Sayısız kavmin mekanı olan bu coğrafyada, tarihin zor ve tehlikeli şartları altında yaşamanın en temel ihtiyacı güvenlikti. Bu yüzden, üzerinde yaşadığımız topraklarda binlerce kale var. İşte Türkiye’nin kültür mirası olan kalelerimiz... Afyonkarahisar Kalesi Kente hâkim bir konumda bulunan tarihî Afyonkarahisar KalesiAfyonkarahisar şehir merkezinde volkanik özellikli, yerden yüksekliği 226 metre olan doğal yükseltili bir kaya kütlesi üzerindedir. M.Ö. 1350 yıllarında Hitit imparatoru II. Murşil zamanında Arzava seferinde mustahkem mevki olarak kullanılmış olan kale önce Hapanuva; Roma ve Bizans dönemlerinde Akroenos; Selçuklular'dan itıbaren ise Karahisar adı ile anılmıştır. Tarihi dokusu korunamamış olsada hala eski kalıntılar mevcuttur. Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubat'n hazineleri bu kalede saklandığından, kale Hisar-ı Devlet olarak da adlandırıldı. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali döneminde kalenin ismi Karahisar-ı Sahip oldu. 1573'te burayı tamir ettiren II. Selim ise yörede yetiştirilen meşhur afyondan ötürü kaleye Afyonkarahisar adını vermişti. Alanya Kalesi SurAlanya Kalesi, Antalya'nın ilçesi Alanya'nın simgelerinden biri olan kale. Denizden 250 metreye kadar yükselen yarımada üzerinde bulunur. Surlarının uzunluğu 6.5 kilometreyi bulur. SurKandeleri adıyla da bilinen Alanya yarımadasındaki yerleşim, Helenistik döneme kadar inmekle birlikte günümüze kalan tarihi dokusu 13. yüzyıl Selçuklu eseridir. Kale, 1221 yılında kenti alıp yeniden inşa ettiren Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Kalenin 83 kulesi ve 140 burcu vardır. Ortaçağda surların içine yerleşmiş kentin su gereksinimi sağlamak üzere 400'e yakın sarnıç yapılmıştır. Sarnıçların bir kısmı günümüzde de kullanılmaktadır. Surlar, planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda burnu üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu'nu inerek Tophane ve Tersane'yi geçip Kızılkule'de son bulacak şekilde inşa edilmiştir. Alara Kalesi Alara Kalesi, Alanya'nın 37 kilometre batısında, denizden 7 kilometre içeride Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından 1232 yılında yaptırılmıştır. İpekyolu üzerindeki kalenin işlevi, Alara Çayı kenarındaki Alarahan'da mola veren kervanların güvenliğini sağlamaktır. Kale 200 metreden 500 metreye kadar çıkan sarp bir tepe üzerinde kurulmuştur. Görkemli bir görüntüsü vardır. Dış ve iç kale olarak iki kısımdır. 120 basamaklı karanlık bir dehlizden kalenin içine girilir. Ören yeri olarak düzenlenerek ziyarete açılmadığı için yaban otları ve yıkıntılara dikkat etmek gerekir. Ayrıca tünelin ortalarına doğru derin bir çukur vardır. Bunun ucu su almak için aştıkları mahzenlerdedir. Kalenin içinde kayalar oyularak tüneller yapılmıştır. Kalıntılar arasında küçük bir saray, kale görevlilerinin odaları, ve hamam vardır. Surları ve patikaları izleyerek Alara Kalesi'nin zirvesine çıkmak isteyenlerin en az 45 dk'lık tırmanışı göze almaları ve buna göre donanımlı olmaları gerekir. Bir adet el feneri yeterlidir. Anavarza Kalesi Anavarza Kalesi, Anavarza; Kadirli, Ceyhan ve Kozan ilçe sınırlarının kesiştiği yerde, Kozan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Ceyhan'a 35 km. uzaklıkta, Ceyhan-Kozan sınırında bulunan örenyeri. Çevresi mesire yeri olarak kullanılır. Kilikya ovasının önemli merkezlerinden olan Anavarza’nın antik kaynaklarda adı Anazarbos, Anazarba, Aynızarba veya Anazarbus olarak geçer. Adana’nın yaklaşık 70 km. kuzeydoğusunda, Dilekkaya köyündeki antik şehir, Sunbas çayının Ceyhan ile birleştiği yerin 8 km. kuzeyinde ada gibi yükselen bir tepe üzerindedir. Kale ve şehrin, MÖ. IX. yy.da Kilikya’yı ele geçiren Asurlular tarafından kurulduğu ya da eski bir yerleşimin üzerine inşa edildiği tahmin edilmektedir. Antik Anavarza şehrinin kesin olarak bilinen tarihi ise, MÖ 1. yy.da İmparator Augustos’un (MÖ 27 - MS 14) Anavarza’yı Roma İmparatorluğu'na bağlamasıyla başlar. Şehir, Roma İmparatorluğu devrinde bölgenin önemli merkezlerinden biri olmuş ve kentte İmparator şerefine büyük anıtlar yaptırılmıştır. Ancak, Asurlular tarafından kurulduğu iddiasına şüphe ile bakan tarihçiler de mevcuttur. Bu görüşe göre; Asurluların Çukurova’ya 50 - 60 yıl gibi kısa bir süre hâkim oldukları ve bölgeyi sömürge olarak kullandıkları gözönüne alınırsa, Anavarza gibi bir antik kentin kurulması mümkün görülmemektedir. Bu yüzden, 700 yıl gibi uzun bir süre Anadolu’ya ve dolayısıyla Çukurova’ya egemen olan Hititler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Anavarza kale ve şehri, çeşitli kültürlerin birbirini etkilediği ve zamanla da kaynaştığı önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Zafer takı yakınlarında bulunmuş bir yazıtta, iki kez depremlerle yerle bir olmuş kent surlarının kimler tarafından ve kim zamanında onarıldığından bahsedilmektedir. Ardahan Kalesi Yapılışı oldukça eskiye dayanan Ardahan Kalesi, ilk inşa tarihi bilinmeyen ve ama Selçuklularca yapıldığı düşünülen ve Osmanlılarca sürekli kullanıldığı anlaşılan tarihî bir yapıdır. Ardahan kalesi, Osmanlı döneminde 16. yüzyılın ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle inşa edilmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Ardahan kalesinde yapılan kazılar bölgenin çeşitli krallıkların hâkimiyetine girdiğine göstermektedir. Ardahan şehir merkezinin kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile kent merkezini birbirinden ayıran Kura nehrinin hemen sol kıyısında bulunmaktadır. Bedrama kalesi Giresun,Tirebolu-Torul Karayolu üzerinde, Örenkaya Köyü'nde bulunan kale, tamamen yerli kayalar üzerine kurulmuştur. Tirebolu'dan yaklaşık 8 Km uzaklıkta, oldukça yüksek bir kayalık üzerinde bulunan küçük bir kaledir. Etrafındaki sur duvarlarından çok azı günümüze kadar kalabilmiştir. Kaleye güney taraftan çok dar patika bir yolla çıkılabilmektedir. Kale kapısı tamamen yıkılan kaleden çok az sur duvarı geriye kalmıştır. Kaleye uzaktan bakıldığında tamamen tabii kayalık gibi görünmesine rağmen Harşit Vadisini en iyi kontrol altıda bulunduran bir konuma sahiptir. Belekoma Belekoma; Bizans Dönemindeki Bilecik'in adı ve bulunan kale ismi. Bizans İmparatorluğu zamanında inşaat edilmiştir. Osman Gazi tarafından fethedilene kadar Belekoma daha sonra Bilecik adında telefuz edilmeye başlanmıştır. Bigalı Kalesi Bigalı Kalesi, Eceabat'a 5 km uzaklıkta bulunur. 