'Türkiye, Türk insanı olmadan anlatılamaz'
Abone olGazeteci-Belgeselci ve Yazar Meltem İnan'la Truva Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı "İnsan Koleksiyoncusu"nu Metin Soylu'ya anlattı.
Gazeteci-Belgeselci ve Yazar Meltem
İnan'la Truva Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı
"İnsan Koleksiyoncusu"nu
Metin Soylu'ya
anlattı.
Meltem İnan… Gazeteci-Belgeselci ve Yazar…
Gazetecilik deneyimine 1994 yılında 32.Gün Programı’yla başlayan
İnan, adeta dünyayı dolaşarak sıra dışı röportajlara imza attı.
F-tipi cezaevlerinin Türkiye’de gündemde olduğu dönemde, Amerikan
Eyalet Cezaevine girmeyi başaran ilk gazeteci oldu ve oradaki
mahkûmların hayatını gözler önüne sererek, onlarla yaptığı
röportajlara yer verdi. Olaya daha insani bir açıdan yaklaşarak,
iki ülke cezaevi sistemlerinde mukayese yapılmasını sağladı. Bu
belgesel bölümüyle, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti’nin –2002 En iyi
Belgesel Ödülünü aldı.
Haberci ekibinin bir üyesi olduğu dönemde çekmiş olduğu
fotoğraflar ve yazıları Yeni Yüzyıl ve Sabah gazetelerinde yer
aldı. Ayrıca Mimoza, FHM ve Marie Claire dergilerinde
basıldı.
NTV Televizyonu’nda ROTA isimli gezi programını hazırladı.
Türkiye’nin dört bir yanını gezdiği ve ilginç yöreleri tanıttığı programda, değişik insan portrelerine yer verdi ve yok olmakta olan meslekler ile güzellikleri izleyicilerine aktardı. TV8'de bir yandan Dış Kaynaklar Müdürlüğü görevini sürdürürken bir yandan da 'Pazar Eki ' isimli sohbet ve yaşamdan haberlerin yer aldığı programı hazırlayıp sundu. Habertürk Haber Kanalında ‘Dünyanın Enleri’ isimli programı hazırlayıp sundu. Bir yandan gezdiği gördüğü Dünya’nın birbirinden farklı bölgelerine yer verirken, o bölgelerdeki ‘en’lere yer vererek, haber değerine sahip başlıkları bulup çıkardı. Ardından TRT Türk ekranlarında ‘Limitsiz Keşif’ isimli programla ekranlarda yer aldı. 'Anı Koleksiyoncusu' isimli bir gezi kitabı ve 'Yeni bir Şiva' ve ‘Aynadaki Tanrı’ isimli bir romanları bulunuyor...
MELTEM İNAN KİMDİR?
Metin Soylu: Yalnızca “İnsan
Koleksiyoncusu” adlı kitabınızla değil, televizyoncu kimliğinizle
de sizi tanıyoruz. Peki, kimdir Meltem İnan?
Meltem İnan: Benim çocukluğum İspanya’da
geçti. Sonrasında Türkiye’ye geldim. Ankara Koleji’nde liseyi
tamamlayarak ODTÜ Eğitim Fakültesi, İngilizce öğretmenlik
bölümünden mezun oldum. Gazetecilik mesleği aslında en büyük
hayalimdi. Ve ilk deneyimimi 1994 yılında 32. GÜN programıyla
başladım. Ardından Kanal D Haber Merkezi’nde Dış politika ve Sanat
muhabirliği görevlerinde bulundum. Yunanistan Dışişleri Bakanı
Yorgo Papandreu ile yaptığım özel röportajım uzun süre yazılı
basının gündeminden inmedi. Kuzey Irak’taki çatışmalar sırasında
dahi hiç çekinmeden savaş muhabirliği yaptım.
Metin Soylu: Gazetecilik üzerine ayrıca
Amerika’da eğitim aldığınız da doğru mu?
Meltem İnan: Evet!... Üniversite eğitimini
pekiştirmek amacıyla Amerika’da araştırmacı gazetecilik üzerine
eğitim gördüm. Çok fazla deneyim kazandım diyebilirim.
Metin Soylu: Peki ya sonra?
