TSK'daki yolsuzluk davası
Abone olAskeriyede yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla 39 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Başsavcı Saim Öztürk, Tuncer Kılınç'ın borcu ile ilgili konuya açıklık getirdi.
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü
duruşmasına, tutuklu sanıklar müteahhit Ali Osman Özmen ve kontrol
mühendisi Yüzbaşı Hüseyin Ceylan ile 29 tutuksuz sanık ve sanık
avukatları katıldılar. İddia makamında davayı açan Askeri Savcı
Binbaşı Zekeriya Duran'ın yanı sıra Askeri Başsavcı Kıdemli Albay
Saim Öztürk de yer aldı. Sanıkların sorgularına geçilmeden önce söz
alan Öztürk, eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer
Kılınç ile ilgili basında yer alan bazı haberler hakkında açıklama
yaptı. Başsavcı Öztürk'ün açıklaması şöyle: ''9 Ocak 2005 tarihli
yazılı basında yer alan 'Askeri savcı, emekli Orgeneral Tuncer
Kılınç ile ona 150 bin dolar borç veren müteahhidin kızının aynı
siteden aynı gün ev aldığını belirledi. Kılınç ile Özmen arasındaki
bu ilişki için ayrı bir dosya hazırladı. Askeri savcı, Özmen'in
kızı ile komşu olan Kılınç'ın evlerini aynı noter tarafından
yapıldığını tespit etti. Ayrıca, noterin evle ilgili işlemleri
yapmak için Kılınç'ın makamına gittiği belirlendi. Askeri Savcı,
Kılınç'ın Özmen'in 170 milyar liralık hak edişi için 2002 yılı
temmuz ayında dönemin Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Işık
Koşaner'i aradığını da belirledi. Kılınç'ın, Özmen'in 170 milyarlık
bir hak edişi için aramasıyla ilgili olarak, bir subay, askeri
savcıya ifade verdi.' haberi gerçeği yansıtmamaktadır. 28 Mayıs
2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na yapılan
yazılı bir ihbar üzerine konu araştırıldığında, emekli Orgeneral
Kılınç'ın mal beyanında yer aldığı üzere müteahhit Özmen'den 150
bin dolar borç alarak kızının konutunun bulunduğu siteden daire
satın aldığı, bu borcu ve gayrimenkulu mal bildiriminde beyan
ettiği, 1997 ile 1999 yılları arasında Milli Savunma Bakanlığı
Müsteşarlık görevini yürüten emekli Orgeneral Kılınç'ın müsteşarlık
görevinden ayrılmasıyla borç alma ve tapu işlemi arasında 3 yıllık
sürenin geçtiği ve konutun 7 Ağustos 2002 tarihinde satın alındığı,
sanık müteahhit Özmen ve bir grup sanık hakkında kamu davası
açıldığı tarih itibarıyla, Özmen'in soruşturma konusu yapılan ihale
işlemleriyle borç alınarak konut satın alma eylemi arasında ilişki
olduğuna dair kanıtların mevcut olmadığı saptanmış ve sadece bu
olay hakkında 15 Aralık 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na
bilgi verilmiştir. Bu açıklamanın, kamuoyunun gerçek dışı haberde
yer alan iddialar ve eylemler karşısında yanlış bir kanıya
varmasının önlenmesi, emekli Orgeneral Kılınç'ın suç işlemesine
rağmen himaye gördüğü gibi bir izlenimin ortadan kaldırılması
amacıyla tutanağa geçirilmesini talep ediyoruz.'' YÜZBAŞI CEYLAN'IN
SAVUNMASI Daha sonra tutuklu sanık Yüzbaşı Ceylan'ın savunmasına
geçildi. Ceylan, Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatlarında suni
granit kullanılması ve müteahhit Özmen'e fazla hak ediş ödenmesine
yol açtığı suçlamalarını kabul etmedi. İnşaat sırasında suni
granitin yeni bir malzeme olarak kullanılmaya başlandığını anlatan
Ceylan, bu nedenle Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından birim
fiyat oluşturulmadığını ifade etti. Suni granitin fahiş fiyatla
kuruma fatura edildiği iddialarının subjektif bir değerlendirme
olduğunu belirten Ceylan, ''Bu malzeme Genelkurmay Başkanlığı'nın
talebiyle TSK Rehabilitasyon Merkezi ve başka inşaatlarda da
kullanılmıştır. Ancak, maliyetler öngörülenden yukarılara çıkınca,
ben suçlu ilan edildim'' diye konuştu. Yüzbaşı Hüseyin Ceylan, suni
granit faturalarının imalatın yapıldığı Ankara ya da İzmir yerine
Kırıkkale Ticaret Odası'ndan onaylanmasının nedeninin sorulması
üzerine, işlerin daha hızlı yürümesi için bu yola başvurduklarını
ifade etti. Ceylan, işlemlerinde herhangi bir usulsüzlük olmadığını
iddia etti. İnşaatlarda kullanılan alüminyum doğramaların 50 ton
fazla gösterilmek suretiyle kurumun zarara uğratıldığı iddiasını da
kabul etmeyen Ceylan, o dönemde görev yapan üst düzey komutanların
işin kaliteli olması yönünde emir yayınladıklarını, kendisinin de
alt kademede yer alan bir görevli olarak, bu emirleri yerine
getirdiğini ifade etti. Özmen'in şirketinden şahsi arabasına
ücretsiz akaryakıt alması ve Afyon'daki bir otelde ağırlanması
yoluyla rüşvet suçunu işlediği suçlamasına karşı da Ceylan, aldığı
benzinin parasını ödediğini ve bu eylemin görevi bırakmasından
sonra gerçekleştiğini söyledi. Ceylan, Özmen'in şirketi
aracılığıyla Afyon'daki bir termal otelde kendisine yer
ayrıldığını, ancak buraya gitmediğini savundu. Ceylan, ''Firmadan
görevim dolayısıyla menfaat sağlamam söz konusu değildir.
Trilyonlarca liralık bir işte görevi kötüye kullanma eyleminin
karşılığı bir kaç günlük otelde kalmayla eş değer olmamalı'' dedi.
Mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasını talep eden Ceylan,
zor durumda olduğunu, Tasarrufu Teşvik Fonu'nda biriken parasını
dahi alamadığını ifade etti. Ceylan, mahkemeden tahliyesine ve
beraatine karar verilmesini istedi. Duruşmaya, öğleden sonra devam
edilmek üzere ara verildi.