Türkiyenin 20 yıl sonraki hali korkutucu!
Abone olEski AİHM yargıcı Rıza Türmen Türkiye'nin 20 yıl sonra geleceği noktanın korkutuçcu olduğunu söyledi.
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, "20 yılda Türkiye'nin,
Cumhuriyet'in kurucu değerleriyle ilgisi olmayan bambaşka bir ülke
olmasından korktuğunu" söyledi.
ABD'deki düşünce kuruluşu Woodrow Wilson Merkezinde "İnsan
Hakları ve Dış Politikada Türkiye'nin İstikameti" başlıklı
konferans veren Türmen, göreve geldikten sonra önemli reformları
hayata geçiren AK Parti'nin, özellikle "ezici çoğunlukla kazandığı"
2007 seçimlerinin ardından giderek "demokratik
otoriter" bir yönetime yöneldiğini iddia etti.
Toplumun giderek İslamlaştırıldığını savunan Türmen, bunun
etkilerinin iş dünyasında ve bürokraside görüldüğünü, kadınlar
üzerindeki baskıların arttığını ve son kamuoyu yoklamalarına göre,
"toplumun İslamlaştırılmasının" diğer din ve
etnisitelere mensup gruplar üzerinde hoşgörüsüzlüğü de çoğalttığını
öne sürdü.
Türmen, Türkiye'de bugün çoğunluğun görüşünün bireysel hakların ve
hukukun üstünlüğünün üzerinde tutulduğunu, buna muhalefet
edenlere ise "düşman" etiketinin yapıştırıldığını iddia
etti.
Ergenekon davasına değinen Türmen, davanın "muhalefeti baskı altına
alan ve korkutma amacı güden, hükümetin elindeki bir araca
dönüştüğünü" öne sürerek, Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda
problemler bulunduğu, yargının bağımsızlığı üzerinde baskı olduğunu
savundu. Türmen, toplumdaki tüm bu dönüşümün doğal olarak dış
politikaya da yansıdığını ifade ederek, "Türk dış
politikasında görülen dinamizmin motorunun, reel politik
değerlerden ziyade, ideolojik düşünceler" olduğunu iddia
etti.
TÜRKİYE, İRAN'IN SÖZCÜSÜ GİBİ
"Türkiye'nin Gazze operasyonlarıyla ilgili olarak
İsrail'i eleştirirken, Hamas'a sesini çıkarmadığını,
İsrail'e karşı kullanılan ahlaki kriterlerin örneğin
Sudan'a karşı kullanılmadığını" iddia eden Türmen,
"Türkiye'nin nükleer konuda adeta 'İran'ın sözcüsü' gibi
davrandığını" da öne sürdü.
Rıza Türmen, "Türkiye, Batı dünyasının bir üyesi gibi davranmıyor.
NATO üyesi olmasına rağmen, politikalarını, Batılı
müttefikleriyle koordine etmiyor. Doğu komşularınızla
ilişkilerinizi geliştirebilirsiniz, bunda yanlış bir şey yok. Ama
nerede duruyor, hangi değerler sistemini paylaşıyorsunuz? Bu
önemli. Eğer Batı değerlerini paylaşıyorsanız, o zaman Sudan Devlet
Başkanı (Ömer) El Beşir'i ülkenizde kabul etmemeli, İran'ı
savunmamalısınız" dedi.
Cumhuriyet kurulurken ortaya konulan ve dinamik bir yapı oluşturan
değerlerin, küreselleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve
çoğulculuk gibi konulardaki gelişmeler karşısında günümüz
şartlarına göre yenilenmesi gerektiğini savunan Türmen,
"Bence bu ülkenin elitleri bunu başarıyla yapamadı,
Cumhuriyetçi felsefeyi detaylandıramadı" dedi.
Türkiye'nin 20 yılda "Cumhuriyet'in kurucu değerleriyle ilgisi
olmayan bambaşka bir ülke olmasından korktuğunu" belirten
Türmen, "Eğer (gidişat) böyle devam ederse, korkarım ki
daha çok Doğu tarzında, otoriter demokrasiye sahip, sırtını Batıya
çevirmiş bir ülke ortaya çıkacak" dedi.
Türmen, "demokratik açılım"la ilgili bir soru üzerine de şunları
kaydetti:
"Hükümetin doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Kürt sorununa bir
çözüm bulunmalı, bu çözümün silahla gelmeyeceği açık, çok daha
kapsamlı bir yaklaşım gerekiyor. Hükümet de kapsamlı bir yaklaşım
geliştirme çabası içinde. Ama demokratik açılımın içeriği hala net
değil. Ancak bir şey açık, bu çabaya çok ihtiyaç vardı, gecikmiş
bir çaba aslında bu. Sadece bu değil, Ermeni meselesinde
kazanılanlar da önemli, bu da doğru bir hamleydi."
Türmen bir soru üzerine, "Amerikan karşıtlığının kısmen
toplumun İslamlaştırılmasının bir sonucu olduğunu" ileri
sürdü.
Öte yandan toplantıda söz alan Carnegie Endowment adlı düşünce
kuruluşunun uzmanı, Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Henri Barkey,
Türmen'in konuşmasını eleştirerek, kendisinin çok olumsuz bir tablo
çizdiğini ve hükümeti fazla eleştirdiğini söyledi.
Türkiye'de çok önemli değişimler olduğunu belirten Barkey,
demokrasinin önceki dönemlere daha çok geliştiğini, "demokratik
açılım"da da iyi gelişmeler olduğunu kaydetti. Barkey, Türmen'in
ele aldığı birçok sorunun geçmiş hükümetler döneminde de
yaşandığına dikkati çekti.