihbarat teorisinde iki konu başlığına dikkat çekiyor:

1 - Ön propaganda

2- Psikolojik baskı

"İnsanların bir yalana inanmalarını isterseniz..."
Özdağ, insanların bir yalana inanmalarını sağlamanın yolunu 'Ayda petrol var' yalanı üzerinden şu örnekle anlatıyor:

Ay'da petrol bulunduğuna dair bir haber okursanız, bunun derhal yalan olduğunu düşünebilirsiniz, ki doğru düşünüyorsunuz demektir. Çünkü petrolün oluşması için bitkilerin fosilleşmesi gerekir. Ay'da ise bitki yoktur ve olmamıştır. Öyle ise Ay'da petrol olmaz. Bu çok açık bir gerçekken siz eğer insanların "Ay'da petrol olduğuna" inanmalarını sağlamak isterseniz, yine de bunu yapabilirsiniz. Bunun için gereken doğru teknikleri kullanmanız yeter. Önce bazı uzmanları Ay hakkında bildiklerimizin yeterli olmadığını, Ay'daki doğal kaynakların dünyada ki doğal kaynak sıkıntısı için bir çare olabileceği konusunda makaleler yazarlar. Bu makaleler gazetelerde haber yapılır.

Ön propaganda
Özdağ, anlatımında ön propagandanın çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Ön propagandanın nasıl yapılacğaını ise aynı örneğin devamında şu sözlerle anlatıyor:

Sonra Ay'daki doğal kaynaklada ilgili sempozyumlar düzenlenir ve böylece kamuoyunun kafasında Ay-doğal kaynaklar ikilisi konusunda bir zihinsel hazırlık bir aşamaya taşınmış olur. Bu döneme "ön propaganda dönemi" diyebiliriz. Bu dönem gerçekleştirdikten sonra ikinci aşamaya geçilir ve ikinci aşamada sanayideki gelişmenin dünyanın her yerine yayılması sonucunda petrol kaynaklarının küresel talebi karşılamadığı doğrultusunda yayınlar ve televizyon konuşmaları yapılırken, makaleler yapılır, yazılır, röportajlar yapılırken Ay'da petrol bulunması ihtimali olduğu tartışmaları kamuoyuna yoğun bir şekilde taşınmaya başlanır. Bu süreçte özellikle "Ay'da petrol olamaz" diyen bilim adamları ve politikacıların görüşlerinin yetersiz, bilimsel değil ve ilerlemenin karşısında olduğu şeklinde kamuoyuna bir intiba verilmesi gerekir.

Aynı süreçte değişik basın, yayın organlarında ay yüzeyinde petrol benzeri bir maddenin bulunduğuna dair düzenli olarak da haberler yayınlanmasında fayda vardır. Kamuoyu bu süre içerisinde Ay'da petrol görüşüne daha fazla alışacaktır. Bu süreçte yine bazı bilim adamlarına aydaki petrolü araştırmaları için geniş mali kaynaklar oluşturulur. Bu bilim adamlarının yaptıkları ayda petrol olduğuna dair ihtiyatlı ve ihtiyatsız açıklamalar basında abartılı şekilde yer almalıdır. Hatta "Ay'da Petrolü Sevenler Derneği" diye bir dernek kurulabilir, t-shirt'ler yapılabilir, sevilen bazı markalar ile "Ay'da petrol var" görüşü bir araya getirilebilir. "Ay'da petrol olduğu" görüşünün ders kitaplarına konulması için de artık baskıların yapılmasına başlanılabilir.

Psikolojik baskı
Özdağ, bir sonraki ve en kritik aşama olarak adlandırdığı psikolojik baskı maddesini ise şöyle özetliyor:

Bu arada "Ay'da petrol olduğu" görüşünü savunanlar basında birbirlerine atıfta bulunarak tezlerinin doğruluğunu kanıtlamaya başlarlar. Yani "Ay'da petrol var" görüşünü savunan Mehmet aynı görüşü savunan Ahmet'i tezinin doğruluk kaynağı olarak gösterebilir ve ayda bulunan petrolün dünya ekonomisinin yapacağı katkıların hayatı nasıl ucuzlatacağı, üretimin ucuzlamasıyla gelirlerin nasıl artacağı, küresel bir refah döneminin nasıl başlayacağına dair ekonomik araştırmalar artık yayınlanır ve televizyon programlarında tartışmaya açılır.

Kuracağımız psikolojik baskı ile "Ay'da petrol olduğu"na inanma yanları dahi bu görüşleri açıklamaktan korkar hale getirmeliyiz. Hatta bir kısmı "Tamam Ay'da petrol var, ancak arayacak isek de bunu onurumuzla arayalım" demeli, bu noktaya gelmelidirler. Artık zafer bizimdir, çünkü doğru dürüst karşımızda kimse kalmamıştır. Enerji sektöründen emekli olan ve Ay'da petrol olduğunu savunanların desteğinin alınması önemlidir.

Ancak inanmayanların ayda petrol olduğuna görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaları rahatsızlık vericidir. Onların mümkün olduğu kadar az bu görüşlerini dile getirmeleri sağlanmalı. "Yazık işte böyleleri de var. Ne yapalım? Onlar da sonunda gerçeği görecekler" şekilde onlara acıyarak bakılmalı ve bunların ayda petrol bulunmamasından çıkarı olan çevrelere mensup olduğu sürekli ve sürekli tekrarlanmalıdır.

Halkın Ay'da petrol olup olmadığı konusunda ne düşündüğünü de ilgili olarak kamuoyu araştırmaları yapılmalı, bu araştırmalarda derneklerde "Ay'da petrol bulunursa iyi olur mu?" sorusu sorulmalı, "evet, olurdu" diyenlerin "Ay'da petrol bulunduğuna" inandıkları tekrar ve tekrar basında açıklanmalıdır.

Üniversitelere verilecek fonlarla üniversite öğrencilerinin bu konuda yazacakları makalelerle ilgili yarışmalar düzenlenmelidir. "Ay'da petrol olduğunu" ileri sürenler mali olarak ödüllendirilmelidir. Onlar, bu görüşlerinde samimi olmasalar dahi, bir süre sonra bu görüşe inanmak ve hatta Ay'da petrol olduğunun kesin savunucuları olmak zorunda kalacaklardır. Aksi halde vicdanları kendilerini rahatsız eder.

Böylece tezimizin en güçlü savunucularının da zaman içerisinde ortaya çıktığını göreceğiz. Aslında halkın çoğunluğu bütün çabamıza rağmen bize inanmayacaktır. Ama kimse bize karşı örgütlü bir direnci temsil edemeyecektir. Aydınların büyük bir kısmı Ay'da petrol olduğuna inanmayacaktır ama toplum içinde yaptıkları açıklamalarda "Ay'da petrol bulunursa çok iyi olur" diyeceklerdir. Artık sonuca vardığımızı söyleyebiliriz.

KAYNAK: SABAH

Günün Önemli Haberleri