Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Yurdun dört bir yanında, kadınların başrolde yer aldığı ancak çoğumuzun haberinin bile olmadığı birbirinden çarpıcı hikayeler yaşanıyor… İşte Türkiye’nin kadınlarının milyonlarca hikayesinden birkaçı… "Havalı püskürtme" olarak bilinen "Airbrush" tekniğini kasklarda, motosikletlerde ve F-16 savaş uçaklarında uygulayan İzmirli kadın sanatçı Evrim Duyar, otomobil, minibüs ve kamyonları aynı yöntemle resimlendirmek için oto tamircilerinin çalıştığı sanayi sitesine taşındı. Evrim Duyar: "Erkek otomobil tamircileri gelip yanımda duruyor, yaptığım işi seyrediyorlar. Geçenlerde bir usta 'burada çalışman beni çok şaşırtıyor' dedi. Fabrikada kadın yok mu? Kadın, erkek omuz omuza çalışır. Biz her yerdeyiz" Çalışırken ritüellerim oluyor. Mesela tütsü yakıyorum, caz dinliyorum. Şimdi onlar da benim müziklerimi dinlemeye başladı. Sanırım bu sanayideki çiçek etkisi “Sanayide motosikletle gidiyordum. Kaskım da olduğu için cinsiyetim belli olmuyordu. Yokuştan inerken bir kaza oldu. Sürücü arabadan indi, kadın olduğumu anlamadığı için bana vurmaya başladı. Canım sıkıldı, ağladım ama onun dışında büyük zorluk olmadı.” Kaporta ustası Bağcı: "Evrim'e dükkanı açtım, o da kazanıyor ben de kazanıyorum. Önce garipseyenler oldu ama sonra alıştılar" Ordu'nun Fatsa ilçesinde oturan 67 yaşındaki Gülcemal Uyar, sağlık sorunlarına rağmen sokaklarda kağıt toplayarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Eşini 19 yıl önce kaybettiğini dile getiren Uyar, "Oğlum Yunus, borcu olduğunu söyleyerek bana iki kez kredi çektirdi. Bir süre sonra bunalıma girdi. Oğlum öldüğünde 48 bin lira kredi borcum vardı. Borcum 23 bin liraya kadar düştü. Tek böbreğim yok ve ayağım bir süre önce kırıldı. Buna rağmen çalışarak borcumu ödemek zorundayım" dedi. Günde 60 kilogram karton topladığını bildiren Uyar, bunların kilogramını 80 kuruştan sattığını belirtti. Samsun'da yaşayan 9 çocuk annesi Fatma Anıl, engelli iki oğlu ve geçirdiği kaza sonucu kolu ile bacağını kaybeden eşinin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Tekkeköy ilçesi Hamzalı Mahallesi'nde oturan 9 çocuk annesi Fatma Anıl (50), AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşi Fahri Anıl ile 36 yıl önce kaçarak evlendiklerini söyledi. Çocuklarından İbrahim'in (28) küçükken geçirdiği menenjit sonucu engelli kaldığını anlatan Anıl, oğlu Ali'nin (21) ise doğuştan ortopedik engeli bulunduğunu bildirdi. Anıl, çocuklarından 5'inin de evli olduğunu belirtti. Eşinin 15 yıl önce trenin çarpması sonucu kolunu ve bacağını kaybettiğini dile getiren Anıl, garsonluk yapan kocasının kaza sonrası çalışamadığını kaydetti. Manisa’da eşinden boşandıktan sonra iş aradığı dönemde servis şoförlüğünde karar kılan Fatma Güngör, ailesi ve yakınlarının "yapamazsın" sözlerine inat, 5 yıldır direksiyon sallıyor. Manisa'nın Yunusemre ilçesi Güzelyurt Mahallesi’ndeki evinde 2 çocuğuyla yaşayan 44 yaşındaki Güngör, güneş doğmadan kontak açarak yola çıkıyor ve fabrikalara işçi taşımaya başlıyor. Gün içinde öğrencileri de taşıyan Göngör, hafta sonları farklı organizasyonlar için de direksiyonun başına geçiyor. Yoğun geçen günlük mesaisi sırasında AA muhabirine açıklama yapan Güngör, diğer kadınlardan farklı olan hikayesinin eşinden boşanmasıyla başladığına dikkat çekti. Önceden kendilerine ait yemek şirketi bulunduğunu anlatan Güngör, iflasın ardından eşinden ayrıldığını ve işsiz kaldığını, 2 çocuğuyla hayata tutunmaya çalıştığını söyledi. Yaklaşık 1,5 yıl önce babasının ölümünün ardından matbaasının başına geçen Nuran Çelik, kadınların toplumda "erkek işi" olarak algılanan mesleklerin de üstesinden gelebileceğini gösteriyor. Nuran Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğunda okula giderken babasının çalıştığı matbaaya gelerek mesleği öğrenmeye başladığını söyledi. Matbaanın tozunu, kokusunu çocukluğundan itibaren aldığını anlatan Çelik, "İlkokul dönemlerimde babamın yanına uğrardım. O dönemler matbaa sektöründe başkalarının yanında çalışırdı. Babam matbaa işçiliğinden emekli olduktan sonra kendi dükkanını açtı. O zaman da ara ara gidip geliyorduk ama tam olarak 1,5 yıl önce bu işe başladım" diye konuştu. Çocukken babasının yanına gittiğinde zımba ve harman işleri yaptığını belirten Çelik, "Eve geldiğinde babamın matbaa kokmasını çok seviyordum" dedi. Yalova'da 17 yıldır kahvehane işleten Leyla Okur, buradaki kazancıyla üç çocuğunu okutuyor. Bahçelievler Mahallesi Fatih Caddesi'nde kahvehane işleten Okur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş yerini açmaya 1999 Marmara Depremi'nden sonra karar verdiğini söyledi. Daha önce garsonluk tecrübesi bulunduğu için bu işi yapmaya karar verdiğini belirten Okur, şöyle konuştu: "Başta müşterilerim bir kadının kahvehane işletmesini yadırgadı ancak daha sonra alıştılar. Evimin geçimi bana ait. İkisi kız üç çocuğum var. İki çocuğum lisede okuyor, biri de üniversite sınavına hazırlanıyor. Çocuklarıma bakma mükellefiyetim olduğu için herkesin söylediği bir kulağımdan girdi, diğer kulağımdan çıktı. İşimden şikayetçi değilim. İşimden ekmeğimi alıyorum muyum, alıyorum. Emek sarf ediyor muyum, ediyorum." Kahvehaneyi tek başına işlettiğine işaret eden Okur, bazen çocuklarının kendisine yardım ettiğini anlattı. Bartın'da 43 yaşındaki Zehra Dağlı, biri engelli 3 çocuğuna 10 yıldır hem annelik hem babalık yapıyor. Gölbucağı Mahallesi'nde yaşayan Dağlı, 19 yaşındaki bedensel ve zihinsel engelli oğlu Muzaffer ile sağlık durumları yerinde olan 2 çocuğuyla yaşamını sürdürüyor. Zamanının büyük bölümünü engelli oğlunun yeme, içme, temizlik gibi günlük ihtiyaçlarını gidererek geçiren Dağlı, 10 yıldır eşinden kalan maaş ve engelli bakım ücretiyle giderlerini karşılıyor.