TÜSİAD'tan hükümete diyalog çağrısı
Abone olSandıktan çıkan sonucu değerlendiren TÜSİAD hükümeti üç önemli konuda diyalog çağrısı yaptı.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) "Hedef;
bir arada, özgürce yaşama irademizin ifadesi ve gerçek bir toplum
sözleşmesi niteliğinde hazırlanacak bir 21. yüzyıl Anayasası
olmalıdır" açıklaması yaptı. Açıklamada demokratikleşme sürecine
vurgu yapılırken üç önemli uyarıda bulunuldu.
TÜSİAD tarafından halk oylamasının ardından yapılan yazılı
açıklamada, Türkiye'nin, yoğun siyasi tartışmaların yaşandığı bir
propaganda döneminin ardından anayasada bazı değişiklikler yapan
kanun teklifinin halk oylamasını geride bıraktığı ve seçmenin
değişiklik paketine 'Evet' dediği belirtilerek,
seçmen ve toplum iradesini yansıtan referandumun sonucunun
saygıyla karşılanması gerektiği ifade edildi.
Referandum sürecinden çıkarılması gereken dersler ve önümüzdeki
dönemden beklentilerle ilgili TÜSİAD'ın görüşleri, şöyle
sıralandı:
"TÜSİAD referandum sonucundan bağımsız olarak, Türkiye'nin
yeni bir anayasaya olan ihtiyacının canlı kalacağını pek çok kez
dile getirmiştir. Nitekim hem referandum süreci, hem de
referandum sonucu, toplumun ekseriyetinin, siyasi partilerin ve
sivil toplum örgütlerini de içine alacak şekilde 1982
Anayasası'nı tümüyle değiştirecek yeni bir anayasanın oluşturulması
konusundaki ortak beklentisini teyit etmiştir. Bu asgari
müşterek yeni anayasa çalışmaları için umut vericidir. Toplumumuzda
her kesimin yeni anayasadan beklentisinin farklı olması ve yeni
anayasaya kendi önceliklerine göre anlam yüklemesi doğaldır. Ancak
yeni anayasa her şeyden önce, 'tüm vatandaşlarımızın
farklılıklarıyla bir arada yaşama iradesini temsil eden, ileri
demokrasilere örnek teşkil edebilecek, vatandaşla iletişim gücü
yüksek ve yenilikçi bir toplum sözleşmesi' niteliği
taşımalıdır.
TÜSİAD'TAN DİYALOG ÇAĞRISI
TÜSİAD'ın açıklamasında toplumu bölen sorunların çözümü için diyalog çağrısı yapılırken demokratikleşme sürecine şu sözlerle vurgu yapıldı:
Tarihi bağlamda demokratikleşme süreci 3 ana mesele ile sürekli
karşı karşıya kalmıştır. Katılımcı ve uzlaşmacı bir süreçle
hazırlanacak 21. yüzyıla yakışır yeni anayasanın, yukarıda
belirtilen ana özellikleri taşımasının yanında, Türkiye'nin
'3 bölenini', '3 birleştiren' haline getirmeye de hizmet
etmelidir. Bölenlerden ilki din ve vicdan özgürlüğüdür;
Devlet tüm din ve mezheplere tam anlamıyla eşit mesafede
duracak mıdır? İkinci bölen kimlikler meselesidir.
Hepimiz, Türk, Kürt veya herhangi bir etnik köken
tanımlamasının ötesinde 'eşit vatandaş' olma noktasında anlaşacak
mıyız?
Üçüncü bölen ise kuvvetler, yani yasama, yürütme ve yargı
erklerinin ayrılığı ve hiçbir vesayet altında olmadan etkili
çalışabilmeleridir. Yasama, yürütme ve yargının aralarındaki
ilişkilerde doğru kontrol/denge mekanizmalarının nasıl
oluşturulacağı, yargının tarafsızlık ve bağımsızlığının nasıl
korunacağı, vatandaşın hür iradesinin siyasi partilerde ve
Meclis'te en yüksek şekilde nasıl temsil edileceği konusunda
anlaşacak mıyız? Yeni Anayasanın bir ana ekseninde bu üç
böleni, üç birleştiriciye çevirmesi beklenir.