Bildiğiniz gibi; MEB birden bire atağa geçti, sistemi
baştan aşağı değiştirmek için düğmeye bastı ve 4+4+4 Meclisten
geçti. Pilot uygulama oldmadığı için MEB de yoğun bir çalışma
var….İnşallah emekleri zayi olmaz. Uygulamalar konusunda çok farklı
görüşler var, bekleyip göreceğiz..Beklentimiz, yeni eğitim
döneminde bir kaos yaşanmaması, çocuklarımızın eğitimle en iyi
şekilde tanışması ve geleceğini net görebilmesi…Elbette bizim
alanımız sanat olduğu için bu konuda ki görüşlerimizi de açıklamak
istiyoruz. Önce bu yeni sistemin basına yansıyan/açıklanan yapısına
bir bakalım.
A.A.haberine göre; ’nın, eğitimde 4+4+4
düzenlemesinin yasalaşmasının ardından, - eğitim öğretim yılından
itibaren uygulanacak haftalık ders çizelgesinin taslağının
hazırlandığı bildiriliyor. Taslağa göre; 2012/2013 eğitim
yılından itibaren ilkokul ve ortaokullarda okutulan haftalık
ders saatlerinde artış olacak. İlkokul 1 ve 2. sınıflarda Türkçe
dersi 1 azaltılırken, matematik dersi 1 saat artırılacak. Yabancı
dil eğitimine ilkokul 2’den başlanacak..
Zorunlu derslere ilave olarak, öğrenciler 5-8. sınıf
arasında her sene haftada 8 saat ilgi ve tercihlerine göre ders
seçebilecek.( 4 farklı ders seçme hakkı veriliyor)
Seçmeli dersler; Din, Ahlak ve Değerler (bu
grupta Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in hayatı, Temel dini bilgiler
dersleri) , Dil ve anlatım (bu grupta Yaşayan diller ve lehçeler
dersi yer alacak), Yabancı dil, Fen bilimleri ve matematik, Sanat
ve spor, Sosyal bilimler olacak.. “Temel Dini Bilgiler” dersi
kapsamında, isteğe bağlı olarak “İslamiyet, , Musevilik dinleri ile
” inancına ait bilgiler verilebilecek, yeterli öğrencinin (10-12
kişi) seçmesi durumunda Kürtçe de seçmeli ders olabilecek. ve 5-8.
sınıfa kadar haftada 2 sat olacak.
Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in hayatı, Yazarlık ve
yazma becerileri, Yaşayan diller, Yabancı dil, Pratik bilim
uygulamaları, Matematik uygulamaları, Bilişim teknolojileri ve
yazılım, Görsel sanatlar, Müzik, spor ve fiziki etkinlikler, Zeka
oyunları 5. sınıftan 8. sınıfa kadar sürekli alınabilecek.
Birkaç ay önce, M.Ü. yapılan bir sempozyum sırasında
Dekanlarla otururken, Sn.Ömer Balıbey de gelmişti ve sistem
hakkında görüşlerini dile getirmişti. Kendisi ile İstanbul İl
Müdürü iken, İTÜ TMDK Müdür Yardımcısı olarak bazı projelerlerde
çok yakın ve verimli çalıştığımızdan, sormuştum; “Seçmeli dersler
konusunda alınmış karar var mı? Yoksa müzik eğitim kurumları
düşüncelerini size iletsinler mi? Yararı olur mu?” diye…“Elbette
Bakanlığa ve bana gönderebilirsiniz, henüz çalışmalar devam ediyor,
yararı olur” demişti.
(MEB) Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme
Genel Müdürü Ömer Balıbey; ”Eskiden eğitim alanındaki yatırım
daha çok tıp fakülteleri, mühendisliklere yapılırdı.
Öğretmen fakültelerine pek önem verilmiyordu. Ancak
sayın bakanımız gelir gelmez ’İlk iş olarak
öğretmenlerimizi eğitmeliyiz’ dedi. Şuan öğretmenliğin
niteliğini arttırmak için neler yapmalıyız konusu
üzerinde çalışıyoruz. Akademisyenlerden bilgi alıyoruz. Genç bir
öğretmen kadromuz var. Öğretmenlerimizin yüzde 73’ü 40 yaşın
altında. Bu büyük bir şans. Öğretmenlerimize
akademisyenler eğitim verecek ve her 5 yılda bir sınava
girecekler. 7-8 yılda bir sınavlarına girecekler.
Baş öğretmen, uzman öğretmen gibi unvanlar
alacak”(basından)
Ben de yazılarımla ve konuşmalarımla,
Konservatuarlar/Müzik eğitimi ABD yöneticilerine “düşündükleri
dersler seçmeli/zorunlu varsa, acele Ankara’ya bildirmelerinde
yarar var” söylemlerinde bulunmuştum. Ancak, duyuyorum ki, bu
konularda maalesef bir teklif yazısı ulaştırılmamış.*
Yazık….
Konuya “sanat alanı” ile ilgili olarak bir sonraki yazıda devam
etmek istiyoruz…
* Bizde yöneticilik, “fors için, araba-lojman için,
kişisel hırslarını tatminde, çalışanları dışlamada v.b. kullanılan,
üst makamlara sorun götürmeyen, hep evet diyen, üst karşısında
el-pençe duran, kurum sorunlarını öteleyen” bir görev olarak
algılanmaya başlandı nedense…
“Unutmayalım; alanın sorunlarını çözenler yine o
alanın mensupları olmalıdır.”
Eğer kurum için teklifi ilgili makam yapmayacaksa,
kim yapacak?
Kurumun sorunlarını makamlar dile getirmeyecek, çözüm
için üstlerle irtibata geçmeyecekse kim geçecek?
Son söz: Makamlar, sorunu dile getiren değil, sorunları çözen
yerlerdir..