1807'de 3. Selim döneminde yapımına başlanmış, 2. Mahmut döneminde tamamlanmıştır. Bodrum Kalesi Bodrum Kalesi, Bodrum'un simgesi haline gelmiş ve bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan kale. (St. Peter Kalesi) Bodrum kalesi iki liman arasında kayalık bir alan üzerinde kurulmuştur. Antik çağda önce ada olan bu alan sonraları kente bağlanarak yarımada durumuna gelmiştir. 1406 - 1523 tarihleri arasinda inşa edilen St. Jean Sövalyeleri'nin kalesi, kare planlı, 180 x 185 m. ölçülerindedir. İç kale içinde değişik ülke adları verilmiş kuleler bulunmaktadır. En yüksek kule deniz seviyesinden 47.50 m. yükseklikte olan Fransız Kulesi'dir. Diğer kuleler İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesidir. Kalenin doğu duvarı dışında kalan bölümleri çift beden duvarları olarak takviye edilmiştir. İç kaleye 7 kapı geçilerek ulaşılır. Kapılar üzerinde armalar bulunmaktadır. Armalar üzerinde haçlar, düz veya yatay bantlar, ejder ve aslan figürleri bulunmaktadır. İç kalede Sapelin alti dahil olmak üzere 14 sarnıç vardır. Kale korugani, çiftli duvarlar arası su hendeği, asma köprü, kontrol kulesi, II. Mahmut tuğrası kalenin göze çarpan yerlerindendir. Bodrum Kalesi, 19. yüzyil sonunda kalenin hapishane olarak kullanıldığı dönemde bir hamam yapısı ile Osmanlı niteliği kazanmistir. Kale bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze koleksiyonlarında bulunan eserler Türk hamamı, Amphora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi'nde sergilenmektedir. Ayrıca, 33.5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekanlarda da eser sergilenmektedir. Müze, 1995 yılında Avrupa'da Yılın Müzesi Yarışması'nda "Özel Övgü" ödülünü almıştır. Canayer Buzluca Kalesi Buzluca KalesiTrabzon'un Araklı ilçesine bağlı Zanayer -Canayer- eski adıyla, şimdiki adıyla Buzluca köyündedir. Buzluca, tarihi kalesiyle bölge yerleşiminde tarihi belirleyici unsur olmuştur. Kalecik'teki Kalecik Kalesi, Canayer Buzluca Kalesi'nin bir uzantısıdır. Tarihi kaynaklarda Sürmene'den ilk defa bahseden Arrianus'dur. Arrianus M.S. 131-132 yılarında yazdığı tahmin edilen "Periplo" adlı eserinde Trabzon'un yaklaşık 33 km doğusundaki bir Roma askeri istasyonu(Kale) olarak kurulmuş bulunan Sürmene/Hyssus 'dan bahseder. Burası Romanın doğu sınırını korumakla görevlendirilen 15. leigion Apollonaris'in konumlandırıldığı bügünkü Gümüşhaneye bağlı Sadak Köyü/Satala nın sahile en kısa bağlantısı sağlayan tabii yolun ucunda ve Hyssus/Karadere nehrinin ağzındaki tabii liman sahilindedir. Bu gün [[Araklı] çarşısının güney batı kenarındaki kale harabesi Sürmenenin ilk kurulmuş olduğu bu tarihi belirler. İmparator Adrianus(M.S. 117-138) zamanına kadar Satala 'dan Trabzona direk yol olmadığı düşünülürse,muhtemelen imparator Traijan zamanında kurulmuş olan bu kalenin Roma'nın doğu hudutlarını savunmak için olduğu anlaşılır. Altıncı yüzyılda Bizans'ın doğu sınırının Rizenin hemen doğusuna kadar gerilemesinden sonra, Sürmene'nin stratejik önemi dahada artmıştı. Justinianus(M.S. 527-565) döneminde Lazika savaşları esnasında ve daha sonra Heraclius zamanında (M.S. 610-641) İran seferleri esnasında, Sürmene bölgesi önemli bir ikmal merkezi olarak kullanılmıştır. Bu dönemdeki Sürmene/Sousourmanıa/Sussarmıa'nın yerini Araklı Burnu üzerindeki Buzluca/Canayer 'deki harabeler bize belirlemektedir. Dumlu Kalesi Dumlu Kalesi, Ceyhan'a 17 km uzaklıkta olan İmamoğlu ilçesine giderken Sağkaya beldesinden önce bulunan Tumlu Köyü'nün sınırları içindedir. Tumlu köyü, adını Tumlu Kalesi'nden almıştır. 4 km batısında Soysallı köyü bulunur. Fiziksel olarak Yılankale'yi andırır. İlgisizlikten dolayı tahrip olmuştur. Restore edildiğinde turistik bir yer haline gelebilir. Çok eski bir tarihe sahip olduğu bir gerçektir. Kalenin kuzeyinde yarım haç şeklinde birçok mezar vardır. Bu mezarlar genelde küçük el yapımı mağaralar biçimindedir. Kuzeybatısında mozaikler bulunan kalede yakın zamanda bir mağara mezar ve bir toplu mezar ortaya çikmıştır. Köylülerin anlatımlarına göre kaldenin tarihi dokusu 1989'da ABD'lilerin petrol arama çalışmaları sırasında zadelenmiş ve havalandırma pencereleri olan bir tünel, tuvalet çukuru olarak kullanılıp kapatılmıştır. Köy, Kurtuluş Savaşı sırasında fazla zarar görmemiştir. Gaziantep Kalesi Gaziantep KalesiGaziantep Kalesi, Türkiye'de ayakta kalan târihi kalelerin en güzel örneklerinden biridir. Gaziantep'in merkezindeki bir tepeye kurulmuş olan kale, artık ilin bir simgesi hâline gelmiştir. Ne zaman inşa edildiği bilinmemekle birlikte, Roma döneminde gözlem amaçlı kullanıldığı bilinmektedir. Kale tarih boyunca bir çok kez tamir edilmişitir. Kale son halini 5 yıl önce yapılan bir onarımda almıştır ve de hala ayni guzelligini korumaktadir.ayrica müzesinde de cok degerli tarihi yapitlar barindirmaktadir. Kale, daire biçiminde olup, çevresi 1200 metredir. Duvar taş bloklardan yapılmış olup, 12 kulesi ve burçları vardır. Kale, günümüzde "Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi" müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze tasarım ve uygulaması, ve belgesel hazırlık ve uygulama koordinasyonu, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi için Proje koordinatörü Y.İÇMİMAR Mimar Alp Şahinoğlu tarafından yapılmıştır. Gaziantep in gösterdiği bu destansı savunma 45 dakikalık belgeselle tarihi sunum halinde kale içerisinde müzede gösterilmektedir. Giresun Kalesi Giresun Kalesi Giresun'un gezilebilecek tarihi mekânlarındandır.Kalede çeşitli etkinlikler de düzenlenmektedir. Giresun Kalesi kentin kuzeyindeki yarım adanın kente hakim tepesi üzerinde yer almaktadır. Kalenin günümüze kadar gelebilen kalıntıları merkez kule ve ona bağlı güneydeki sur duvarlarıdır. Sur duvarlarının tabanındaki dikdörtgen büyük blok taşlardan yapılmış bölümü, surların ve kalenin Helenistik ve Roma Dönemi'ne kadar gittiği izlenimini vermektedir. Antik kaynaklarda "Bronz Duvarlı Kale" olarak anlatılan Giresun kalesi,muhtemelen Pontus Kralı Pharnakes-1 zamanında yapılmıştır. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun 1300'lü yıllarda Türklere karşı en son sınır kalelerinden birisidir. Bu nedenle 1301 yıllarında Trabzon Rum İmparatoru Alexius-II tarafından tamir ettirilmiştir. Kalenin denize hakim oluşu ve ticaret yollarının birleştiği noktada bulunuşu kıyı kontrollü amaçlı askeri bir yapı olduğunu göstermektedir. Harput Kalesi Harput Kalesi Urartular tarafından dikdörtgen bir plan üzerine kurularak yapılmış olan mimari yapıdır. Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Şu anki Elazığ il sınırları içerisindedir. Rivayete göre yapımında kullanılan harca su yerine süt eklenmiştir bu nedenle Süt Kalesi olarak da adlandırılır. Kale şu günlerde restore edilmektedir. Hoşap Kalesi Hoşap kalesiHoşap kalesi bir orta çağ kalesidir. Kale Van'a yaklaşık 50-60 km arası uzaklıkta Van-Başkale yolu üzerindedir. Sarp bir yamaç üzerinde bulunmaktadır. Türkiye-İran arasındaki yol üzerinden bulunmasından dolayı eskiden stratejik açıdan önemi vardı. Kale ayni adı taşıyan Hoşap suyunun sarp kayalıkları üzerinde yükselmektedir. Anlam olarak iyi veya tatlı suya karşılık olur. Resmi adı ise Güzelsu dur. Günümüzde yaşayan pek çok yapı bölgede Mahmudi Süleyman olarak adlandırılan kişi tarafından 1643 yılında yaptırılmıştır. Bölgesel geleneğe göre,bu müthiş yapıyı yapan mimarın elleri, diğer bir tane daha yapamasın diye kesiliyordu. Kalenin batıya bakan girişi ve özgün kapısı bozulmadan günümüze ulaşabilmiştir. Kapının üzerinde yapımı ile ilgili Farsça kitabe ve aslan kabartmaları yer almaktadır. Kale içindeki eski hamam, cami, medrese, su sarnıcı, zindan ve odalarda geçmişin izlerini görmek mümkündür. Kahramanmaraş Kalesi Kahramanmaraş Kalesi, Kahramanmaraş kent merkezindeki yığma tepenin üstündedir. Günümüze değin birçok onarım geçiren kalenin M.Ö. 1. yüzyıl - M.S. 2. yüzyıl arasında yapılmış olacağı düşünülmektedir.150x75 metre boyutlarında dikdörtgene yakın planlıdır. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü duvarların bir bölümünü ve üç burcu onartmıştır. Bunlardan biri kalenin eski giriş yapısıdır. Kare planlı burcun dış duvarları kesme taş, iç duvarları ise moloz taştır. Yarıdan çoğu yıkılmış iç duvarlarda iç kapı koridoru ile kapı söve yerleri onarılmıştır. Burcun güney yüzünde sivri kemerli, çiftkanatlı kapı yer alır. Ahşap kapı kanatları, kalın saç kaplanarak iri başlı çivilerle perçinlenmiştir. Burcun doğusu mazgal deliklidir. İçten haç planlı burç, haçın uzun kolu üstündeki başka bir kapıyla kaleye açılır. Kale surlarının içi park olarak düzenlenmiştir. Açık çay bahçeleri, çocuk parkı ve dinlenme mekanları bulunmaktadır.girişin sol tarafında ise dev bir atatürk şekli vardır ve geceleri üzerinde ışıklar yanar ve bunu tüm şehir görür.Ayrıca içinde oyun parkı vardır.Yoların kenarlarında ise şehrin eski resimleri bulunmaktadır. Kayseri Kalesi Şehir merkezinde, Kayseri surları ve kalesi geniş bir alana sahiptir. Roma İmporaloru III. Gordianus zamanına (M.S 238-244) ait sikkelerdeki bilgilere göre bu tarihte Kayseri'de surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bizanslılar döneminde Justinian şehri koruyabilmek için esas suru daraltmıştır. Kayseri Kalesi iki bölümden ibarettir: Dış kale, iç kale. Dış kalenin önemli bir bölümü yok olmuştur. İç Kale, hiç bir yönden dış kale ile bağlı bulunmamaktadır. Müstakil bir yapı durumundadır. Doğu ve güney kısmında ayrı biçim ve kuruluşta iki kapısı vardır. Sonradan Cumhuriyet Meydanına bakan üçüncü bir kapı daha açılmıştır. Kale içi, kuyumcular tarafından çarşı olarak kullanılmakta olup; ayrıca Fatih dönemine ait Kale Camisi bulunmaktadır. Kilitbahir Kalesi KalesiKilitbahir Kalesi, 1452'de İstanbul kuşatması esnasında Papalık Donanması’nın Bizans İmparatorluğu’na yardım etmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından Çanakkale'nin karşısındaki Kilitbahir köyünde yaptırılmıştır. Kale, iç ve dış sur duvarlarından ve avlu içinde 7 katlı üçgen bir kuleden oluşmaktadır. İç kale 7 katlıdır. Daha sonra ilk kez 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893-1894 yıllarında II. Abdülhamit tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Dış sur duvarları (dış kale) 4 m, ikinci dış kale 18 m, iç kale 30 m yüksekliğindedir. Duvar kalınlıkları 4-6 m arasındadır. