Teşekkür ve tebrik telgrafları aldım
Abone olBaşbakan Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili yayımladığı mesajın ardından Ermeni vatandaşlarından teşekkürler ve tebrik telgrafları aldığını be...
Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili yayımladığı mesajın
ardından Ermeni vatandaşlarından teşekkürler ve tebrik telgrafları
aldığını belirten söyledi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, başkasının özgürlük alanının ihlal etmediği müddetçe
özgürlükleri yaşamanın herkesin hakkı olduğunu söyledi. Bundan
kimsenin korkmasına gerek olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan,
“77 milyon hepimiz aynı devletin vatandaşları, aynı milletin
mensuplarıyız. Aynı devletin sahipleri mensupları olarak hepimiz
biriz beraberiz birlikte Türkiye’yiz” dedi.
“ASIRLARDIR BİZİ BÖLÜNMEKLE KORKUTUYORLAR”
Başbakan Erdoğan, bu ortak değerlerin altında herkesin
farklılıklarını koruduğunu, istediği gibi ifade ettiğini ve
yaşadığını belirterek, bugün hala belli konularda korkuları
olanların, korkutulan vatandaşların da bu korkularını cesaretle
sorgulamalarını istediğini vurguladı.
“Asırlardır bizi bölünmekle korkutuyorlar. Bölünürüz parçalanırız
dağılırız. Hep böyle diyerek asırlardır özgürlüklerin önüne set
çekiyorlar” diyen Başbakan Erdoğan, “İşte şu 12 yılda bize
asırlardır korkuttukları bu konularda biz cesur adımlar attık. Ne
oldu Türkiye bölündü mü? Diyarbakır’a giderseniz Kürt meselesi
derseniz Türkiye bölünür diyorlar. Ben 2005’te dedim. Ne oldu
bölündü mü? Farklı dil ve lehçelere izin verirsek Türkiye bölünür
diyorlar ne oldu. Bu ülkede anneler babalar çocuklarına istedikleri
ismi veremediler. Niye bölünürüz diyorlardır. Biz serbest bıraktık.
Ne oldu bölündük mü? Çıkartılmış her yasanın her reformun karşısına
Türkiye bölünür diye karşı çıktılar. 12 yıldır yaptığımız hangi
reform Türkiye’yi böldü, hangi yasal düzenleme Türkiye’nin
dağılmasına sebep oldu” diye sordu.
“İŞTE BU İRTİCA İSE HEPİMİZ MÜRTECİYİZ”
Bir başka korku aracının da ‘irtica’ korkusu olduğunu sözlerine
ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“150 yıldır milletin değerlerine sahip çıkmasına, inançlarını
yaşamasına irtica gelir korkutmasıyla karşı çıktılar. Akif diyor
ki; ‘Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, Gelenin keyfi için
geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!
Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından
zağarlık yapamam; hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale, bana hiç tasmalık etmiş değil
altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir
belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü
yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam
aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğrenirim, hakkı
tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu… İrticaın
şu sizin lehçede ma’nası bu mu? İşte buyurun Akif merhum bu da
böyle anlatıyor. Eğer bu irtica ise hepimiz mürteciyiz.
Üniversitelerde başörtüsünü özgür hale getirdik, irtica mı geldi?
Kamuda başörtülü çalışma imkanı getirdik irtica mı geldi? İmam
hatip liselerinin kuran derslerinin Siyer-i nebi derslerinin önünü
açtık, irtica mı geldi? On yıllarca tahkir edilen horlanan selam
verdiği, namaz kıldığı, oruç tuttuğu için aşağılanan insanımıza
özgürlük ve özgüven temin ettik, irtica mı geldi? Yaptığımız
reformlar ne Türkiye’yi böldü ne de Türkiye’yi geri götürdü. Tam
tersine Türkiye daha bir oldu, daha bir kardeş oldu, bütün oldu.
Özgürlüklerle demokrasi ile Türkiye her alanda çok daha ileri
seviyeleri yakaladı.”
“GÖRÜYORUZ Kİ BAŞÖRTÜSÜ O UYDULARIN KUYRUĞUNA TAKILMIYORMUŞ”
Başbakan Erdoğan, “Ne diyorlardı? Uzay çağında başörtüsü mü
takılır, böyle diyorlardı. İşte şu anda başörtüsü serbest. Türkiye
de uzay çağını uzaktan izlemiyor. Tam aksine artık yaşıyor. Ardı
ardına uyduları uzaya bu iktidar gönderiyor. Ya başörtüsüne karşı
çıkanlar uzaya uydu falan göndermedi. İnsansız hava araçlarını bu
iktidar üretiyor. Görüyoruz ki başörtüsü o uyduların kuyruğuna
takılmıyormuş. 12 yıl içinde korkuların, endişelerin, çekincelerin
ne kadar yetersiz, asılsız olduğunu gördü. Asırlardır bizi
korkuttukları meselelerin çözümünün aslında ne kadar basit, kolay
olduğunu gördük” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ KORKU DUVARLARINI YIKIYORUZ”
Korkuları ile yaşayan, korkularını yaşatan ve sürekli çoğaltan bir
millet olamayacaklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, “Yüz yıl
öncesine ait korkuların bugün hala toplumu ve siyaseti
şekillendirmesi için istismar edilmesine biz müsaade edemeyiz. En
az 200 yıl bölünürüz parçalanırız dağılırız geriye gideriz
korkutmalarıyla Türkiye’de siyaset ve toplum baskı altına alınmak
istendi. Korkan bir millet geleceği inşa edemez, korkan bir devlet
dünyada iddia sahibi olamaz. Korkularıyla yaşayan toplumlar reform
yapamaz. 100 yıl 200 yıl öncesinin korkularını hafızalarından ve
ruhlarından söküp atamayanlar küresel denklemde kendilerine yer
bulamaz. Bizim İstiklal Marşı’mızın millete ilk talimatı korkma
talimatıdır: ‘Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak! O benim milletimin
yıldızıdır parlayacak. O benimdir o benim milletimindir ancak!’
İşte biz 12 yıldır lafla değil fiiliyatta korkmuyoruz. Bu milletin
korku içinde yaşamasının hiçbir nedeni olmadığını da her fırsatta
vurguluyoruz. Biz geçmişin ağırlıklarından, prangalarından,
zincirlerinden cesaretle kurtuluyoruz. Geçmişin korkularını tek tek
söküp atıyor, Türkiye’nin önündeki korku duvarlarını yıkıyoruz”
diye konuştu.
“BİZ KORKMAYACAĞIZ!”
“Bizim kadim tarihimizde utanacağımız, korkacağımız, yüzleşmekten,
çekineceğimiz hiçbir hadise bulunmuyor” diyen Başbakan Erdoğan,
“Her hadise ile yüzleştik ve yüzleşiriz. İşte Dersim hadisesi ile
yüzleştik. Ana muhalefetin genel müdürü yüzleşebildi mi? Dersim’in
gerçek destekleyicisi onlardı. O katliamın arkasında faili onlardı.
Ayıplayabiliyor mu? CHP hala bunun hesabını verebildi mi? Veremedi,
veremez. Ama bakın CHP’nin genel müdürü kalkıp bu konuda bir kelime
edemedi. Niye? Hayatı bu. Faili meçhullerle yüzleştik. Diyarbakır
cezaevi ile yüzleştik. Sivas Çorum Kahramanmaraş, Gazi Mahallesi
olayları ile yüzleştik. Bizim iktidarımızda olmadı bunlar. Devletin
devamlılığında hareketle bunları da ortaya çıkardık. Korkularla
yasaklarla yüzleştik. Siyasetçi olarak biz üzerimize düşeni yaptık,
yapmaya çalıştık. Karanlık her hadisenin aydınlatılması için
cesaretlendirici yüreklendirici olduk. Yazılamayanların yazılmasını
konuşulmayanların konuşulmasını temin ettik. Korkuların yersiz
asılsız olduğunu gösterdik. Biz korkmayacağız. Biz tarihi farklı
yazanlardan çarpıtanlardan tarihinden utananlardan ve korkanlardan
olmadık ve olmayacağız. Tarihinde ne yaşanmış olursa olsun hiçbir
millet tarihinin esiri olamaz. Tarihinin esiri olan milletler
geleceğin tarihini kendileri yazamaz, kendileri inşa edemez. 1914 -
1922 arasında dedelerimiz onlarca devletle savaş yaptılar. Rusya
İngiltere Fransa Yunanistan İtalya ile savaştılar. Bütün Arap
coğrafyası ile mücadele verdiler. Gazi Mustafa Kemal 29 Ekim
1923’ten itibaren tüm devletlerle yeni bir sayfa açtı. Gazi Kemal
Osmanlı ordusunun bir zabiti olarak neredeyse tüm cepheleri
görmüştü. Yaşanan acılara şahit olmuştu. Ama kin gütmedi, küsmedi.
Uluslararası ilişkileri intikam duygusu üzerine tesis etmedi. 100
yıl öncenin kinine takılıp kalsak, bugün bölgemizdeki hemen hiçbir
ülke ile iyi ilişkilerimiz olamaz. Esasen fertlerin devletlerin ve
milletlerin psikolojisi asırlık acıların üzerine de bina edilemez.
Asırlık acılarla yüzleşmekten korkuluyorsa bu devletler ve
milletler adına sağlıklı bir ruh hali olamaz.”
“BİZ ARŞİVLERİMİZİ AÇMAYA HAZIRIZ”
Tarih ile yüzleşmeye hazır olduklarını ve hafızalardaki korkuları
gidermeye hazır olduklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, bunu
başaracak olan siyasetçilerden önce bilim insanları olduğunu
vurguladı. Arşivleri açmaya hazır olduklarını yineleyen Başbakan
Erdoğan, “Bizim şu anda arşivlerimiz açık. Diyoruz ki hıçkırıkları
durduralım gözyaşlarını dindirelim önyargıları bir kenara
bırakalım. Taraftar gözlüğü ile değil objektif biçimde tarihi
gerçekleri ortaya çıkaralım. Birbirimize karşı korkuları kini
nefreti çoğaltmayı bırakalım, birbirimizin acısını anlamaya
çalışalım. Biz Türkiye olarak bun hazırız, bizim korkumuz yok.
Büyük devletlerin milletlerin korkusu olmaz, bizim de korkumuz yok.
Çok büyük acılar çekmiş bir millet olarak yeryüzündeki her milletin
her ferdin acılarını anlarız, acı çekenlerin hissiyatını çok iyi
biliriz. Biz tarihi aydınlatmaya hazırız. Biz ortak acılarımızı
paylaşmaya ve anlamaya hazırız. Korkmadan, çekinmeden, sıkılı
yumruklarla değil tokalaşarak konuşmaya hazırız. Büyük bir devlet
ve millet olarak tarihinden ve istikbalinden korkmayan bir ülke
olarak, bir asır önceki hadiselerin aydınlatılmasını isterken,
acıları paylaşırken, karşı taraftan da bunu görmeyi arzu ediyoruz.
Umut ediyorum ki gerek Ermenistan devleti gerek Ermeni diasporası
bizim bu yürekli adımımızı görürüz. Aynı yürekli aynı cesur tavrı
onlardan da görür ve bekleriz. Biz geçmişin acıları, acı hatıraları
üzerine değil, umut üzerine barış, dostluk dayanışma üzerine bir
gelecek inşa etmek istiyoruz. Bu yolda bizimle yürüyen herkesle biz
de yürürüz. Bir kez daha 99 yıl önceki hadislerde hayatını kaybeden
tüm Osmanlı vatandaşlarına, taziyelerimizi ifade ediyor Rabbim bize
ve hiçbir millete bu tür acılar yaşatmasın diye dua ediyorum”
şeklinde konuştu.
“SİZ ÜRKEKSİNİZ SİZ KORKAKSINIZ”
1915 olaylarına ilişkin mesajının ardından Ermeni vatandaşlardan ve
bu konuda gazetelerde tebrikler, telgraflar aldıklarını dile
getiren Başbakan Erdoğan, “Şimdi de bazı ziyaretler için randevu
talepleri oldu. Bizimle yaşayanlar bu işin farkında ama bizimle
yaşamayıp da diasporanın kontrolü altında olanlar, hala dünyayı
karıştırmanın gayreti içindeler. Dünyada da samimi olan ülkeler
bizim bu resmi açıklamamızdan sonra 8 ayrı dilde yapılan bu
açıklamalardan sonra onlar da bu konudaki olumlu yaklaşımlarını
ifade etmeye başladılar. Biz bu duruşumuzu aynen devam ettireceğiz,
devam ettiririz. 24 Nisan’da yayınladığımız bu mesajın ardından CHP
ve MHP’nin derhal istismar siyasetine başladıklarını gördük.
Açıkçası ben şaşırmıyorum. Zira Türkiye’nin asırlık korkularını
istismar konusu yapmak CHP ve MHP için her zaman siyasetlerinin
merkezlerinde olmuştur. Bunlar zannediyorlar ki AK Parti attığı
adımları bize sorarak atar. Veya bizden çekinerek atar. Biz
kararlarımızı istişare ile alırız. Sizin bu konudaki duruşunuzu
zaten biliyoruz. Sizin atacağınız adım olsaydı 100 yıl boyunca
atardınız. Siz bu adımları atamadınız çünkü siz ürkeksiniz siz
korkaksınız. Şimdi savundukları konulara bakın. AK Parti karşısında
ya da reformlar karşısındaki tutumlarına bakın. Bu iki partinin her
zaman korkulardan tehditlerden ve acılardan beslendiğini
göreceksiniz” dedi.
(İHA)