Türk sınırlarında çocuk kaçakçılar
Abone olTBMM'de hazırlanan bir rapor, korkutan bir gerçeği daha gözler önüne serdi. İşte sınırlardaki çocukların dramları;
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun sınır
kaçakçılığına ilişkin raporunda, kaçakçılıkta çocukların aktif
olarak kullanıldığı, bu işi yapmanın, çocuklar açısından neredeyse
"rüşdünü ispat etmek" gibi görüldüğü, kaçakçılığın "ata-baba
mesleği" şeklinde algılandığı tespitlerine yer
verildi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Van'ın İran sınırında
sivil kişilerin silahla öldürülmesi ve sınır kaçakçılığı olaylarına
ilişkin inceleme raporunu kabul etti.
Raporda, Van'da meydana gelen sınır ihlalleri, kaçakçılık olayları,
güvenlik kuvvetlerinin bu olaylara müdahalesi, Mart 2010'da
Çaldıran'ın Hangediği Köyü arasında kaçakçılık yapan bir gruba
askerlerin müdahalesi sonucu 15 yaşındaki Mehmet Nuri Tançoban'ın
ölümü ele alınıyor.
Raporda, Türkiye'de sınır ticareti yapma olanağı bulunan illerde,
kişi başına gelirin, ülke ortalamasının altında kaldığı, çoğunun
tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağladığı belirtilerek, "Bu
nedenle alternatif gelir kaynakları ve istihdam alanlarının
oluşturulması acısından sınır ticareti özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgeleri halkı için önemli bir geçim kaynağı
oluşturmaktadır" denildi.
Van'ın, İran ile 285 kilometrelik sınırı bulunduğu, sınırın coğrafi
konumu ve mevsim şartlarının, her türlü kaçakçılıkla birlikte
terörist geçişlerine de imkan tanıdığına işaret edildi.
Kaçakçılığın, genellikle akaryakıt, uyuşturucu ve göçmen
kaçakçılığı şeklinde ortaya çıktığı belirtilen gerekçede, yaklaşık
35 bin atın kaçakçılık amacıyla kullanıldığının güvenlik
kuvvetlerince tespit edildiği vurgulandı.
1 Ocak 2009- 12 Nisan 2010 tarihleri arasında, İran ile ortak
sınırdaki 18 ölümün 17'sinin İran askerlerinin ateşi sonucu
gerçekleştiği kaydedildi.
Kaçakçılığın, PKK terör örgütünün çok önemli gelir kaynaklarından
birisini oluşturduğu bildirilen raporda, "Kaçakçılık
faaliyetlerini, bizzat kendisi yürüttüğü gibi çoğunlukla bu işi
yapanlardan belli bir kesinti yaparak da gelir elde etmektedir.
Sadece Başkale'den 2007'de yapılan kaçakçılıktan örgütün 12 milyon
dolar gelir elde ettiği, yakalanan terör örgütü mensuplarının
ifadelerinden anlaşılmıştır" denildi.
"Rüşdünü ispat etmek"
Raporda, kaçakçılıkta çocukların aktif kullanıldığı, bu işi
yapmanın, yörede çocuklar açısından neredeyse "rüşdünü ispat etmek"
gibi algılandığı, ailelerin çeşitli nedenlerle çocukları bu işte
kullanması kadar, bu algının da çocukları kaçakçılığa ittiği ifade
edildi. Kaçakçılığın, çocukların terör örgütü üyeleriyle
karşılaşmasını sağladığı, propagandaya daha açık olmaları nedeniyle
olumsuz etkilendiği belirtildi.
Ele geçirilen yük hayvanlarının, adli makamlarca kaçak eşya
naklinde kullanılan taşıt veya suç eşyası gibi değişik uygulamalara
tabi tutulduğu, yük hayvanlarının tasfiye sürecinin geciktiği,
hayvanların, muhafaza görevi bulunmayan jandarma veya hudut
karakollarında uygunsuz şartlarda muhafaza edilmeye çalışıldığı,
hayvanların bir kısmı yetersiz koşullar nedeniyle telef olduğu,
bunun da adli süreçte sıkıntıların yaşanmasına yol açtığı
anlatıldı.
"Ata-baba mesleği olarak algılanıyor"
Raporda, sınır köylerinde bir köyün nüfusunun 2 bin 500-3 bin
arasında değiştiği, bu vatandaşların en önemli geçim kaynağının
kaçakçılık olduğu, vatandaşlarca yapılan bu işin, kaçakçılık
şeklinde görülmediği, atalarından kendilerine intikal eden
"ata-baba mesleği" gibi algılandığı ifade edildi.
Komisyon raporunda, bir yetkilinin, "Buradaki sınır haritalarda,
zihinlerde böyle bir sınır yok" ifadesine de yer verildi.
Raporda yer alan öneriler
Raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle: "Kanunsuz eylem
kaçakçılığın özellikle çocuklar tarafından yapılmasının önüne
geçilecek idari tedbirler alınmalı, ailelerin muhafaza sorumluluğu
dikkate alınarak çocuğu suça iten aileler hakkında yasal işlem
yapılmalıdır. Van'ın yapısı itibariyle adliyede kaçakçılık ile
ilgili bir ihtisas mahkemesinin kurulması düşünülmelidir.
Sınır ticaretinde denetimlerin sağlıklı yapılması hem terör
örgütünün finans kaynağını engelleyecek hem de yöre halkının
mağduriyetini giderecektir.
Gümrük vergisi avantajı nedeniyle büyük şehirlerdeki bazı
işadamlarının sınır ticareti yapılan illerdeki kişiler adına belge
alarak, istedikleri malları indirimli tarifeden ithal edip
sattıkları yetkili makamlarca belirlenmiştir.
Bu kapsamda belge almaktan nakliye işlemlerine kadar çıkar zinciri
oluşturulduğu zaman zaman dile getirilmiştir. Sınır ticaretinin
gerçek tanımına uymayan bu uygulamaların dikkatle izlenmesi
gerekmektedir."