Turgut, Hasan Cemal'e yüklendi
Abone olTurgut , Cemal için 'her zaman öyleymiş gibi davranmasa da Hasan Cemal son derece akıllı bunu da bilin' diye yazıyor.
Çarşamba günü CNN Türk haberde yaşanan bir olayı köşesine
taşıyan Akşam Gazetesi yazarı Serdar Turgut, Milliyet Gazetesi
yazarı Hasan Cemal'e yükleniyor.
İşte, Akşam Gazetesi yazarı Serdar Turgut'un yazısı:
Bence o gece bir klasikti
Çarşamba akşamı CNN - TURK kanalı haber programında uzun yıllar
kolayca unutulması mümkün olmayacak muhteşem gelişmeler
yaşandı.
Yaşananları sırasıyla anlatmak istediğimden gecenin büyük olayına
hemen gelemeyeceğim, onun için biraz sabredin lütfen.
İlk önce Atina muhabiri Nur Batur'a bağlandılar. Nur Batur bu kadar
uzun süre Atina'da kalma cezasını hak etmek için ne yaptı
bilemiyorum ama mutlaka olağanüstü bir suç işlemiş olmalı.
Umarım yakında onu affederler de memlekete geri döner.
Neyse bu onların sorunu. Beni alakadar eden şey onun yeni Yunan
hükümeti ile ilgili söylediği bir şeydi.
Yeni seçilen hükümet Kıbrıs sorununun çözümünün hemen arkasından
Ege sorununu masaya yatıracakmış ve onlar Türkiye'nin AB üyesi
olması yolunda Ege meselesinin çözümünü bir test, bir önkoşul
olarak görüyorlarmış.
Sevgili okurlar sizi bilmem ama ben bunu duyunca lafı edene (Nur'a
değil o aktarıcı benim töremde bu iş yoktur zaten benim töremde biz
olsa olsa kadınlardan dayak yeriz) şöyle okkalı bir kafa çakmak
istiyorum ve üstelik de bunu benim yapabileceğim maksimum
diplomatik ve sakin yaklaşım olarak görmekteyim.
Yahu be adam ne yapalım, insaf artık.
Benim teklifim şu: Etiler- Beşiktaş- Taksim üçgeni arasında kalan
bölgeyi Türkiye olarak ilan edelim.
Geri kalanı da ulusların paylaşımına açalım.
Sizi yemin ediyorum bu çözüm Yunanlılar'dan çok bazı Türkler'i daha
çok mutlu edecektir.
Düşünsenize akşam gece kulübüne gittiklerinde sorunu hiç kalmamış
bir vatanın evlatları olarak gönül rahatlığıyla eğlenecekler.
Gerçi şimdi de gönül rahatlığı içindeler ama olsun o zaman daha
rahat olurlar herhalde..
Bir süre sonra o üçgen içinde kalmış olan Türkiye'de de büyük ve
başa çıkılması imkansız görünen sorunlar mutlaka gelişecek ve
dahası Yunanlılar oradaki sorunların çözümü olmadan Türkiye'yi
AB'ye almaya itiraz getireceklerdir.
Ama çözüm geçici görünse de en azından kısa vadede bu önerimin
uluslararası ilişkilerde bir rahatlama getireceği de kesindir.
Bunun üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmesini hakim güç
odaklarından rica ediyorum.
* * *
Ve şimdi geldik gecenin zirve noktasına.
Derin düşünce adamı, ağır yazıların kahramanı, yazar olmasaydı
büyük ihtimalle devlet adamı olacak kalibreli Hasan Cemal bir anda
ekranda gözüktü.
Ne kadar uğraşsam da ondan kurtulamayacağım bunu o anda anladım
çünkü hiç beklenmedik anlarda insanın karşısına çıkıveriyor.
Sevgili okurlar her zaman öyleymiş gibi davranmasa da Hasan Cemal
son derece akıllı bunu da bilin.
Düşünsenize herkes Misak-ı Milli sınırları içinde bir yerlere
gitmiş milletin nabzını tutmak üzere o ise Kıbrıs'ta Güzelyurt'a
gitmiş.
Bir İngiliz kolonyal valisi gibi dolaşıyor meydanlarda. Kendisini
büyük ihtimalle Churchill'e benzetiyor tek başına kaldığı anlarda,
ben öyle bir izlenim edindim yürüyüş biçiminden.
Ve de işin enteresan yanı nabzını tutacağı halk konusunda da son
derece seçici.
Onun için halk sadece kadınlardan oluşuyor nedense, bir tek onların
nabzını tutuyor.
Tutuş da tutuş yani bir türlü bitmiyor sohbetleri.
Ben genellikle eli büyük olasılıkla maşalı olan kadınların kocaları
hakkında ihbar niteliğinde yazılar yazmam ama adam nabız
tutmalarını televizyon ekranında sanki açık öğretimde ders verir
gibi yaptı bu yüzden ben masumum.
Bu yorucu çalışmalarından sonra Hasan Cemal'in Kıbrıs konusundaki
ufuk açıcı yazılarını daha büyük merakla beklemeye başladım.
* * *
Son bir sözüm de Güzelyurtlu yavru vatandaşlarıma.
Anladığım kadarıyla narenciye bahçelerinin anlaşma sonucunda
Rumlar'a gideceği için üzülüyorsunuz.
Bu da dert edilir mi be kardeşler!
Koşun gelin ana vatanınıza, Yalıkavak'a gelin. Orada öyle çok
narenciye bahçesi var ki sadece Güzelyurt değil, tüm KKTC gelse
hepsine yetecek mandalina, limon ve portakal var bizde.
Annan Planı ile ilgili tek kuşkunuz buysa salın gitsin, çakın
evet'i referandumda atın AB pasaportunu cebinize ve koşun
Yalıkavak'a.
Hem şunu da unutmayın ki bir AB vatandaşının Türkiye'ye giriş
yapması, Türk pasaportluların giriş yapmasından çok daha kolay ve
basittir.
Bunu da abartıyorum zannediyorsanız size de teessüf ediyorum çünkü
bu anlattıklarım birçok araştırmacı gazetecilik gözlemlerim
sonucunda oluşmuştur.