Türk bilimadamlarından dünyada bir ilk
Abone olTürkiye'de bilim adamları tarafından, dünyanın ilk tozlanma ve döllenme olmaksızın, sadece yumurta hücresinden saflaştırılmış pırasalar üretildi.
Türkiye'de bilim adamları tarafından, dünyanın ilk
tozlanma ve döllenme olmaksızın, sadece yumurta hücresinden
saflaştırılmış pırasalar üretildi.
Tohum ihtiyacında yurt dışına bağımlılığın azaltılması,
tohumlardaki hastalıkların ayıklanarak saf halde saklanması, yerli
tohumların modern teknolojilerle toplanması, korunması,
çoğaltılması ve ıslah edilmesi için bilimsel çalışmalarını
sürdüren, geçen yıl ilk dihaploid soğanın üretildiği, Pamukkale
Üniversitesi (PAÜ) bünyesinde kurulan Bitki Genetiği ve Tarımsal
Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (BİYOM)
''dihaploid'' yöntemiyle yeni ürünler üretilmeye çalışılıyor.
Modern teknolojilerle Türkiye'ye uygun yüksek kaliteli tohumluk ve
fidan geliştirme projeleri gerçekleştiren merkez, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği, Denizli Ticaret Odası, Denizli Ticaret Borsası,
TÜBİTAK ve PAÜ Bilimsel Araştırmalar Birimi'nin destekleriyle
çalışmalarını sürdürüyor.
BİYOM Müdür Yardımcısı, Biyoteknolojik Islah Projeleri Koordinatörü
Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali
Ramazan Alan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezde yapılan
çalışmalarla ıslahı zor türlerin yeni çeşitlerinin geliştirilmesini
birkaç yıla indirebildiklerini söyledi.
SOĞAN DA ÜRETTİLER
Kuruluşlarının birinci yılında Türkiye'nin ilk dihaploid
soğanını üretiklerini açıklayan Alan, merkezdeki üretim yöntemleri
hakkında bilgi verdi:
''Tozlanma ve döllenme olmaksızın polen veya yumurta hücrelerinin
embriyo haline dönüştürülmesi ile haploid bitkiler elde ediliyor.
Bir türden elde edilen haploid bitkilerin somatik hücrelerinde o
türün normal hücrelerinin sahip oldukları krozomom sayısının yarısı
kadar kromozom mevcut. Bu yüzden haploid bitkiler kromozom
katlaması adı verilen bir metotla normal sayıda kromozoma sahip
dihaploid bitkiler haline getiriliyor. Dihaploid tekniği
ile haploid bitkilerin kromozom sayılarının katlanması sonucu tüm
özellikleri açısından yüzde 100 homozigot saf hatlar elde
edilebilmektedir. Bu sayede klasik ıslahla çok uzun yıllara
gereksinim duyan saflaştırma işlemi, birkaç ay gibi kısa bir sürede
yapılabiliyor.''
''SOĞANGİLLERİN ISLAHI ÇOK ZOR OLDUĞU İÇİN BUNLARLA İLGİLİ
FAZLA ÇALIŞMA YOK''
Soğangillerin tohumluk ıslahının zor olduğunu belirten Alan, klasik
ıslah çalışmaları ile yeni çeşitlerin geliştirilmesi soğanlarda
yaklaşık 20 yıl, pırasalarda ise 40 yıla ulaştığına dikkat çekti.
Geliştirdikleri yöntemle 40 yıla gerek olmadığını ifade eden Alan,
pırasa örneğini verdi:
Pırasa için örnek vereyim 40 yıl kadar bir süre bir çeşidi
geliştirmek için uğraşmak zorundasınız. Ortaya çıkardığınız ürünün
birbirine benzer özellikleri olan, yüksek verimli ve hastalığa
dayanıklı olması lazım. Geliştirdiğiniz çeşitlerin üretim
yaptığımız ekolojiye uygun olmazı gerekiyor. Biz elimizdeki pırasa
popülasyonlarından 1 yıllık bir çalışmayla bu özelliklere sahip
pırasalar ürettik.''
ÜRETİM İKİ KATINA ÇIKAR
Türkiye'nin dünya pırasa üretiminde söz sahibi ülkelerden biri
olduğunu belirten Alan, pırasadan şu an dekara 5-6 ton kadar ürün
alınabildiğini geliştirilmiş çeşitlerle yapılan bir üretim
yapılması durumunda üretim miktarınız dekara 10 tona çıkacağına
işaret etti
''40 YIL BEKLEMEK YERİNE BİZ 3-4 YIL İÇERİSİNDE PIRASA
ÇEŞİTLERİNİ GELİŞTİREBİLİRİZ''
Islah edilmiş pırasa tohumlarıyla daha fazla ürün alınabileceğini
dile getiren Alan, şunları söyledi:
''40 yıl beklemek yerine biz 3-4 yıl içerisinde pırasa çeşitlerini
geliştirebiliriz. Pırasaların saf ırk haline getirilebilmesiyle
ilgili bilimsel literatürde mevcut bir protokol yoktu. Biz bu
projeye Yard. Doç. Dr. Fevziye Çelebi-Toprak, doktora öğrencim Arzu
Kaska ve Yüksek Lisans öğrencim Fatma Nur Kaplan'la birlikte bir
yıl önce başladık ve ilk yılda 3 farklı protokol geliştirdik.
Geliştirdiğimiz bu teknikler kısa bir süre sonra uluslararası
saygın dergilerde yayınlanacak. Geliştirdiğimiz ıslah
yöntemleri ve elde ettiğimiz çeşitler, ülkemiz tohumculuğunda
modern teknolojilerin kullanılarak kısa sürede ilerleme
sağlanabileceğini göstermeleri açısından çok önemli. BİYOM'da
gerçekleştirilen çalışmalar dikkate alınmalı. Çünkü ortaya
çıkardığımız sonuçlar gerçekten de ülkemizde güzel bilimsel
çalışmaların olduğuna iyi birer örnek.''