Tayyip Erdoğan mı AK Parti mi?

Abone ol

2011 seçimlerinde son kez aday olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması durumunda AK Parti'de neler olacak?

Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER


ANKARA-
Türkiye Haziran ayında yapılacak genel seçime hazırlanıyor. Bu seçim AK Parti Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın son seçimi olacak. Seçim sonrasında Erdoğan için Köşk senaryoları, beraberinde de AK Parti’nin ne olacağı şimdiden tartışma konusu.

Lider partisi olma özelliği ile dikkat çeken AK Parti açısından bu sürece dair önemli hesaplar var. AK Parti’nin geçen 8 yıl içinde önemli bir kurumsallaşma yaşadığı düşünülse de hala AK Parti’den daha çok “Tayyip’in Partisi” olarak görülüyor.

Bu bakışı reddetmeyen isimlerden biri de kabinenin öne çıkan bakanlarından Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Sadece Türkiye değil dünyada liderliğin önemli olduğunu söyleyen Akdağ, bu açıdan AK Parti'de de Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin çok önemli olduğunu söylüyor.

Geçen 8 yıllık zaman diliminde vatandaşın zihninde AK Parti’nin artık oluştuğunu söyleyen Akdağ, AK Parti ile Erdoğan’ın isminin birlikte gittiğini söylese de, “Ama Recep Tayyipsiz bir AK Partiyi vatandaşın tahayyül ettiğini zannetmiyorum” sözleriyle Köşk sonrası için üstü kapalı kaygılarını dile getiriyor.

Refik Saydam’dan sonra Sağlık Bakanlığı koltuğunda en uzun süre oturmayı başaran Bakan Akdağ ile sağlık gündeminin önemli başlıklarını konuşmak için bir araya geldik. Sağlık çalışanlarının talepleri, doktor yetersizliğini gidermek için gündeme getirdiği yabancı hekim önerisi, obezite, doktorların askerlik muafiyeti talebi ve rahim ağzı kanseri aşısı gibi pek çok önemli konuda İnternethaber’in sorularını yanıtlayan Akdağ CHP’ye de sert mesajlar gönderdi.

Akdağ kamuda çalışan hekimlerin muayenehanelerde çalışmasına yasak getiren yasa değişikliğinin kısmi iptaline neden olan Kılıçdaroğlu’nun sosyal demokratlığını sorguladı.
Akdağ, “Kılıçdaroğlu vatandaşı muayenehanesine götürüp para kazanan tuzu kuru az sayıda doktorun mu halkın mı yanında önce buna karar versin” dedi. Akdağ, “Bir kişinin yeşil kartını iptal ederlerse karşılarında beni bulurlar” sözü nedeniyle de Kılıçdaroğlu’nu “Popülist çiğ lider” ilan etti.

Akdağ ile yaptığımız sohbetin öne çıkan başlıkları şöyle oldu:

- Başbakan Erdoğan’ı anlatan Hüseyin Besli’nin kitabında ilginç bir anınız var. Önce o anıyı sizden dinleyerek başlamak istiyoruz.

2002 seçimlerinde daha çok İspir’de çalıştım. Köye gittik meydanda vatandaşla el sıkışıyoruz. 80 yaşında bir amca var. ‘Oğul siz kimsiniz’ dedi. Biz AK Parti’den geldik. AK Parti’yi Halk Partisi olarak işitince, ‘Biz Halk partisine oy vermeyiz’ dedi. Öyle değil amca ‘Tayyip’in Partisi’ dedim, geldi sarıldı bana.

- AK Parti, Tayyip’in Partisi mi hala?

2002 yılı. O gün AK Parti’yi bilemezdi tabi. Bu kurumsallaşma ile ilgili sorun. Şimdi kurumsallaşma çok gelişti ama Türk siyasetinin özelliğidir, lider önemlidir. Batılı toplumlarda da önemli. ABD’de de önemli. Obama’yı bilir herkes. Biraz Avrupa’nın küçük ülkelerinde liderlikten çok kurumsal partinin ağırlıkları alıyor. Ama bizde liderlik önemli. AK Parti açısından Recep Tayip Erdoğan ismi çok önemli.

- Erdoğan’ın ismi partinin önünde diyebilir miyiz?

Önünde mi bilemem, bunu ancak anket çalışmaları ile buluruz. Ama parti ile Recep Tayyip Erdoğan ismi birlikte gidiyor. Vatandaşın zihninde AK Parti oluştu tabi. 2002 gibi değiliz. Ama Recep Tayipsiz bir AK Partiyi vatandaşın tahayyül ettiğini zannetmiyorum.

- Köşk senaryosu sonrası ne olur?

Onlar için yorum yapmam için çok erken. Hepimiz seçime odaklandık. Gücümüzü ona vereceğiz.

- Şimdi sağlık gündemine dönüyorum. 7.5 yıldır görevdesiniz. Döneminizde hasta memnuniyetini arttırmakla övünüyorsunuz. Ama çalışanlarda da büyük memnuniyetsizlik var. Nedir sorun?

Sağlık çalışanlarıyla ilgili araştırmamız var. Hasta memnuniyeti kadar yüksek değil ama az da değil. Bizden önce sağlık çalışanları yerlerde sürünüyordu, şimdi geçmişle kıyaslanamayacak kadar iyileşme var. Ama muayenehane hekimliği yapanların statüsünde gerilime var. “Kartımı al, muayenehaneme gel işini halledeyim dönemi” neredeyse bitti. Tamamen bitiriyorduk ama Anayasa Mahkemesi’nden kaynaklı bir uzama var.

- Bu gürültü oradan mı geliyor?

Büyük kısmı oradan. Bunun dışında ek ödemeyle ilgili talepler var. En çok doktor alıyor diye diğer sağlık çalışanları tepki gösteriyor. Ama gözden kaçan bir nokta var. Muayenehanede büyük paralar kazanan doktorları sistemin içine çekmek için bunu yapmak kaçınılmazdı. Yine de ek ödemeleri arttırmak için çalışacağım.

İş yükü de fazla. Sadece hekim değil sağlık çalışanı sayımız az. 100 bin kişiye 200 hemşire ebe düşüyor. Avrupa ortalaması 750. Buna yüzde 2.7’den 7’ye çıkan hekime başvurma oranındaki artışı da ekleyince iş yükü daha da arttı. Bu anlamda sağlık çalışanlarının feryadı, memnuniyetsizliğinin haklı tarafları var. Sorunu çözmek için sağlık çalışanı sayısını arttırmak şart.

YABANCI DOKTOR İÇİN MUHALEFET PARTİLERİNE ZİYARET

- Sorunu yabancı doktor mu çözecek?

Tıp Fakültelerine alınan öğrenci sayısı 7 bin 500 oldu ama bunu 2-3 yıl içinde 10 binin üzerine çıkarmalıyız. Yabancı doktor için bütçe bittikten sonra muhalefet partilerinin başkanvekillerini ziyaret edip destek isteyeceğim. Seçime yakın milliyetçilik üzerinden tartışırsak bunu benim gerçekleştirmem zorlaşır. Hangi ülkede yabancı uyruklu doktorların çalışması yasak. Ben bulamadım. Her ülkede Türk doktoru çalışabiliyorsa başkası da bizde çalışabilir. ‘Türkçe sorun olur’ diye tepki var. Türkçe bilmeyen doktor getirmeyeceğiz ki. Ön koşullar Türkçe bilmesi ve YÖK’ün belirlediği denklik kriterlerine uyması. Bu sayede hekimlerin iş yükü azalır, vatandaşın ihtiyacı karşılanır.

HEKİMLERİN ASKERLİK MUAFİYETİNE TAM DESTEK

- Hekimler de polisler gibi askerlik muafiyeti istiyor. Destek veriyor musunuz?

Ben bunu çok isterim ama hekim yetersizliği burada da karşımıza çıkıyor. Biz mecburi hizmeti bitmeyen hekimin askere alınmaması için Savunma Bakanlığı ile yazıştık. Bunu bile tam gerçekleştirmiş değiliz. Silahlı Kuvvetlerin de doktor ihtiyacı var. Ama ben çok arzu ederim. Doktor sayısı arttıkça bunu yapabiliriz. Belki doktorların askerlik süresini kısaltarak yaparız.

- Muayenehane sahibi diş hekimi kamuda çalışandan fazla. Buraya müdahale düşünüyor musunuz?

Kamuda 6 bine yakın diş hekimi çalışıyor. Bunun iki misli de muayenehanede. Kamudaki diş hekimi sayısı arttıkça, ağız diş sağlığı merkezleri yaygınlaştıkça diş hekimi muayenehanesine talep azalacak. Muayenehanesi olan diş hekimlerinin de kamunun kendilerinden hizmet alması için talebi var. Talepleri başta çok yüksekti şimdi biraz daha aşağı indiler. Zamanla SGK ile anlaşabilirler. Ben prensip olarak buna karşı değilim.

AŞI TAKVİMİNE İKİ YENİ AŞI GELİYOR

- Aşı takvimine rahim ağzı kanseri aşısının girmesi isteniyor. Bu konuda bir çalışma var mı?

Çok ciddi olarak gündeme aldık. Firmalarla konuştuk. Çok ucuza alma imkanı doğdu. Bilimsel Kurulu toplayarak gündeme getirdik. Ancak Türkiye için HPV olarak bilinen aşı konusunda kesin karar vermek için yeterli veri yok. Kurul da bu konuda araştırma kararı verdi. Gelecek yıl bu kanserin yaygınlığı araştırılacak. Bir de üstünde çok tartışma var. Bu araştırma yapılmadan karar vermek toplum tarafından reddine de neden olabilir. Araştırma sonrası karar verilecek. Ona göre aşı takvimine girebilir.

Bu arada suçiçeği ve hepatit A için Bilimsel Kurul görüşünü aldık. Biri veya ikisini de takvime ekleyebiliriz.

BU ATASÖZÜ TARİHE KARIŞACAK

- En önemli sağlık sorunlarından biri olarak obezite gösteriliyor. Türkiye açısından endişeli misiniz?

Bana göre birinci sırada sağlık problemi obezite. Genelde kozmetik amaçlarla rejim yapılıyor. Kadın için o da önemli. Ama erkek ve kadın için şişmanlık ve hareketsizlik ciddi bir sağlık sorunu. Gazianteplilerin ‘Balkonsuz ev göbeksiz eve benzer’ diye bir sözü var. Böyle güncel sağlık bilgileri ile uyuşmayan özdeyişleri bir tarafa atmalıyız. Göbek kötü bir şeydir. Şişmanlık kötü bir şeydir. Şişmansanız diyabet, kalp hastalığına yakalanma, kanser olma, diz, kalça protezi takma riski artar. Şişmansanız hayatınızın konforu bozulur. Burada mideye soktuklarımızdan aldığımız keyifle bunları yan yana koyacağız. Obeziteyi Ulusal Önleme Kampanyası yapmak zorundayız. Programı yazdık, genelgeler çıktı. 2011 bunun uygulama yılı olacak.

Bireysel sağlığı korumak geliştirmek için çalışıyoruz. Sigara ile başladık. Sigarayı bırakma yüzdesi artıyor, gençlerin başlama yüzdesi azalıyor. Düzenli, doğru el yıkama davranışı yüzde 63’e yükseldi. 2011 yılı da şişmanlık ve hareketsizlikle mücadele yılı olacak. Televizyon, gazeteler, bilboardlar, okullar, kurumlar, belediyeler, üniversiteler yoğun çaba içinde olacağız.

İŞYERLERİNDE EGZERSİZ SAATİ

- Neler yapacaksınız?

Türkiye’yi şişmanlatmayacağız, şişmanları da zayıflatmaya çalışacağız. Bence Türkiye’nin en önemli sağlık sorunu şişmanlık ve hareketsizlik. Okullarda sağlık eğitiminin niteliği değişmeli. Vücutta kaç kemik var kadar sağlıklı beslenmeyi öğretmeliyiz. Okullarda, işyerlerinde egzersiz saatleri, evlerde ev hanımlarını egzersize teşvik edilmesi, TV’de bu tür programların teşviki. Yüksek kalorili yiyeceklere karşı uyarı tedbirleri. Bunları yoğun olarak yapacağız.

EN ÇİĞ POPÜLİST LİDER

- Yeşil kart çok tartışılıyor. CHP liderinin oy için kullanıldığı iddiası var. Bazı iptallerle ilgili de “Bir tane iptal olursa karşılarında beni bulurlar” dedi. Bu iddiaları nasıl karşılıyorsunuz?

Kılıçdaroğlu’nun en karakteristik özelliği Türkiye’nin en popülist lideri olması. Bir gün ‘Bu ülkede şu kadar yeşil kartlı var niye’ diye soruyor. Bir başka gün ‘yeşil kartı iptal edenlerin karşısında olurum’ diyor. Yeşil kart iptali sadece yoksulluktan çıkanlar için iptal ediliyor. Haksızlık yapılmamalı. Bu kartı AK Parti il teşkilatları verip onlar iptal etmiyor. Bunu söylerken bütün vali ve kaymakamları töhmet altında bırakıyor. Siyaset sağlıklı bir zeminde yapılmalı. Yeşil kartın kime nasıl verileceği veya iptal edileceğiyle ilgili yönetmelik var. Siyasi erkin bu kartın verilmesinde hiçbir dahli yok.

Biz demiyor muyuz, “Altında Mercedes’i var ama yeşil kartlı” diye. Yarın Mercedes’li birinin kartı iptal edilince Kılıçdaroğlu karşısında mı duracak. Karşısında durunca ne olacak. Bunlar kabadayılıkla mı oluyor. Çiğ biçimde popülizm kokuyor.

HALKIN MI TUZU KURU DOKTORLARIN MI YANINDA?

- Referandumda tehdit unsuru olarak kullanıldığı iddiası var.

Ne referandumda ne de başka bir süreçte yapılmadı. Ama AK partinin bir politikası var. AK Parti fakir fukaranın, orta gelirli insanın yanındadır. Bugün yeşil kartılar özel hastanelerin acil ve yoğun bakım hizmetinden yararlanıyor. Kendi SSK Genel Müdürlüğü dönemini hatırlasın. Bugün her vatandaş sosyal devletin imkanlarından sağlıkta yararlanıyor. Sosyal adaletçi bir sistem uyguluyoruz. Partimizin en karakteristik özelliği insana ve soysal adalete önem vermesi. Partimizin adı adalet partisi. Kılıçdaroğlu kendi sosyal demokratlığını gözden geçirsin.

Anayasa’nın sosyal devlet olma maddesi gözden kaçıyor. Yeri geldiğinde laikliği öne çıkaranlar bunu da öne çıkarmalı. Kılıçdaroğlu şunun hesabını vermeli. Tam Gün Yasasını neden Anayasa Mahkemesine götürdü. Tuzu kuru az sayıda doktorun vatandaşı muayenehanesine götürerek veya özel hastanelere taşıyarak para kazanan doktorların menfaatini korumak için neden bu yasayı götürdü. Önce bunun hesabını versin. Halkın yanında mı bu tuzu kuru doktorların mı kararını versin.

Fotoğraflar: Ceren BAYAR

Günün Önemli Haberleri