Tuğgeneral'in Tokat şüphesi sonu oldu
Abone ol1993'te şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümü üzerine eski uzman çavuş Büyükşahin'den çarpıcı açıklamalar
Alevi-sünni çatışması isteyen çevreler mi Tuğgeneral
Aydın'ı öldürdü? Tokat'ta derin yapılanma olduğunu düşünen Aydın
Paşa, uzman çavuş Büyükşahin'i oraya gönderdi. Kısa bir süre sonra
da Aydın, Diyarbakır'da suikast silahıyla sol gözünden şehit
edildi. Büyükşahin bugün tartışılan bazı isimlerin Reşadiyeli
olmasına dikkat çekti.
ÇALIŞMA YARIM KALDI
Bahtiyar Aydın'ın Jandarma içindeki derin yapılanmayı çözmek için kendisini Tokat'a gönderdiğini anlatan Büyükşahin, bu görevi kendisine bizzat Paşa tarafından verildiğini anlattı. Büyükşahin, bu görevi aldıktan kısa bir süre sonra Bahtiyar Aydın Paşa'nın tayin olduğu yeni görev yerinde şehit düştüğünü, yapmak istediği çalışmanın da yarım kaldığını anlattı.
Eski Uzman Çavuş Ahmet Büyükşahin, 1993'te şehit edilen eski Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın kendisine verdiği gizli görevi Aksiyon ile paylaştı. Aksiyon dergisinin bugünkü sayısında yer alan röportaj şöyle:
| 2003'te TSK'dan ihraç edildi |
| Ahmet Büyükşahin, 2003 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden
ihraç edilen bir uzman jandarma çavuş. 1999-2003 yılları arasında
Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yaptı. Büyükşahin, o
dönemde Tekirdağ İl Jandarma Komutanı olan ve bugün faili meçhul
cinayetler davasından tutuklu bulunan Albay Cemal Temizöz'ün
yaptığını iddia ettiği yasa dışılıklara tahammül edemeyerek isyan
etti. Hukuksuzluklara karşı çıktığını anlatan Büyükşahin, Kürt olmamasına rağmen Kürtçe bildiği için "PKK'lı" olarak suçlandı. Ve 20 Kasım 2003 tarihinde disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan ihraç edildi. Büyükşahin, Temizöz ve ekibi hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu ile ilgili soruşturma Tekirdağ Adliyesi'nde devam ediyor. Büyükşahin, dosyanın İstanbul Beşiktaş'taki özel yetkili savcılarca ele alınmasını istiyor. |
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ile nerede
tanıştınız?
"1992’de Ankara Uzman Jandarma Okulu’na girdim. Tek dersten
bütünlemeye kaldım. Okul komutanı rahmetli Bahtiyar Aydın idi."
Bahtiyar Aydın sizinle ne zaman, nasıl temas
kurdu?
"Bütünlemeler vardı. Bana okul komutanı çağırıyor denince bir
dertsen bütünlemeye kaldığım için herhâlde okuldan atılacağım diye
düşündüm."
Ne dedi size?
“Seni göndermeyeceğim ama senden bazı şeyler isteyeceğim.” dedi.
Ben de “Emredin komutanım!” dedim. Oturmamı söyledi. Sonra “Seni
Tokat’a görevlendireceğim. Orada Silahlı Kuvvetler içerisinde derin
bir yapılanma var.” dedi.
Bahtiyar Aydın nasıl bir yapılanmadan bahsetti
size?
"1970’li yıllara dayanan, Silahlı Kuvvetler ile siyasetçiler
arasında bir oluşumdan bahsetti. Daha sonra Tokat’taki bazı
olayları anlattı. Bana dedi ki “Seni öyle bir yere göndereceğim ki
çok önemli.” Ordu-Sivas-Tokat üçgeninden söz ediyordu. Kendisine
fazla bir şey soramadım."
Peki, senden istediği neydi?
"Bakın, askerlikte şu vardır. İcra eden emir verenden üstündür. Biz
icra makamındaydık. İlk etapta vatandaşla konuşan bizdik.
Tutanakları tutan bizdik. Olayları araştıran, operasyonlara çıkan
bizdik. Bahtiyar Aydın Paşa, Silahlı Kuvvetler içerisindeki bazı
subayların kendi aralarında birtakım derin yapılanmaya gittiğini ve
bunların Alevi-Sünni çatışması çıkarmak istediğini söyledi. Bu
göndermek istediği bölge onun için önemliydi. Onları takip etmemizi
söylemişti."
Nereye tayin oldun?
"Tokat’ın Reşadiye ilçesine 4 arkadaşla beraber gittik. Sözlü
emirle oldu. Kura çekmeden görev yerim Tokat oldu yani."
Peki, gördüklerini, şahit olduğun olayları nasıl
aktaracaktın Paşa’ya?
"İstihbaratçılar gelecekti ve kalacaklardı yanımda. Bu şekilde
haberleşme sağlanacak ve olan biteni komutana arz edecektik."
Biraz daha açarsan…
"Jandarma personelinin tutum ve davranışlarını belgelememi, evrak
üzerinde fulajlama yöntemi ile saklamamı istedi. Beni akrabam gibi
ziyaret edecek olan istihbaratçılara da bu evrakları vermemi
söyledi. Bu faaliyeti her ne maksatla olursa olsun deşifre
etmeyeceğimi, o dönemdeki yasalar gereği suç işlemememi, cezalar ve
ödüllere razı olmamı, teşkilata kızıp küsmememi, akıbetimin ne
olursa olsun en son aşamada adalete güvenmemi istedi."
Niye Güneydoğu’ya değil de o bölgeye göndermek
istiyordu?
"Bölge, coğrafi yapısı dolayısıyla gerilla savaşına uygundu.
Örgütün bu illerdeki vatandaşlardan lojistik destek gördüğü
söyleniyordu. Bakın Tunceli, Sivas, Amasya, Tokat ve Ordu
kırsalında sayıları toplam 30-35’i bulan, liderliğini Cebo (K)
Doktor Kemal adlı şahsın yaptığı 7-8 bayan militanı bulunan bir
örgüt yapılanması söz konusuydu. Silahlı Kuvvetler içindeki bazı
subaylarca bu terör gruplarının desteklendiği yönünde bilgiler
geliyordu."
Bazı Silahlı Kuvvetler mensuplarının o bölgedeki terör
örgütü üyelerine yardım ettiğini iddia ediyorsun. Bu konuda senin
bir tespitin oldu mu?
"Bölgeye gidince Paşa’nın anlattıkları bir bir çıktı. Örneğin görev
yaptığım Reşadiye’ye bağlı Gökköy diye bir yer vardı. Alevi
vatandaşlarımızın yaşadığı bu köyün muhtarı Hidayet İlk isimli
şahıstı. Bu köyün 300 metre yukarısında 26 Aralık 1993 tarihinde
bir operasyon olmuştu. O dönem bölgeye şimdi Ergenekon davasında
tutuklu İbrahim Şahin’in özel harekâtçıları gelmişti. Şahin de
biliyorsunuz Tokat Reşadiyeli."
Sen de mi özel harekatçılarla o operasyona
katıldın?
"Hayır, ben gitmek için çok ısrar ettim ama beni götürmediler.
Benim bir devrem bana anlattı: ‘Biz TİKKO’cuları gördük,
üzerlerinde kamuflaj elbisesi olduğunu görünce polis zannettik.
Hatta dedik ki özel harekâtçı polisler ne kadar eğitimli, bizden
önce harekât bölgesine gelmişler.” Devrem hayretler içerisinde
kalmış. Çünkü teröristlerin üzerlerinde kamuflaj ve kafalarında
bordo bere varmış. Daha sonra yer altındaki sığınaktan çıkan
teröristler üzerlerine ateş açmışlar. Teröristler ellerinden
böylece kurtulmuş. Silah ve mühimmatlarını bırakmışlar. Devrem,
“Takip etseydik ve köy araması yapsaydık, Almus Durudere köyünde
onları yakalardık.” dedi. Kaçabilecekleri, sığınabilecekleri tek
yer orası imiş. Ben ise ikinci gün 27 Aralık 1993 tarihinde ekip
oluşturup bölgeye gittim. Köyün 300 metre yakınında ikinci bir
sığınak buldum. Kısacası teröristlerin kaçmalarına o gün sanki
birileri göz yumdu."
Köyün 300 metre ötesinde sığınak yapıyorlar ve köylüler
bunu görmüyor. Muhtara bunu sordunuz mu?
"Muhtara soruyorduk, teröristler gelip gidiyor mu? Çünkü bir ev
gibi iki sığınak yapmıştı beş tane terörist. Muhtarın, köylünün
haberinin olmaması imkânsız. Çünkü yatak koymuşlar, cilalamışlar,
verniklemişler. Ev gibi sığınaklar. Bunları muhtar Hidayet İlk’e
anlatınca bana, “Ya sana hesap mı vereceğim, görmedim.” dedi. Bakın
bu olay 1993 yılında yaşandı. Gelin bugüne; 2010 yılında Tokat
Reşadiye’de 7 asker şehit düştü. Ve şehit düşen askerlerin dönüş
yolunu PKK’ya haber veren kişinin Gökköy Muhtarı Hidayet İlk olduğu
ortaya çıktı. 1993 yılında işlem yapılsaydı belki de o 7 askerimiz
bugün hayattaydı."
İhbar veren muhbirler bulamıyor muydunuz?
"Vardı ama örgüt onları yaşatmıyordu. Örneğin çok sağlam bir
muhbirimiz vardı. Kel Ali diye hitap ettiğimiz Beşdere köyü
muhtarı. 1995 yılının Temmuz ayında bu şahıs teröristlerce
öldürüldü. Yine Saraykışla köyü muhtarı vardı. O da muhbirdi ve
bunlar da Alevi vatandaşlarımızdı. Muhbir oldukları için
öldürüldüler. Zaten teröristlerin Sivas’tan Ordu’ya geçerken Tokat
üzerindeki geçiş noktaları Beşdere, Saraykışla, Niksar, Ordu
güzergâhı idi. Ayrıca bir geçiş noktası da Reşadiye’nin Umurca köyü
idi. İşte bu geçiş noktalarındaki muhbirlerimiz tek tek
öldürülüyordu. O dönem Tokat İl Jandarma Alay Komutanlığı Harekât
İstihbarat Şube Müdürü Akın Akçal idi. Onun ifadesine başvurulması
gerekir bu olaylarla ilgili."
Nasıl bir derin yapı var sence?
"Teröristler Sivas-Tokat üzerinden Ordu’ya geçiyordu. Geçişler
Umurca köyü üzerinden yapılıyordu. İhbar veren muhtarlar
öldürülüyordu. Ama geçişin yapıldığı Umurca köyünde Osman Çiçek
isimli şahıs 30 yıldır muhtardı. Tam bir güvenlik sağlansa, göz
yumulmasa terör örgütü adımını atamaz o bölgede. Atıyorsa, ben buna
birileri izin veriyor diye şüphe duyarım. Ayrıca Ergenekon sanığı
İbrahim Şahin nereli? Tokat Reşadiyeli. Deniz Piyade Kurmay Albay
Dursun Çiçek nereli? Tokat Reşadiyeli, Umurca köyünden bildiğim
kadarıyla. Diğer Ergenekon sanığı Özel Kuvvetler mensubu emekli
Albay Levent Göktaş da Tokat Reşadiyeli. Şimdi bütün bunlarla
beraber, bugün ortaya çıkan bilgi ve belgeleri de görünce rahmetli
Bahtiyar Paşa’nın beni o bölgeye ısrarla göndermek istemesinin
sebebini daha iyi anlıyorum."
Aslında bir Alevi-Sünni kavgasına yönelik provokasyon söz
konusu…
"Aynen öyle. İstanbul Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 tarihinde
Alevi vatandaşlarımıza ait kahvehaneler tarandı. Ölenler kimlerdi?
Tokat Reşadiye Çat köyünden vatandaşlardı. Alevilerdi. Ölenlerin
cenazeleri bu köye getirildi. Arkasından TİKKO, bölgede
etkinliğini, silahlı eylemlerini artırdı. Aslında İstanbul Gazi
Mahallesi’ndeki olaylar Türkiye’deki bütün hassas yerlere yayılmak
istendi."
Görevin sırasında Paşa’ya herhangi bir rapor verdin
mi?
"Ben Ağustos 1993’te göreve başladım. Bahtiyar Aydın 22 Ekim 1993
tarihinde Diyarbakır’da sol gözünün altından suikast silahı ile
şehit edildi."
Paşa şehit olunca, topladığın bilgi ve belgelere ne
oldu?
"Elimde kaldı. Sonra kimse görevle ilgili belgeleri talep etmedi.
Ben de bildiklerimi Ergenekon Terör Örgütü soruşturmasını yürüten
savcılarla paylaştım."