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Kale, tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmişti. Açıklık kısımları kiremit kemerli olup, kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır. Kale, Çanakkale Savaşları’nda çok önemli rol oynamıştır. Bu kale, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir. Koçhisar Kalesi Koçhisar Kalesi, Şereflikoçhisar'ın hemen doğusunda, tepe üzerinde bulunan bir kaledir. Osmanlı hakimiyetinden önce iki adet kale olduğu ve bu kalelerin Fatih Sultan Mehmet tarafından Karaman'ın fethi sırasında yıktırıldığını ileri süren yazarlar vardır (İ. Hakkı Konyalı: Şereflikoçhisar Tarihi). Bugün bu tepe üzerinde kaleden kalma hiçbir yapı yoktur. Ama tepenin adı Kale tepesidir ve hemen eteğindeki mahallenin adı da Kale Mahallesidir. Yine tepe üzerinde ve eteklerindeki döküntüler arasında küllü topraklar, kale duvarlarından döküldüğü anlaşılan taşlar ve çanak çömlek parçaları gözlenmektedir. Ayrıca Çayırönü köyü, demirciobası köyü ve yaylak köyü çatalında kale ismi verilen bir tepe vardır bu mevkide çobanlar zaman zaman çanak çölmek ve tarihi kalıntılar bulduklarını söylerler bazı rivayetlere göre hitit heykelleri bulunduğu söylenir. Kütahya Kalesi Kütahya Kalesi, Kütahya şehrinde Bizanslılar'dan kalma kale. Çevresi yaklaşık 3.500 m'dir. Yetmiş burcu vardır. Kale, üç bölümden meydana gelir. İç hisar, yukarı ve aşağı kalelerden sonra yapılmıştır. Asıl kalenin eteğindedir. İç hisara iki kapıdan geçilerek girilir. Yukarı kale (bir adı da Asıl kale) doğusunda iki kapı vardır. Biri yıkık durumdadır. İç kale, Yukarı kalenin içinde ve batısındadır. Burada bir mescid, iki ambar, sarnıçlarmuhafız daireleri ve askerî koğuşlar vardı ve çevresi 800 m kadardı. Evliya Çelebi kalenin birara hapishane olarak kullanıldığını yazar. Mut Kalesi Şehrin ortasında olan kalenin ilk inşa tarihi bilinmemektedir. Küçük bir garnizonu anımsatan kalenin temel taşları rektoponel düzgün kesme taşlarla örülmüştür. Karamanoğulları ve Bizans Bizans döneminde tamir gören kalenin dört adet burcu bulunmaktadır. Kalenin içinde bir de iç kale diye adlandırılan kule vardır.İçinde çınar altına çıkan tüneller vardır. Malazgirt Kalesi Muş ili Malazgirt ilçesinde bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır. Kale, bir tepe üzerinde, eski Malazgirt şehrini çepeçevre kuşatmaktadır. Akkoyunlu Uzun Hasan Bayındır’ı ele geçirmek isterken Fatih Sultan Mehmet tarafından bozguna uğratılmış ve Malagirt Kalesi ile birlikte yöreye hâkim olmuştur. Ardından Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’nda bu kaleyi ele geçirmiştir. Pertek Kalesi Pertek Kalesi Pertek ilçesi yakınındadır. Keban baraj gölü yapılmadan önce Murat nehrinin kıyısında sivri bir kayanın ucunda bulunan kalenin bugün etrafı sularla çevrili bir ada görünümündedir. Kalenin içinde bir sarnıç mevcuttur. Çevresinde çinili odalarda 1071 yılından sonra yöreye hakim olan Mengüçoğulları tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Kale Osmanlı döneminde Halit Bin Velit tarafından onarılmış, daha önce kalede bulunan karakuş heykeli kaldırılarak Arapça yazılmış bir Kitabe konulmuştur. Rumkale Rumkale, Gaziantep'in Yavuzeli ilçesi sınırları içinde bulunan ve günümüzde Birecik Barajı gölünün oluşmasıyla doğmuş bir yarımadada yer alan tarihi kale. Zeugma'dan veya Halfeti'den motorlarla ulaşılmaktadır.Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine daha yakındır. Savaşır Kalesi Ardahan'ın Posof ilçesi Savaşır (Cancak) Köyü’nün güneydoğusunda üç yanı vadi ile çevrili oldukça yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Rivayete göre Gürcü Tamar Dodopal tarafından yapılmıştır. Kale oldukça dar bir alanda, çevreyi kontrol etmek amacı ile kurulmuştur. Çevre duvarlarının kalıntıları ve bir de kulesi günümüze ulaşabilmiştir. Kaba yontma taştan yapılmıştır. Büyük olasılıkla bu kale bir karakol kalesidir. Seddülbahir Kalesi Seddülbahir Kalesi, 1659'da IV. Mehmet döneminde Frenk Ahmet Paşa'nın Mimar Mustafa Ağa'ya yaptırdığı Biga'daki Osmanlı kalesi. Bugün yıkık haldedir. Silifke Kalesi Temel belirlemelere göre Helenistik ya da erken Roma döneminin olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Orta Çağ kalesi görünümündedir. Silifke'ye hakim, 185 metre yüksekliğinde bir tepe üzerinde yapılmış olan, çevresi kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır. Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname'sinde, XVII. yy'da Silifke Kalesi'nin 23 burcu olduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar; ancak burçların bir kısmı ve kale içi tümden yıkık durumda olduğundan tam belirlemesini yapmak güçtür. Hâlâ görülebilen 10 adet burç bulunur. Silvan Kalesi Silvan Kalesi, yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak Diyarbakır Kalesi kadar eski ve Diyarbakır tarihiyle yaşıt bir geçmişi vardır evliya çelebiye göre Cercis Peygamber emriyle Handik adında bir melik kurmuştur. Bir Asur kenti olarak kabul edilen silvan'ın tarihte 7 defa yıkılıp yeniden kurulduğu rivayet edilmektedir. Silvan azizler şehri olarak anılmaktadır. M.S. 400'lü yıllarda Şehrin kurucusu olan Mar Maruthas tarafından İran'dan getirilen 40 Hristiyan şehidinin silvan'a gömülmesinden sonra Silvan; Martiropolis (şehitler şehri) adıyla anılmıştır. M.