Tekstilciler'den manifestolu isyan
Abone olTekstil ve hazır giyim sektörü temsilcileri, ''Üretim, İstihdam ve Sosyal Barış Tehdit Altında'' başlıklı bir ''istihdam manifestosu'' hazırladı.
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin
(İHKİB) ev sahipliğinde, tekstil ve hazır giyim sektörünün birlik
ile dernek başkanlarının katıldığı Hazır Giyim Platformu Zirvesi
toplandı. Hazırlanan manifesto, sektör temsilcilerinin yaklaşık 1.5
saat süren görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında
İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu tarafından okundu. 9 maddelik
metinde, şu görüşler dile getirildi: ''Bazen koskoca bir ülkeye yön
verenler, yanı başlarında atılmakta olan çok büyük bir çığlığı
duymaz hale gelirler. Bugün 2.5 milyon kişiyi istihdam eden, 18.2
milyar dolar ihracat yapan, 10 milyar dolara yakın iç pazar
büyüklüğüne sahip olan muazzam bir sanayi devletin istihdam
üzerindeki vergileri nedeniyle rekabet gücünü kaybetmekte ve
kararsızlaştırılmaktadır. Kendimizi anlatma konusunda aklımız
karışmış durumda. Kurduğumuz her farklı cümle ve ta dipten gelen
feryadımız ya duyulmuyor, ya da duyulsa da yeterince kavranılmıyor.
Türkiye'nin son 25 yıldır ekmek yediği, en büyük istihdamı
yarattığı ve böylelikle sosyal barışa müthiş bir katkıda bulunduğu
tekstil ve hazır giyim sektörümüz istihdam manifestosu veriyor.''
''FERYADIMIZ TÜRKİYE ADINADIR'' Tekstil ve hazır giyim sektörünün,
Türkiye'nin sanayi, üretim, kalite ve uluslararası pazarlar
konusundaki rekabet alanında yarattığı en büyük ve en parlak sektör
olduğu, bu sektör hakkında son zamanlarda oluşan yanlış ve sorunlu
algıya dur demek gerektiği kaydedilen manifestoda, sektörün
geleceğinin geçmişinden çok daha parlak olacağı, ağır vergi, SSK ve
enerji maliyetlerine rağmen, sektörün kendi alanında hala dünyanın
en rekabetçi sektörlerinden biri olduğu vurgulandı. Sektörün mali
bir krizle sıkıntı içinde olmadığına işaret edilen manifestoda, şu
görüşlere yer verildi: ''Tek tek firmalarımız kendi başlarının
çaresine bakabilecek durumdadır. Ürettikleri toplam katma değer,
finansal yapılarını garanti altına alan en önemli özelliktir.
Tekstil ve konfeksiyoncumuz gerekirse ithalat yapar, gerekirse
verimliliği yükseltmek adına işçi çıkarır ve başının çaresine
bakar. Bizim feryadımız Türkiye adınadır. Biz başımızın çaresine
bakarız ama işsizliği artan bu ülkede eğer bu sektör ithalata
zorlanırsa hiçbirimiz güvenle yaşayamayız. Artan işsizlik ve öfke
ortamında kazanılan paranın kime ne faydası olacaktır? Bu anlamda
tekstil ve konfeksiyon sektörü, ülkemizin sosyal güvenlik
sigortasıdır. Şu anda gösterdiğimiz direnci bir an için bıraksak
ülke ağlamaya başlar.'' Manifestoda, gelişmiş ülkelerin bu
sektörden çıktığını iddia edenlerin derin bir biçimde yanıldıkları
savunulurken, ''onlar, bu sektörün üretiminden çıktılar. Katma
değerinden ve ekonomisinden çıkmadılar. Bugün biz de bunu çok
rahatlıkla yapabiliriz. Ama çalıştırdığımız işçilere ve onların
ailelerine karşı kendimizi sorumlu hissetmek, bize bugün şu cümleyi
kurduruyor. Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, Cumhuriyetimizin
100. yılında da moda sanayi olarak bugünkünden daha parlak bir
biçimde dimdik ayakta olacaktır'' denildi. ''TÜM DÜNYAYA ANLATTIK,
YÖNETİCİLERİMİZE ANLATAMADIK'' İstihdam manifestosunda, devamla şu
görüşlere yer verildi: ''Kendimizi tüm dünyaya anlattık, kendi
yöneticilerimize anlatamadık. Öyle bir sektör düşünün ki herkesi
her şekilde etkileyecek durumdayız. ABD'yi, AB'yi harekete
geçirmişiz. Sektörümüz lehine büyük kazanımlar elde etmişiz. Dünya
Ticaret Örgütü bizim taleplerimizi tartışıyor ama biz
yöneticilerimize sıkıntılarımızı anlatamıyoruz. Sonuçta (tekstil ve
hazır giyimci ağlıyor) deniyor. Aslında bizim ağladığımız falan
yok. Biz sorunun değil, çözümün bir parçası olarak bu ülkenin
gerçeklerini anlatıyoruz.'' Manifestoda, bankacılık sektörünün
Türkiye ihracatının ve üretiminin ayrılmaz bir parçası olması
gerektiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi: ''Biz uzun yıllar
boyunca, sektörel fizibilite ve proje bankacılığı konusunda atıl
kalmış bir sektörle karşı karşıyayız. Bankacılık sektörümüz, reel
sektörü gerçek anlamda anlamaya ve uzun yıllardır unuttuğu proje
bankacılığına dönmeye çalışmalıdır. Tüm bu gelişmeler olurken,
kulaktan dolma bilgilerle tekstil ve konfeksiyon sektörü hakkında
olumsuz düşünceler üretmek ve buradan hareketle kredilendirme
anlayışını oluşturmak son derece yanlış olur.'' ''HİÇ KİMSE,
AYAĞINA AĞIRLIK BAĞLIYKEN SU ÜSTÜNDE KALAMAZ'' Türkiye tekstil ve
konfeksiyon sektörünün ortak bir zincirin ayrılmaz halkaları ve
bütünü olduğu vurgulanan manifestoda, ''Biz üzerimizdeki büyük
yüklere rağmen rekabet etmeye çalışıyoruz. Serbest piyasa rejimine
ve rekabete sonuna kadar inanıyoruz. Ancak hiçbir insan ayağına
ağırlık bağlıyken uzun süre su üstünde kalamaz. İstihdam üzerindeki
vergi ve prim yükü ile sektörümüzün kullandığı enerji
maliyetlerinin aşağıya çekilmesini acilen ve mutlak surette talep
ediyoruz'' denildi. Manifestoda, istihdam üzerindeki vergi ve prim
yüklerinin OECD ülkeleri seviyesi olan yüzde 18-20'ye indirilmesi
halinde, istihdama sektör bazında yüzde 20 katkıda bulunulacağı
taahhüt edildi. BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN ZİRVE DAVETİ BEKLENİYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, sektör için bir zirve daveti
beklendiği belirtilen manifestoda, ''Tekstil ve hazır giyim
sektörünün temsilcileri ve ekonomimizin karar vericileriyle
birlikte, en kısa sürede meselelerimizin ve çözüm önerilerinin
değerlendirileceği acil, sonuç odaklı bir toplantı talep ediyoruz''
denildi. Orakçıoğlu, daha sonra sektör temsilcilerinin imzasının
bulunduğu manifestoyu Başbakan Erdoğan'a iletilmek üzere Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı'ya verdi. Bu arada
basın toplantısı sırasında sektör temsilcileri, aldıkları karar
doğrultusunda bugün susma haklarını kullanacaklarını
bildirdiler.