Meltem İnan: Ardından 5 yıl sürecek ‘HABERCİ
BELGESELİ’ macerasına atılmaya karar verdim. Coşkun Aral ile
birlikte hazırladığım Haberci’de, İnglizce ve İspanyolca’ya çok iyi
derecede hâkim olmasının avantajıyla, Afrika, Asya, Kuzey Amerika,
Güney Amerika ve Avrupa kıtasında 50’yi aşkın ülkede belgesel
bölümleri hazırladım. Bu belgeselin en önemli özelliği,
muhabirlerin işledikleri konuların şahsen içinde yer almaları ve
kendi deneyimlerini de aktarabilmeleriydi. Bir yandan Arjantin’de
Tango dünyasının içine girerken ya da Venedik Karnavalının ruhunu
aktarırken, öte yandan Malezya’da yüzyıllardır yaşam tarzlarını
değiştirmeyen İban kabilesine konuk olarak onların yaşam tarzlarını
ekrana taşıdım. Kabile üyeleriyle nasıl dost olduğumu da aşama
aşama aktardım.
Metin Soylu: Bu yaşadıkların arasında en çok ilginizi
çeken dosya ne oldu?
Meltem İnan: Moskova’daki Yuri Gagarin
Kozmonot Merkezi’nde gerçekleştirmiş olduğum yerçekimsiz hava
ortamındaki uçuş denemesiydi. Yerçekimsiz hava ortamını şahsen
tecrübe ederken, kozmonotların yer çekimsiz hava ortamındaki
eğitimlerini de görüntülemeyi başarmıştım.
Metin Soylu: Çok sıra dışı bu yaşadıklarınız
ve inanılmaz…
Meltem İnan: Teşekkürler… Çok daha fazlası da
var. Örneğin; Sürgündeki Tibet’liler üzerine hazırladığı programda,
Tibet’lilerin ruhani lideri 14. Dalai Lama ve müridi, ünlü
Hollywood aktörü Richard Gere ile yaptığım röportajlar, yine gazete
manşetlerinden uzun süre inmedi. Hong Kong sineması üzerine yaptığı
bölümde Jackie Chan ile röportaja yer verdim. Hindistan sineması
üzerine hazırladığım belgesellerde ise Hindistan’ın bir numaralı
aktörü Amir Khan ile röportaj yapmıştım.
Metin Soylu: Çok farklı bir Türkiye Gezi
Kitabı yazdığınızı söylüyorsunuz, sizin kitabınızın diğer gezi
kitaplarından farkı ne?
Meltem İnan: Çok sevgili dostum rahmetli
Namık Kemal Atalay hep ‘Türkiye Gezi Kitabı yazsana’ diyordu.
Türkiye’yi boydan boya gezeli tam 3 yıl olmuştu ama ben
bilgisayarın başına oturup bir turlu tuşlara basamamıştım. Bugüne
kadar yapılmamış bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyordum. Bugün
internete girdiğinizde gideceğiniz yer ve oraların tarihi ile
ilgili yüzlerce yazı bulabilirsiniz. Alışıldık gezi kitaplarından
farklı bir çıkış noktası olmasıydı amacım ama parmağımı o noktaya
bir türlü basamıyordum. Sonra bir gün daha önce yaptığım belgesel
ve gezi programlarını arşivlerken, dünyanın farklı
ülkelerinde hazırladığım programlarda yarım saatlik bölümün
ağırlıklı olarak gezilen yerlerden oluştuğunu, Türkiye’de yaptığım
programlarda ise ağırlıklı olarak röportajlardan oluştuğunu fark
ettim. Türk insanı o kadar renkliydi ki, gittiğiniz yeri onlar
olmadan anlatmanız programın kuru ve tatsız olmasına neden olurdu.
O an kafamda şimşek çaktı: ‘Türkiye, Türk insanı olmadan
anlatılamaz’ dedim çünkü toprağa ruhunu veren insandır. Ve yazmaya
başladım.
Metin Soylu: Peki kitapta hangi Türk
insanları yer alıyor?
Meltem İnan: En ilginç, en renkli ve
yaşadıkları bölge ister köy olsun ister büyük şehir, orada fark
yaratmış insanlar... Hepsi bir romana ilham verebilecek
karakterler. Ve her biri, kısıtlı imkanları olsalar da, bunu asla
bahane etmemiş ve sınırlarını fazlasıyla aşmış olan yöre
insanları.
Metin Soylu: Kimler var bu kitapta?
Meltem İnan: Birkaç örnek verecek olursak,
Urfa’da Oxford olsaydı, o şimdi başbakandı dedirten karizmatik
girişimci Harran’lı Ali Kızıl, Hatta onu şöyle tarif ediyorum
kitapta: “Bir tutam Yılmaz Erdoğan’ı alın bir güzel elinizle
yoğurun, sonra üzerine biraz Recep Tayyip Erdoğan serpin, biraz
baharat, biraz tarçın ve bir kaşık Metin Uca ile 200 cc Sakıp
Sabancı’yı da ekledikten sonra beklemeye bırakın. İşte çok
leziz Ali Kızıl servise hazır.”
Türkiye’nin ilk palyaçosu olan ve yaşadığı yeri adeta bir eğlence
parkına çevirmiş olan Yakup amca...
Türkiye’de askerliğini yapmış olan bir Din
adamı: Deyrulzafaran Manastırının Metropoliti, Saliba
Özmen
Manisa Tarzan’ından sonra Halfeti Robinson’u
diyebileceğimiz Hasan
Çiloğlu
Kaz Dağlarının Yerli Siddharta’sı diye tanınan Hüseyin
Meral
Ve bunun gibi daha niceleri...
Hepsi çok değerli, çok özel, çok ilginç portreler.
Kitapta gezilen yerleri, bu kişiler üzerinden anlatıyorum.
"LASSA'YA
TEŞEKKÜRLER"
Metin Soylu: Kitap aynı zamanda gezi kitabı
değil mi?
Meltem İnan: Elbette. Mesela Urfa’ya
gittiğinizde gezilmesi gereken yerler, mesela bir Balıklı Göl,
oraların tarihi , mitolojik hikayeler, efsaneleri de yer alıyor ama
gittiğim bölgelerde mutlaka turistik yerleri tamamladıktan sonra,
az kat edilmiş yollara girip, orada asfaltı bile olmayan köylere ,
dağlara gitmeye çalışıyorum. Televizyonda program yaparken de çok
dikkat ettiğim bir husustur. “Roma’ya 10 defa gittim, ama senin
programımda seyrettiğim yerlerden hiç haberim yoktu, ilk senden
öğrendim” diyen çok kişi olmuştur mesela... Aynısını Türkiye’de
seyahat ederken de yapmaya çalıştım. Burada devreye LASSA girdi.
TRT dışındaki seyahatlerimi LASSA’nın desteği ile
gerçekleştirdim.Bir kere olsun yolda kalmadım. Bugün bu kitap
ortaya çıktıysa bunun nedeni vizyonumu paylaşan ve desteğini asla
esirgemeyen LASSA, büyük keyifle çalıştığım TRT ve yayınevim TRUVA
dır. Dolayısıyla Türkiye’yi gezerken farklı bir deneyime imza
atmak isteyenlerin aradıklarını bu kitapta bulabileceklerine
inanıyorum.
Metin Soylu: Kitap mizahi bir üslupla
yazılmış. Bilinçli bir tercih miydi?
Meltem İnan: Daha önce, dünyada gezdiğim
gördüğüm yerlerdeki anılarımı ‘Anı Koleksiyoncusu’ isimli kitabımda
anlatırken, mizahi bir dille aktarmıştım yaşananları. Öyle yola
çıkmamıştım aslında ama yazma yolculuğunda öyle gelişmişti
olaylar. Belki de seyahatlerin özelliğiydi bu. Gezilerimizde çok ta
eğlensek, çok işkence de çeksek, aylar sonra arkadaşlara
anlatıldığında her iki seyahat türü de gülerek ve güldürerek
anlatılıyordu. Bir seyahat ne kadar çetrefilli ise, ne kadar
süründürdüyse, hikaye o kadar renkleniyordu. Ama ilk kitabın
yazılışı ile bu kitabın yazılışında şöyle bir fark vardı. Aradan
geçen 5 yıl içinde , en değerli varlığımı babamı kaybetmiş, onu
kaybettikten sonra annemin kanseri geri gelmiş, ben tanımlanamayan
bir bağışıklık sistemi hastalığına yakalanmış ve bu nedenle
haftalar süren bacak ağrıları ile uğraşmaktaydım. Yani bütün
bunları yaşarken ortaya ‘acıların çocuğu’ kıvamında bir kitap da
çıkabilirdi. Ama sonra Müslüm Gürses’in konserinde kendini
jiletleyen binlerce insan aklıma geldi. Demek ki öyle olsa bile ,
bu kitabında talibi olurdu. Ama sonuçta kitap bittiğinde bir de
baktım ki ortaya mizahi bir üslup çıkmış.