Gelişmiş ülkelerde motosiklet kullanımının neden yaygın
olduğunu düşünmeliyiz
----------------------------------------------------------------------
İstanbul’daki trafik sorununun tabii ki çözümlenmesi gerekiyor.
Ama bizi yönetenler bir çözüm üretmeye görsün bir bakarsınız
yasaklarla karşılaşırsınız, ağzınız açık kalır. Tabii ki metro
önemli bir çözümdür İstanbul gibi bir metropol için. Ama başka
şeyleri de düşünmek gerekir. Köprülerden bir gün tek plaka bir gün
çift plaka geçen araç uygulamasını da yaşadık geçmişte. Bugün yeni
bir şey bulmuş gibi bundan söz edenler herhalde yaşları müsait
olmadığı için o günleri hatırlamıyorlar. Yani, çözüm olmamıştı
İstanbul için.
İnsanlara özgürlük sağlayacak hizmetler üretmek yerine
sorunların çözümünü yasaklarda aramak, gelişmiş ve gelişen
ülkelerin layık olduğu bir şey değil elbette. Okul sayısı yetersiz
kaldığı için öğrenci sayısını kısıtlamak olamayacağı gibi böyle bir
zihniyetle, yeterli iş imkanı sunamayınca da insanlara çalışmayı
yasaklamak gerekir. Ya da çözümü hemen bedelini arttırmakta
bulanlar gibi, çalışmak isteyenden daha çok vergi almaya
kalkarsınız. Böyle düzenler, zavallı düzenlerdir. Halbuki halk
yöneticilerden daha çok okul, daha çok iş imkanı ve her şeyi daha
çok satın alıp tüketebileceği hizmetler beklemektedir. Ekonominin
iyiye gitmekte olduğunu söylüyorsanız daha çok teknoloji, daha çok
refah, daha çok iletişim, daha çok ulaşım olmalı. İnsanlar daha çok
otomobil, daha çok yazlık, daha çok deniz aracı, daha çok
motosiklet alabilmeli. Yoksa, insanlara hizmet vermek vaadi ile o
göreve neden talip olduğunuzu sorarlar.
İstanbul’da çevre yolları yetmiyorsa, yenileri yapılmalı.
Avrupa’da iki şehri, gerekiyorsa birden fazla otoyolu ile bağlayan
planlamalar dahi yapıyorlar. Bu şehirde trafik kuralı diye bir şey
kalmadı. Onca trafik polisinin işi, tıkanmış trafiği seyretmek
midir? Servis otobüsleri daracık yolları kilitlemeye yetiyor. Gün
boyunca şehir içinde park eden bu otobüsleri, çözüm üretmesi
gereken bir Allahın kulu günler boyunca görmüyor. Hele hayati
yollarda iş çıkışından bir saat önce gelip yer kapan servis
otobüslerinin o yolları geçilemez hale getirmesini 50 metre ötedeki
trafik polisleri görmezden gelirse, onun amirlerinden ileri görüşlü
olmalarını nasıl bekleyebiliriz ki? Bunları daha önce de yazdık ama
okuyan kim, halkı umursamıyorlar.
Resmi araçların yarattığı kargaşa ve kural tanımazlığa bir de
halka adeta meydan okuyan taksiler eklenince, işte dünyanın en
önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’da ilkel toplumlardaki
kargaşayı yaşamaya mahkum oluyoruz. İstanbul’dan daha küçük olduğu
halde İstanbul’dan çok daha fazla araç sayısına sahip avrupa
şehirlerinde böyle bir karmaşa yaşanmıyor. Şehir plancıları oralara
gidiyorlar. Gördüklerinden sonuç çıkarmalılar.
Araç sayısını vergi ile sınırlamanın en önemli örneği
Singapur’dur. Küçücük bir ada dünyanın en zengin ekonomisine
sahipse ve o adada baraj yapıp su depolayacak toprağın bile yoksa,
o zengin toplum şehir merkezine özel araçla girişini zorlaştırmak
için daha yüksek vergi uygulamaktan başka çaren yoktur. Singapur,
hava kuvvetlerinin uçaklarını komşu ülkeden kiraladığın topraklara
indiriyorsa, halkın konut ihtiyacını karşılayacak kadar toprağı
yoksa onların barınabilmesi için gökdelenler yapmaktan başka çaresi
yoktur. Araç sayısını engelliyor ama yeraltındaki müthiş metro ile
insanlarının şehir merkezine de en hızlı şekilde ulaşmasını
sağlıyor.
Gelelim yazımızın başlığı olan “motosiklet”
konusuna.
Trafiğe çözüm üretmesi gerekenlerin hepsine sesleniyorum ;
Gelişmiş ülkelerde neden çok sayıda motosiklet
kullanıldığını düşünmelisiniz. Bakmayın siz motosikleti
kötüleyenlere. Bugün İstanbul trafiğindeki araçların sadece yüzde
beşinin bile motosiklete dönüşmesi ile İstanbul’daki trafik çilesi
sona erer.
Bunun müthiş bir öneri olmadığını belirteyim ama gelişmiş
ülkelerde kesin çözüm yaratan bir öneri olduğunu da unutmayalım.
Ciddi hizmetler beklediğimiz yöneticiler, böyle çözüm önerilerini
hafife alıp daha ciddi şeylerle uğraştıkları sürece, işte böyle bir
de bakarlar ki önlerindeki sorun dağ gibi olmuş, Belediye
Başkanı’nı da Valiyi de aşmış, Hükümet de içinden çıkamayınca 4-5
bakanla koordinasyon kurulları kurulur, kara kara düşünmeye
başlarlar.
Söylediklerimize kulak versinler. Onlar bir dönemdir görev
yapıyorlar ama biz 50 yıldır bu şehirde yaşıyoruz.