Türkeş, Çapan'ı nasıl şaşırttı?
Abone olSözde soykırım iddiaları Gürbüz Çapan'ın Alparslan Türkeş ile ilgili eski bir anısını hatırlattı. Cumhuriyet'te köşe yazan Çapan bir dönemin perdesini araladı.
Cumhuriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığına başlayan eski Esenyurt
Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, "Bakış Açısı" adlı
sütununda kamuoyunun pek bilmediği olayları aydınlattı.
Çapan okurlardan gelen mektupları cevapladığı
"Savunma(!)" başlıklı yazısında, geçmişte yaptığı
Ermenistan ziyareti için aldığı sert eleştirileri yanıtladı. Çapan,
yazısında geçmişte kalan ilgi çekici anektodlara yer verdi:
- Cumhuriyet gazetesinde köşe yazmak ya da köşe yazarı olmak ne
aklımdan geçerdi ne de haddimizedir. 30 yıllık siyasi hayatımda
okuyarak ve yaşamdan biriktirdiklerimi sizle paylaşmamı, yazar
arkadaşlarımın teşvikiyle yapmaya çalışıyorum. Burada biraz da
durduğum yerin tespiti ve yeniden ilanı gayreti içindeyim. Bir akıl
hocalığı gayretinde değilim, olmam da.
Biriktirdiklerim arasında, bilgi, görgü, dostluk ve epeyce de
düşmanlık olduğunu görmekteyim. Gelen mektuplardan sizleri
şaşırttığımı görmekteyim. Yansımamın ne kadar farklı olduğunu fark
ediyorum. ''Aaa bu neler de biliyormuş!'' gibisinden tut, moda
deyimle ''takıyye'' yaptığıma kadar geniş bir yelpaze mevcut.
İnsanlar genellikle aklındakiyle suçlar karşısındakileri. Siz
kendinizi anlatamazsanız, onlar sizi algıladıkları gibi anlar ve
yorumlarlar. Son 100 yılı 30-40 cümle etrafında tamamlamış bir
toplumun bireyi olmak, beni de mutlu etmiyor elbet. Hiçbir sloganla
tarif edilemediğimi biliyorum. Ancak bu kadar ''derin düşmanlığı''
hak etmediğimi düşünüyorum.
Düşmanlık paranoyasına esir düşmüş ulusumun düşmanı olmak hiç
aklımdan geçmedi. Ama ''düşman'' haline getirildiğim ya da öyle
gösterilme gayretlerini şimdi daha iyi ve üzülerek görmekteyim. Eh
ne de olsa ben de sizdenim, geç anlamamı hoş görün.
''İstanbullu olmayan bir Çıldırlı olarak yerli İstanbulludan çok
daha İstanbul'un sorunlarını bilerek yazdınız'' diyor, korsan
e-mail adresinde saklı, gölgede yatan bir okurum. İstanbullu olmak
gerekiyormuş. Çıldırlı (Kars'ın bir ilçesi) birinin ne haddine
buyurmuşlar. Türkiye'nin sorunlarını bilmek, çözüm önermek için
önce Çıldırlı olmamak gerekiyormuş. Özür dilerim. Bir daha yapmam.
İstanbul ya da Türkiye sorunları ne haddimize efem, lütfen önden
siz buyurun...
ABD'nin bölge politikalarını irdelememi şaşarak doğru bulduğunu
belirttikten sonra: ''Ermenistan'a olan ziyaretinizin anlamını da
samimi olarak açıklar mısınız? Ulusallığınız yeni mi aklınıza
geldi, yoksa iyi bir değişim mi geçiriyorsunuz:'' Yaşa be... Ne
kurnazsınız. Hiç de kül yutmuyorsunuz, bravo! Ermenistan ziyaretim:
Bölge sorunlarını iliğine kadar yaşamış bir aileden geliyorum.
Bildiğiniz gibi Çıldırlıyım efem! O ziyaret sivil bir girişimdi.
