Türkiye'ye Türkmen suçlaması
Abone olMaaşlarını Barzani’den alan Türkmen gruplar olduğunu iddia eden Saatçi, siyesetçilerimizi topa tuttu.
“Irak Türkmenleri, şehirli—kültürlü olmanın, devlete bağlı
kalmanın cezasını çekiyor. Yıllardır baskı görüyorlar. Kürt
gruplardan baskılar artınca silahlanmak istedik fakat Türkiye engel
oldu. Her defasında ‘Kimsenin toprağında gözümüz yok’ denilerek
atıldık Dışişleri Bakanlığı’ndan.” Prof. Dr. Suphi Saatçi, Kerkük
doğumlu bir Irak Türkmeni. Zulümden kaçarak yerleştiği Türkiye’de
Irak Türkmenleri’nin hakları için mücadele veriyor. Kerkük Vakfı
Genel Sekreterliği görevini de yürüten Saatçi’nin geçtiğimiz
günlerde Irak Türkmenleri isimli detaylı bir çalışması da
yayınlandı. Türkiye’nin Türkmenler’e sahip çıkmadığı gibi
silahlanmalarına da izin vermediğini dile getiren Saatçi’ye göre
bölgede yaşayan Türkmenler artık kendi yağıyla kavrulmaları
gerektiğini anladılar ve politikalarını buna göre geliştirecekler.
Türkmenler’in Kuzey Irak’ta ana unsur olduğunu söyleyen Saatçi’ye
göre Kerkük’ün geleceği aynı zamanda Türkmenler’in de geleceği
olacak. – Kuzey Irak ve Türkmenler sözkonusu olduğu zaman kavram
karmaşası yaşanıyor. Irak Türkleri mi denmeli, Irak Türkmenleri mi?
Irak Türkleri denmesi hem Irak açısından hem bizim açımızdan
yanlış. General Kasım döneminde bize Türkmen adı verildi. Gayeleri
Irak Türkleri’yle Türkiye Türkleri arasındaki irtibatı kesmekti.
Bize “Siz Orta Asya Türküsünüz, dolayısıyla Türkiye Türkleri’ni
unutun” diyorlardı. Biz çok sorun etmedik. Zaten silah dayatılmış
kafamıza, mecburen kabul ettik. Ama bu bizi Türkiye’den ayırmak
için yapılan bir oyundu. Saddam rejimi de, Kürt yönetimleri de bu
oyuna devam ettiler. – Resmi bir sayım yapılamadığı için rakamlar
da net değil. Talabani Türkmenler yüzde on bile etmez diyor. Sizce
ne kadar Türkmen yaşıyor Irak’ta? Irak’ta son 40 yıldır resmi bir
nüfus sayımı yapılmadığı için net bir şey söylenemiyor. 1957’de
etnik yapıya dayalı bir sayım yapılmıştı. Dönemin hükümeti
tarafından, Irak’ta yaşayan Türkmen sayısı 500 bin olarak
açıklandı. İhtilalden sonra kurulan yeni hükümet tarafından
açıklanan nüfus sayımlarında ise 570 bin olarak düzeltildi. Biz
ortalama 600 bin kişi olarak kabul ediyorduk. Irak’ın nüfusu 6
milyondu ve biz yüzde on olarak temsil ediliyorduk. Bugün Irak
nüfusu 25 milyon ve bizim yaklaşık 2.5 milyon olmamız lazım. Benim
tahminim yüzde 12. Çünkü Türkmenler yerleşik ve şehirlerde yaşıyor.
Nüfus artış oranları belli. Toplu göçler de yaşanmadığına göre en
az 2.5 milyon Türkmenin yaşaması lazım bölgede. Adil bir seçim
yapılsa zaten herşey ortaya çıkar. Bizim ana taleplerimizden
birisidir adil bir nüfus sayımı. – Peki Talabani’nin “ Türkmenler
yüzde 10 oy bile alamaz” açıklaması neye dayanıyor? Gerçekler
çarpıtılıyor. Talabani eğer kendi bölgesini kastederek söylüyorsa
yani güvenlik bölgesi dediğimiz alanı kastediyorsa —ki Süleymaniye
ve Erbil’in doğusundan İran’a kadar olan alandır— doğrudur . O
bölgede biz yüzde on bile alamayız. Ancak Türkmenler Musul’un
batısındaki Telafer’den başlayarak güneydoğuya doğru kayan bir hat
üzerinde Bedre’ye kadar yayılıyor. Ben de şunu rahat
söyleyebilirim, burada Kürtler yüzde on bile alamaz. – Sürgünde ya
da kendi isteğiyle yurtdışında yaşayan Türkmenlerin nüfusu ne kadar
? Türkiye dahil olmak üzere Rusya, Almanya ve bazı Kuzey Avrupa
ülkelerinde yaklaşık 30 bin Irak Türkmeni yaşıyor. Aslında itiraf
etmek gerekirse bizim en büyük eksiğimiz bir liderimizin
olmamasıdır. Talabani, Barzani gibi bir liderimiz olsa biz bu
hallere gelmezdik “Türkmenlerin geleceğini Kerkük belirleyecek” –
Son günlerin en büyük tartışma konusu, Kerkük’ün kime ait olduğu.
Kerkük ya da Musul kimin şehridir? Bunlar çok tehlikeli söylemler.
Kerkük bir Kürt şehridir diyorlar. Bu yanlış. Tamamen bir Türkmen
şehri dersek abartı olmaz. Çünkü Saddam rejiminin ikinci adamı
Tarık Aziz bile bunu uluslararası basına açıkladı. Kerkük’te
Araplar, Kürtler, Süryaniler var ama baskın renk Türkmendir.
Kerkük’teki petrolü eline alan bağımsızlığa kadar gider. Irak’taki
Türkmenlerin kaderini belirleyecek olan yer Kerkük’tür. –
Türkmenler çok kritik bir dönemden geçiyorlar fakat kendi
aralarında birlik sağlayamadıkları yönünde bir izlenim var.
Türkmenler arasına nifak sokmak uzun süre Saddam rejiminin
uyguladığı bir politikaydı. Türkmenleri sürgüne gönderip, farklı
gruplara bölüp birlik olmasını engellemeye çalışmıştı. Daha sonra
da özellikle Barzani, Türkmenler’in birlik olmasını engellemek için
kendi desteğinde partiler kurdurdu. Baas yönetimi yıllarca bize
Türkçe gazeteler çıkartıp kendi fikirlerini yaymaya çalıştı. Şimdi
aynı şeyi Barzani yapıyor. Maaşlarını Barzani’den alan Türkmen
grupları var. – Türkmen liderler gelip gidiyor, Türkmen dernekleri
gösteriler düzenleyip hükümete sesini duyurmaya çalışıyor. Siz
Türkiye’nin Türkmen politikasını nasıl buluyorsunuz? “Türkmen
kartı” sizce ne anlam ifade ediyor? Ben yıllarını Türkmen davasına
harcamış biri olarak bile bilmiyorum Türkiye’nin Türkmen kartının
ne olduğunu. 1992’den sonra Türkmen politikası daha çok askerler
tarafından yürütüldü ve daha çok pratik uygulamalar şeklinde
gerçekleşti. Fakat Türkiye’nin siyasetsizliği bizim belimizi büktü.
Hâlâ Türkiye’nin Türkmen politikasının ne olduğu belli değil. Bilen
varsa bize anlatsın. Biz iki Kürt liderine mahkum olduk. Irak
muhalefetinde çok farklı gruplar var ve biz sadece bu iki gruba
bağlı kaldık. Türkiye daha aktif bir Türkmen politikası
oluşturmalıydı. 1926 Ankara Anlaşması’yla bölgeyi bıraktık. Türkiye
o tarihten bu yana bir Türkmen politikası izlemeliydi. Birkaç gün
içerisinde olacak şeyler değil bunlar. Ben hayretle izliyorum. Bir
Talabani, bir Barzani performansıyla Amerika’yı ikna ediyor;
koskoca Türkiye, müttefiki olan Amerika’yı ikna edemiyor. Herşeye
rağmen Türkiye muhatap alıp Barzani’yle masaya oturuyor. Anlamak
güç. “Saddam’dan kurtul, Barzani’ye tutul” – Peki milyonlarca
mayının, yüzbinlerce silahın olduğu küçücük bir bölgede silaha
sarılmayan tek etnik grup Türkmenler. Neden? Öncelikle şunu
belirtmek lazım. Türkmenler bölgedeki en eğitimli, en kültürlü
topluluktur. Şehirli kültürünü benimsemiştir. Asla göç etmez ve
kesinlikle yağmaya katılmamıştır. Biz silaha başvurmadan sorunları
çözmeyi hedeflemiştik. Aslında bunda başarılı olamadığımızı da
geldiğimiz noktada açıkça gördük. Son yıllarda silahlanmak istedik.
Saddam döneminde bu mümkün değildi çünkü ağır baskı vardı. Daha
sonra da silahlanmamızı Türkiye engelledi. Defalarca gittik ve
derdimizi anlattık. Ancak her defasında “Bizim kimsenin toprağında
gözümüz yok” denilerek kovulduk Dışişleri Bakanlığından. Biz
silahlanacak olsak silahı kimden alacaktık? Türkiye vermeyince
silah da bulamadık. Dünyada bir Kürt baharı esiyor. Herkes Kürtlere
silah veriyor. Kürtler son 40 yıldır sürekli silahlanıyorlardı. Ama
bize destek olması gereken Türkiye bile engel oldu. Biz artık kendi
yağımızla nasıl kavruluruz onun hesaplarını yapıyoruz. – Irak
Türkmenleri’nin ana talebi nedir ve Türkiye’den ne istiyorlar?
Bizim ana tezimiz şu: Biz kendi topraklarımızda insanca yaşamak
istiyoruz. Ayrılık gayrılık gütmeden. Bağımsızlık tezimiz olmadı.
Tabii ki herkes bir federe devlet kuracaksa biz de taleplerimizi
iletiriz. Biz bütünün bir parçasıyız. Parçanın parçası olmayız.
Saddam’dan kurtul, Barzani’ye tutul. Olacak şey değil. Kuzey
Irak’ta sadece Barzani ve Talabani temsil etmiyor Kürtleri. Gruplar
arasında gerginlik had safhada. Barzani bölgede “Küçük Saddam”
olarak adlandırılıyor. Yağmalardan sonra Araplarla Kürtler arasında
gerginlik iyice arttı. Biz Türkiye’den ne istiyoruz? Şu andaki en
büyük endişe kaynağı belirsizlik. Amerikalıların da ciddi bir
hazırlığı olmadığı ortaya çıktı. Yapıyı anlayamadı. Halkın nabzını
tutamadılar. Bizim Türkiye’den talebimiz masa başında bizi yalnız
bırakmasın. Nasıl destek verecek onu da bilmiyorum. Aynı zamanda
Türkiye’nin de kendi sorunudur. Nasıl Türkiye’de Irak Türkmenleri
tanınmıyorsa ve bunun ayıbı Türkiye’ye aitse, politikadaki
belirsizlik de Türkiye’nin ayıbıdır. Kaynak: Aksiyon