Ö.70'li yıllarda 300.000 nüfusuyla bir imparatorluk başkenti olan silvan , helenistik çağın en büyük başkentlerinden biriydi ve Tigranokerta adıyla anılmaktaydı. Meyafarqin Suru iki katlı olarak yapılmış. Arada geniş bir yol bulunurmuş. Dış sur bugün az çok Diyarbakır Kapısı civarında fark edilebilir. Kale, dörtgene yakın bir şekildedir. Doğudan batıya 600, kuzeyden güneye 500 metre,toplam 2200 metre uzunluğunda olup, surlardan 50 burç ve kule vardır. Sinop Kalesi Sinop Kalesi, Sinop kentinin bulunduğu yarımada üzerinde kurulu kaledir. Kale, İÖ 7. yüzyılda da kenti korumak amacıyla kuruldu. Roma, Bizans ve Anadolu Selçukluları döneminde birkaç kez onarıldı. Günümüzde hâlâ özelliğini koruyan kalenin duvarları 2.050 metre uzunluğu, 25 metre yüksekliği, 3 metre genişliğindedir. İki ana giriş kapısı vardır. Kale duvarı şehri çevrelemektedir. Tirebolu Kalesi Tirebolu Kalesi, Tirebolu’nun deniz kıyısında, yüksek bir kayalık üzerinde bulunan kaledir. Tirebolu kenti, Miletoslular tarafından kurulmuş, kent bu adı üç şehir anlamına gelen Tripolis'ten almıştır. Bir görüşe göre kent bu adı yan yana bulanan üç burun üzerine kurulu olmasından, diğer bir görüşe göre ise Sen-Jan Kalesi, Bedrama Kalesi ve Andoz Kalesi isimli üç kaleden dolayı almıştır. Sen Jan Kalesi veya Tirebolu Kalesi, kentin merkezinde denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almakta. Deniz içersinde ki doğal bir kaya üzerine kurulan kale, 13. yüzyıl geç Bizans dönemi inşa edildi. Tek giriş kapısı bulunan kalenin sur duvarlarını dışarıdan aralıklarla yapılmış payandadan kuleleri desteklemektedir. Kale içinde Osmanlı dönemine ait mezar taşları da bulunmaktadır. Tokmar Kalesi Taşucu-Antalya karayolunun yirmi ikinci kilometresinde kuzeye ayrılan beş kilometrelik asfalt bir yolla ulaşılır. Tokmar Kalesi, denize hâkim bir tepe üzerine yapılmıştır. Güneyi yalçın bir kaya ile çevrili olan kalenin kuzeyinde savunma burçları vardır. XII. yy' da yapıldığı sanılmaktadır. Van Kalesi Van Kalesi Antik Urartu Krallığı tarafından kütle halindeki taştan yaptırılan ve Urartu başşehri Tuşpa'yı kuş bakışı gören bir istihkam yapıdır. Van Gölü kıyısında olup, Van şehrine 5 km uzaklıkta bulunan bu kale sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Yapı 1800 m uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 80 m yüksekliğindedir. Kale M.Ö. 9. yüzyılda Lutipri’nin oğlu Sarduri tarafından M.Ö. 840-825 tarihleri arasında kurulmuştur. Çok sayıdaki bu tür istihkamlara şimdiki Ermenistan, Türkiye ve İran'da rastlanır. Genellikle bu tür yapılar yeryüzüne çıkmış kayalarda ve yamaçların içinde yapılır. Bu tür kaleler genellikle yabancı ordulara karşı koymak için değil, bölge kontrolü için kullanılır. Van şehri eteklerindeki bu yapının harabeleri onun duvarlarının Orta Çağ'da yapıldığını destekler. Zilkale Zilkale, Çamlıhemşin, Rize ilçesinin 12 km güneyinde, Fırtına Vadisi'ndeki bir geçide hakim, yüksekçe bir tepe üzerinde konumlanmış. 8 burç ve bir gözetleme kulesinden oluşan, savunma hendeği durumundaki Zil deresine merdivenle inilen, bir kale olup, kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Ahşap olan iç konstrüksiyon çürüyüp yok olmuş olmalıdır. Bryer’a göre kuzey duvarına bitişik dörtgen apsidli oda bir şapeldir. Zil Kale, Varoş Kale, Pazar Kalesi ilk bakışta aynı elden çıkmış ve aynı amaçla yapılmış izlenimi vermektedirler. Bryer, Trabzon İmparatorluğu döneminde ya bizzat Komnenoslar ya da İmparatorluğa bağlı yerli Lordlar (mesela Zil Kale için Hemşin Lord’u Arhakel) tarafından yapıldıklarını tahmin etmektedir. Bıjışkyan (1871) “Kayalığın üzerinde bulunan ve Zilkale denilen eski bir kalenin içinde insana şaşkınlık veren kemerli binalar ve büyük bir kule vardır. Kalenin alt ucu, tepelerin üzerinde başka kalelere ve eski bir kilise kalıntıları bulunan Fırtına Deresi’ne kadar uzanır” diyerek gözlemlerini anlatırken, yazık ki kale tarihi hakkında bilgi vermemektedir. Osmanlı’nın bölgeyi fethinden sonra’da Kale-i Zir adıyla askeri amaçlarla kullanılmış, 1979 yılında kalede bulunan 26 cm uzunluk ve 4-4 ½ cm çağpında pirinç döküm, iki el topu Trabzon Müzesi’ne getirilerek 440 (79-1-1) ve 441 (79-1-2) ile envantere kayıt edilmiştir. Çavuştepe Kalesi Çavuştepe kalesi, Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı çavuştepe köyünde yer almaktadır. Van'a 25 km, Gürpınar ilçe merkezine 10 km, mesafede, Van-Hakkari karayolunun hemen güney tarafında bulunmaktadır.Bol Dağı silsilesinin batı ucunda kurulmuş olan kale, aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Urartular tarafından yapılmış olan kale dünyanın en eski tuvalet ve kanalizasyon sistemine sahiptir. Çimpe Kalesi Çimpe Kalesi, 1356 yılında1, Orhan Bey döneminde alınmıştır. Çoğu tarihçiler ve tarih kaynakları, Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa'nın Edirne'yi kuşatan Bulgar ve Sırp kuvvetlerini bozarak Bizans'a yardım etmesi sonucunda kalenin hediye edildiği belirtilmektedir. Bu olay ile Osmanlı Devleti ilk kez Rumeli yakasında bir kale almıştır. Orhan Bey Çimpe Kalesi'ni Balkanlar'da askeri üs olarak kullanmıştır. Kale Gelibolu'da olup, hem Çanakkale Boğazı'nı hem de Saros Körfezi'ni görmektedir. Şebinkarahisar Kalesi İlçe merkezinin güneyini kuşatan Hacıkayası üzerine kurulan kale, iç ve dış kale olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Dış kale: Dış Kale'nin giriş kapısına bugün hâlâ özelliğini koruyan kayaya oyma merdivenlerle ulaşılır. Giriş kapısı yarı daire planlı iki kule arasına yerleştirilmiştir. Dış Kale'de dikkat çeken önemli yapılardan birisi kuzeybatı uçta yer alan oval planlı burçtur (kızlar kalesi). Dış kalenin güney ve doğuya bakan kısımlarında kuleler oldukça haraptır. Dış Kale'de değişik büyüklüklerdeki kayaya oyma su sarnıçları ve yapı kalıntıları mevcuttur. En büyük su sarnıcı kırk badal ismiyle anılan su sarnıcıdır. İç kale: İç Kale XI. yüzyıl Türk mimarisinin özelliklerini taşıyan sekizgen bir kule ve onu çevreleyen dikdörtgen bir avludan oluşmaktadır. Dış avludan 15 - 20 m içerideki kayalık zemine kurulu olan iç kaleye kulelerden desteklenen bir kapıyla girilir. İç Kale'nin kuzeybatı köşesinde sekizgen planlı dört katlı bir kule bulunmaktadır. Bu burca basık kemerli (1,54 – 1,90 m) kapıyla girilir. Kırk iki basamaklı bir merdivenle yukarıdaki mazgal siperlerine ulaşılır. 27 m yükseklikteki kulenin, kapının açıldığı yüzey hariç tutulursa, her yüzünde yedi pencere bulunur. Kulenin 2,70 m güneyinde 6,20 x 4,20 m ebadında, 8 m derinlikte alttan kayaya oyulmuş, üzeri moloz taş ve horasan harcı ile örülmüş bir sarnıç bulunmaktadır. İç Kale surları büyük kule dışında yarı daire planlı dört küçük kuleyle takviye edilmiştir. Ankara Kalesi Ankara Kalesi, Ankara'da bulunan bir kale. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Romalılar, Bizanslılar hakimiyetinde kalan kale, 1073 yılında Selçukluların eline geçmiştir. 1101 yılında Haçlılarca ele geçirilen kale 1227 yılında tekrar Selçukluların hakimiyetine girmiştir. Selçuklular döneminde onarılan ve eklemeler yapılan kale Osmanlı döneminde 1832'de Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa tarafından onarımdan geçirilmiştir. Kale yapısında rastlanan heykel, lahit, sütun başlıkları kalenin yapımı ve onarımında etrafta bulunan malzemelerden yararlanıldığını göstermektedir. Kalede roma dönemine ait kalıntılar dikkati çekerse de büyük ölçüde Bizans döneminde yapılmıştır.İmparator II.Consantantinus MS.668 'de Dış kaleyi yaptırmıştır,İmparator Isaurili III.Leonise kale duvarlarını onarırken iç kale surlarını yükseltmiştir.Bunun ardından İmparator Nikoporos 805'te , İmparator Bazileus 859'da bu kaleyi onarmıştır.Kalenin yerden yüksekliği 110m.'dir Kale içnde çeşitli restoronlarda bulunmaktadır. Ankara Kalesi dışardan görümüne göre daha büyüktür. Ayrıca kale her yıl çeşitli festivallere de ev sahipliği yapmaktadır. Yılankale Yılankale, Ceyhan'a 13 km. mesafede E-5 karayoluna 3 km. dir. Çok sarp bir tepe üzerine Ceyhan Ovası'na tamamen hakim şekilde kurulan bu kalenin Bizanslılar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Yöre halkı tarafından Şahmeran kalesi olarak da adlandırılmaktadır. Yılankale ortaçağda Çukurova'nın Haçlı işgali döneminde 12. yy'da Ceyhan Nehri kenarındaki hakim tepeye yaptırılmış. Hem ovayı hem de tarihi İpek yolunu kontrol etmiş, bulunduğu doğal kaynaklarla bütünleşmiş. Sağlam surları kale meydanına, üç kapıdan sonra ulaşılabilmesi ve kapıları birbirine bağlayan portatif merdivenlerin kullanılmış olması ile fethedilmesi çok güçleştirilmiş. Ramazanoğlu Beyliği döneminde 1357'den itibaren terk edilen kalenin adı Kovara iken ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi 17. yy' da yörede Şahmaran Efsanesinden dolayı Şahmaran Kalesi adını vermiş. Daha sonra Yılankale adını alan kale Anavarza, Tumlu ve Kozan Kalelerinin görüş ve alanı içinde yer alıyor. Kale-i Bala Kale-i Bala, Rize ilinin, Çamlıhemşin sınırları içinde bulunan tarihi bir kaledir. Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine 40 km uzaklıkta Hisarcık Köyü sınırları içerisinde Fırtına Deresi’nin kaynaklarına hakim bir noktada kurulmuştur. Kaynaklarda geçen bir diğer adı ise Varoş Kale’dir. Kale Kaçkarlar'ın iç kısmına geçit veren Başhemşin ve Tatos Geçidi’ne yakındır. İlk yapım tarihi konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır. İç kale M.S. 6. yüzyilda yeniden inşa edilmiş, 14. yüzyıl başlarında da Cenevizliler tarafından aşağı surlar yapılmıştır. Kale, Osmanli döneminde onarılarak kullanılmış ve Bölge'nin Türkleştirilmesinde etkili rol oynamıştır. Kale'nin iç surları 1,5 m kalınlığındadır ve yarım daire planlı beş kuleye sahiptir. Zamaninda iç kaleden kuzeydoğu ve kuzeybatıya uzanan ve denize ulasan aşağı kaleden günümüze batı surlarının bir bölümü ve bazı kuleler kalmıştır. Nara Kalesi Nara Kalesi, Çanakkale'ye 6 km uzaklıkta bulunan Osmanlı kalesi. Yapımına 3. Selim döneminde başlanmış, 2. Mahmut döneminde tamamlanmıştır. Duvarlarında antik Abidos Kenti kalıntılarının kullanıldığı öne sürülmektedir. Kale, Boğazın savunması ve İstanbul’a giden gemilerin son kontrollerinin yapılması amacıyla inşa edilmiştir. Yoros Kalesi Yoros kalesi İstanbul'da Anadolukavağı sırtlarındaki Doğu Roma döneminden kalma kaledir. İmparatorluk zayıf düştükten sonra Cenevizlilerin eline geçmiş ve uzun süre onların elinde kalmıştır; bu yüzden bir Ceneviz kalesi olduğu inancı doğmuştur. Kalenin kapladığı alan İstanbul çevresindeki diğer bütün kalelerin kapladığı alandan çok daha büyüktür. İç kesimdeki kulelerin bazıları hâlâ iyi durumdadır ve duvarlarda Yunanca yazıtlar göze çarpar. Adının nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. "Kutsal yer" anlamına gelen Hieron'dan geldiği görüşü oldukça yaygın olmakla birlikte, antik çağ tanrılarından Zeus'un sıfatı olan "uygun rüzgarlar" anlamına gelen ourios'tan geldiği de iddia ediliyor. Ayrıca Yoros adının doğrudan doğruya "dağ" anlamındaki oros'tan geldiği de düşünülmektedir. Anadolu Hisarı Anadolu Hisarı; İstanbul'un Anadoluhisarı semtinde, Göksu Deresi'nin İstanbul Boğazı'na döküldüğü yerdedir. Anadolu hisarı, 7.000 metrekarelik bir alan üzerine, Boğazın en dar noktası olan 660 metre mesafedeki bölgesine inşa edilmiştir. Cenevizliler, Bizans'la birlik olup Karadeniz'de (Kefe,Sinop ve Amasra'da) koloniler kurmuşlardı. Bu sebeple, Boğaz geçişi Cenevizliler için hayati önem taşımaktaydı. Aynı durum Osmanlılar için de söz konusuydu. Karşı sahilde, İstanbul'un Avrupa yakasında bulunan Rumeli Hisarı ise, 1451-1452 yılları arasında II. Mehmed tarafından, bu yabancı ülkelerin gemilerinin geçişlerini denetim altında tutabilmek amacıyla inşa ettirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, Rumeli Hisarı'nı yaptırırken bu kaleye dış surlar ekletmiştir. Anadolu Hisarı, iç ve dış kale ile bu kalelerin surlarından oluşur. İç kale, dikdörtgen biçimindeki dört katlı bir kuledir. İlk yapıldığında, bir giriş kapısı bulunmadığı için, kuleye iç kale surlarına uzanan bir asma köprüden giriliyordu. Üst katlarına da içerideki ahşap merdivenlerle çıkılıyordu. İç kale surları, dış kalenin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerini birleştirir. Bu surlar üç metre kalınlığındadır. İç surlarla birleşen dış kale surlarının üzerinde birçok kemer ve surları korumak için yapılmış üç kule bulunur. Asıl kalenin surları doğu-batı yönünde 65 metre; kuzey-güney yönünde 80 metre boyunca uzanır. Surların kalınlığı 2.5 metredir. Dış surlarda topların yerleştirildiği menfezler bulunur. Anadolu Hisarı'nın asıl kalesinde ve iç surlarında, araları harçla doldurulmuş blok taşlar kullanılmıştır. Anadolu Hisarı, İstanbul'un fethinden sonra askeri önemini yitirmiş, çevresi zamanla bir yerleşim bölgesi durumuna gelmiştir. Bugün bazı bölümleri yıkık olan Anadolu Hisarı’nın ortasından yol geçmektedir. Rumeli Hisarı Rumeli Hisarı İstanbul'un Sarıyer ilçesinde Boğaziçi'nde bulunduğu semte adını veren hisar. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden önce boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir. Burası boğazın en dar noktasıdır. Mekanda uzun yıllardır Rumeli Hisarı Konserleri düzenlenmektedir. İstanbul Sarıyer'de bulunan Rumeli Hisarı, 30 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Anadolu Hisarı'nın karşısında İstanbul Boğazı'nın 600 metrelik en dar ve akıntılı kısmında inşa edilmiş bir hisardır. 90 gün gibi kısa bir sürede tamamlanan hisarın üç büyük kulesi, dünyanın en büyük kale burçlarına sahiptir. Kadifekale Kadifekale, Tepekule'deki eski İzmir (Smyrna) dışında, kentin Pagos'ta (Kadife Dağı) yeniden kurulduğu alandır. M.Ö. 4. yüzyılda kurulan kentten bugüne değin varlıklarını sürdüren Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar vardır. İzmir'in ve körfezin kuşbaşı seyir noktası olan Kadifekale, şehrin güneyinde 186 metre yükseklikteki bir tepe üzerindedir. Eski adı Pagos olan Kadifekale'de yaşayan Amazon kadınlarının, dağın eteklerinden Meles Çayı kıyalarına indikleri, hakimiyetlerini uzun yıllar sürdürdükleri rivayet edilmektedir. Büyük İskender'in generallerinden Lysmachos tarafından yaptırılan kalede halen bu döneme ait kalıntılara rastlanmakta, Bizans dönemine ait sarnıçlar bulunmaktadır.Bu kale şuan yıkık dökük bir yer olarak yolunda elişi yapan kadınlar pliklerle çanta,cep telefonu kılıfı,seccade... gibi örnekler yapıp satılmaktadır. Kızkalesi Erdemli'nin önemli turizm merkezi olan Kızkalesi, Erdemli'ye 23, Mersin'e 60 km mesafededir. Özellikle yaz aylarında büyük bir canlılığın yaşandığı kasabaya, ulaşım minibüslerle sağlanmaktadır. Kasabada taşıma kooperatifi olduğu için ulaşım problemi yoktur. Günün her anında Mersin ve Silifke'ye ulaşmak mümkündür. Kızkalesi, tarih içinde Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar'ın hakimiyetinde kalmış önemli bir yerleşim bölgesidir. Yapılan ilk kazılarda buraya ilk yerleşimin MÖ. 4. yüzyıla ait olduğunu gösteriyor. Ünlü tarihçi Herodot, bu şehri Georges adında Kıbrıslı bir prensin kurduğunu yazar. Milattan sonra 72 yılında Roma hakimiyetine giren Kızkalesi, 450 yıl Roma yönetimine bağlı kalmıştır. Bu dönemde zeytincilikte büyük bir gelişme göstermiş ve zeytin yağı ihraç merkezi olmuştur. Bizanslılar döneminde Arap saldırılarına karşı çevresi surlarla çevrilmiştir. Önemli bir ticaret limanı olan Kızkalesi, 1448 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından ele geçirilmiş ve yeniden imar edilmiştir. Cem Sultan, 1482 yılında, Rodos Şövalyeleri'nin yolladığı gemiye binmeden önce bir süre burada kalmıştır Kızkalesi'nin Efsanesi Kızı yeni doğunca oralarda adet olduğu gibi küçük kızını kahine götüren kral, kızının 19 yaşına gelince bir yılan tarafından sokularak öldürüleceğini öğrenir. Bunu önlemek için de denizin ortasına bir kale yaptırır ve kızını orada tutar. Kız 19 yaşına gelince kalede şenliker verilir. Bu şenliğe davetli bir köylü kadın da bağında yetişen nefis üzümlerden bir sepet hediye götürür. Fakat dalgınlığından sepetin içine giren yılanı görmez. Prenses üzümü çok sevmektedir. Herkes gittiğinde yemek üzere üzüm sepetini odasına gönderir. Herkes gittiğinde odasına çıkan kız üzüm yemeye başlar ve yılan kızı sokarak öldürür.Sonra kızı mezara gömerler. Simena Kalesi Kale Köyü eski Simena antik kenti üzerine kurulmuştur. Bulunan yazıtlardan kentin tarihini M.Ö. IV. yüzyıla kadar indirebiliyoruz. Simena Kalesi Orta Çağ'da kullanılmıştır. Orta Çağ surlarının oluşturduğu iç kalede, kalıntıları birkaç bloktan ibaret olan bir tapınak ile bu tapınakla irtibatlı bir stoada yer almıştır. Ayrıca yine kale içinde, doğal kayaya oyulmuş 7 oturma sırası ile 300 kişilik bir tiyatro yer alır ki bu, Lykia şehirleri içinde en küçük tiyatrodur. Kaya mezarının üzerinde, düzgün bloklardan oluşan Roma Devri duvarı ve onun üzerinde de mazgalları ile geç devir suru vardır. Burada aynı anda üç ayrı devir görmek mümkündür. Kıyıda, harap durumdaki hamamın kitabesinde "Aperlai halkı ile meclisi ile birliğin diğer şehirleri tarafından İmparator Titus'a armağan edilmiştir" ibaresi bulunur. İkisi ev tipi mezar olmak üzere burada birçok mezar görülmektedir. Kulenin kuzeyinde kalan ev tipi mezarda Lykia dilinde yazıt dikkati çeker. Kale'den Üçağız'a bakıldığında, buranın ne kadar emniyetli bir doğal liman olduğu görülür. Çeşme Kalesi Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eseri II. Beyazıt'ın yaptırdığı kale bugün müze olarak kullanılmaktadır. Çeşme kalesi ise, 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla, Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştır. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü konumunu almıştır. Selçuk Kalesi Türkiye nin en çok turist ağırlayan üç merkezinden biri olan Efes-Selçuk-Kuşadası, kale konusunda önemli bir konuma sahip. Aynı fotoğraf karesinde görülebilen Artemis Tapınağı, St. Jean Kilisesi ve kalıntıları, İsa Bey cami, Roma hamamları gibi bir çok tarihi eser Selçuk Kalesi çevresinde yer alırken çevrede bulunan Meryemana, Yedi Uyurlar, Efes Antik kenti, Belevi, Şirince köyü, Kuşadası, gibi merkezler tam anlamıyla tarih hazinesi olarak karşımıza çıkıyor. Turist trafiğinin bu kadar fazla olduğu Selçuk Kalesi içinde yine bir çok aktivite gerçekleştirme imkanı bulunabiliyor. Bozcaada Kalesi Adanın kuzey burnu üstünde kurulmuş olan kalenin, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminde kullanılan kale, Çanakkale Boğazı'nın önemi nedeniyle Fatih Sultan Mehmet tarafından onarılmış. Kanuni Sultan Süleyman ve 2.Mahmut tarafından genişletilen kale, 1965-70'te Turizm Bakanlığı tarafından gözden geçirilmiş. 10 metre genişliğinde ve 250 metrelik su hendeğiyle adadan ayrılan Bozcaada Kalesi, iç ve dış olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Surlarla çevrili bölümlerde su sarnıcı, cephanelik, revir, karargah, kuyu, çeşme, camii, atölye ve kışla binası bulunuyor. Kale, görkemli görünüşüyle dışardan olduğu kadar içerden de etkileyici. Ilık havada taş basamaklarla surlar ve burçlara tırmanan ziyaretçiler, Bozcaada'nın panoramasını farklı açılardan izleyip, fotoğraflama olanağı buluyorlar. Enez Kalesi Antik Çağda Akropol denilen yüksek bir tepe üzerindeki kalenin tarihçi Prokopios, Balkanlardan gelen barbar akınlarını önlemek amacıyla yapıldığını yazmıştır. Kalenin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, duvarlarındaki devşirme yapı malzemeleri Bizans öncesi yapıldığına işaret etmektedir. MS.VI.yüzyılda Iustinianus’un kaleyi onardığı kaynaklarda geçmektedir. Ana girişi kuzeyde olan kale, doğu-batı doğrultusunda uzanmakta, güneyinde sur duvarı ile birleşmektedir. Denize bakan tarafta iki tane çok köşeli kulesi vardır. Bunlardan sağdaki yıkıldığından günümüze ulaşamamıştır. Batıdan uzanan sur duvarı ise içeriye doğru bir eğim yaparak güneyden gelen duvarla birleşmektedir. Böylece kalenin bu bölümü yarım kubbe biçiminde olup, Meriç Nehri’nden gelecek tehlikelere karşı savunmayı güçlendirmektedir. Kuzey-doğu köşesindeki köşeli kule batı yönünde yine köşeli bir yarım kubbe ile çıkıntı yapmaktadır. XII.yüzyılda onarılan kalenin yapı malzemesini kesme taş, tuğla ve antik mimari parçalar meydana getirmiştir. Kaledeki antik mimari parçalar bugün Enez’in ev ve bahçelerinde görülmektedir.Kalenin içerisinde Enez’in simgesi özelliğini taşıyan Enez Ayasofyası, mozaik döşemeli küçük bir kilise ve bir de şapel olarak kullanılmış bir mağara vardır. Burada bulunan Pan ve dans eden su perilerini tasvir eden bir kabartma Edirne Müzesi’ne götürülmüştür. Kalenin anıtsal giriş kapısı yanındaki duvarda da beyaz mermerden bir Trak süvarisinin tasviri vardır. Ayrıca kale içerisindeki sivri Osmanlı kemeri de yapının Türkler tarafından kullanıldığına işaret etmektedir. Sivas Kalesi Sivas il merkezinde, Topraktepe üzerinde bulunan bu kalenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bunu belirten bir kitabesi de günümüze ulaşamamıştır. İlk kalenin Roma döneminde veya daha önce yapıldığı sanılmaktadır. Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular, Eretnalılar, İlhanlılar ve Osmanlılar zamanında kale onarılmıştır. Timur tarafından 1400 yıllarında da kale yıkılmıştır. Kaleden bazı sur duvarları günümüze gelebilmiştir. Sivas Valisi Necmettin Ergin tarafından burada 4 Eylül Parkı yapılmıştır. Evliya Çelebi’ye göre Sivas Kalesinin surları 10.500 adım (6.500 m.) olup, kesme taştan iki sıra halinde yapılmıştır. Kalenin 27 kulaç yüksekliğinde duvarları vardı. Beş tane de kapısı bulunuyordu. Sur duvarları içerisinde Aşağı ve Yukarı kale olmak üzere iki iç kale daha bulunuyordu. Bunlardan Aşağı kalede Sivas’ı yönetenler yaşıyorlardı. Bu bölüm 20 kule, 600 mazgallı idi ve iki de demirden kapısı vardı. Aşağı Kalede ise, top ve cephaneler vardı. Yukarı Kale topraktan yapılmıştır. Şeytan Kalesi Çıldır’a 1 km. uzaklıktaki Yıldırımtepe Köyü’nün 1,5 km. kuzeydoğusunda Karaçay Vadisi’ne hakim yüksek bir tepede yer almaktadır. Kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber yöredeki diğer kalelerin mimari özellikleri göz önüne alındığında Urartular zamanından kaldığı sanılmaktadır. Tarihi kaynaklarda buradan Çıldıran Kalesi, Kal’a-ı Şeytan, Kaçiş, İblis Hisarı gibi isimlerle söz edilmiştir. Şeytan Kalesi’nin üzerinde bulunduğu yalçın kayalıklar sur duvarları ile birleşerek kaleyi çok daha korunaklı bir konuma getirmiştir. Buradaki kayalıklar en az sur duvarları kadar önemlidir. Sur duvarlarının yüksekliği 2 m.yi bulmaktadır. Ayrıca içerisinde bir şapel, su sarnıcı ve suya inen merdivenlerin kalıntıları görülmektedir. Kalenin bulunduğu yörede Medlerin, Perslerin, Makedonyalılar, Romalılar, Sasaniler, Selçuklular, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler ve Osmanlılar yerleşmiştir. Bu devletler kaleden yararlanmışlar, onarımını yaparak ona çeşitli ilaveler de yapmışlardır.