Ancak dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve siyasi
parti başkanlarının bilgisi dahilinde yapılmıştı. Yanımda
Hürriyet'ten Zeynep Atikkan , Cumhuriyet'ten Oral Çalışlar ,
Sabah'tan Cengiz Çandar ve Taner Akçam vardı. Ziyaret sonrası
Ermenistan Cumhurbaşkanı Petrosyan , Taşnak Partisi'ni kapattı,
seçime girmelerini yasakladı. Yöneticilerini de hapsetmişti. Kapı
açılırsa Ağdam-Suşa-Zengazur 'u boşaltarak Bakû 'ya koridoru
açacağını söylemişti. Ben de Karabağ işgalinin kaldırılmasını
önermiştim. Sayın Petrosyan da buna gücünün şimdilik yetmeyeceğini
belirtmişti. Daha sonra Karabağ ve Taşnak hareketi onu devirince de
bu açıklamaları kendi ağzından bir sefer daha teyit etmişti. Bizim
devlet de hiçbir adım atmamıştı. Bugün Ermenistan Taşnakların
elinde kaldı. Bu gezi A. Türkeş tarafından teşvik, destek görmüş,
hattaTürkeş, ''Ne kapısı, sınırı kaldırmak gerekir evladım''
diyerek beni de şaşırtmıştı. Ey gölgedeki kardeşim! Bugün
devletimiz, benim 10 yıl önceki çalışmamı yakalamaya çalışıyor.
Ama o zaman da şimdi de bazı uyanık "ulusalcılarımız" , beni önce
Ermeni yaptılar. Ermeni olmadığım anlaşılınca da ''koyun
kaçakçısı'' olduğumu tespit ettiler! Çıldırlıyız abim. Koyun
kaçakçılığı yaptık oralarda!
''Ermenisin'' diyerek bir de mahkemelik olduk. Soru; Ermeni misin?
Ne diyeyim? Teşkilat-ı Mahsusa üyesi, 5 yıl Ermenistan'da hapis
yatmış, Çıldır Şûra Hükümeti kurucusu amcam da bir dakikada
''Yezidi asıllı Kürt olup, Ermeni oğlu Ermeni'dir'' diye zapta
geçti.
Beni bırak, soyum-sopum ayaklar altına alındı. Bütün bunlara kızmak
yerine, olur, yetkilerini yanlışa kullandılar diye baktım.
Küsmedim. Ama kırgınım. Ama bunlar oldu diye ulusuma ve vatanıma
düşman olacak halim de yok. ''HADEP'le işbirliği yapan bir SHP'nin
içinde neden varsınız?'' buyurmuşsunuz. ''Yurtta sulh, cihanda
sulh'' diyen bir önderimiz vardı, hatırlar mısınız bilmem?
Ayrılıkçılıktan vazgeçen her Kürt başımın tacıdır. Kardeşimizdir,
yurttaşımızdır. Bizimle eşdeğerdir babam. Böyle düşündük,
affola!
''Siz ve kardeşleriniz hâlâ Cumhuriyet gazetesi ortağı mısınız,
yoksa hisseler Ciner Grubu'na satıldı mı, sadece kuru bir
merak?..'' Ooo!.. Çok hoşsunuz. Hisseleri kaptırdık ama
Cumhuriyet'e sahipliğimiz devam ediyor.
Cumhuriyet, Cumhuriyetimizin nefes borusudur. Bir damla suyumuz
olsa oraya katarız. İlk sıkıntısında M. Kemal 'in emriyle İnönü
para vermişti Cumhuriyet'e. İkinci krizinde de benim emrimle
kardeşim para verdi. İlhan Selçuk ve fikri bu gazetede hâkim
oldukça biz oranın bekçisi olmaya devam edeceğiz.
Bana gelince; ölünceye kadar atalarımızın kurduğu Cumhuriyeti
demokratikleştirmeye, komşu ülkelerle barış içinde yaşamaya , mali
ve akli yönden Batı standartlarını yakalamaya adamış durumdayım
efeem, bilgilerinize...
Yazı: Gürbüz Çapan
Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr