Türkiye'de siyasi mizah bitti mi?
Abone olSiyasi mizah alanında dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Türkiye bu alanda güldürü fakiri oldu. Oray Eğin, siyaset mizahında fakirleşmemizin öyküsünü yazdı.
Geçmişte çok zengin mizah ürünleri veren Türkiye bu zenginliğini
yavaş yavaş yitirdi. Akşam Gazetesi'nin genç kuşak yazarlarından
Oray Eğin, özellikle siyaset alanında tam bir olan Türkiye'yi
mercek altına yatırdı:
- Bir aralar Plastip Show vardı. Hani kuklalarla siyasi mizah
yapılır, herkesle dalga geçilirdi. Plastip'i icat edenlerden Metin
Üstündağ'la uzun zaman önce konuşmuş, neden bu programın sonradan
irtifa kaybettiğini sormuştum. Yorumunu öylesine kanıksamışım ki,
hiç unutmadım: 'Çünkü şimdi Özal yok.' Bu kadar basit: Turgut
Özal'dan sonra Türkiye'de siyasi mizah da bitti.
Bir süredir ben de yeniden Necdet Şen'in çizgi romanlarına taktım.
Hürriyet'te Yeni Demokrasi Hareketi'ni anlatan 'Değişim Rüzgarı'nın
sıkı bir takipçisiydim; daha sonra hepsi kitap olarak yayımlandı.
Yeniden okuyorum.
Özal'dan sonra siyasi mizahın herhalde son örneğiydi 'Değişim
Rüzgarı.' İşadamı Can Poyraz'ın siyaset macerası, Cingöz adlı pala
bıyıklı gazeteci, genç erkekler ve antikalar dolu bir hayat süren
yalı kadını Ayşenur gibi karakterlerle Türkiye portresi çiziyordu
önümüze. Şunu da söyleyebilirim cüret ederek: Okuduğum en zeki
Türkçe çizgi romandı.
Yıl 1994'tü, 10 yıl geçti ve bir tane bile 'Değişim Rüzgarı'
benzeri zekice tasarlanmış siyasi mizaha rastlayamadık. Hatta,
siyasi mizah yapmak ciddi şekilde 'out' oldu, demodeleşti, bir
alıcısının olmadığı düşünüldü. Eğer Cem Yılmaz'sa son 10 yılda Türk
mizahının özeti, o varlığını zaten anti-politik olmaya kurdu.
Benzer şekilde Leman'ın bir zamanlar başını çektiği mizah dergileri
de Gırgır geleneğinin öldüğünü fark edip, başka bir kulvara kaydı.
Tabii, bir yandan hepimiz büyüdük de. Leman'da politik
karikatürlere ayrılan yerle bizim ilgimiz aynı zamanlarda azaldı.
Artık Türk karikatürünü ağırlıklı olarak şiddet, ergenleşmemiş bir
cinsellik ve absürdlük götürüyor. Herhangi bir siyasi espri değil
ilgi çeken: Konuşan koyunlar ya da dalgınlık halleri. Veya
Lemanyak'ta olduğu gibi 31'ciler kulübü tarzı oluşumlar.
Ama malzeme bu. Yok ki elimizde bir Turgut Özal. Zamanında Gırgır,
fiyatını 5 Turgut diye yazar, Özal'ın karikatüründen beş tane yan
yana koyardı. E, o ilginç, renkli, bol malzeme veren bir toplum
figürüydü. Yok ki, şimdi şortla asker denetleyen, 'Koy bir kaset de
dinleyelim' diyen, yüzerken fotoğraf çektiren bir siyasetçi. Beş
tane Tayyip koysak, sırıtır, hiçbir anlamı, esprisi olmaz.
Düşünün, siyasette bir Esat Kıratlıoğlu'muz bile kalmadı ki saç
stiliyle dalga geçilsin. Bir Nahit Menteşe bulunamıyor; saç
boyaları önerelim. Mail Büyükerman vardı, kayboldu; Televole
milletvekili arıyor.
Günümüzün en renkli siyasetçisi öyle ya da böyle saç şekli, bıyığı,
gözlüğü ve slip mayosuyla Kürşad Tüzmen'dir. Ama onunla ilgili de
ne kadar espri üretilebilir ki; hiçbiri yeteri kadar dinamik, dolu,
kendi kendini yenileyebilen türde siyasetçi değil. Türkiye
siyasetinde pek çok şeyle beraber, yazık ki, bu renk de
eksiktir.
Bu renksizlik işte: Artık Necdet Şen'in köşesine iyice çekilmesinin
bir nedeni de, ya da eskiden sırf iki bant karikatürle Sabah
gazetesini sattıran Salih Memecan'ın Bizim City'sinin bugünkü
etkisizliği.
Gerçi hakkını yememek gerek, bir gazetenin karikatüre son ve büyük
katkısı da Latif Demirci oldu. Press Bey, önemli bir fenomen,
harika bir karakter. Press Bey de artık çizgiyle muhalefetin
siyasetten gündelik hayata, medyaya kaydığını gösterdi. Toplum için
artık karikatür olan, bir parodiye dönüşen siyasetçilerken, şimdi
medya mensupları ünlüler. Latif'in karakterleri de medya
parodilerinin yanı sıra gündelikçi, şoför gibi sıradan
insanlar.
Bu yüzden de, gazetelerde önemli bir geçişin altını iyi okumak
gerek: Ne çok köşe yazarı medya üzerine yazıyor. Eskinin siyasi
analistlerinin yerini medya eleştirmenleri aldı. Belki de kanayan
yaranın Ankara'dan daha çok İstanbul'da oluşmasının sebebi bu. Yeni
Mail Büyükerman'lar arıyoruz. Eski köşe yazarları değil.
Yazar: Oray Eğin
Kaynak: