Telesiyej salak tartışmasını yazdı
Abone olTaraf TV eleştirmeni Telesiyej: Bir yazarın, bu gençliği bir rockçı kadar iyi değerlendirmesi gerekirdi
Elif Şafak’ın ağzından bal damlıyordu geçenlerde NTV’nin Akşam
Haberleri’nde; pırıl pırıl bir gençlik geliyor kıvamında bir şeyler
anlatıyordu.
Che bella!
Gençlik bir toplumun umut ve umutsuzluk göstergesidir,
turnusol kâğıdıdır çünkü.
Gençlik, bir toplumun gelecekteki toplam entelektüel sermayesinin
kaynağıdır ve bu sermayenin kalitesinin, kalibresinin ne olduğunun
göstergesidir zira.
Gençlik tamamsa, gelecek de tamamdır yani bir yerde.
Che bella.. umutla rahat bir uyku çekebiliriz artık bu
saptamalardan sonra.
Ama şeytan boş durmaz tabii, ÖSS’de 30 bin öğrencinin sıfır çekme
sorunsalını hatırlatıverir o dakka.
Bu olgu da umudun tükenişidir bir bakıma.
Aslında 12 Eylül’ün bir sonucu, bir uzantısıdır aynı
zamanda.
Ama yazar Elif Şafak’a göre Türkiye gençliği, umudumuzun kaynağı:
“Türk gençleri inanılmaz.. çok kaliteli, çok donanımlılar, soru
sorma yeteneği, analiz etme yeteneği müthiş.. hakikaten üniversite
gençleri, lise gençleri çok sorguluyorlar çok düşünüyorlar, ben çok
dolaştım Anadolu’yu, birçok edebiyat etkinliğine katıldım, bunlar
küçük küçük gözlemler ama umutlu görünüyor bana” dedi, NTV’deki
Akşam Haberleri’nde.
Rockçı Teoman da konuktu aynı programda; cengâverce atıldı, Elif
Şafak’ın bu görüşünün karşı görüşünü dillendirdi.
Elif Şafak, Türk gençlerinin diğer gençlere oranla daha fazla
sorgulayan, soru soran bir zihniyete sahip olduğunu söyleyince;
“Öyle diyorsun ama,” dedi Teoman, “Mart 2006’da Abbas Güçlü’nün
Muğla Üniversitesi’nde sunduğu programda Kenan Evren, (12 Eylül
darbesi için) bugün olsa yine aynı şeyleri yapardım dediğinde o
salaklar alkışladı o herifi, hâlâ aklım almıyor.. sinirlerim
bozuldu, siz devam edin.”
Abbas Güçlü’nün 2006 yılında Muğla Üniversitesi’nde yaptığı
programa konuk olan 12 Eylül cuntasının lideri Kenan Evren, şöyle
demişti:
“12 Eylül darbesinden dolayı hiç pişmanlık duymuyorum. Eğer yeniden
Genelkurmay Başkanı olsam ve o şartlar yaşansa yine müdahaleden
çekinmezdim. Silahlı Kuvvetler mensupları olarak bu müdahaleyi
inanarak yaptık. Bu müdahaleye ben tek başıma karar vermedim.
Müdahale öncesinde çok sayıda insan gelip bizden müdahalede
bulunmamızı istiyordu. 12 Eylül öncesinde kuvvet komutanları, ordu
komutanları ile ayrı ayrı görüştüm.”
Banu Güven’in sunduğu akşam haberlerine Elif Şafak’la birlikte
konuk olan Teoman, ayrıca, darbelere karşı olduğunu söyleyerek;
“Arkadaşlarımla bile konuşamıyorum... derinlerde o kadar şey
birikmiş ki.. Ergenekon meselesi mesela.. Ergenekon’dan
bahsedilince herkes taklalar atarak önüme gelip, AKP’nin işine
yaramıyor mu Ergenekon diyor. Buna göre mi karar vereceğiz yani?”
dedi.
Öyle görünüyor ki, yazar Elif Şafak’la, rockçı Teoman arasında
Türkiye gençliğini kavramada ve algılamada net bir fark var.
Elif Şafak’a göre dünya çapında bir gençliğe sahibiz.
Teoman’a göre ise salak bir gençliğe sahibiz.
Bu konuda Telesiyej’in görüşü ise şöyle: Türkiye gençliği –bugünkü
gençlik- tipik bir homo-apoliticus gençliğidir. Bu gençlik, bu
hayati eksikliğinden dolayı olup biteni değerlendirmede, kavramada
ve yorumlamada kusurlu bir söyleme sahiptir aslında; yani, bir
eksiklik içindedir. Bu da net bir biçimde politizasyon eksikliğidir
tabiatıyla.
Perdeli bir bakış açısına sahip gençlik hususunda bir yazarın,
kusurlu söylem sahibi bu gençliği en azından bir rockçı kadar
analiz edip değerlendirmesi gerekirdi. Söyleminde tasavvufi
referanslar da bulunan Elif Şafak, ne yazık ki bu konuda gerçeğin
gerçekliğine ulaşamamış gibi göründü.
Teoman ise hayatın içinden çıkarak, yani gerçekliği
soluyarak, sahip olduğu entelektüel sermaye ile bu vahim durumun
altını kalınca çizmiş oldu; bu gençlik, Kenan Evren’i alkışlıyor
hâlâ.
Türk gençliğinin bu apolitizasyon durumu, aslında umutsuzluk durumu
değil midir peki?
Ama yine de diyalektik olarak her apolitizasyon durumu içinde bir
politizasyon hücresi vardır ve çoğalmanın zamanı ve zeminini
beklemektedir derim ben.
Yani Allah’tan ümit kesilmez!