Tuğçe N.Yılmaz'ın köşesinde
Abone olTuğçe Kazaz'ın din değiştirerek evlenmesi günlerdir konuşuluyor. Eski Diyanet İşleri Başkanı N.Yılmaz'da tartışmalara katıldı. Evliliği ise iki ayrı başlıkta topladı.İşte so
BİR manken hanımın Yunanlı bir sanatçıyla evlenerek din
değiştirmesi, medyada ve kamuoyunda olay haline geldi. Biz de bu
konuda pek çok mektup ve faks aldık.
Sorulan sorularda Müslüman olan bir hanımın, Hıristiyan bir erkekle
evlenmesine dinimizin cevaz verip vermediği, böyle bir evliliğin
dini açıdan bir müeyyidesinin olup olmadığı soruluyor.
Konuyu iki başlık altında incelemek mümkündür:
1. Müşrikler (Allah’a ortak koşanlar) ile evlilik, 2. Ehli kitap
(Yahudi ve Hıristiyanlar) ile evlilik. Kadın olsun erkek olsun,
müşriklerle evlilik Kuran’da yasaklanmıştır. Bakara Suresi 221.
ayette, ‘Müşrik kadın ve erkeklerle iman etmedikleri müddetçe
nikáhlanmayın’ denilmektedir.
* * *
Kitap ehline gelince: Kuran, kitap ehli olan kadınlarla evlenmeyi
helal saymıştır. Maide Suresi 5. ayette, ‘Bugün size temiz olanlar
helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helal,
sizin yemeğiniz de onlara helaldir. İnanan hür ve iffetli kadınlar
ve sizden önce kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları size
helaldir’ hükmü yer almaktadır. Ayetten de anlaşılacağı üzere,
Müslüman bir kişi, Yahudi veya Hıristiyan bir hanımla herkesin dini
kendinde kalmak üzere evlenebilir. Erkek, Müslüman olmayan kadına
dinini değiştirmesi için baskı uygulayamaz, dini vecibelerini
yerine getirmesine engel olamaz. Çünkü dinimiz, din ve vicdan
özgürlüğüne kámil manada önem veren bir dindir.
Müslüman kadınların durumu ise şöyledir:
Müslüman bir kadının káfirlerle evlenmeleri yasaklanmıştır.
Müntehine Suresi 10. ayette şöyle denilir: ‘Ey inananlar, inanmış
kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin,
hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi
bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz káfirlere
geri çevirmeyin. Bu kadınlar o inkárcılara helal değildir, onlar da
bunlara helal olmazlar.’
Müslüman kadınların Hıristiyan veya Yahudi erkekleriyle evlenmeleri
hususunda Kuran’da bir açıklık yoktur. Müçtehitlerin büyük
çoğunluğu ise Yahudilerin Üzeyir’e, Hıristiyanların da Mesih’e (Hz.
İsa) Allah’ın oğlu dedikleri için bunları müşrik kavramı içine
sokmuşlar. Bu nedenle Müslüman hanımların bunlarla evlenmelerini
caiz görmemişlerdir. Müçtehitleri bu fikre götüren sebep, Müslüman
kadının gayrimüslim toplum içerisinde dinini koruyamayacağı,
ibadetlerini yerine getiremeyeceği endişesindendir.
Din değiştirene dini terminolojide mürted denilir. Bununla ilgili
Kuran’ın açık hükmü şudur: ‘Sizden kim dininden döner ve küfür
içinde ölürse böylelerinin bütün amelleri dünyada da ahirette de
boşa gider. Onlar cehennem ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır.’
Ayetten de anlaşılacağı üzere, dinden dönenlerin cezası ahirette
verilecektir. İnsanların istediği dini seçme, hatta inanmama
özgürlüğü vardır.
Kuran, insana inanıp inanmama özgürlüğünü de tanımıştır. Çünkü
Kuran, bu özgürlüğe sahip bulunmayanların eylemlerini makbul
saymamaktadır. Kişi, hür iradesiyle dinini seçmelidir. Çünkü
inanmak vicdan işidir, vicdanlara müdahale edilmez. Hz. Peygamber’e
isnad edilen ‘Mürtede hayat hakkı tanınmaz’ hadisi ise dini değil
daha çok o günkü siyasi ortamla ilgilidir. Örneğin, savaşta din
değiştiren kişi ‘ihanet-i vataniye’ veya ‘casusluk’ gibi
davranışlar içine gireceğinden yaşama hakkı elinden alınır.
* * *
Bu olay, acı bir gerçeği de ortaya çıkarmıştır. O da, fikri bir
ceht ve gayretin ürünü olmayan, yani bir ata mirası gibi algılanan
körü körüne bir inanç, her zaman yabancı din ve inançların tesiri
altında kalmaya mahkûmdur. Bu gibi insanlar için din değiştirip
değiştirmemenin bir önemi de yoktur.
Kişi iki halde de dini kimlikten mahrum olduğu için, hangi dinin
kimliğini taşıyıp taşımaması hususu kendisi için ‘aksesuvar’
olmaktan öte bir anlam taşımaz.
SORALIM ÖĞRENELİM
Namaz kılarken gözümü güneş aldı, çok rahatsız oldum, iki adım
yürüdüm. Namazım bozuldu mu?
Fadime TURHAL/İSTANBUL
Namazda aynı rekatta herhangi bir refleksle bir veya iki adım
yürümek namazı bozmaz. Üç veya üçten fazla adım ‘amel-i kesir’
(namazı bozan eylem) sayıldığından namaz bozulur.
Namaz kılarken, çocuğum ‘Çantamı aldın mı’ diye sordu. Ben de gayri
ihtiyari onaylar anlamında başımı salladım. Acaba namazım bozuldu
mu?
Ayşe MEHRİKA/İSTANBUL
Evet veya hayır anlamında başla işaret etmek namazı bozmaz.
Büyücünün tövbesi kabul olmaz deniliyor, doğru mu?
A.S./TEKİRDAĞ
Bakara Suresi 102. ayette büyüyle uğraşmak küfür (inkár)
sayılmıştır. Buna dayanarak İmam-ı Azam ve İmam-ı Malik gibi bazı
müçtehitler, büyücünün tövbesini makbul görmemişlerdir. İmam Şafii
ve İmam Ahmet Bin Hanbel’den gelen bir rivayette ise büyücünün
tövbesi makbuldür. Bize göre bu görüş daha isabetlidir. Çünkü yüce
Allah, tövbe edenlerin tövbelerini kabul eder. Yeter ki ihlas ve
samimiyetle pişmanlık duyulsun.
Çocuğuna besmele öğreten bir baba cennete gider deniliyor. Ne
dersiniz?
Hamdi KOŞAR/ÇORLU
Bir babanın çocuğuna Kuran öğretmesi karşılığında babasının amel
defterine sevap yazılır. Bir hadiste bu açıkça ifade edilmiştir.
Ancak cennete gidip gitmemesi tamamen Allah’ın takdirindedir.
İnsan doğduğunda ölüm tarihi belli midir? Böyle ise ömrümüzü
uzatmak için sağlığımıza neden dikkat ediyoruz?
Erol EROĞLU/İSTANBUL
Yüce Allah yarattığı her canlı için belli bir yaşama süresi
koymuştur. Bu süre ne öne alınır, ne de ertelenir. Sağlığımıza
dikkat etmemiz, bize biçilen ömrü rahat ve huzurlu geçirmek
içindir.
kaynak: www.hurriyet.com